Pazar Postası '13 yaşında tecavüze uğradım'
Paylaş
'13 yaşında tecavüze uğradım'

Yılların şarkıcısı Alpay, 'Her Devrin Devleri' adlı albümde anılarımızı tazeliyor...

Röportaj: Seral Cumalı
scumali@posta.com.tr

Hiperaktif bir çocuk olduğunuza inanamıyorum?


Evet çok zararlı bir çocuktum. Misafirin kürkünü, babamın hediye ettiği tüylü Avusturya şapkasını yakmalar falan, ne isterseniz hepsi vardı. Korkunç yaramazdım. Tek çocuktum, annem hep, “Bir çocuk doğurdum, 10 çocuk büyüttüm” derdi. Okulda da son derece tembeldim.
Sene sonunda çalışır, sınıfta kalmadan okulu bitirirdim. Ankara Koleji’nde ilk ve ortayı okudum, oranın cılkı çıktı. Babam beni oradan aldı, adam olacağım olasılığı ile devlet okuluna, Atatürk Lisesi’ne verdi. Ama orada da korkunç maceralar yaşadım.
Edebiyat öğretmenimiz bir gün beni derse kaldırdı “Muallim Naci ne yapmıştır?” diye sordu. “Ölmüştür efendim” dedim gıcıklığına. Öğretmen, “Siz de öldünüz” dedi ve bunun üzerine Gazi Lisesi’ne geçtim. Gazi Lisesi Hergele Meydanı’ndaydı, futbolcuyum diye orada el üstünde tutuldum.
Babam, “Hergele Meydanı bu çocuğa yaradı” dedi. Yani Hukuk Fakültesi’ne kadar Ankara’nın bütün okullarında okudum.

Aileniz bir hayli ağırlığı olan bir aile. Dedeniz Naziki Dergahı kurucusu, annenizin dedesi ise Yugoslavya Kralı. Bu yaramazlık içinde bulunduğunuz aile ortamına bir reaksiyon olabilir mi?

Eğer kraliyet kalsaydı ben prens olacaktım. Ama herhalde olamazdım, çünkü beni aforoz ederlerdi. Benden kral olmazdı. O tip şatafatlı yaşamdan hiç hoşlanmıyorum. Bende aileye bir uyumsuzluk vardı doğru.

Çocuk denecek yaşta pipo içermişsiniz...

Onu Rauf Tamer yazdı, puro içtiğim doğru ama pipo değil...

13 yaşındayken 22 yaşında bir kadının tecavüzüne uğradığınıza, yazdığınız anılarda yer vermiştiniz. İnternette buna; “Böyle şanssızlıklar her Türk gencinin başına gelse keşke!” yorumu yapılmış. Siz nasıl karşıladınız 13 yaşında uğradığınız tecavüzü?

13 yaşında bir çocuk, 22 yaşında bir kadının karşısında son derece çekingen tabii. Ama oldu böyle bir şey. Benim hayatımda unutulmaz bir olay oldu.

Neydi 22 yaşındaki kadınla ilişkiniz?

Kadına aşık mı oldum, ne oldu bunu bilemiyorum bugün. Oldu ve geçti. Sonuçta ben 14 yaşına geldiğimde tecrübeli bir velettim. Ama zaten artık bu dönemde bakıyorum da bütün kız ve erkekler 12-13 yaşında bu işleri bitiriyorlar.
Bunu da çok doğal karşılıyorum. ‘Görüntümü uzun süre saklayınca beni cüce, kambur zannettiler’

Nazikioğlu soyadını hiç kullanmadınız; Alpay olarak çıktınız. Köklü bir aile geçmişiniz olduğu bilinmesin diye mi; yoksa sahneye uygun olmadığı için mi?

Çok uzun bir soyadıydı. Ben ünlü oldum ama uzun süre görüntüm de yoktu. İnsanlar niye görünmüyor bu adam, herhalde cüce, kambur, çirkin diye düşünmeye başladı.
Böyle söylentiler çıktı ama aldırdığım yoktu. O yıllarda birçok ünlü şarkıcı yabancı dilde şarkı söylerdi. Ama benim söylediğim İspanyolca, Fransızca şarkılar listelerdeydi. Çok ünlü olmuştum ama görünmek istemiyordum.

Neden istemiyordunuz?

Bu cemiyette rahat etmek istiyordum. Tabii uzun süre gizli kalamıyor insan, sonunda beni buldular. O güne kadar ismim “Esrarengiz şarkıcı”ydı. Sonunda bir konserle insan önüne çıktım.
Şimdiki şarkıcılar daha 15 yaşında eline gitarı alıp barlarda şarkı söylüyorlar. Seyirciyle diyalog açısından çok büyük avantaj elde ediyorlar. Ben şarkıları bir numara olan adam, sahneye çıktığımda mikrofon tutmayı bilmiyordum. Nuri Abi‘nin ışık sistemi benim sahnedeki salaklığımı gizledi.

Benim anılarımda siz ağırbaşlı şarkıcı olarak yer etmiştiniz...

Görünüşe aldanmamak lazım! ‘Çok insanla yaşamış olmam çapkınlık anlamına gelmez’

4 kere evlenmişsiniz, çok mu çapkındınız yoksa geçimsiz mi?

Ben bunu çapkınlık olarak görmüyorum. Çok insanla yaşamış olmak çapkınlık değil. Çapkın her gördüğü dişinin karşısında kravatını düzelten erkektir. Bu sınıftakiler eşek Hiç öyle şeyler yapmadım.
Hayatımda hiç kimseye asılmadım. Bütün ilişkilerimde her şey kendiliğinden olmuştur. Onun için buna çapkınlık demiyorum ben.

Kolejli Kız şarkısını, evinizin önünden geçen kolejli bir kıza yazdığınız ve sonra o kızla evlendiğiniz söylenirdi o zamanlar. Bu bir şehir efsanesi mi yoksa gerçek miydi?

Gerçekti. Hikaye aynen öyle oldu.

Ne romantik!

Bütün bu haşarılığımın yanında romantik tarafım da var tabii. Ama dünyada olup bitenden haberi olmamak, bulutların üzerinde dolaşmak ‘romantiklik’ değil, salaklıktır.
Benim romantikliğim öyle değil, bütün gerçekleri görürüm. Ama güzel şeylerin peşinde olan bir insanım. Güzelliklerin farkına varamayan insan dünyanın en fukara insanıdır bana göre. Bense dünyanın en zengin insanıyım...

Aşk, hayatınızda ne ifade eder?

Dünyada aşk kadar önemli bir duygu yok bana göre. Aşk yaşanmaya değer. Hatta yaşanması zorunludur, yaşanmalıdır. Aşkı meşkle karıştırmamak lazım.
Aşkı tam olarak yaşayabilmek için içinde acıklı olaylar da olmalı. Aşk denen o çok güzel duygu rezilce başka bir duyguyu da beraberinde getirir: Kaybetme korkusu. İşte bu korku olduğu zaman insan aşık olarak kalabiliyor. O korku bittiği an, aşk da bitiyor.

4’üncü eşinizle evlisiniz, 72 yaşındasınız, hala aşk var mı?

Ben her zaman aşığım. Aşk insanı insan yapan duygudur. Diğer canlılardan ayıran bir duygudur.

Kolejli Kız şarkınızın olduğu 45’liğin arka yüzünde de meşhur şarkınız Fabrika Kızı vardı. Sizin müziğiniz ‘toplumcu gerçekçi çizgide’ diye yorumlanıyor. Fabrika Kızı toplumcu, Kolejli Kız gerçekçi tarafınız mı?

İkisi de gerçek. Fabrika Kızı, Bora Ayanoğlu’nun şarkısıydı, herkes o şarkıyı benimle özdeşleştirdi. Fabrika Kızı hayatını emeğiyle kazanan tüm kadınların şarkısı.
Şu sıralar perşembe geceleri Ankara’da Satsuma adlı çok güzel bir gece kulübünde programım var. Beni dinlemeye gelenler Fabrika Kızı’nı söylememi istiyorlar.
“Bu şarkı hayatla pençe pençe savaşıp emeğiyle yaşamını sürdüren kadınların şarkısıdır. Sizin bir eliniz yağda, bir eliniz balda. Niye istiyorsunuz bu şarkıyı?” diyorum. “Seviyoruz” diyorlar. ‘Yeni şarkıcılar arasında Kenan Doğulu klasik olacak’

‘Her Devrin Devleri’ adlı albümde Funda Arar’la düet yaptınız. Kuşak farkı hissedildi mi?

Sanmıyorum. Çünkü bu işte kuşak farkı yoktur. Sanatsal olaylarda 20 yaşında ihtiyarlayan, 21 yaşında ölen isimler vardır. Bir şarkıyla çıkar ama orada biter işi. Fakat üreten bir insanın yaşı olmaz. Nitekim Picasso gibi 75 yaşında delikanlı kalanlar da var. Onun için üreten insan hep olduğu yerdedir.

Siz görüntü olarak da delikanlı kaldınız. Çok bakıyor musunuz kendinize?

Hiç bakmıyorum ama düzenli spor yapıyorum.

Yeni şarkıcıları nasıl buluyorsunuz?

Çok iyileri var. Ama şarkı söylemeyi hak etmeyenler de var. Çocuğum olsa onları sustururum, “Komşuları rahatsız ediyorsun” diye. Ama bunlar kendilerinden gayet emin ortaya çıkıp bir şeyler söylüyorlar, şaşırtıcı ama bir şeyler de olabiliyorlar.

Bu nasıl oluyor?

Müzik kanalları var, parayla klip yayınlıyor, parayla listeye sokuyor. Daha çok para verirsen liste başı oluyorsun.

Bu dönemin şarkıcıları içinde kim sizin gibi klasik olarak kalacak?

Benim müziğini sevdiğim Kenan Doğulu var. Çok güzel, çok kaliteli şarkılar yapıyor. Her zaman da üretiyor.

Hakkı yenen var mı?

Ferda Anıl Yarkın var; çok güzel şarkı söylüyor, çok güzel şarkılar yapmış. Ama ortalıkta yok. Bir yerlere gelemiyor bu çocuk. Niye acaba çok merak ediyorum? Hakikaten çok beğeniyorum onu.

Siz futbolcuydunuz; sonra müziği seçtiniz. Geriye dönüp baktığınızda bu konuda ‘keşke’leriniz var mı?

Kötü bir futbolcuydum. Antrenmana gitmezdim, evde parti yapardım, beni zorla maça götürürlerdi. Yaşamı seven bir insan olduğum için kendimi spora tümüyle adapte edemiyordum.
O disiplinden hoşlanmıyordum. Babam, “Ertesi gün Fenerbahçe’yle maçın var, sabaha karşı 4’te eve geliyorsun. Ya git dans et, eğlen ya da git futbol oyna” dedi ve ben 19 yaşında futbolu bıraktım.

Şimdi resim de yapıyormuşsunuz. Hatta koleksiyonerler çok para veriyormuş ama resimlerinizi satmıyormuşsunuz; neden?

Çünkü o resmi tekrarlayamam. Onun aynısını yapma şansına sahip değilim. Bu nedenle hiçbir para karşılığında resimlerimi satmam...

5

Haberin Devamı