Erkut Can 1 alana 1 bedava
HABERİ PAYLAŞ

1 alana 1 bedava

Attılar. Haziran sonu vizesiz Avrupa diye. Kim vermiş bu vaadi belli değil. Belli olan, ‘İsteyenin bir yüzü’ diyerek bizim istediğimiz.

İşte Holland çıktı gerçeği açıkladı. “72 kriterden daha 19’unu gerçekleştirdiniz. Hepsini hele bir tamamlayın, düşünürüz” diye.

İtalya, “AB ve Türkiye şayet anlaşırsa, sonuç bildirgesinde basın özgürlüğü olmazsa veto ederiz” derken, İngiltere ise, “Bu anlaşma bizi bağlamaz” deyiverdi.

BM de yanlışları. Ama biz zil taktık oynuyoruz. “Haziran’da vize yok” deyip milleti de oynatıyoruz. Bir de şartlara bakın.

Haberin Devamı

Doktor, mühendis, üniversite mezunlarını biz alırız. Cahil, mesleksizleri size yollarız. 1 alır, 1 veririz.

3 milyar Euro vaat ettik ya, nerelere harcanacağını biz belirleriz.

İade ettiklerimizi sivil uçaklar almazsa, askeri uçaklarla memleketlerine yollayacaksınız. Ve bu değiş-tokuşta her sığınmacı için, bir diğerinin hayatı riske atılacak.

Belki de ölüme.

Yanmışız ağlayanımız yok

Çukurova Kalkınma Ajansı araştırmış. Adana’da Suriyeliler’in kaldığı her 4 evden 1’inde hamile varmış. Yani yüzde 25. Bu evlerde bir aile de var, üç aile de.

10-15 kişinin olduğu dairede nasıl oluyorsa bu iş. Herhalde pembe oda sistemi var. İstanbul’da ise 600 bin Suriyeli’nin olduğu tahmin ediliyor.

Geçen yıl 50 bin Suriyeli daha doğmuş.

Peki, bizzat Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı ‘misafirimiz’ 3 milyon Suriyeli’nin (Ama Yalçın Akdoğan tek tek saymış 733 bin 784’müş) nüfus artış hızının Adana’yı baz alırsak, her yıl yüzde 25 artması demek, 750 bin demektir.

Yani 4 yıl sonra 6 milyonu geçecekler. Bir kısmını besle, ceplerine para ver, hepsine sağlık, çocuklarına eğitim hizmeti ver, sonra da AB’den gelecek paradan medet um.

Bir yazarın dediği gibi, 3 milyar Euro’yu biz verelim al hepsini AB. Yanmışız ağlayanımız yok.

Dili olan konuştu

8 Mart Kadınlar Günü’nde konuşanlara dikkat ettiniz mi? Hep erkekler. Günah çıkarıyorlardı sanki. Bir kalem bulan, mikrofonu karşısında gören yazdı, konuştu.

Adet yerini bulsun, ben de gazetelerde çıkayım diye. Yine dikkat ettiniz mi, kadınları öveyim de puan kazanayım diye konuşanların çoğu saçmaladı. Eminim söylediklerine kendileri de inanmamıştır.

Haberin Devamı

Hele biri, Türkiye’de cinsiyet eşitliğinin, AKP sayesinde ne kadar geliştiğinden dem vurdu. Bilmiyordu ki, dünyada bu eşitlikte Türkiye 72’nciydi.

Hem de 32’nci Katar’ın, 69’uncu İran’ın gerisinde. Ama o anlattı durdu. Ve bütün bu konuşmalara Cumhurbaşkanımız noktayı koydu.

“Benim için kadın annedir. Kadına en büyük zararı, hayatı ekonomik özgürlük parantezine mahkum eden anlayış vermiştir.” Sizce?

Hangi harem?

First Lady Emine Erdoğan, “Tarihimizde iz bırakan valide sultanlar” programında konuştu ve “Harem, Osmanlı hanedanı üyeleri için daha çok bir okuldur.

Kadınların hayata hazırlandıkları bir eğitim yuvasıdır.

Başında da valide sultanlar yer alır” dedi. Yazan güzel yazmış, Emine Hanım’ın da ağzına sağlık. Ancaak! Okuma özürlü milletimiz Osmanlı’yı ve haremi, ‘Muhteşem Süleyman’ ve ‘Kösem Sultan’ dizilerinde gördüğü gibi sanıyor.

Yani dekolte kıyafetli cariye ve sultanların cirit attığı, entrikaların döndüğü bir yer. Haremin böyle bir yer olmadığı, yanlış yansıtıldığı yıllardır defalarca yazıldı ama nedense ses çıkmadı.

Haberin Devamı

Hatta son olarak İlber Ortaylı Hoca, “Haremde sultanlar böyle açık saçık kıyafetlerle dolaşmazlardı” dedi. Bacaklarının arası açık diye balerin heykellerinin kaldırıldığı bir ülkede bu diziler nasıl yasaklanmadı gel de şaşırma.

Herhalde Osmanlıcılık aşkımız daha depreşmemişti. Neyse. Harem eğitim yuvasıymış diyelim ve geçelim.

Bravo Sayın Bakan

Bitlis Tatvan Yoncabaşı köyünde bir öğretmen kızımız. Mihraç Kulu. Bir yandan da yüksek ihtisas yapıyor. Tez konusu şehitlikler. Bir de arzusu var.

Japonya’ya gidip, Türk şehitliğinde araştırma yapmak.

Bunun için de para biriktirmiş. Ama Mihraç öğretmen öyle yapmıyor. Tatvan’daki 18 köy okulundan 1000 öğrenciyi şehre sinemaya götürüyor.

Öğrencilerin nakli, yemekleri, biletleri, hatta patlamış mısırlarına kadar alıp onlara 8 seansta ‘Ertuğrul 1890’ filmini seyrettiriyor.

Çocuklar mutlu, o da mutlu. Kulu’nun bu projesini duyan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal da duygulanmış olacak ki, makamına çağırıp tebrik ediyor. Bitmedi.

Bakan Ünal Mihraç Kulu ve eşini 7 Haziran’da Ertuğrul şehitlerini anma töreni için Japonya’ya davet ediyor. Yakışanı yapan Ünal’a bravo.

Örnek olsun

Alkışlanacak bir güzellik. Tokat Devlet Hastanesi’nde küçük çocuklar ameliyathaneye işte böyle götürülüyor. Bravo düşünene.

Çocuklar korkularını biraz olsun yenmişlerdir. Bu güzellik atla deve de değil. Olsa olsa 200-300 liradır ama işlevine paha biçilmez.

Dilerim bütün hastanelerin çocuk kliniklerine örnek olur bu uygulama.

Kol böreği

İstanbul’un iki yakası üçüncü kez birleşti.

Kaynağını da devletin tepesindekiler yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu birleşme şerefine işçilere birer maaş ikramiye (3 milyon lira) sözü aldığı konsorsiyumun başkanı İbrahim Çeçen, başına geleceği önceden tahmin etmiş ki, konuklarına kol böreği ikram etti.

Afiyetle yediler. Ama üzülmeyin. İhalede garanti edilen günlük 125 bin geçiş sağlanamazsa, aradaki farkı kapatmak için kol böreğinden size de düşecek.

AMPUL

Akıl hastanesinde bir deli kendini ayaklarından tavana asmış. Koğuştakiler, “Yahu sen deli misin, niye astın kendini” diye sorunca da, “Ben ampulüm” diye cevap vermiş.

Başhekime duyurmuşlar, o da bakıcılara, “Gidin onları ikna edin, indirsinler arkadaşlarını” demiş.

Gidenler dönüp “Arkadaşlarını ikna edemedik” deyince, başhekim, “Peki ne dediler” diye sormuş. Hastabakıcılardan cevap: “İndirirsek karanlıkta kalırız diyorlar.”

Ünlü bir jigolo

‘Sarı Mikrofon’ diye bir programa rastladım. Mikrofonu tutan delikanlı, eline 2 resim almış. Biri evlilik programı sunucusu Esra Erol, diğeri Nobel Ödüllü bilim adamımız Prof. Aziz Sancar.

Yolda çevirdiği kişilere soruyor: “Tanıdınız mı?” Muhataplarının çoğu da genç. Talebe. Esra Erol’u neredeyse herkes tanıdı.

Sıra Aziz Sancar’a gelince bırakın ismini söylemeyi, ‘Noel ödülü aldı’ diyen de oldu ‘Oscar ödülü aldı’ diyen de. Ya ötekiler? ‘Putin’ dediler, ‘Bir diktatör’ dediler, hele biri “Ünlü bir jigolo ama ismini bilmiyorum” bile dedi. Ben de bu gençlerimiz adına utandım.

CIZZZ

“Ben TC vatandaşıyım ve ülkeme yararlı bir vatandaş olarak yaşamaya ve çalışmaya devam ediyorum.” Rıza Sarraf

Sıradaki haber yükleniyor...
holder