Cumartesi Postası 7/24 psikolojik danışman

7/24 psikolojik danışman

Paylaş
7/24 psikolojik danışman

Dünyanın gerçeği aşk. Ama bu asla bitmeyen bir sorun da... Gıpta edilen çiftlerde bile kimi cinsellikle, kimi beklentileriyle, kimi partnerine duyduğu güvenle ilgili sorun yaşıyor. Bu sorunlar büyüyor, büyüyor...

Röportaj: Eylem Keskin
eylem.keskin@posta.com.tr


İşte Psikolog Mehmet Lik bu noktada imdada koşuyor. Mehmet Bey’in cep telefonu hep açık. Gecenin bir yarısında danışanlardan telefon alıyor, çözüm üretiyor, öneride bulunuyor... Çünkü o haftanın 7 günü 24 saat hattın diğer ucunda...

Herkes yeni dönem aşklardan bahsediyor. Ne oldu da eskinin efsanevi aşklarının yerini günümüzün çabuk tükenen ilişkileri aldı? Değişen ne?

Günümüzde aşk nedir bilinmiyor, yaşananlar aşk sanılıyor. Aşkın kendisinde değişen bir şey yok aslında... İnsan olarak, yaradılışımız gereği, duygularımız ve arzularımız yerli yerinde duruyor. Değişen, yaşam biçimlerimiz. Eskiden iki gönül bir olunca samanlık seyran olurdu. Aşk sevgiye dönüştüğünde anlam ifade eder... Çok söz ediliyor, anılıyor ama günümüzde yaşanan ilişkiler aşk değil... Hayat teknolojiye paralel olarak hızla değişiyor. Çabuk tüketiyoruz. Çok şey istiyoruz, bulduğumuzla yetinmiyoruz, tatminsiziz. İlişkiler de tüketim alışkanlıklarımızda olduğu gibi hızlı ve geçici yaşanıyor. Ayrıca karşımızdaki insandan çok özellik bekliyoruz. Hem bizi güldürmesini, hem ağırbaşlı olmasını, hem romantik hem sahiplenen biri olmasını istiyoruz. Hem hanım hanımcık hem tutkulu ve ateşli olsun... Hem karizmatik hem efendi olsun...

Ne çok şey istiyormuşuz...

Evet. Bütün bu özellikleri bir kişide bulamadığımız için başka insanlarda aramaya çıkıyoruz. İşte aldatma da tam bu noktada ortaya çıkıyor. Birinden çabuk vazgeçip hemen bir diğer ilişkiye yelken açıyoruz. O ilişki de bizi doyurmuyor, bitiriyoruz. Sonra da bütün suçu aşka atıyoruz.

Ya sanal aşklar?

Günümüzde bir de sanal aşklar gerçeği var... Evet. Günümüzde birçok şey gibi aşk da sanallaştırıldı. Aşklar artık sanalda başlıyor, yaşanıyor ve orada bitiriliyor. Günümüzde paylaşımlar internet üzerinden yapılıyor. Kıskançlıklar, ihanetler, aşkı ilan etmeler, beğeniler... Hemen her şey, cinsellik bile sanalda yaşanır hale geldi. Herkes aşkı istiyor ama aşk adına, aşkı adına emek vermiyor. Maalesef günümüz insanı tahammülsüz ve hoşgörüsüz. Yaşanan ağır ekonomik şartlar, mesafeler, sosyal durumlar, kıskançlık ve egolar yaşanan veya yaşanacak ilişkileri sekteye uğratıyor. Hoşlanma, beğenme veya son dönemde yine konuşulan elektrik alma vb. haller aşk gibi algılanıyor. Eskiden yaşanan aşklar ne bu kadar ucuz olurdu ne de bu kadar çabuk tüketilirdi. Herşeyden önce insanlar eskiden bu kadar ulaşılabilir değildi. İletişim çağında ilişkiler, internet aracılığıyla çok çabuk yaşanıyor, aynı hızla da bitiyor.

İlişkilerde aldatmanın artması da son derece doğal o zaman.

Yapılan araştırmalara göre evli erkeklerin yüzde 70’i, kadınların ise yüzde 25’i eşini en az bir kere aldatıyor. Bu durum, evli olmayan çiftlerde yaşam standartlarına göre değişim gösteriyor. Neredeyse her iki evlilikten biri boşanmayla sonuçlanıyor. Evlenenlerin hemen hemen üçte birinde, eşlerden biri ikinci kez “Evet” diyor. Evlilik kurumu da diğer geleneksel değerler gibi işlevini yitirdi diyebiliriz. Aldatılma aslında ciddiye alınması gereken bir travma yaratır aldatılanda. İhanete uğramış kadın ya da erkek kesinlikle uzman desteği almalıdır. Böyle bir travma yaşayan kişilerin, bunu atlatmadan yaşamına normal şekilde devam etmesi beklenemez. Gereksiz kıskançlıklar içinde, güvensiz, sürekli takipçi ve baskıcı bir kişilik sergiler. Yaralanan ruhundan dolayı yaşam kalitesi düşer. Ve bu davranış kalıbı içinde sağlıklı bir ilişki kurması zorlaşır.

“Erkeğin beklentisi kadına ağır geliyor”

Ayrılanlar, boşananlar genelde severek evlenenler. Kendi istiyor, seviyor, evleniyor ama sürdüremiyor. Neden?

Türkiye’de boşanmalar ciddi oranda arttı. Kişilikler oturmadan, hayattan ne istediğini bilmeyen hayatlar, aynı çatının altına giriyor. İnsan duygu yoğunluğu yaşadığında aklı seyahate çıkar. Kişi ilişkiyi aklıyla değil, yalnızca kalbiyle yaşar. Kalple akıl yer değiştirdiği için sağlıklı bir bakış açısıyla hareket etmez. Farklılıklarla, uyuşmazlıklarla ilgili dışarıdan gelen yorumları görmez, duymaz. Yalnızca duygularla hareket edilen süreçte kişi bulutların üstündedir. Bunun sonucunda, başlangıçta fark edilmeyen, fark edilse bile gözardı edilen sosyal, kültürel, ekonomik farklılıklar ve kişilik uyuşmazlıkları nedeniyle çatışmalar, ayrılıklar başlar.

Siz bu sorunlarla gelen çiftlere ne öneriyorsunuz?

Sorunlara bakış açılarını değiştiriyor, farkında olmadıkları durumun farkına varmalarını sağlıyoruz. Yani farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Birbirlerine karşı nasıl davranmaları gerektiğinin yollarını gösteriyoruz. Rahatsız oldukları konuları nasıl ifade edebileceklerini belirtiyoruz. ‘Sen’ yerine ‘ben’ kullanmalarını öneriyoruz. “Hep geç kalıyorsun” yerine “Beklemekten hoşlanmıyorum” veya “Dağınıksın” yerine “Senin dağıttığın eşyaları toplamaktan yoruldum” gibi...

Cinsellikle ilgili problemler yaşanıyorsa?..

Evlilik ve ilişkilerde en çok yaşanan sorunların başında bu geliyor. Cinsellik, çiftler arasında en önemli ve vazgeçilmez bir paylaşım. Ancak kadının sevgiyle beklediği cinsellikle erkeğin cinselliğe yaklaşımı arasında uçurumlar var. Kadınlara göre erkekler cinsellik hakkında daha fazla bilgi sahibi. Dolayısıyla erkeklerin beklentisi kadınlara ağır gelebiliyor. Mesela pornografik filmler erkeklerin cinsellik çıtasını yükseltiyor. Bu nedenle ben, evlilik öncesinde çiftlerin, ilerde sorun yaşamaması için cinsel bilgi düzeyini, yani cinsel IQ’larını ölçüyorum.

“Cinselliği yaşamaya herkesin hakkı var”

Nedir bu cinsel IQ?

Cinsellik hakkında kişinin bilgi ve şahsi becerilerini, birtakım değerlerini, kendini ve özelliklerini kabullenmesini, yataktaki haklarını algılayabilmesini, bu konuları objektif değerlendirmesini gerektiren ve bütün bunları birleştiren bir kavram. Kişinin tercihlerini, duygularını, seks sırasında salgıladığı kokuyu ve çıkardığı sesleri bilmesi, hem kendi bedenini hem partnerinin bedenini tanıması, cinsellikteki limitlerinden haberdar olması gerekir. Ayrıca kişi yasak olan ve olmayan noktaları bilmeli, yaşamak istediği değişiklikleri muhakeme etmeli, kendini bunlarla birlikte kabullenmeli. İnsanlar, cinselliği yaşamaya ve kendini iyi hissetmeye hakkı olduğunu anlamalı. Başkalarının hoşlandığı şeylerden hoşlanmama hakkı olduğunu anlamalı. Ayrıca cinselliği, aşırı performans gösterme baskısından uzaklaşarak yaşamalı.

Size daha çok kimler başvuruyor?

Sorun yaşamadığı halde gelen çok kişi yok. Yaşanan pek çok sorunla ilgili başvurular olabiliyor. Aslında günümüzde hayatın her anı profesyonellik gerektiriyor. Hata yapmak artık bir lüks. Sorun yaşamamak, önemli bir karar ve görüşme öncesi hata yapmamak adına da uzmanlardan destek alınabilir. Bu anlamda uzmana başvuranların yaşam kalitesi yükseliyor. Kendi yaşamlarını çok daha kolay yönetebiliyorlar. Evlilik öncesinde, sırasında veya boşanma kararı alındığında ne yapmaları gerektiği konusunda uzmana başvurabiliyorlar.

7 gün 24 saat hizmet veriyorsunuz. İnsanlar, diledikleri zaman size ulaşabiliyor. Bu, rahatsız edici bir durum değil mi?

Türkiye’nin ilk 7/24 terapist hizmetini ben vermeye başladım. İnsanlar en çok, gece kendiyle baş başa kaldığında sorun yaşıyor. Zihnin kurcalandığı, hayatın muhasebesinin yapıldığı en çaresiz zamanlardır geceler. Maalesef intiharlar da gece gerçekleşir. Ben gece sorun yaşayanlara ışık olmak için 7x24 hizmet veriyorum. Elbette çok fazla arayan oluyor.

Sürekli aranmaktan rahatsız olmuyor musunuz?

Ben mesleğime aşığım. Asla rahatsız olmuyorum. Konuşamayacağım zamanlar oluyor tabii ama en kısa zamanda dönüyorum. Sonuçta insan hayatıyla uğraşıyorum, önemsemediğim bir konu daha sonra üzülmeme neden olabilir. Onları dinlerim ve anlamaya çalışırım. Herkese bir telefon uzaklığındayım.

En çok nasıl bir yardım almak için arıyorlar?

Geceleri en çok, partnerleriyle sorun yaşayanlar arıyor. Bunun dışında cinsel sorunlar, gün içinde iş yerindeki sıkıntılarından dolayı arayanlar, şiddete maruz kalan ve ne yapması gerektiğini bilmeyenler arıyor.

İlginç saatlerde gelen ilginç talepler var mı?

Çarpıntısı olan “Ölecek miyim?” diye arayabiliyor. Bozuk süt içmiş bir danışanımız “Bana bir şey olur mu?” diye arıyor. Gecenin bir saatinde, gün içinde iki kere üzerine kuş pislemiş, hayvanın bunu hangi psikolojiyle ve neden yaptığını düşünerek uykusu kaçmış bir danışanım bile aradı.

“Sevgililerim işime saygılı”

Siz evli misiniz ya da ilişkiniz var mı?

Evli değilim, bir ilişkim de yok.

Galiba böylesi daha isabetli. Partneriniz olsa bu gece yarısı aramalardan rahatsızlık duyabilirdi.

İlişkim olan zamanlarda bazen sorun yaratabiliyor ama genelde anlayışla karşılıyorlar. Mesleğime saygı duyuyorlar. İnsanların sorunlarını çözme gayretim, ilişkim olan kişiye de gurur ve mutluluk veriyor. Zaten bu durumu kabul etmeyen biriyle de ilişki yaşayamam.

“Beyin cerrahı gibiyim”

İlişki terapistliği büyük sorumluluk gerektirmiyor mu?Sonuçta ayrılığa bile götürebilirsiniz kişiyi...

Yaptığımız iş bir beyin cerrahisi hassasiyetinde ve öyle de olmalı. Ben bu konu üzerine çalışan uzmanların içinde en aykırısıyım. Ofisimde çok görüşmem, yerinde inceler, gözlem yaparım. Bana göre problemin olduğu yerde iyi bir analiz yaparsanız doğru çözüm sunmak kaçınılmazdır. Biz insanları ‘evlen’ ya da ‘ayrıl’ gibi net bir karara sürüklemeyiz. Yaşamı bir araba gibi düşünün: Uzmanlar o arabada yalnızca bir silecek olup yolu gösterebilir. Son karar, şoförlerindir.

( 18.02.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı