81 Vali'nin katılacağı güvenlik toplantısına 6 maddelik katkı

Süper Kupa finalinde yaşanan rezaletin ardından alınan kararlardan biri de bu idi: "6222 Sayılı ’Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi’ne dair kanun uyarınca, 81 İl Valiliği´nce, 9 Ağustos Çarşamba Günü, Valilerimiz başkanlığında, ’İl Spor Güvenlik Kurulları’ toplanarak, önceki tedbirlere ilaveten gerekli ek tedbirlerin alınması karara bağlanacaktır. Halihazırda 6222 Sayılı Kanun´un 6. Maddesi uyarınca, statlar başta olmak üzere, tüm spor müsabakalarında, özel güvenlik tarafından alınan güvenlik tedbirlerine ilaveten, polis ve jandarma ekiplerince de gerekli takviye yapılacaktır. Sahaya giren taraftarlar ile müsabakaların düzenlendiği alana, 6222 Sayılı Kanun´un 12. Maddesinde belirtilen, ’Sahalara sokulması yasak olan maddeleri’ sokanlar derhal tespit edilerek, kişiler hakkında, aynı kanunun 13. Maddesi uyarınca, gerekli adli ve idari işlem uygulanacaktır"

Bu mesele yalnızca güvenlikçi politikaya yönelip güvenlik tedbirlerini arttırarak çözülmez. Evet caydırıcı tedbirler gerekir fakat biz sporda şiddetin önüne geçmek istiyorsak spora bakış açımızı değiştirmeliyiz. Madde madde yazayım izninizle...

* İlkokuldan itibaren müfredata koyulacak dersler ile çocuklara futbolun bir spor olduğunu, kazanmak kadar kaybetmenin de normal olduğunu, bu işin aslında bir eğlence, sağlıklı yaşam adına yapılabilecek bir spor olduğunu anlatmak gerekir.

* Futbolun ölüm kalım meselesi olmadığına dair bilgilendirme yapılmalı. Özellikle her ilçeye Altınordu örneği gibi kulüpler kurularak çocuklar bu bilinçle yalnızca futbol oynatılarak değil spor kültürünü özümseterek yetiştirilmeli. Her altyapı oyuncusu 'iyi birey iyi vatandaş' olmaya daha sonra eğer yeteneği, azmi, potansiyeli, devamlılığı var ise iyi futbolcu olmaya yönlendirilmeli.

* Medya oyunun saha içine daha fazla yönelmeli, işin magazininden öte teknik/taktik kısmını öne çıkarmalı. Şiddete prim vermemeli, spor sayfalarında yalnızca futbol değil sporun tüm dallarına yer verilmeli. (Olmaz dediğinizi duyar gibiyim ama zamanında oldu bu memlekette bu işler; yarım sayfa bisiklet haberlerine yer ayıran ve okunan günlük gazeteden bahsediyorum.)

* Yalnızca stad yapmak ile işler çözülmüyor. Bu stada giden bizler için futbol kültürüne dair toplantılar, sempozyumlar, söyleşiler yapılmalı. İş olsun diye yapılanlardan bahsetmiyorum. Özellikle genç ve çocukların hayranı olduğu sporcular, spor yazarları, uzmanların katılımıyla oyunun aslında ne olduğuna dair toplantılar her ilde sürekli gerçekleştirilmeli.

* Taraftar grupları ile Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın yetkililerinin de katılacağı buluşmalar tertiplenmeli. Soruna bir de bu sorunun parçası olan gruplar ne diyor penceresinden bakılmalı. 'Canavar' ilan ederek bu sorunu çözemeyiz. Taraftarların da hakları var. Siz balık istifi gibi insanları otobüse doldurup deplasmana yollarsanız sorunlar yaşarız hep birlikte.

* Her yabancı transferinde havaalanında futbolcuyu karşılamaya gelen taraftarları sakinleştirmeye çalışan Spor Şube polislerini dinlemeliyiz mesela. O şubede görev yapan memurlardan rapor hazırlamaları istenmeli. Sürekli taraftar ile karşı karşıya gelen polisler işin içeriğini ve şiddetin nedenini hepimizden iyi biliyor aslında. Hazırlanan raporlar havada kalmamalı. Değer verilmeli ve bu doğrultuda aksiyon planı hazırlanmalı. Spor Şube'de memurların uzun süre görev yapması sağlanmalı ve tecrübe edinmelerine olanak sağlanmalı.

Yalnızca güvenlikçi politikalarla bu iş çözülmez. Spor kültürünün bu topraklarda yeşermesi için başka türlü bir yol izlemeliyiz. Benim ilk aklıma gelenler bunlar. Sporun tüm paydaşları bir araya gelip, bu maddelerin sayısını arttırabilir, geliştirebilir. Çaresiz değiliz yeter ki istişare edip plan yapıp harekete geçelim.