Derya Özel Mahremiyet eğitimi
HABERİ PAYLAŞ

Mahremiyet eğitimi

Facebook’ta şahane bir videoya denk geldim. Konu, çocukların mahremiyet eğitimiyle ilgiliydi. Hintli oyuncu Aamir Khan, oyunculuğun dışında ‘Gerçek Daima Kazanır’ adlı televizyon programında, çocukların kendilerini koruyabilmeleri için ufak bir eğitim veriyor.

Yaşları 5 ile 10 arası değişen yaklaşık 10 çocuğa şu soruları soruyor; ‘Tehlike’nin karşıtı nedir?’ Çocuklar sırayla cevap veriyorlar ‘Güven’. Khan soruyor ‘Güven sizce nedir?’, ‘Güven can yeleğidir’ diyor biri, ‘Arabalar kırmızı ışıkta durduğunda aralarından geçmek yerine yaya yolunu kullanmak’ diyor bir başka çocuk.

Haberin Devamı

Tehlikeyle ilgili bir süre konuştuktan sonra, şöyle devam ediyor Khan; ‘Vücudumuzda 3 tehlike noktası vardır. Hiçkimse bu noktalara dokunamaz. Birincisi göğüs, ikincisi bacaklarımızın arası, üçüncüsü arkamız yani popomuz. Şimdi çok önemli bir şey var, anne veya babanız sizi yıkarken o bölgelere dokunuyor evet, bazen doktorlar da dokunuyor ama sadece anne ve babanız yanınızdaysa dokunabilir, yoksa doktor da dokunamaz.

Eğer yetişkin biri sizin tehlikeli noktalarınıza dokunursa yüksek sesle bağırarak ‘Hayır’ diyeceksiniz. İkinci olarak oradan hemen kaçacaksınız. Nereye kaçarsınız?’ Çocuklar cevap veriyor;

‘Eve.’ ‘Fakat evden uzak bir yerdeyseniz size en yakın güvenli yere gitmelisiniz. Üçüncü olarak bu olayı mutlaka anne ve babanıza anlatmalısnız. Güvendiğiniz bir büyüğünüze bu durumu anlatın.

Hayatınızda güvendiğiniz, sizi koruyacak bir büyüğünüzün ismini söyler misiniz?’ Çocuklar anne, baba, büyük anne, büyük baba gibi kişileri söylerler. ‘Bugün eve gittiğinizde lütfen bu güvendiğiniz kişiye şunu söyleyin; Sana güveniyorum, sana inanıyorum, eğer bir gün başıma bir şey gelirse, her şeyi sana anlatacağım ve bu bizim anlaşmamız olsun’.

Bu videoyu izledikten sonra aynı konuşmayı kızlarımla da yaptım. Sarılmanın kötü bir şey olmadığını ama tehlike noktalarımıza dokunurlarsa neler yapmaları gerektiğini anlattım.

Çünkü bazı insanların dışarıda ne benden ne de çocuklarımdan izin almadan onları vıcık vıcık sevmelerinden hoşlanmıyorum.

Haberin Devamı

SEVGİ, UYKU, OYUN...

Uzmanlar, çocukların sağlıklı büyümesi için gerekli üç önemli şeyin yeteri kadar sevgi, uyku ve doyasıya oyun oynamak olduğunu söylüyor. Bir bebek henüz anne karnındayken, annesinin kalp atışlarından, onun stresli, üzgün ya da mutlu olduğunu anlayabiliyor. Sevilmediğini ya da istenmediğini hissedebiliyor. Araştırmalar neticesinde, insanı hayrete düşüren sonuçlar çıkmış ortaya.

Hamileliği boyunca bebeğini istemeyen bir anneye, doğum yaptıktan hemen sonra bebeği emzirmesi için verilir, fakat bebek ısrarla anneyi emmeyi reddeder. Yan odada yatan diğer doğum yapmış anneye verilir bebek, ve onu hiç reddetmeden emmeye başlar.

Sevgi kadar, bir bebeğin büyümesinde en önemli rollerden biri kuşkusuz uykudur. ‘Uyusun da büyüsün’ diye ninnilerimize boşuna girmemiş.

Sağlıklı uyku uyuyan bebekler, çok daha çabuk gelişirler. Tüm bunlara, bebeğinizle birlikte kaliteli vakti de ekleyelim. Oyun oynamak bir bebeğin yaratıcılığını, dünyayı algılayışını etkiler. Hayal kurmak, oyunla mümkündür. Oyun oynamak çocuk için mucizevi bir etki yaratır. Prima’nın ‘Sevgi, uyku, oyun’ başlıklı bebek manifestosunu okuyunca, bu 3 şeyin önemini sizlerle de paylaşmak istedim. Basın toplantısında en hoşuma giden sözler, bu manifestonun duyurulmasına bir şarkıyla eşlik eden sevgili Şevval Sam’dan geldi.

Haberin Devamı

‘Oyunlarla yaratıcılığı körüklenmiş çocuklar, bugün yıldızları ve uzayı keşfediyorlar.’

Ne kadar da doğru.

ANAOKULUNDA DİN EĞİTİMİ

Anaokulu yaş grubu 2-6 yaştır. Bu yaş grubundaki çocuklar henüz motor gelişimlerini tamamlamamışlardır. Anaokulullarında verilen eğitim el işi dersleri (boyama, kesme, yapıştırma gibi), spor aktiviteli oyunlar, renkler, sayılar, mevsimler, aile gibi temel bilgilerdir. Çocuklar ilk kez evlerinden ayrılarak tek başlarına bir ortamda sosyalleşmeyi öğrenirler. Annesine mızmızlanan çocuk, okulda kurallarla tanışır.

Arkadaşlık kurmayı, kendi yemeğini yemeyi, tuvalette ne yapması gerektiğini öğrenir. İşte bu kadar basit ve en temel bilgilerin verildiği anaokullarında din dersinin ne amaçla ve neden verileceğini anlamıyorum. O yaştaki çocuklara ölümü, cennet ya da cehennemi, tanrıyı, şeytanı anlatmak ve onların bunu anlayacağını düşünmek büyük saçmalık olur.

Değil anaokulu ya da ilkokulda, ben liselerde bile din dersinin zorunlu verilmesine karşıyım. Dinler ve İnanç Sistemleri Tarihi diye bir ders okutulmadan, paldır küldür dikte ettirilen tek bir dinin tek bir mezhebini, ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersi olarak vermeyi bana kimse açıklayamaz.

Ailenin din kültürü neyse, çocuğuna da aile onu verir. Hele ahlaklı olmayı bir dersle öğrenmek nedir, biri bana açıklasın lütfen. Eğer illâ bir ders zorunlu okutulacaksa, o da felsefe dersi olmalıdır.

Çünkü felsefe sorgular, düşünmeyi ve soru sormayı öğretir.

Eğer sorgulayan, merak eden ve yaratıcı bir nesil istiyorsanız, çocuklarınıza felsefe okutun!

ETKİNLİK KUŞU

20 Aralık’ta alçı boyama atölyesinde çocuklar doğanın güzelliğini hayallerinde resmedecek, hiç kalıp kullanmadan parmaklarının arasında şekillendirecekler. Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi Alçı Boyama Atölyesi 9-12 yaş çocuklar için ideal.

Tel: 0216 456 44 37

18 Aralık saat 14:00’te Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu Sahnesi’nde Boncuk adlı çocuk tiyatrosu izlenebilir. 2-5 yaş arası çocuklar için uygundur.

Tel: 0212 321 73 95

Sıradaki haber yükleniyor...
holder