Pazar Postası Sütyen ve jartiyeri yaratan kadın!
Paylaş
Sütyen ve jartiyeri yaratan kadın!

67 yaşındaki Fransız modacı Chantal Thomass 'iç giyimin kraliçesi' olarak adlandırılıyor. Çünkü o; moda tarihine sutyen-külot takımları ve seksi iç çamaşırı kavramını kazandıran kişi. Chantal Thomass'dan önce iç giyim seksapel unsuru değil, ihtiyaç için kullanılan bir kıyafetti. Dünyaca ünlü modacı, geçtiğimiz hafta 'İşte Benim Stilim'in yapımcıları Caner Erdem ve Fatih Cesur'un misafiri olarak İstanbul'daydı. Kendisiyle yarışma stüdyolarında buluştum ve iç giyimin 'iç yüzünü' konuştum

Röportaj: Huban AYŞEM

Haberin Devamı

huban.ayşem@posta.com.tr

Çocukluğunuzdan biraz bahseder misiniz?

Annem terzi, babam mühendisti. Beni Katolik bir okula verdiler ama oradaki disipline pek ayak uyduramadım. Öğrenciyken okul üniformamı kesip biçmeye, değiştirmeye başlamıştım.

Haliyle o okulda çok kalamadım ve ortaokul bitince lisede sanat okuluna geçip resim eğitimi aldım.

Thomass ilk eşinizin soyadı. Sizin soyadınız neydi?

Kızlık soyadım Genty. 1966 yılında, 19 yaşımda ilk eşim Bruce Thomass ile evlendim. Bruce güzel sanatlar mezunuydu. Birlikte iş kurmaya karar verdik ve ortak olduk.

Marka için isim düşünürken Bruce’un boyalarını sildiği terebentinden ilham aldık ve 1967 yılında ‘Ter et Bantin’ isminde bir hazır giyim markası kurduk.

Haberin Devamı

İç giyime nasıl başladınız?

Benim genç kızlığımda sutyen takmak diye bir alışkanlık yoktu. Özellikle küçük göğüslü Fransız kadınları (ki çoğumuz öyleyiz) sutyensiz gezerdi. İç giyim modası, seksi iç çamaşırları diye bir kavram bilinmiyordu. Külotlu çorap yeni çıkmıştı ve külot diye giydiklerimiz bugün ‘anneanne donu’ denen pamuklu kocaman çamaşırlardı. 1968 yılında feministler eylem olarak sutyenlerini yakınca sutyen giyen 3-5 kişi de hoş karşılanmaz oldu. Ben iç çamaşırında güzellik arıyordum ve hazır giyim defilelerimde gösteriş ve şov amaçlı iç çamaşırları üretmeye başladım.

İş ne zaman çığrından çıktı?

Az sayıda şeyler üretiyor, onları da nadiren satıyordum. Ama her hazır giyim defilemde 2-3 dakika iç çamaşırı sergiliyordum.

Bu kadar kısa bir süreye rağmen markam basında hep iç çamaşırlı mankenlerle yer almaya başladı çünkü o yıllarda defilelerde çıplaklık, iç çamaşırı ve özellikle de benim tasarladığım tarzda gösterişli şeyler yoktu.

Benim defilelerim basında hep iç çamaşırlarıyla çıkınca herkes mağazaya çamaşır almaya geldi. Ben de hazır giyimi bırakıp sadece bu alanda kalmaya karar verdim ve 1975 yılında Chantal Thomass markasını kurdum.

Neden size jartiyerin, büstiyerin, sutyenin yaratıcısı diyorlar?

Çünkü bunların hepsi tarihte kalmış şeylerdi. Bu parçaları modernize edip günün modasına adapte ettim.

Haberin Devamı

Danteli, ipek kumaşı iç giyimde ilk ben kullandım. Transparan iç çamaşırı diye bir şey yoktu. Dantel çorap ben üretene kadar kimsenin aklına gelmemişti.

Feministlerden çok tepki gördüğünüzü biliyorum.

1999 yılında Paris’in meşhur mağazası Galeries Lafayette’in vitrinini süslememi istediler. Ben de ürünlerimi giymiş canlı mankenleri vitrine koydum. Gün boyunca orada oturup makyaj yapıp, tırnak törpülüyor, sohbet ediyorlardı.

Feminist gruplar kadın vücudunu meta olarak gördüğümü iddia edip ayaklandılar. 250 kişi mağazanın önünde toplandı “Kadınlar vitrin malı değildir” diye boykot etmeye başladı.

Tabii ki değildir, zaten öyle bir ima da yoktu. Ama ortalık kızışmasın diye 3. gün mankenleri geri çektik.

Yıllardır saç modeliniz hiç değişmedi, kimse sizi kırmızı rujunuz olmadan görmedi değil mi?

Evet. Bu saç modelini kendime yakıştırıyorum ve kırmızı rujum dahil hiçbir şeyi değiştirmedim. Zaten markamın ilk logosu da benim silüetimdi. Ben 18 yaşımdayken pembe ruj modası vardı, ‘gerçek kırmızı’yı bulmak zordu.

Haberin Devamı

Kozmetik markaları arasında kırmızı ruju ararken yüzlerce ruj denemiştim. Hatta o rujların aromalı kokusunu hiç unutmadım. Yıllar sonra 2002’de bana o kokuyu çağrıştıran parfümü kendi adımla üretmeye başladım.

‘Şimdiki erkekler utangaç değil’

Çocuklarınız sizinle mi çalışıyor?

Oğlum Robin, sinema filmlerinde rejisör. Kızım Louise ise organik tarımla ilgileniyor. Louise, ‘Chantal Thomass’nın kızı olmaktan hiç memnun değil. Nedenini ben de bilmiyorum.

Sanırım öğrencilik yıllarında etrafındakilerin ilgisinden bıktı. Okulda arkadaşları ve öğretmenleri benim hakkımda çok soru soruyorlarmış. Bu yüzden kızım benimle çalışmayı hiçbir zaman düşünmedi bile.

Peki sizden sonra Chantal Thomass markası ne olacak?

2011 yılından beri birçok iç çamaşırı markasını bünyesinde bulunduran Chantelle Grup’la ortağım. Markamın yüzde 34 hissesi bende. Muhtemelen benden sonra kalan hisselerimi de alır. Bilmiyorum, ya da ne olursa olur, benden sonra tufan.

Erkek müşteriler eşlerine ne alıyor?

Haberin Devamı

Müşterilerimin sadece yüzde 20’si erkek. Ve zaman içinde alışveriş tarzları çok değişti. 10-15 sene önce daha seksi şeyler seviyor, sutyenden jartiyere bütün takımı alıyorlardı.

Şimdiki gençler farklı. İç çamaşırlarını sadece ‘seksapel’ için almıyor. Desenli, renkli, cıvıl cıvıl şeyler de seviyorlar. Ayrıca erkekler eskisi gibi utangaç değil. İçeri utanarak giren, ölçü bilmeden alışveriş eden kalmadı.

Oğlumun arkadaşları bile beni arayıp “Chantal sevgilime hediye alacağım, acaba bana özel bir indirim yapabilir misin?” diye rahatça soruyor.

Chantal Thomass denince insanın aklına hemen jartiyer geliyor. Külotlu çoraplarınızı bile neden jartiyerli yapıyorsunuz?

Çünkü jartiyer çok güzel bir parça ama rahat ve kullanışlı değil. Sadece bir arzu nesnesi. Eğer jartiyer giyiyorsanız göstermek istiyorsunuz demektir. Günlük hayatında kimse jartiyer giymeye yanaşmaz.

O yüzden ben külotlu çorapları bile jartiyer görünümlü yapıyorum hatta şu an üzerimde de jartiyerli külotlu çorap var.

(Bol paça pantolonunu sıvıyor ve çorabını gösteriyor. Bu arada ben çoraba değil ama pantolonla bile külotlu çorap giymesine çok şaşırıyorum.)

Pantolon altına külotlu çorap mı giyiyorsunuz?

Evet, yazın 30 derece üstü sıcaklar dışında her zaman külotlu çorap giyerim. Bu bir alışkanlık. Bacaklarımın çıplak olmasından hoşlanmıyorum. Ayrıca hep gömlek giydiğim için çorap pratik oluyor. Gömleğimi çorabın içine sokuyorum kaymasını ve pantolondan çıkmasını önlüyor.

Bunu ‘Hanımlara tüyo’ başlığıyla yazacağım!

Yaz ama şunu da belirt lütfen; bunu sadece kadınlar yapsın! Çünkü şimdiki eşim Michel (Fabian) benim bu ‘taktiğimi’ beğenmiş olacak; geçenlerde baktım gömleğini külotunun içine sokuşturmuş. Bundan daha çirkin bir görüntü olamaz! Aman diyeyim beyler, evde sakın denemeyin!