Cumartesi Postası 9 milyon ergen yanılmış olamaz (Youtuber Enes Batur kimdir?)

9 milyon ergen yanılmış olamaz (Youtuber Enes Batur kimdir?)

Paylaş
9 milyon ergen yanılmış olamaz (Youtuber Enes Batur kimdir?)

​Yaşı 19, takipçi sayısı 9 milyon… Türkiye'nin en ünlü YouTuber'ı Enes Batur, Işıl Cinmen’e konuştu

Işıl CİNMEN
isil.cinmen@posta.com.tr
Fotoğraflar: Bahadırhan ERKOÇ



Enes Batur 19 yaşında. Yeni neslin idolü.
Z kuşağının hayallerindeki mesleği yapıyor: Youtuber’lık.
YouTube kanalının 6 milyonu aşkın takipçisi var.
Sosyal mecralardaki toplam takipçi sayısıysa 9 milyona dayandı.
Kendi hayatını anlattığı ‘Hayal mi, Gerçek mi?’ filminin ilk hafta hasılatı 12 milyon lirayı aştı.

Ergenlikleriyle cebelleşen milyonlarca çocuk hipnotize olmuş onu izliyor.
Her videosunu, her dediğini, her hareketini beyinlerine kazıyorlar.
Videolarını açtım birkaçını izledim.
Filmine gittim, pür dikkat anlamaya çalıştım.
İtiraf edeyim, hiçbir şey anlamadım.
Benim anlamadığım ama çocukların bayıldığı ‘bir şey’ yapıyordu, ama neydi o?

Onu ve daha da önemlisi Youtuber’ları delice takip eden yeni nesli anlamak için onunla yüzyüze buluşmak istedim. Röportaj yapacağımızı öğrenen 17 yaş altı tam 6 çocukla birlikte yanına gittim.
Enes’i ve diğer çocukları dinlerken kendimi 33 yaşında bir nine gibi hissettim.
Neticede anladığım şu oldu: Muhtemelen kuşaklar arası kırılmada tarihteki en büyük kopuşa tanıklık ediyoruz.

Onlar Z kuşağı…
Hayatı bambaşka normlar üzerinden anlamlandırıyorlar. Farklı düşünüyorlar...
X, Y ya da daha eski kuşaklarla, dünyanın geçmiş mirasıyla pek ilgilenmiyorlar.
Telefon ekranının önünde yüz yüze olduğundan çok daha rahatlar.
Kurdukları dijital evrende kendi dillerini yaratmışlar.
Ve onlarla iletişime geçmenin tek yolu dillerini öğrenmek. Yoksa gelecekte kendimize yer bulmamız çok zor olacak gibi…




Anlat bana, ne görüyorlar sende?
Youtuber’larda gördükleri tek şey var: Gerçek. Neysek o. Ne kurgu var, ne oyunculuk, ne de filtre. En çok aranan da bu değil mi? Doğallık.

Bu sabah takipçilerine sivilceni göstererek “Günaydın” dedin. Yüzbinlerce izlendi. Doğallık böyle bir şey mi?
Biz yaşadıklarımızı çekiyoruz. Sivilcem çıktıysa saklamıyorum.

Acaba çocukların kendilerini kabul etme süreçlerinde onlara bir fayda mı sağlıyor bu? Onları bağlayan kimsenin mükemmel olmadığını görmek mi?
Evet, filmimde de bunu anlatmaya çalıştım. Herkesin en iyi hali kendi gibi olduğu zaman. İnternette bizi izliyorlar ve bir hayal kuruyorlar. Arkadaş olma hayali. Çünkü en iyi arkadaşınla olduğun gibisin ekranın arkasında. O yüzden takipçilerime ‘ailem’ diyorum. Biz en iyi arkadaş oluyoruz aslında.


OYUNCULARIN POPÇULARIN DEVRİ KAPANDI ÜNLÜ OLMAK İÇİN DİBİNE KADAR KENDİN OLMAN GEREKLİ


Sanal en iyi arkadaş... Sen onları tanımıyorsun. ‘Ünlü’ olan bir taraf var bu arkadaşlıkta…
Yetişkinlerde şöyle bir bilinç var: Ünlü olmak için ya şarkıcı olacaksın ya oyuncu ya da topçu. Ama artık kendin olarak ünlü olabiliyorsun. İnanamadıkları bu. Kendin olduğunda geleneksel ‘ün’ün ulaşılmazlığı da kalmıyor.

Bizim jenerasyon kendini olduğundan daha iyi, büyük, fazla göstermeye çok mesai harcadı. Televizyon kültürü de bunun üzerinde yükseldi…
İşte bu! Sanırım televizyon yerini YouTube dünyasına bırakırken kurgunun yerini de samimiyet alıyor.

‘Hayal mi, Gerçek mi?’ bir haftada 1 milyon izlendi!
Evet, ama ben YouTube’da günde 7 milyon izleniyorum. O yüzden bana çok gelmiyor…
1 milyon ne ki?

Pekiiiii! 9 milyon takipçinin yaş aralığı ne?
Yüzde 60’ı 13-17 yaş arasında. Yüzde 20’si ise 18-22.


BENİ TANIMADAN LİNÇ EDENLER HATALI


Seni acımasızca eleştiren, linç eden bir kesim de var…
Ünlendikçe linç yememek imkansız. Oranı önemli. Beni yüzde 98 seviyor, yüzde 2 linç ediyor.

Linç edenler zaten seni izlemeyen, tanımayanlar...
Beni tanımayan insanlar neden beni linç ediyor?

Çünkü anlamıyorlar.
Beni tanımayıp linç edenler hatalı o zaman. Beni sevenler bana yetiyorlar. Onlar için sürekli bir şey üretmeye çalışıyorum. Önyargısını kırıp gelenler de aileme katılıyor.

Bazıları da kolay yoldan para kazandığını düşündükleri için saldırıyorlar…
Önceki neslin çalışmaktan anladığı gibi sabah 8’den akşam 6’ya kadar masada oturmuyorum. Korkunç bir patrona tahammül etmek zorunda da kalmıyorum. Sadece böyle olunca mı para kazanmayı hak etmiş oluyorsun? Ben her gün içerik üretiyorum, kendimi yaratıcı olmayazorluyorum, 8 saatimi bilgisayar başında harcıyorum. Bu işte her şeyi kendin öğrenmek zorundasın, bunun bir okulu yok. Öğretmenin olmadan dil öğrenmek gibi. Bunlar da kolay sayılmaz, sadece farklı.

Ayda 350 bin lira kazandığını okudum…
Keşke kazansaydım, daha büyük şeyler yapardım. Youtuber’lar kazandığı ücreti söyleyemez. Bu yasak. YouTube farkederse cezası var. Aldığım reklamın yüzde 50’sinin ücretini YouTube alıyor.

Sosyal medyanın popülaritesi geçince ne olacak?
Bence buna daha çok uzun zaman var. Sosyal medya dediğimiz şey, anında etkileşim.
Belki şekil değiştirecek ama önemli olan buna uyum sağlamak.

Herkes YouTuber olabilir mi?
Gerçekten isterse ve zevk alırsa olabilir. Para kazanmak için yaparsa başarılı olamaz.

Üniversiteye gidiyor musun?
Evet. Antalya’da Bilgisayar Mühendisliği okuyorum.

İstanbul’a taşınacak mısın?
Sanmıyorum. İnternete girdiğin zaman her yer büyük şehir gibi… Artık şehirde olman gerekmiyor.
Altın Kelebek ödülünün gençleri kötü etkilediğin gerekçesiyle geri alınmasını mantıklı buldun mu?
Bana bu ödülü takipçilerim verdi ama jüri geri aldı. Bu mantıklı olabilir mi? Halka açık bir oylamaydı. Bu zaferi beni izleyen takip eden insanlar kazandı. Zafer her zaman bizim. Jürinin ödülü geri alması pek önemli değil bence…


HİÇ GAZETE ALMADIM


Hayatında hiç kağıt gazete aldın mı?
Hayır. Gazeteden alabileceğin bilgiyle internetten alacağın bilgi arasında dağlar kadar fark var. Bir gazete aldınız diyelim, 25 kuruş galiba gazeteler…

1 lira 25 kuruş!
Neyse… İnternette bedava!

Kitap okuyor musun?
Pek değil. Okursam da internetten okuyorum.

Kendini entelektüel olarak nasıl besliyorsun?
Yaşam beni besliyor. İnsan davranışlarını inceliyorum ve deneyimlerden ders çıkarıyorum.

Bu yeterli olacak mı?
Gençlik gümbür gümbür geliyor. Çok daha zekiler. Her şeyi çok çabuk öğreniyorlar. Kendi öğrenme yollarını bulacaklarına eminim.

Z KUŞAĞININ ÖZELLİKLERİ - Tarih aralığı 90’ların ortasından 2000’lerin ortasına… Çoğu araştırma 1996’da doğanları Z kuşağının ilk te - Kuşak, internet dünyasının içine doğdu. Çoğunluğu teknoloji ve sosyal medya konusunda çok rahat. - “İnsanlık tarihinin el, göz, kulak vb. motor beceri senkronizasyonun en yüksek nesli olarak tanımlanıyorlar. Mekanikleşmenin ilk belirtileri Z kuşağı çocuklarda görülüyor. - Z kuşağı çocuklarının hangi meslek dalında etkin ve motive olacakları henüz bilinmiyor. Çünkü jenerasyonun yer alacağı meslekler yeni yeni oluşuyor. - Z kuşağı, aile bireylerinin kendilerini çocuklarına karşı yetersiz gördükleri, psikolojik bunalım örneklerinin tavan yaptığı nesil. - Sosyalleşme kavramının neredeyse tamamen teknoloji üzerinden şekillendiği ilk nesil. - Kuşakta otorite ve kural tanımazlık hat safhada, istedikleri doğrultusunda direnişleri kırılamaz yapıda. - Tabuları yok denecek derecede az. - Kendi ilgi alanları dışında kalan meseleler ve dünyanın geçmiş mirası konusunda umursamaz bir tavır içindeler.


Haberin Devamı