Pazar Postası Kuzguncuk'taki beyaz güvercin
Paylaş
Kuzguncuk'taki beyaz güvercin

Cemil Molla Köşkü, geniş bir zamanın gökyüzünde uçmaktan yorulmuş, Kuzguncuk sırtlarındaki yuvasına oturmuş beyaz bir güvercine benzer. Köşk döneminin kültür merkeziydi ve sahibine tahmin edilenden daha fazla bağlıydı. Öyle ki, köşk Cemil Molla'nın ölümünden sonra kimseye huzur vermedi

MEHMET ÇELİK

Haberin Devamı

mehmet.celik@posta.com.tr

Yıl 1885. Köklü bir aileden gelen Cemil Molla, Kuzguncuk sırtlarında, doğu ile batının ortak simgesi olmasını hayal ettiği bir köşk yaptırmak istedi. Cemil Molla, Şeyhülislam Üryanizade Ahmet Esat Efendi’nin torunu, şair Celaleddin Süleyman Bey’in oğluydu. Köşkün bulunduğu Kuzguncuk sırtları dedesi Şeyhülislam Ahmet Esat Efendi’ye, II. Abdülhamit tarafından hediye edilmişti. Dedesi de günümüzde ‘Cemil Molla Yalısı’ adını taşıyan binanın bulunduğu yerde bir yalı yaptırmıştı. Dedesinin yalısı yanınca, Cemil Molla 22 yaşındayken kendi köşkünü İtalyan asıllı mimar Alberti’ye yaptırdı.

İLKLERİN KÖŞKÜ

Cemil Molla Köşkü, saray dışında dizel motorla aydınlanan, kaloriferle ısınan ve telefonu olan ilk evdi. Cemil Molla dönemin en ünlü aydınlarından biriydi. Köşkü de kısa zamanda İstanbul’un kültür, sanat ve eğlence merkezine dönüştü. Köşk gündüzleri üniversite gibiydi. Şiir, felsefe ve dil tartışmaları yapılıyordu. Akşamları çevredeki yalı sahipleri, paşa çocukları, gezintiden dönen hanımlar uğrar ve köşkün nimetlerinden faydalanırlardı. Cemil Molla’nın evinde her akşam piyano veya tanbur sesi duyuluyordu. Müzik bitince sabahlara kadar poker, satranç ve briç oynanırdı.

Haberin Devamı

DİLLERE DESTAN DÜĞÜN

Cemil Molla’nın 4 çocuğu vardı. Özel eğitim alan her çocuk daha 10 yaşına gelmeden Kuran’ı hatmedip, piyano ve ud çalabiliyor, Fransızca konuşabiliyordu. Cemil Molla 1916’da bu köşkte küçük kızına dillere destan bir düğün yaptı. Düğün için Emniyet Sandığı’ndan yüklü miktarda borç alan Cemil Molla, kolayca ödeyebileceği halde, borcunu ödemedi. Yetkililerin ‘iki maaşınızla borcu kapatalım’ uyarılarına da kulak asmadı. Ancak sadece devir değişmiyor, ülkenin yönetimi değişiyordu. 1938’de Cemil Molla vefat etti.

YAS TUTAN KÖŞK

Köşk, Cemil Molla’nın ardından yas tutar gibiydi. Önce sarnıçtaki su kurudu. Binanın bembeyaz yüzü kararmaya başladı. Köşkün ışıltısı kaybolmuştu. Köşktekiler de zor durumda kaldı. Borçlar birikince Emniyet Sandığı köşke el koydu. Bunun üzerine Cemil Molla’nın kalabalık ailesi köşkten ayrıldı.

Haberin Devamı

Geçmişe hürmet göstermeyenler yakındaki ‘Cemil Molla Durağı’ yazısını kaldırıp ‘Astsubay Durağı’ yaptılar. Ardından sahildeki dünyanın en güzel küçük camilerinden biri olan Üryanizade Camii cayır cayır yandı. Aslına uygun inşa edildiğinde ise adı değiştirilmiş, Nakkaş Baba Camii olmuştu. Günün birinde yanlıştan dönüldü, camii tekrar gerçek kurucusunun adını aldı.

CEMİL MOLLA’NIN HAYALETİ

Emniyet Sandığı’ndan binayı satın alan Kahveci Cemil Bey ve ailesi köşkte rahat edemedi. Köşke yerleştikleri sırada bir trafik kazasında Cemil Bey’in oğlu öldü. Ardından Cemil Bey hayatını kaybetti. Beklenmedik ölümler karşısında köşkün uğursuz olduğuna inanan Cemil Bey’in eşi bahçede yaptırdığı eve taşındı.

Ömrünün sonuna kadar da orada yaşadı. Kuzguncuk halkı, ermiş olarak gördüğü Cemil Molla’nın ruhunun bahçede dolaştığına inanırdı. Köşk 1950’lerin başından 1980’lere kadar satışta kaldı. Hurafeleri duyan alıcılar köşkün içini bile gezmeden kaçıyorlardı. Bakımsızlıktan çürümeye başlayan köşkü 1986’da MESA Şirketler Topluluğu aldı.

Haberin Devamı

Amaç köşk arazisine lüks konutlar inşa etmekti. Bu nedenle bahçedeki asırlık ağaçlar kesildi. Ama hesaba katılmayan bir durum yaşandı: Arazi tarihi ve kültürel değeri nedeniyle imara kapatılmıştı! Bu sıralarda şirket içinde çeşitli dargınlıklar ve ayrılıklar yaşandı. Yıkılmaya bırakılan köşk 2004’te kabaca restore edildi. Köşkün dışını süsleyen kalemişi bezemelerin üzeri kapatılıp, baştan aşağı beyaza boyandı. Bugün köşk şirketin İstanbul ofisi olarak kullanılmaktadır.

DELİ FUAT PAŞA’NIN ŞAKASIDELİ ŞAKASI

Cemil Molla Köşkü’nde ilginç olaylar yaşanıyordu. İşte bir tanesi: Deli Fuat Paşa, yakın arkadaşı Cemil Molla’nın köşküne gider kahve içer poker oynarmış. Bir gün köşke erken giden Fuat Paşa, salonun penceresinden Boğaz’ı seyre dalmış. Uşak kahveyi getirmiş. Ama Fuat Paşa duruşunu bozmamış. O zamanın terbiyesi gereği uşak bir öksürükle derdini anlatmış. Deli Fuat Paşa birden dönmüş ve uşağa “Beni böyle görünce ne düşündün?” demiş. Uşak da “Aman efendimiz ne düşüneyim?” demiş. Deli Fuat Paşa ise gülmüş ve “Ben söyleyeyim o halde, ‘Su akar deli bakar’ demişsindir.”

Haberin Devamı

‘BENİM DERDİMDEN EN İYİ SİZ ANLARSINIZ’

Cemil Molla’nın ağabeyi Sait Molla, ruhi bir bunalım geçirdiği sıralarda köşke gelmiş. Bahçede dolaşırken, bağıra çağıra padişah aleyhinde konuşmaya başlamış. Küfür kıyamet ortalık inlerken, bu hakaretleri duyanlar Serhafiye Fehim Paşa’ya durumu iletmişler. Olayı duyan II. Abdülhamit, Üryanizadelere olan saygısından Cemil Molla’yı Yıldız Sarayı’na çağırmış.

Padişah sözü Sait Molla’ya getirip “Ne bu hal?” diye sorunca, Cemil Molla, “Efendimiz, sormayın başıma geleni, ağabeyim rahatsız. Benim derdimden en iyi siz anlarsınız” demiş. Ağabeyi V. Murat'ın padişah olmasından üç ay sonra ruhsal çöküntüye girdiği için tahttan indirilerek Çırağan Sarayı'na hapsedilmesine tanık olan II. Abdülhamit durumu anlamış. Hemen konuyu değiştirmiş.

(10.03.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)