Pazar Postası “Utancımdan sahnede kadınlara bakamam”
Paylaş
“Utancımdan sahnede kadınlara bakamam”

'Nikah Masası' şarkısıyla yıllardır popülerliğini koruyan Ümit Besen, Bodrum'daki evinin kapılarını ilk kez Karnaval'a açtı. Ümit Besen'le sahne anlayışından ona aşık olan kızlara öğütlerine; tv programlarına parasız çıkmamasından hırslarına kadar her şeyi konuştuk

Haberin Devamı

Röportaj: Canan DANYILDIZ

canan.danyildiz@posta.com.tr

Prodüksiyon: Begüm Baki

Sizi Bodrum’da yakalamak varmış kaderde!

Evet, burada dinleniyorum, çok isteyen oldu röportaj ama tatildeyken tatil yaparsın ya, işteyken iş. Ani çekimleri sevmiyorum, mayoyla, yok selülitle filan, gerek yok!

Daha sıklıkla Bodrum’da mı yaşıyorsunuz artık?

Burayı alalı 3 yıl oldu ama İstanbul’da işlerim olduğu için pek kalamıyorduk, bu sefer eşim Emel Hanım evi düzenledi; yaşamak istedik. Ben de sonra düşündüm; ‘Ümit, otur oturduğun yerde, ne güzel deniz, temiz hava...’ dedim. İstanbul’dan kopmam imkansız ama.

Ya çocuklarınız?

Onları da düşündüm, onlara ne kadar yararım dokunursa mutlu oluyorum, fedakarlık ti kendi ailemden de öyle gördüm.

Haberin Devamı

3 kızınız var, erkek çocuk özleminiz oldu mu hiç?

Asla! Kız olsun taştan olsun, çok memnunum kızlarımla; Melis, Ezgi ve Selen... Bazen küçük erkek çocuklarına özeniyorum ama inan bana kız çocuklarımdan çok razıyım.

Hala popülersiniz; her dönemin adamı!

Her devrin adamı olmak için özellikle bir çaba sarfetmedim; ben içimden gelenlerle şarkılarımı yaptım, duygularımı yazdım; bunlar herkesin yaşadığı şeylerdi; bence bu yüzden karşılık buldu.

Piyano çok Türk işi değil, nasıl bu kadar tuttu? (Gülüyoruz)

İşi piyanoya bağlama bence, bu gitar da olabilirdi. Önemli olan duyguları anlatma tarzıydı, anlaşılır bir dilde anlattım diye düşünüyorum.

“Aşklarımı anlattığım için şarkılar damardan!”

O dönemin psikolojisi de sizi büyütmüş sanki...

Haklı olabilirsin, bu zamanda yazsaydım şarkılarımı karşılık bulmazdı, şimdi kimse öyle aşklar yaşamıyor, bugün çıkıyor yarın kavga ediyor, ertesi gün ayrılıyor.

Aşk başkaydı ha!

Hem de nasıl! Lisede aşık olduğun kız mahalleden geçecek diye onu beklemek, bırak konuşmayı görebilmek için heyecandan ölüyordum; o da geçerse! Çok seviyordum ve çok utanıyordum, o ruh haliyle her şarkı seni etkiler arkadaşım.

Hep kendi aşklarınızı mı dinledik...

Galiba! O yüzden de damar şarkılar benden çıktı. Aşk anlamlıydı, şarkılarım da anlamlıydı. Herkes ‘benim için yazılmış’ hissini yaşıyor. Askere giderken zannediyordum ki bütün şarkılar bana yazılmış.

Haberin Devamı

Daha bunalım hale getirmediniz mi bu insanları?

Getirmiş olabilirim, ne var bunda? O da hayatın bir parçası. Dibe vuran, bunalım insanlar yapmış olabilirim; Ümit Besen erkekleri ve kadınları diye bir şey var; sevgilisine kavuşamayanlar Türkçesi.

Gerçi ‘I Love You’ şarkısının başarısı da ortada...

Ya o benim isteğimle olmadı, plak şirketi dedi, yap abi diye... İngilizce taraflarını da ben söylemedim ki! Bana denk gelen yerler duygusal yine. Ben hızlı şarkı adamı değilim. Gülüyorum tabii ben de.

Müziğinizi küçümseyenler oldu...

Duygusu, kalbi olan ki ama duygu karşılığını alan da dinler.

“Yan masaya sarkan adama sahneden müdahale ettim”

Tanındıkça, kızlar kadınlar da doluştu mu etrafınıza?

Çok oldu ama ben çok bakmam öyle şeylere. Hatta anneler ‘Kızımızı şu orgçuya verelim, çok efendi’ derlerdi. Ben utancımdan sahnede oynayan kadına bile bakamam. Kafamı orgtan kaldırmam o kadar yani!

Özgüven eksiliğiniz mi vardı?

Haberin Devamı

Hayır yoktu da, karşındaki adam alkol alıyor, ben sahnede içmiyorum; ordan sarhoşun biri bir şey söyleyecek, benim de sinirlerim bozulacak diye; hep işimi yapıp gittim.

Sahneden her şey görülüyor mu?

Hem de nasıl! Yıllarca sahneden bütün mekanı idare ettim; adamın yan masadaki kadına sarktığını görüp garsonu çağırdığım, müdahale ettiğim çok oldu: ‘Oğlum, adamın önüne bir şey koy yesin, yanından ayrılma kadına sarkmasın, ortam bozulmasın’ diye...

Çok iyiymiş! Ahlak zabıtası Besen!

Gülme vallahi bak! Hatta adamların silahı olduğunda farkeder, mekandaki arkadaşlarımı uyarırdım. Yıllarca kontrol kulesindeki adam gibiydim, siz oturup şarkı söylediğimi sandınız değil mi sadece? ‘Oğlum bak adam sodasını içecek, açacak bekliyor’ diye bile karıştığım var. O denli! O insanlar mekana değil, bana geliyor; benim ismime; gereken özeni göstereceksin.

En ifrit olduğunuz şey ne mekanda?

Çok yüksek sesle konuşmayacak kimse, bir de çatal bıçak sesi! İfrit olurum! Bir masadan acayip muhabbet sesi geliyordu, sahneden indim ‘Afedersiniz, sizi rahatsız ediyor muyum çalarken, isterseniz bölmeyeyim’ dedim.

Haberin Devamı

“Telefon edip ‘Bir şarkı patlat abi’ diyorlar”

Sizi hep Ferdi Özbeğen’e rakip gösterdiler...

Ferdi Özbeğen bir yol açtı, emeği büyüktür. Ferdi’yi bana hep rakip gösterdiler ama olsun. Otomobil tutkumuz bile aynıdır.

Sonra?

İlk plaktan sonra patlayınca işler de açıldı, hatta 2 bin liradan 40 bin liraya kadar çıktı yevmiyem... Tarabya’da çok çalıştım.

Para kazandıkça otomobil tutkunuz arttı mı?

Evet! Hatta Jaguar’a merak sardıran da Ferdi’dir. Jipim de var, 2 tane de binek otomobilim; toplam 4 tane. Kadın aksesuarı gibi, gittiğim yere göre farklı otomobilime biniyorum. Kimse tuhaflamasın...

80’lerde sizin de vesikanız var mıydı? (Gülüyoruz)

Vardı evet, farklı bir şehirde çalışmak için emniyetten aldığımız izindi. Öyle hayat kadınlarınınki gibi değil o vesika! Canan, güldürdün beni!

Ümit Besen 2014 albümüzde kızınızın da sözü var...

Evet, Ezgi’nin sözleri olan bir şarkım var, ‘Gözlerinde kayboldum’. Çok güzeldi sözleri, çok duygulu yazmış Ezgi. Ben de albümüme koydum ama Ezgi’ye telif ödemedim. (Gülüyoruz)

Telefonla aranız nasıl, habire elinizde?

Yaa, bildiğin gibi değil; telefonumu bulan beni arıyor gecenin bir yarısı; ‘Abi bir şarkı patlatsana’ diye! Geçen gün biri aradı, ‘Abi nasılsın?’ ‘İyi, biraz başım ağrıyor’ diyorum, ‘Başını boşver abi, sen nasılsın? diyor. Yahu; başım ayrı ben ayrı mıyım? Herkes bir acayip.

Ümit Besen olmak da zor!

Gülme! Bir yere gidersin, hemen ‘Bir şarkı patlatsana abi’... Ya ben oraya yemek yemeğe geldim; ödersin paramı, mekanında çıkarım; sanki ayaklı şarkıcıyım; yemin ederim bazen beni kimse tanımasın istiyorum.

Sevilmek güzel değil mi!

Sevilmek tamam da, bir gün açık büfede aç kaldım. O kadar çok fotoğraf çekildim ki gelen gidenle. Bizde anlayış yok.

Albüm kapaklarınız dolaşıyor komik...

Onlar benim değil Canan, birileri yapıp internette dolaştırıyor. Arkamda kanatlar var, yok piyanoyla bulutların arasında ben... Ya öyle zamanlarımız oldu ki kapak yapacak para yoktu, kapaksız çıkardık albümleri...

“Aldığım kiralarla beyler gibi yaşıyorum”

Çocukluk yıllarınız nasıldı?

Babamın tamirhanesi vardı, 15 kişi çalışırdı; biz de gidip gelirdik... Fakir değildik, süper zengin değildik ama her istediğimizi de alabilirdik. Ortanın biraz üstü yaşadık. Aylak aylak gezmeyelim diye iş yaptırırdı babam tamirhanede.

Kaç kardeşsiniz?

5, en büyükleri bendim; babadan sonra ben geliyordum; herkese kol kanat geren bir yapım var, geniş bir aileyiz. Gün görmüş bir süleleyiz, doktor, öğretmen, müzisyen...

Siz okumayınca kızan olmadı mı?

Liseyi bıraktım ama o yıllarda terör de vardı; açıkçası üniversiteye gitmeye korktum. Orkestram vardı, iş yapan. Düşündüm o yaşımda, bundan daha iyi mi kazanacaktım okusaydım!

Paraya düşkünlüğünüz var mıydı?

Yoktu da, zaten babamın verdiği harçlıklarla yetiniyordum; parayı tanımam, ama ödemeler gelince herkes para soruyor bana. (Gülüyoruz)

Programlara çıkarken para istiyor musunuz?

Çıktığım program beni çağırıyorsa, şarkı söyleyip bir nevi çalışıyorsam parasını ödemeli. Benim de bir ücretim var, kimse oturduğum yerde para vermiyor.

Tabii bu da bir bakış açısı...

E çıktığım programlar iyi reyting alıp kazanıyor Canan, ben niye kazanmayayım? Bir de söhretle para eş değer tutuluyor, bana diyorlar ki ‘sen koskoca Ümit Besen’sin, şurda okul, camii yaptırsana’. Tamam da, beni layık görmeniz güzel de, belki ben daha evimin bilmem ne odasındaki eksiği tamamlayamadım!

Para kazanmadınız mı ki?

1990’a kadar 15 albümden bir lira almadım, filmlerimden daha alacaklarım var; o kadar yani! Her akşam çalışıyorum, sahnedeyim diye plaktan almadığımı öne böyle geçti yıllarım.

Yatırım yapabildiniz mi?

Hiç çalışmasam, aldığım kiralarla beyler gibi yaşıyorum. O zaman yatırım yapmasaydım; bu kadar şeyi, evi, otomobillerimi nasıl alırdım, çocuklarıma da aldım. Su akarken dolduracaksın; bu iş çok nankör iştir; sönersin elinde hiçbir şeyin kalmaz.

E siz akıllı taraftan!

Hayatım borç ödeyerek geçti! Kooperatife gir onu öde, yok bunu yaptık öde; Maslak’ta bir banka benim kiracımdı; eskiden bunları yapıp ödemeseydim şimdi nerden olacaktı Allah aşkına!

İçinizde hiç konservatuar okumak filan kalmadı mı yahu?

O da kaldı ama, okusaydım doktor olmayı çok isterdim, şimdi de zaten fahri doktor gibi hareket ediyorum, en büyük uktem odur. Şimdi mesela birine bir şey öneriyorum, bir bakıyorum gerçek doktor da onu önermiş.

Emel Besen ve Ümit Besen.

“Kapıma gelen kızları öğüt verip yolladım”

İlk kız arkadaşınız kaç yaşında oldu?

Ya ben öyle yırtık biri olamadım hiç. Sahnede bile ‘Ümit Baba’ olduktan sonra konuşabildim. İlkokulda öğretmenime aşıktım. Benim sevdiğim kızı bana vermediler diye memleketten ayrıldım biliyorsun küçük yaşta.

‘Nikah Masası’ şarkısına sebep olan kızcağız...

Okul yolundayken aşık olduğum kız, o da bana aşıktı; ben çalgıcıyım diye vermediler, ben de hırs ettim: ‘Bir gün buraya en lüks arabayla geleceğim, siz pişman olacaksınız’ dedim. Gerçekten son model bir otomobille geri geldim. 24 yaşında meşhurdum.

Sonuç? Kızı verdiler mi?

Yoo... Kız başka biriyle evlendi. Ama ben de ki öyle bir hırs değildi benimki. Aynı Ümit’tim yani. Allah’ın nasip etmediğinden belliymiş, belki bu kadar acı çekip şarkılar çıkmasaydı, ben o kızla evlenip bir tamirci dükkanı açar, öylece yaşayacaktım. Ama şimdi 33 senedir Emel Hanım’la evliyim.

Emel Hanım’la tanışmanız nasıl?

Bir akşam arkadaşlarıyla beni dinlemeye geldi, çok tanışmak istedim yanaşmadı. Peşinden koşturdum anlayacağın. Kapısına çiçekler bırakıyordum, ama hiç yüz vermiyordu. Ona bakan, onunla ilgilenen adamların otomobillerine bile çarpıp kaçıyordum, o kadar yani!

Ünlü olunca kızlar kapıda bitti mi?

Çok kızı da evine öğüt verip yolladım; 15, 16 yaşında kızlar, gelmiş kapıda bekliyor benimle olmak için... O yüzden de daha çok aşık oldu kızlar, ‘Sen ne düzgün adamsın, bize bir şey yapmıyorsun’ diye...