Pazar Postası Pahalı oyuncakları vardı ama oynayacak arkadaşı yoktu...
Paylaş
Pahalı oyuncakları vardı ama oynayacak arkadaşı yoktu...

Perran Kutman yıllarca tiyatro yapmasına rağmen 'Perihan Abla', 'Şehnaz Tango' gibi unutulmaz televizyon dizileriyle efsane haline geldi. Sımsıcak oyunculuğuyla hayat verdiği karakterleriyle hep bizden biri oldu...

Hazırlayan: SERAL CUMALI

Haberin Devamı

1940 yılının Kasım sonu... İstanbul Aksaray’da 11 odalı bir konakta Kanat Ailesi’nin bir kızı olacaktır. Sabriye Hanım’ın doğum anı gelmiştir ama bir türlü doğum gerçekleşemiyordur. Üç gün üç gece sancı çeker Sabriye Hanım. Hatta “Bir doğsun yüzüne tokat atacağım” der etrafındakilere. Nihayet beklenen an 30 Kasım günü gelir. Bebeğin adını ‘pervane’ anlamına gelen Perran koyarlar. Sabriye Hanım hem İETT’nin muhasebesinde çalışan hem de bir kadın mecmuası çıkaran aydın bir hanımdır. Perran’ın babası Rıdvan Bey ise Milli Eğitim Basınevi’nin müdürüdür. Perran ilk çocuklarıdır ve el bebek gül bebek büyütülür. Çifter çifter ayakkabılar, süslü elbiseler, Japon Mağazası’ndan oyuncaklar alınır küçük Perran’a. Ama Perran’ın bu oyuncaklarla oynayacağı bir tek arkadaşı yoktur. Büyük ihtimamla yetiştirilen Perran’ı ailesi, terbiyesi bozulmasın diye başka çocuklarla görüştürmez. Yapayalnız büyür Perran. O yılları ileride; “Masanın bacaklarıyla konuşurdum” diye anlatır. Perran 8 yaşına geldiğinde anne ve babası ayrılır. Ama birbirleriyle dost kalırlar ve Perran’la ilgili bütün kararları birlikte verirler. Hatta o kadar dost kalırlar ki; Rıdvan Bey’in ikinci evliliğinden olan kızı Berna, Sabriye Hanım’a ‘Cici Anne’ der. Boşanan anne ve babasının iş temposu çok yoğun olduğu için Perran babaannesinde kalır. Küçük kız 15 yaşına gelinceye kadar babaannesiyle koyun koyuna yatarlar. Sonra aynı odada ayrı yataklarda. Babaannesi Perran’ı İngiltere Kraliçesi Elisabeth’in oğlu Prens Charles’la evlendirme hayalleri kurar.

Haberin Devamı

Aile kararıyla konservatuvar
Ailesini eğlendirmek için taklitler yapan Perran’ın oyunculuk yeteneğini ise annesi keşfeder. Aile kararıyla Perran’a konservatuvar yolu görünür. Konservatuvarı ilk girdiği günlerde hiç sevmez Perran. Ama sonra çok iyi bir öğrenci olur. Konservatuvar yıllarında ilk kez sahneye çıkar. O sahne deneyimini yıllar sonra bir röportajında şöyle anlatır: “Gülriz Sururi ve Engin Cezzar da konservatuvarda oldukları için, beni ‘Kurban’ oyununda oynattılar. Hiç unutmam korodaydım. Kara çarşaflı kızlardan biriydim. Hiçbir yerim görünmüyordu. Anneannem beraber geldiği arkadaşlarına ‘Torunum efendim’ diyerek benimle gurur duyardı.” Perran, 1967’de İstanbul Belediye Konservatuvarı’ndan mezun olunca; Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda sahneye çıkar. Oyunculuk sınavını orada da geçer. Ama 1986’da başlayan ‘Perihan Abla’ dizisiyle Perran Kutman hayatımıza bir daha çıkmamak üzere girer.

Haberin Devamı

İki kardeşe iki gelin
Perran; 1972’de aynı sahneyi paylaştığı oyuncu Hüseyin Kutman’la evlendiğinde 23 yaşındadır. Hüseyin Kutman ise 42. Perran Kutman adıyla yeni yeni tanınmaya başlar genç oyuncu. Bu evlilik 1979’da biter. Ama Perran Kutman adıyla tanındığı için ilk eşinin soyadını taşımaya devam eder. Ayrılıktan birkaç ay sonra gazetelere bir haber düşer: Oyuncu Perran Kutman ile yazar Engin Ardıç nişanlandı! Bu nişan evliliğe varmadan sona erer. Perran Kutman büyük aşkı ve halen evli olduğu Koral Sarıtaş ile 1979’da tanışır. Perran Kutman’ın, o yıllarda Müjdat Gezen’le birlikte kurdukları Miyatro adlı tiyatroda Koral Bey’in davulcusu olduğu Grup Marşantiz de vardır. Perran Kutman’la Koral Sarıtaş 1 yıl içinde de evlenir. Üstelik ilginç bir de sürpriz olur. Bu evlilik sayesinde tanışan Perran Kutman’ın babasının ikinci eşinden olan kız kardeşi Berna ile Koral Bey’in erkek kardeşi Özden Sarıtaş da birbirlerini sevip evlenirler. Perran Hanım’la Koral Bey’in çocukları yok ama kardeşlerin çocukları bu eksiği hiç hissettirmez onlara. Perran Kutman ve eşi koral Bey, 18 yıl önce Miami’de aldıkları evde geçiriyorlar yılın yarısını. Perran Kutman bir röportajında 35 yıldır süren evliliğini şöyle tanımlıyor: “Aşk gidiyor ama bitmiyor, köklü bir sevgiye dönüşüyor. Aşk küçük heyecanlardır. Halbuki sevgi çok köklü ve vazgeçilmezdir. Koral’ı kaybetmekten korkarım. Büyük ihtimalle o da beni kaybetmekten korkuyor. Bizde artık hayat arkadaşlığı başladı. Onun hissi de bambaşka...”,

Haberin Devamı

(20.04.2014 tarihli Posta karnaval'dan alınmıştır.)