Röportaj: Ayşe Berna Erten

Fotoğraflar: Nihat Odabaşı

Uzun bir aradan sonra çok etkili bir çıkış yaptın. Bunu neye bağlıyorsun?

Çıkışın sebebi doğru zamanda doğru şarkıyla karşılaşmak, çok çalışmak ve emek vermek diye düşünüyorum. Çünkü hiçbir emek vermeden iyi bir şey yakalayamazsınız. O yüzden emek vermek, doğru ekip, doğru zaman ve doğru şarkı diyorum.

6 -7 seneye yakın ortalıklarda görünmedin. Bu kayboluşun nedeni bir aşk mıydı yoksa kendini yeniden keşfetme süreci miydi?

Ortadan kaybolma diye bir şey yok ama geri çekilme diyebiliriz belki. Oku hedefe fırlatmadan önce mutlaka bir geri çekilme durumu vardır ya, onun gibi bir şey belki de... Yani kendini aramayla alakalı bir şey değil. Hayat, düz bir çizgide değil; inişleri-çıkışları var. Bu dışarıdan belki bir geri çekilme, bırakma ya da ara verme gibi görünmüş olabilir ama ben ‘Güm Güm’ bestesini bu 6-7 yıllık boşlukta yapmıştım. Onun gibi daha bir sürü de şarkı yapmıştım. Müziği tam olarak bitirmiş değildim yani. Belki görsel aktifliğim yoktu ama yine de beste yapmaya, söz yazmaya devam ediyordum. Onlar da önümüzdeki yıllarda çıkacaktır piyasaya.

Çok güzel bir kadınsın ve herkes tarafından beğeniliyorsun. Güzelliğinin farkında olarak mı yaşıyorsun?

Çok teşekkür ederim. 1999 Türkiye Güzeli olduğum için güzelliğimin farkında değilim desem yalan olur ama ‘ben güzelim’ diye ortalıkta kasılarak gezinecek bir yapım da hiçbir zaman olmadı. Ne bileyim, elimin, parmaklarımın olması gibi bana sıradan gelen bir şey.

Bugüne kadar kendin için yaptığın en iyi şey neydi?

Zaman zaman tek başıma bilet alıp o an hangi ülkeye, şehre karar veriyorsam oralara gitmem herhalde. Biraz kendimi, kendi yarattığım çemberin dışına çıkarabildiğim zamanlar, bence kendime en güzel davrandığım zamanlar. Hayallerimin peşine düşmek ve onlardan asla vazgeçmemek de herhalde kendim için yaptığım en iyi şey.

Söz yazma yeteneğine de sahipsin. Nereden geliyor bu yetenek?

Annemin bir kuzeni de şiirler yazarmış, şiir kitapları vardı. Anneme göre anne tarafımdan gelme bir özellik yani. Ben kendimi bildim bileli müziğe kendimi hep yakın hissetmişimdir. İlk bestemi de sanırım lise 2’de yapmıştım. ‘Kalbe Ben’ albümündeki bütün şarkılar, söz ve müzik bana aitti. İlk kez ‘Çak Bir Selam’da dışarıdan şarkı almıştım. Güm Güm’ün de bestesi ve sözlerinin bir kısmı benim. Yıllardır, aslında kendimi bildim bileli diyebilirim, kendi kendime besteler yapardım; ama iyi ama kötü. Yani her zaman yazan ve beste yapan bir insandım.

Ayşe Hatun’un içinde nasıl bir kadın yatıyor?

İnsanın kendini anlatması, tarif etmesi biraz zor... O yüzden bu soruya cevap vermekte zorlanıyorum. Hayallerini gerçekleştirmiş ve başarılı olan herkes örnek alınır bu hayatta. Ama kitaba baktığınızda da önünüzde örneğiniz olmasın, kendinizi yaşayın der. O yüzden örnek olsun diye önüme koyduğum çok fazla isim yok. Ama takdir ettiğim, tebrik ettiğim, başarılı bulduğum çok isim var.

Şöhretin sevdiğin ve sevmediğin yönleri neler oldu senin için?

Çok eskiden vardı. Her gittiğim yerde tanınıyor olmak eskiden çok rahatsız ediyordu ama artık öyle bir rahatsızlığım yok. Çünkü hayata bakış açınız değişince şöhrete bakışınız da değişiyor bence. O yüzden eskiden rahatsız olduğum tarafları benim için artık yok. Şöhretli ya da şöhretsiz olmanın ayrımında değilim açıkçası. İkisinin arasında benim için hiçbir fark yok çünkü öyle yaşıyorum zaten.

Son dönemlerde yaşadığın aşkla da çok konuşuldun. Aşk senin için ne ifade ediyor? Şu an birine aşık mısın? İlişki yaşarken nasıl bir kadın oluyorsun?

Aşkla ilgili söyleyebileceğim çok söz var mı bilmiyorum açıkçası. Yani “aşkın ne olduğunu kimse çözememiş, ben nasıl çözeyim ” diyerek bu sorudan kaçmak istiyorum... Ve kaçıyorum (gülüyor).

10 sene sonra nerede görüyorsun kendini?

Hep iyi yerlerde hayal etmeye çalışıyorum. Herkes kendini iyi bir yerde görmek ister. Zor bir soru bu... 10 yıl önce bunların olacağını söylesen inanmazdım belki de. 10 yıl önce bu günleri biliyor muydun desen... Aslında biraz da biliyor gibiydim (gülüyor).

Biraz da moda konuşalım. Stilini nasıl tanımlıyorsun? Vazgeçemediğin parçalar var mı?

Çok rahat ve kafasına göre yaşayan bir yapım olduğu için bugüne kadar hep, o an içimden nasıl geliyorsa öyle giyinme taraftarıydım ama artık bu işin uzmanıyla çalışmayı gerektiren bir zaman dilimindeyim hayatımda. O yüzden Hafize Çeliktürk ile çalışıyorum. Çünkü beste yap, söz yaz, her şeyle ilgilen... Hiç vaktim kalmıyor. Baştan savma da hareket etmek istemediğim için, daha profesyonelce hareket etmek istediğim için ona bıraktım tamamıyla stil işini. İyi ki de öyle yapmışım; o anlamda enerjim kendime kalıyor.