Pazar Postası Fatih Sultan Mehmet'i kızdıran soru
Paylaş
Fatih Sultan Mehmet'i kızdıran soru

Osmanlı'da Divan toplantısına katılan bir Türkmen'in sorusu saray protokolünde değişikliğe neden oldu. Osmanlı Devleti'nde yönetimle ilgili en önemli konuların tartışıldığı ve görüşlerin ortaya konulduğu yere divan denirdi

Divan toplantıları önceleri padişahın başkanlığında yapılırdı. Divan toplantılarına memleketin herhangi bir yerinde haksızlığa uğrayan, zulüm gören veya kadıların verdiği kararlardan şikayetçi olan kadın, erkek herkes girebilir, hakkını savunabilirdi.

Haberin Devamı

Fatih Sultan Mehmet devrinde divan toplantıları haftanın her günü yapılmaktaydı. Bir gün kıyafeti oldukça kötü durumda olan ihtiyar bir Türkmen saraya gelmişti. Divan toplantısında şikayetlerini bildirecekti. Divanda konuşulacak öncelikli konular bitmişti. Halkın dileklerinin, şikayetlerinin dinlenmesi için oturum devam ediyordu.

Divanı hümayun çavuşları yaşlı Türkmeni toplantının yapıldığı yere getirmişlerdi. Divan toplantısının yapıldığı yerin önünde uzun ve geniş bir saçaklık vardı. Saçaklığın tavanı süslü idi. İhtiyar Türkmen saçaklığın altından yürüdü. Kalabalık görevlilerin arasından geçerek, divan toplantısının yapıldığı büyük salona girdi. Salonun üç tarafında üzerine minder ve şilte konarak oturulan yüksek kerevetler vardı. Salonda padişahın yanında veziriazam, vezirler kazaskerler, nişancı, yeniçeri ağası gibi üst düzey yöneticilerin bulunduğu kalabalığı karşısına görünce şaşırdı.

Haberin Devamı

Kerevetlerde oturan o kadar insan içinde kimin padişah olduğunu anlayamadı ve ortaya bir soru sordu: “Hanginiz hükümdarsınız?” Fatih Sultan Mehmet böyle bir soru karşısında kendisinin tanınmamış olmasına üzülmüş, kızmıştı. Osmanlılarda askeri ve idari bakımdan en büyük rütbeli görevliye vezir denirdi. Vezirlerin başında bulunan kişiye de vezir-i-azam denirdi.

Vezir-i-azamlar, padişaha mutlak yetkilerle vekalet ederdi. İhtiyar Türkmen’in sorusuna Fatih’in kızması üzerine vezir-i-azam padişahın yönetime karışmasını fazla istemediğinden “Hünkarım, divan çalışmalarını vezir-i-azamlara bırakınız” dedi. Fatih Sultan Mehmet bu öneriyi kabul etti. Bundan sonra divan toplantılarını vezir-i-azamlar yönettiler. Divanda alınan kararları da daha sonra padişaha bildirdiler.

YILAN, ÇiYAN VE AKREPLERDEN ŞEHRi KORUYAN YILANLI SÜTUN VE BiR RECM OLAYI

MÖ.V. yüzyılda Persler Yunanistan’ı işgal etmek için saldırdılar. Yunan şehir devletleriyle Persler arasında şiddetli savaşlar oldu. Yunan şehir devletleri birleşerek arka arkaya zaferler kazandılar ve Persleri yurtlarından uzaklaştırdılar. Kazanılan bu zaferin şerefine MÖ. 479 yılında bir anıt yapılmasına karar verildi.

Haberin Devamı

Savaşlarda elde edilen altın, gümüş ve bakırlarla zaferi simgeleyen büyük bir kazan yaptılar. Tütsü yapmak için hazırlanan bu kazanı Delfi şehrinde bulunan Apollon mabedine armağan ettiler. Kazanı taşımak için üç tane yılanın birbiriyle sarılmış şekilde gösterildiği bir sütun yaptılar. Delfi şehrindeki bu anıt daha sonra Büyük Konstantin tarafından 326 yılında buraya getirildi. Hipodromda imparator locasının ön tarafına dikildi.

Bu sütunun imparatorluk sarayındaki bir havuzla bağlantısı vardı. Havuzdan gizli bir boruyla getirilen sular yılanların ağzından dışarıya akıyordu. Bu anıtsal esere Yılanlı Sütun denir. Yılanlı Sütun’un 8 m. olduğu tahmin edilmektedir. Bugün görünen bölümü 5 m. kadardır. Üç yılan başı zamanla koparılmıştır. Sütunun koparılan bölümlerinden bir kısmı İngiltere’de bulunuyor. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde de yılanlardan birinin başına ait yaklaşık 1 metre boyundaki parça bulunmaktadır.

İSTANBUL’U YILAN, ÇİYAN VE AKREPLERDEN KORUYAN ESER

Haberin Devamı

Anıtı sağlam olarak görenlerden birisi de Evliya Çelebi’dir. Evliya Çelebi kendine özgü anlatımıyla bu konuda şunları yazmaktadır: “Şehri yılan, çıyan ve akrep gibi zehirli hayvanlardan korumak için üç başlı ejderha heykeli yaptırıldı. Sultanahmet Camii yapıldığında toprak altında kalmıştır.

Hatta II. Selim at üzerine geçerken eğer bölümündeki mücevher topuz ile bu ejder suretine vurunca, topuzun ejderin batı tarafına bakan alt çenesine isabet ettiğini ve “O an İstanbul’un batı tarafında ortaya çıkan yılanların İstanbul içinde yayıldığını” söylerler, ve eklerler; “Allah korusun ejderin eğer öbür kellesine bir zarar olursa İstanbul’u yılan çıyan berbat eder. Kısacası tılsımı hala etkilidir...”

(03.03.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)