Pazar Postası Dünya zenginlerine pırlantalı elbise giydiren Türk...
Paylaş
Dünya zenginlerine pırlantalı elbise giydiren Türk...

Canan Danyıldız dünyaca ünlü starları giydiren Dünya Yıldız Can ile İstanbul'da buluştu, başarı öyküsünü konuştu

Haberin Devamı

Dünya Yıldız Can, Ankara’dan çıkıp Almanya’ya gitmiş, oradan dünya yıldızlarına ulaşmayı başarmış bir tasarımcı. Almanya’da acil servis hemşireliğinden başlayıp dünya starlarını giydirmeye uzanan müthiş bir hayat öyküsü var. Bugün Paris Hilton, Woody Allen, Eros Ramazotti ve Antonio Banderas gibi isimleri giydiren, 85 bin Euro’luk tasarımlara imza atan tasarımcı ile tam bir hırs ve başarı hikayesi olan hayatını konuştuk...

Röportaj: Canan DANYILDIZ

canan.danyildiz@posta.com.tr

Almanya’dan dünyaya açıldınız ama yeni geldiniz Türkiye’ye!

Biraz geç tanıştık haklısın! Almanya, Fransa, İtalya ve Amerika derken Türkiye’ye ancak fırsat buldum. Ama şimdi buradayım ve kendi ülkemde de tasarımlarımı taşıyan insanlar olsun istiyorum.

Haberin Devamı

Ankara doğumlusunuz, neden Almanya’ya gittiniz?

Aslında Kırşehir’de varlıklı bir aileden geliyorum. Dedemin çocukları varlığı iyi idare edemiyor, babam da Almanya’ya gitmeye karar veriyor. Ankara’dan Almanya’nın yağmurlu bir köyüne gittik. Türkiye’de kalarak yükselmek gibi hayallerim vardı; kısmet Almanya’da tasarımcı olmakmış!

Tasarımcı olmadan önce Almanya’da hemşirelik yapmışsınız...

Evet! Kulağa acayip geliyor değil mi? Orada acil servis hemşiresiyim; çok enerjik bir kadındım. Üretmek, farklı olmak istiyordum. Hemşireyken büyük medikal bir şirketin dikkatini çektim çok iyi bir teklifle oraya geçtim.

Orada işler iyi gitti mi?

Boston’da eğitim aldırdılar, çok iyi bir pozisyona geldim. Ama bu arada giyinmek için kendime göre bir şey bulamıyorum, kendi kıyafetlerimi tasarlıyorum, kumaş alıp yapıyorum falan. İş görüşmelerinde temasta olduğum herkes bu görüntü farkını fark etti.

Çok mu önemli bir şey kıyafet, iyi giyinmek?

İyi giyinip, güzel kokarsan iş bağlamaya gittiğin adam sana 5 dakika yerine 20 dakika ayırıyor. Farkında değiliz belki ama çok önemli bir şey dış görünüş; insanlar ilk 10 saniyede seninle çalışıp çalışmayacağına karar verir. Bundan sonra omzunun üzerindeki büyük cevizi ‘beynini’ kullanırsın.

İlk tasarım, kime, neyeydi?

Hala o büyük medikal şirkette çalışıyorum, ilk olarak şirketteki insanları giydirmeye başladım. 20 kişi...

Haberin Devamı

İyi kazanıyor muydunuz? Sonra nasıl risk aldınız?

Hem de nasıl iyi kazanıyordum! Sonra 7’nci yıldı, ödül aldığım bir gece, birden yaşım geçiyor asıl iştediğim işi yapmalıyım dedim ve tasarım işine girmeye karar verdim!

“İlk işimde battım ama yılmadım”

‘Alamancı’ olmak mı sizi böyle hırslı yapan?

Çook güzel bir soru! Ben hiç öyle şeyler yaşamadım aslında, kendimi çok geliştirmiş ve entegre etmiştim.

İlk ne tasarladınız?

Gömlekle işe giriştim, gömlek çok severim. ‘Çok iyi gömlekler yapayım’ dedim. Ama iş yaptığım firma Almanya’ya ürünleri yanlış gönderdi ve ben battım! Gömlek yerine tişört geldi.

Belli ki vazgeçmediniz...

Hayır! Asla! Dünyayı güzelleştirmek istiyorum, içimde öyle bir his var, hiçbir şey durdurmazdı beni!

Çok marka var zaten, kim sizi ne yapacaktı?

Vardı, haklısın! Üstelik de koca koca zincirler; ama çok marka bugünün kadınının gerçek eksiklerini anlamıyor. Çalışan, çocuk büyüten, oradan kokteyle giden kadın için doğru düzgün bir şey yok, ben onu hedefledim.

Haberin Devamı

Ve ikinci kez ayağa kalktınız...

Evet! Paris’te çalışmaya başladım, orada hazırladım yeni tasarımlarımı. Dairemi sattım ve yeni bir dükkan açtım. Kadın-erkek-çocuk, ‘full koleksiyon’ hazırladım, defilem harika oldu ve o yıl o alandaki en iyi tasarımcı ödülünü aldım, şatoda defile yapma hakkını.

Şans dönüyor...

Evet! O defilede Almanya’nın en iyi modelleri yürüdü. Sonra finans direktörüm yalnız kadın giydirmem gerektiğine karar verdi. Kadın değişkendir, daha çok alışveriş yapar. 2009-10 yıllarıydı. Ve yalnız kadın için elbise tasarlamaya başladım. Almanya’da asıl şansımı döndüren ve beni dünyaya tanıtan ‘magic dress’ (sihirli elbise)’i tasarladım.

Nasıl bir elbise?

Bluz olarak giyiyorsun, elbise olarak 3 farklı boyda kullanabiliyorsun, üstelik 10 değişik styling’le! Mucizesi orada. Kadınları düşündüm, kilo alıyorlar ve gün içinde farklı birçok yerde bulunmak zorunda kalıyorlar; ne zaman elbise, kıyafet değiştirecekler? Tamamen ihtiyaçlardan çıkmış bir tasarım.

Haberin Devamı

Ünlüler ne zaman mağazaya gelmeye başladı?

İlk defileden sonra hemen! Bunu beklemiyordum açıkçası. Alman sosyetesi, oranın ünlüleri derken; dünya isimlerini giydirmeye başladım. Almanya için de çok renkli bir tasarımcıydım, ne bileyim Tiffany’den pırlanta getirtip 50.000 Euro’luk pırlantalı ceket tasarlayıp satmışlığım bile var!

Çok renkliymişsiniz gerçekten!

Diyeceksin ki senin farkın ne? Pahalı satan herkesten niye bir şey almıyorlar? Haklısın! Tanınmış bir marka ve tasarımcı olmamama rağmen benim tarzım, stilim galiba herkese özel geldi.

Nasıldır tasarımlarınız?

Sade kesimler yaparım, dolu doludur renkler, çarpıcı ama! Bir de neredeyse kişiye özel, tarzına, kalıbına göre çalışıyorum. Yani, senin basenin fazlaysa orayı kapatıp başka bir şeyle görüntüyü çarpıcı yapmak... Bunu iyi beceriyorum.

“HOLLYWOOD yıldızları artık müşterilerim”

Amerika ve dünya yıldızlarıyla tanışma nasıl?

Bir arkadaşım, Almanya’daki mağazama Los Angeles’tan önemli ve zengin bir kadınla geldi. Kadın 3 koca boşamış, güngörmüş, o sosyete içinde iyi bilinen biri. ‘Burası senin yerin değil, seni L.A.’e davet ediyorum’ dedi.

Eee, sonra?

Almanya’da sosyeteye girmek çok zordur, zaman alır ama ben bunu hedeflemiştim! Amerika’ya Golden Globe’a, Oscar’a gittim ve insanlara, kıyafetlerine baktım. Orada çok bağlantı yaptım ve hiç niyetli değilken Hamburg’tan sonra ikinci mağazamı da Los Angeles’ta açtım: Millons & Millons moda evi.

Şimdi kimler var müşterileriniz arasında?

Fadik Sevin Atasoy’un kırmızı halıda giydiği kıyafeti hatırlarsın, o benim tasarımımdı mesela; Wilma Elles benim tasarladığım elbiseyle Fashion TV’nin düzenlediği ‘yılın en iyi giyinen kadını’ ödülünü aldı. Hollywood yıldızları, Woody Allen, Adrien Brody, Laura Dem, ya da sosyeteden Paris Hilton gibi isimler müşterimlerim artık. Erkeklere de tasarım yapıyorum...

Neler satıyorsunuz şimdi?

Özel kıyafetler, süs eşyaları, çantalar, ayakkabılar ve koleksiyonlar üretiyorum, Almanlar’ın yanı sıra Türk, Rus, Arap ve ABD’li multi milyonerler kapımı çalıyor. Mesela geçenlerde bir tasarımımı 85 bin Euro’ya sattım, o kadar diyeyim sana! Herkesin bütçesine ve isteğine göre değişebiliyor bu.

Türkiye’den var mı giydirmek istediğiniz isimler?

Sezen Aksu’yla Bülent Ersoy’u giydirmeyi çok isterim! Türkiye’ye de çalışmak istiyorum, zamanı çoktan geldi...