Derya Özel Şampiyon çocuklar...
HABERİ PAYLAŞ

Şampiyon çocuklar...

Geçtiğimiz hafta Belçika’nın Antwerb kentinde yapılan Özel Olimpiyatlar 2014 Avrupa Yaz Oyunları’na izleyici olarak katıldım. Hayatımda yaşadığım en unutulmaz deneyimlerden biriydi. Her şeyden önce ilham vericiydi. Türkiye’den 620 özel çocuğun başvurduğu ve 34’ünün katılmaya hak kazandığı, onlara destek olan 5 partnerle birlikte toplam 39 çocuğumuz Özel Olimpiyatlar 2014 Avrupa Yaz Oyunları’nda bizi temsil etti. ‘Özel’ sporcu olmak ne demek önce onu açıklayalım; normal zeka seviyesi olarak kabul edilen 91-110 IQ sınırının altındakilere ‘Özel’ deniyor. Bana kalırsa orada tanıştığım her bir özel sporcunun duygusal zekaları, bizden çok daha yukarıdaydı. Bizi gülmekten yerlere yatıracak esprileri, kendileriyle olan barışık ha lleri ve yaptıkları işin ciddiyetinde olmal arı beni bir kez daha onlara hayran bıraktı.

Haberin Devamı

Onlar bizimle birlikte yaşayabiliyorken, bizim onlarla yaşama konusunda ne kadar bilgisiz olduğumuzu düşündüm. Eğitimden, sosyal hayattan ve toplumdan dışlanan bir kesim, olimpiyatlarda Türkiye’ye altın madalya getirebiliyor. Önümüzdeki yıllarda olimpiyatların karma yapılmasına dair adımlar atıldığını öğreniyorum Özel Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu Genel Başkanı Mehmet Civelek’ten. “Böylece,” diyor, “biz de onlarla birlikte nasıl yaşanır, nasıl spor yapılır, onlara nasıl davranılır öğrenmiş olacağız.” P&G Türkiye, Migros ve Özel Olimpiyatlar Türkiye Organizasyonu işbirliğiyle yürütülen Özel Olimpiyatlar Projesi’nde Türkiye’yi temsil eden 39 sporcumuz, 8 gün süren şampiyonada atletizmde 8 altın, 3 gümüş, 1 bronz, 1 dördüncülük, yüzmede 7 altın, 2 gümüş, masa tenisinde 3 altın, 4 gümüş, 1 bronz, karma basketbolda 1 gümüş ve futbolda 1 bronz madalya aldılar. Bize de onları ayakta alkışlamak düşer.

ANNE-BABA SPOR YAPARSA...

Bizler, çocuklarımızın rol modelleriyiz. Biz ne yaparsak, çocuklarımıza iyi ya da kötü örnek oluyoruz. Kitap okunmayan bir evde, çocuğuna kitap okuması için baskı yapan anne baba, sadece komik duruma düşer. Anne baba spor yapıyorsa, çocuğu da spora eğilim gösterir. Başını bilgisayar oyunlarından kaldırmayan bir çocuk yerine, boş zamanlarında gidip parklarda ya da spor salonlarında ter atan çocuğu hangimiz tercih etmeyiz ki? Bazen evde bir pilates DVD’si koyar ve başlarım televizyon karşısında çalışmaya. Renkli lastiklerden midir, yoksa büyük pilates toplarından mıdır bilmem, kızlarım da üşüşür yamacıma ve beni taklit etmeye başlar. Sürekli spor yapan, bunu bir yaşam tarzı haline getirenlerden değilim kabul ediyorum ama ara sıra da olsa anne ya da babasının sporla ilgilendiğini görmesi, çocuğun ilerideki yaşam biçiminde yerini alır diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

KIŞIN DONDURMA YENİR

“Kışın dondurma yenmez” kuralını yıkın artık. Yaz kış dondurma yenir, hem de afiyetle. Ayrıca dondurmanın boğaz ağrısı yaptığını kanıtlayan hiçbir araştırma sonucu yok. İyi sütten yapılmış, sağlıklı koşullarda üretilmiş dondurma, çocuklarımıza çok da faydalı üstelik. Süt sevmeyen çocuğa dondurma yedirmek bana çok daha mantıklı geliyor. Okul dönüşü çocuğunuzu sağlıklı bir dondurmayla ödüllendirebilirsiniz. Yeter ki süt tozundan değil, sütten yapıldığına ve sağlıklı koşullarda üretildiğine emin olduğunuz bir marka seçin. Ya da üşenmeyip kendi dondurmanızı kendiniz yapın.

Haberin Devamı

KARDEŞİME BÖYLE DAVRANAMAZSIN

Geçen gün okuldan eve beş karış suratla geldi kızlarım. Okul servisindeki bir çocukla başları dertteymiş. Çocuk, Mavi’ye önce “Salak” demiş sonra da “Sizi hiç sevmiyorum” deyip vurmuş. Bunu duyan Derin koşarak çocuğun yanına gitmiş ve “Kardeşime böyle davranamazsın” demiş. Kızların canını sıkan tek şey, çocuğun onları neden sevmediğiydi aslında. Ben hikayeyi gözlerim yuvalarından çıkarak dinledim. Üzgündüler. Bense hem kızgın, hem de bir yanım, Derin’in kardeşini savunduğu için mutlu. “Siz ne yaptınız peki?” dedim, hiçbir şey yapmamışlar. Derin, çocuğa çıkıştıktan sonra servis ablasına durumu anlatmışlar ve olay böylece geçici de olsa hallolmuş. Serviste o çocuğun yanına oturmamalarını söyledim. Tekrar böyle bir durum olursa yine servis ablasına söylemelerini, çocuğun yaptığı gibi aynen karşılık vermelerinin hiç doğru olmayacağını anlattım. “Sizi sevmek zorunda değil ama iyi geçinmek zorunda” dedim kızlarıma. Kafaları hala, çocuğun onları neden sevmediğine takılmış durumda. Kıskançlık denen duyguyla ilk kez karşılaştıkları için kafaları epey karışmış.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder