O, 'Süper Baba', 'Yaprak Dökümü', 'Umutsuz Ev Kadınları' gibi fenomen dizilerin 'mutsuz kadın'ı... Uzun soluklu projeleriyle yıllardır evimize konuk olan Bennu Yıldırımlar ile Kuzguncuk'ta buluştuk. Yeni dizi projesi 'Gönül İşleri'ni, tiyatroyu, oyunculuğu ve hayallerine dair pek çok konuyu konuştuk
RÖPORTAJ: Elçin CAN elcin.can@posta.com.tr
* En baştan başlayalım. Tiyatro çocukluk hayaliniz miydi?
Değildi! Sessiz ve sakin bir çocuktum. Arkeolog olmaktı hayalim. Lisede şansımı denedim ve konservatuarı kazandım. Ama kazanmasaydım üzülmezdim. 21 yaşında mezun oldum. O gün bugündür Şehir Tiyatroları’nda devam ediyorum.
* Başka meslek hiç mi düşünmediniz?
Müzisyen olmayı daha çok isterdim. Müzik beni her zaman etkiler. Duyguları kanırtmayan her türlü müziği dinlerim. Ama müziğe çok küçük yaşta başlamak lazım.
* Eşiniz Bülent Emin Yarar da tiyatro oyuncusu. Nasıl tanıştınız?
Bülent Mimar Sinan’da okuyordu ve çok başarılıydı. Konservatuarlar arasında gidip geldiğimiz için birbirimizi tanıyorduk. Mezun olduktan sonra da görüştük. 1994’te İstanbul’a dönünce başladı her şey. Eşim diye söylemiyorum ama çok başarılı bir oyuncu.
* Fikir alışverişinde bulunur musunuz?
Birbirimizi yakaladığımız zamanlar nadir. Tabii fırsatımız olursa fikir alışverişinde bulunuyoruz.
* Dizilerde öpüşme sahneleriniz oluyor. Eşiniz sizi kıskanır mı?
Hayır canım neden kıskansın? İkimiz de oyuncuyuz. O tip sahnelerde ‘herkes ne der’ gibi toplumsal baskılar hep oldu. Düşünüldüğü gibi rahat olan sahneler değil.
* Kızınız Ada meraklı mı oyunculuğa?
Müzikal oyunculuk istiyor. Tabii ileride ne ister hiç belli olmaz. Kararı ne olursa destek veririz.
* Eğitimli bir oyuncu olarak ‘Mankenden oyuncu olmaz’ diyenlerden misiniz?
Bu soru artık çok saçma. Onlar da eğitim alıyorlar ve ilerleme kaydediyorlar. Tabii ki eğitim ve yetenek çok önemli. Herkesin konservatuar mezunu olması şart değil. Ancak etrafında daha bilgili insanların yönlendirmesine de ihtiyaç var.
* Peki, iyi bir oyuncu nasıl olunur?
Mesleğini sevmek en önemlisi. Şanslı olup olanak tanınması ile de doğru orantılı.
* Yeni neslin tiyatroya hevesi var mı?
Kesinlikle. Yeni mezunlar küçük tiyatrolar kuruyorlar. Çok da başarılılar. Küçük sahnelerde kendilerini ifade ediyorlar ve çok hızlı ilerliyorlar. Hem kendi yazarlarını doğuruyorlar, hem de dünyadaki yenilikleri takip ediyorlar. Eşimi oyunlarına davet ediyorlar ve Bülent hep umutlu geri geliyor.
* Yeni Türkiye’de sizce tiyatro ne durumda?
Ne pahasına olursa olsun, tiyatro devam edecek. Yeter ki içimizdeki istek sönmesin. Daha olumsuz ve çelişkilerin olduğu dönemlerde, üretim artar. Çelişkilerin bol olduğu ülkemizde, tiyatro oyunlarının fazla olması gayet doğal.
* Tiyatro ve dizi oyunculuğu arasında fark var mıdır?
Bence bir fark yok. Tiyatrodaki sahnelerde kendinizi kısa sürede geliştirebilirsiniz. Hem tiyatro da hem de dizilerde oynayabilmek, bizim gibi oyunculara ayrı bir antrenman sunuyor. Her iki taraftan besleniyoruz.
* Diziler tiyatroları baltalıyor gibi bir algı var mı?
Bence baltalamıyor. Ekranla tiyatroyu kıyaslamayız. Ancak düzenli tiyatro seyircisine bir de dizilerimizi izleyen seyirci kitlesi eklendi. Bizi sahnede canlı görmek isteyen bir kesim oluştu. İyi ki de oldu.
* Bu yıl tiyatroda hangi oyunda izleyeceğiz sizi?
Yeni projeler üstünde çalışıyorum.
* Bir röportajınızda televizyonda sanat yapıldığına inanmıyorum demişsiniz. Bu fikriniz hala geçerli mi?
Geçerli. Televizyonda sanat yapılmaz. Diziler haftalık magazin gazete formatında. Yapılan skeçlerin tiyatro olduğu zannediliyor ama değil. Mahallenin dışlak çocuklarının yaptığı şeyler. Sanat televizyonda kısa dönem orijinal roman uyarlaması gibi işlerle olabilir. Zaten her hafta 90 dakika film çeker gibi dizi çekmek dünyada bizden başka ülkede yok.
* Film çekmek demişken. Sinemada çok göremiyoruz sizi. Neden?
Son 8 yıldır ağır tempoda çalıştığım için yetişemiyorum. Yaz aylarında çekilirse ve güzel bir proje olursa neden olmasın?
* Yeni diziniz hayırlı olsun. Seyirci ‘Gönül İşleri’ni nasıl buldu?
Sosyal medyayı takip etmiyorum ama ilk bölüm çok konuşulmuş. Sokakta ‘oturup ailece izleyebileceğimiz bir dizi’ gibi tepkiler aldım. Yönetmenimiz Türkan Derya farklı bir tempo tutturdu.
* Senaryoda sizi en çok ne etkiledi?
Çeşitli yaştaki kadınların hayatla sınavını hem komik hem de duygusal olarak anlatıyoruz. Senaryo çok yaşıyor.
* Servet karakteri ile benzeyen yanlarınız var mı?
Benim canlandırdığım Servet ise herkese yetişmeye çalışan ve kontrol düşkünü bir kadın. Hayatta bir sürü kadın bu hatayı yapıyor. Anne olduğum için ben de bu hatayı yapıyorum.
* Çok güçlü bir ekiple çalışıyorsunuz. Sette uyum nasıl?
Ekip olarak da çok iyi anlaşıyoruz. Bu da ekrana yansıdı sanırım. Ben sevdiğim için arkadaşlarıma sürekli ‘hadi ezber alalım’ diyorum. Onlar benden şikayetçi olabilirler.
* Timuçin Esen’le ilk defa oynuyorsunuz
Timuçin ile bu proje de yer almaktan mutluyum. Ama çok didişen bir çiftiz. Keşke romantik sahnelerimiz daha fazla olsa. * Yeni bir reyting düzeni var. ‘Çok başarılı olur’ denilen diziler reytinge yenik düşüyor. Çok acımasız bir sistem. Reyting ölçer kimlerin evinde bilmiyoruz ki. Ben bu sistemi algılayamadım. Biri bana anlatsa iyi olur. Her kanalda her akşam farklı diziler var. Bu da hızla tükettiğimizi gösteriyor.
* Diziniz yayından kalkarsa ekranlara küser misiniz?
Küsmem. Kimse de küsmüyor. Umarım başımıza gelmez.
* Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
Seyahat etmeyi çok seviyorum. Mesela yaz aylarında İz TV ile Fransa Provence bölgesinde çekim yaptık. Yeni yerler ve insanlar keşfetmek bana çok iyi geliyor. Sırt çantamı alıp her yere gidebilirim.
* Gelecek ile ilgili hayalleriniz neler?
Çocuklarımızın yarını düşünmeden ve mutlu yaşayacakları bir ülke hayalim var.
- Balı sakın böyle tüketmeyin! Felç edip öldürüyor, vücuda zehir salıyor
- Değerini Ruslar biliyor! Doğanın mucizesi: 7 saatte toplanan bu meyve bedava antikor üretiyor
- 1 damlası bile ter kokusunu anında yok ediyor! Koltuk altı terlemesine son veren katkısız doğal deodorant
- Japonlar avuç avuç yiyor: Kilosu 650 TL! Uzun yaşamın sırrı ondaymış, yiyen 100 yaşını görmeden ölmez!
- Pazarlama sektörü çerezsiz dünya’ya hazırlanıyor