Siyaset '12 Haziran'da sahalara dönüyorum'
Paylaş
'12 Haziran'da sahalara dönüyorum'

'Siyasetten ne para, ne şöhret beklentim var. Bakanlık da önemli değil. Hoca kaptanlığı kime verir zamanla göreceğiz...'

RÖPORTAJ: CANDAŞ TOLGA IŞIK

candas@posta.com.tr

'Türk sporu adına ideallerim var. Yorumculuk yaparak bunları gerçekleştiremezdim. En etkili yol siyasetti. Futbolda saha neyse siyasette de Meclis o! 12 Haziran’da ‘saha’lara dönüyorum’

Aday listeleri açıklanmadan 1 hafta önce konuştuk. Daha belli değildi adaylığın... Tam olarak ne oldu o arada? Nasıl geldi teklif?

Başbakan’la yıllara dayanan bir hukukumuz var. Eskiden beri çok sık görüştüğüm bir büyüğümdür. Ama hiç siyaset konuşmazdık. Bir İstanbul seyahati sırasında beni çağırttı...

‘BAŞBAKAN DOĞUM GÜNÜNDE YAPTI TEKLİFİ’

Nasıl geldi teklif?

Teklif benim için çok özeldir. Çünkü Başbakan’ın doğum güydü o gün. TRT’nin bir daveti vardı. Oraya giderken Başbakan beni makam arabasına aldı. Davetin olduğu yerde bir odaya geçtik. “Hakan nedir planların?” dedi. “Bir yandan işlerim diğer taraftan futbol ile ilgili projelerim var” dedim. “Siyasette beraber olalım” dedi. Hatta Binali Yıldırım Bey de vardı yanımızda... Önce şaşırdım ama gazeteler de yazıyordu “AK Parti, Hakan’ı aday gösterecek” diye... İlk kez benimle ilgili bir haberin doğru çıktığına sevindim aslında...

Ne cevap verdin?

“Siz nasıl uygun görüyorsanız” dedim.

‘HİÇ KİMSEYE DANIŞMADIM HEMEN KABUL ETTİM’

Kimseye danışmadın mı?

Hayır, danışmadım. Bir anda siyasetin içinde buldum kendimi.

Siyasete girmeyi senin talep ettiğini duymuştum?

Böyle bir talebim hiç olmadı. Ama Başbakan’la çok sık görüşüyordum. Onun yanında, yakınında olmak ister istemez siyaseti takip etmemi sağladı. Kendiliğinden bir durum ortaya çıktı. Siyasetle ilgimin nedeni Başbakan’la olan hukukumdur.

Neden kabul ettin siyaseti?

Siyaset olarak bakmıyorum, ülkeye hizmet olarak bakıyorum. 2023 hedefine giderken bu sürecin içinde olmak herkesin hayalidir. Ben de siyasete girip bu ortamın içerisinde hizmet etmek istedim.

‘BENİM KADAR HAKSIZLIĞA UĞRAMIŞ FUTBOLCU YOK’

Gazeteci olarak seviniyorum, arkadaşın olarak üzülüyorum...

Siyasetin Türkiye’deki hali malum... Siyasete girmenin bedelini ödemeye hazır mısın? Bütün dostlarım aynı şeyi söylüyor. Bazen hiç hak etmediğiniz şeylerin yaşandığı bir kurum siyaset. Ama futbolculuk döneminden alışığım. Herhalde futbola benim kadar hizmet etmiş ve benim kadar haksızlığa uğramış bir sporcu daha yoktur.

Neden?

Galatasaray seryircisinin ve o dönemki takım arkadaşlarımın büyük desteğini gördüm. Ama yönetim ve yönetimin arkasındaki bazı güçler açısından aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Şöyle düşünün; benim de önünde saygıyla eğildiğim efsane isim Metin Oktay’ın bütün rekorlarını kırdım. Galatasaray’da kırdım bu rekorları... Başka hiçbir takımda oynamadım. Bugün rahmetli Metin Oktay’ın ismi bu kadar geçerken neden birileri hâlâ Hakan Şükür’ün adını anmıyor?

‘SOYUNMA ODASINDA TELEFONUM ÇALDI... ARAYAN BAŞBAKAN’DI’

Başbakan’la dostluk nereden?

İstanbul’a 1993’te geldim. Başbakan’la 1994’te tanıştık. 17 yıllık bir tanışıklığımız var. Başbakan, belediye başkanlığı döneminde İstanbul’da spora çok yatırım yaptı. Ben de popüler bir futbolcu olduğum için açılışlarda, sportif etkinliklerde sürekli bir araya geliyorduk. Orada bir dostluk başladı. Hem iyi günde hem de kötü günde hep yanımda oldu. Çok vefalı biridir Başbakan... Bana yaptıklarını unutamam.

En aklında kalan anınız hangisi?

2002’deki Dünya Kupası’nda bir türlü gol atamıyordum. Bu da bende müthiş bir stres yaratmıştı. Başbakan o kadar çok sık arıyordu ki beni sanki ailemden biri gibiydi. “Oğlum sen kendini bilmiyor musun? Bu takımı sen götürdün oraya... Sakın kendini üzme. İyi oynuyorsun sadece gol atamıyorsun. Hem şanssızlık hem de markaj var” demişti.

Seni çok etkileyen başka anı var mı?

Manisa’da bir rekor kırmıştım. Tanju Çolak’ın 240 gol rekorunu Manisa’da attığım bir golle geçip ‘Türkiye liglerinde en çok gol atan futbolcu’ unvanını ele geçirmiştim. Golü attıktan sonra teknik direktör Feldkamp beni oyundan çıkardı. Ben de sinirlendim. Çıktım soyunma odasına gittim. Tarihe geçmişim ama yapılan muameleden dolayı moralim acayip bozuk. Sırtımı duvara yasladım. Bir baktım benim telefon titriyor. Başbakan maçı seyrediyormuş. Benim soyunma odasına girdiğimi görünce cep telefonumu aramış. Bir açtım telefonu “Oğlum tebrik ederim. Çok mutlu olduk”dedi. Başbakan arayınca üzerimdeki moralsizlik dağıldı gitti.

Tayyip Bey bir sonraki dönem siyasetten çekilecek... Sen devam edecek misin?

Tabii o partinin iç tüzüğü ile alakalı bir süreç. Kendimle ilgili şimdiden bir şey söylemek doğru olmaz. Ama iyi bir takımdayım, çok değerli insanlar var. Umarım o ayrılık ki bana göre ayrılık değil, çok uzun sürmeyecektir.

Şu ana kadar siyaset Hakan Şükür’e ne kattı?

Geçmişte yaptıklarımı sokağa çıktığımda çok net görebileceğim bir imkan sundu. İnsanların bana olan ilgisinin sadece sportif başarılarımdan dolayı değil, hayatta ‘bir duruş’umun olması nedeniyle olduğunu gösterdi. Bu da siyasetin bana ilk günden kazandırdığı bir güzellik.

‘BAŞBAKAN’IN HAYRANI OLMAKTAN GERİ DURMAM’

Şöhret istemediğin kadar var, para desen o da... Hiçbir siyasetçinin olmadığı kadar sevenin var... Siyaset sana ne verebilir?

Şayet bu saydıklarınız için siyaset yapan varsa büyük yanlış. Siyaset almak için değil, vermek için yapılır. En azından ben bu yüzden yapacağım. Hiçbir kişisel beklentim yok. Beni bu ülke Hakan Şükür yaptı. O yüzden bu ülkeye ve insanına borcum var. Bu borcu ödemek için siyasetin daha etkili bir alan olacağını düşündüm. Ne alabilirim değil ne katabilirim kaygım var.

Niye AK Parti? Neden CHP ya da MHP değil? Tayyip Erdoğan faktörü mü?

Futbolculuğumda hep takım oyununa inandım. Benim felsefem şu: Ne zaman takım olursanız ancak o zaman başarılı olabilirsiniz. Kendi kariyerimde de hep bunu yaşadım. Bunu yaşatmaya çalıştım. UEFA Şampiyonu olduğumuz dönem en iyi örnektir: Parasız pulsuz ama birbirine inanan sporcuların oluşturduğu bir takımdık. Ve başardık. AK Parti’nin de çok iyi bir takım olduğunu gördüm. Parti içi çekişmenin olmadığı, herkesin birbirinin başarısı için çalıştığı bir yer burası... Az çok diğer partileri de gözlemleme şansım oldu. Aynı havayı göremedim diğerlerinde...

Sen kendini bu takımın neresinde görüyorsun?

Bu takımın gençlik ve sporla alakalı politikalarının içinde olmak istiyorum.

Kendini ‘sıkı bir Tayyipçi’ ya da ‘Erdoğan hayranı’ olarak görüyor musun?

Bir parti lideri veya Başbakan olarak değil, başka ortamlarda da beraber olduğum için kendisine sizin dediğiniz şekillerde bakmıyorum. İyi bir insan, samimi bir dost, ağabey veya bir büyüğüm olarak görüyorum. Ben de popüler ve tüm Türkiye’nin tanıdığı biriyim. Birine bakıp da belli bir amacı gütmem. Bir kişi ülkesi için güzel şeyler yapıyorsa da onun hayranı olmaktan geri durmam.

Başbakan’ın en sevdiğin özelliği nedir?

Tabii zor bir soru, kendimle özleştirdiğim birçok özelliği var. Çok fedakar, samimi ve merhametli olması…

Başbakan’ın eleştirdiğin bir yanı var mı?

Sayın Başbakanımız “çok sinirli” diye eleştirilir. Haksızlığa tahammül edememe noktasında verdiği tepki bence normal ve yakışan bir tepki. Duygusal mı bakıyorum bilmiyorum ama bunda da çok doğal olduğunu düşünüyorum. Bunu kendisiyle de paylaştım. O da bunu çok doğal olarak karşılıyor.

Siyasi görüşünü nasıl tanımlarsın? Sağ, sol, muhafazakar, liberal?

Bu sınıflamaları doğru bulmuyorum. AK Parti’nin de en büyük projesi bu! Her kesimden insanın partisiyiz. Biz şucu bucu değiliz. Türkiyeliyiz. Benim de burada olma sebeplerimden biridir bu.

‘HOCA KİME KAPTANLIK VERİR ONU ZAMAN GÖSTERECEK’

AK Parti iktidar olursa “Hakan Spor Bakanı...” deniyor?

Şu anda milletvekili adayıyım. Meclis’te hiyerarşik düzende görev dağılımı yapılacaktır. Ama makam, şan, şöhret hesabım yok. Sadece çalışmak üzere oraya gidiyorum. Sorunları çözme isteğim ve fikir üretme yeteneğim var. Ondan sonraki süreç ne getirir bilmiyorum. Siyasete girerken hiç bunları konuşmadım. Şu an da bunun konuşulmasının erken olduğunu düşünüyorum. AK Parti sonuçta bir takım ve hepimiz bu takımın bir ferdiyiz. Bu manada teknik direktör kime kaptanlık bandını verir onu zaman gösterecek. Ayrıca şu anda başarılı bir spor bakanımız var.

Futbolu bıraktığında “Ben herkesin gittiği yoldan gitmeyeceğim” demiştin?

Ben kendi adıma farklı bir istikamet çizdim. Bunu diğer futbolu bırakan arkadaşları rencide etmek için söylemedim. Aynı jenerasyonu paylaştığım arkadaşlarım futbola çok önemli katkılarda bulunuyorlar. Türk sporunda eksik yanlar var. Senelerce oynadığım Galatasaray’ı bile eleştirdim. Bugün söylediklerimin doğruluğunu herkes gördü. Altyapı ve amatör branşların önemini anlatmaya çalıştım. Görünenin çok dışında bir spor kültürümüz var. Sanki çok önemli bir iş yapıyormuş algısı oluşturan bir medya var.

Milletvekili seçilince Ankara’ya yerleşmen gerekecek...

Çocuklarımın okulu var İstanbul’da, düzeni bozmak istemiyorum. Ankara’da çok sıklıkla olacağım. Hem orada hem burada biraz yollarda ama büyük bir zevkle; “halka hizmet hakka hizmettir” duygusuyla çalışacağım.

‘ÜNLÜ VE ZENGİN OLMAK İÇİN SPOR YAPILMAZ’

Türk sporunun en büyük sorunu nedir sence?

Tesisleşme sorunu... Bunun yanında amatör ruh da sporda giderek kayboluyor. Sporcular materyalist insanlar olmaya başladı. Spor para kazanmak, ünlü olmak için yapılmaz. Hedef bu olunca bunları elde eden sporcu kendini bırakıyor. İstediğiniz kadar tesis yapın, istediğiniz kadar para harcayın, o gençlerin akıllarını spor sahalarında tutmadıkça bir anlamı olmaz.

Sporda şiddet yasasına ne diyorsun?

Bu temel ahlak kurallarıyla alakalı bir durum. Sosyal hayatta da sporcu ruha sahip olmadığınız sürece istediğiniz kadar yasa çıkarın bir işe yaramaz. Önemli olan insanların bu yasaları özümsemesi. Devletin polisine döner bıçağı ile saldıran adama taraftar diyemezsiniz. Gerçek taraftardan onu ayırt etmelisiniz.

“Türkiye’de insanların konuşmayı en çok sevdiği, herkesin çok iyi bildiği iki konu futbol ve siyasettir” derler. Sen şimdi her ikisine de bulaşmış oluyorsun... Futbolculuğundan çekmedin mi ki şimdi bir de siyasete giriyorsun?

Futbolun içerisindeyken çeşitli eleştiriler aldım. Hem bu eleştirileri göğüslemek hem de sahada performans göstermek lazım. Siyasette de benzer bir durum var. Mühim olan sizin sahadaki performansınız. Eğer düzgün hareket ediyorsanız o düzgünlük mutlaka başarıyı getirir. Ben sahada olmayı seviyorum. Türk sporu adına ideallerim var. Televizyon yorumculuğu yaparak bunları düzeltmek kolay değil. Siyaset çok daha etkili bir mecra. Futbolda saha neyse siyasette de Meclis o! Bu yüzden sahaya çıkıyorum. 12 Haziran’da inşallah sahalara geri döneceğim.

‘HAKAN ŞÜKÜR’Ü GÖNDER DİYENLER SONUNDA ADNAN ABİ’Yİ DE GÖNDERDİ’

Galatasaray’a ne diyorsun?

Takım kültürü bozuldu. Oysa Galatasaray bizim zamanımızda tam bir ‘takım’ olmuştu! Yeni yönetim büyük bir borca girdi. Olur olmaz transferler yaptılar. Neticede sonu hüsran oldu. 2007-2008 sezonunda şampiyon olan o takıma büyük haksızlık yaptılar. Başta da bana! Düşünsene şampiyon takımın kaptanıyım. Son maça çıkıyorum. Bana futbolu bıraktırtma kararı almışlar. Haberim bile yok. Tribünde çocuklarım var. Bilseydim en azından taraftarla vedalaşırdım. 250 tane gol attığım takımımdan böyle koparıldım.

Peki neden?

Onu Adnan Polat’a sorun. O dönem kimler Adnan Polat’a “Hakan’ı gönder” diye baskı yapmış anlatsın. Başkan oydu. Çünkü aynı güçler en sonunda Adnan Abi’ye de yaptılar bunu! “Galatasaray Türkiye’dir” yazar kongrede...Taraftarı ile camiasıyla öyledir. Ama kulübün içinde bunun yaşanmasına engel olan güçler var. Bunlardan kurtulmalı Galatasaray...

‘BENİM UĞURLU KIZLARIM’

Hakan Şükür’ün büyük kızı Zeynep Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı kazandığı yıl, Buse ise Milli Takım’ın dünya üçüncüsü olduğu yıl doğmuş. Hakan kızlarını ”Benim uğurlu kızlarım” diye seviyor.

4

Haberin Devamı