Mehmet Coşkundeniz Aşıkları ele veren davranışlar
HABERİ PAYLAŞ

Aşıkları ele veren davranışlar

https://twitter.com/askdoktoru

AŞIK KADIN NELER YAPAR

Gözlerinizin içine derin bir ilgiyle bakar ve bu arada göz bebekleri büyür.

Yanınızda veya çevrenizdeyken yüzü kızarır.

Ses tonunu, sizin ses tonunuza uydurmak için yükseltir ve alçaltır.

Size doğrudan değil ama başını eğerek yandan bir bakış fırlatır, böylece utangaç ve çekingen olduğu mesajını iletir.

Konuşurken eli sık sık çenesine gider, yanaklarına dokunur.

Avuç içlerini size doğru açık tutar.

Güldüğünüz şeylere o da sizinle birlikte, aynı anda güler.

Haberin Devamı

Konuşurken takılarıyla oynar.

İlk gördüğü anda sizden etkilenmişse, kaşlarını kısa bir süre için kaldırıp indirmiş, bunu da gizli bir gülümseme takip etmiştir.

Kalabalık bir ortamda sadece sizinle konuşur ve dikkatini sizin üzerinizde yoğunlaştırır.

Sizinle konuşurken gözlerini normalden çok daha fazla kırpıştırır.

Kirpikleri telaşla hareket içindedir, titrer.

Konuşma hızını sizinkine uydurur. Konuşurken bileklerine dokunur. Bilekler kan damarlarının yoğun olarak geçtiği çok hassas ve duyarlı bölgelerdir. Kadının sevdiği erkekle konuşurken bileklerine dokunması, karşısındaki erkeğe ‘sana güveniyorum’ mesajını iletir.

Saçlarıyla oynar. Saçlar canlılığın, yaşamın ve dinçliğin simgesidir ve kadın saçlarıyla oynarken bilinçsizce bunu vurgulamak ister.

Sizinle konuşurken bir dirseğini avucunun içine yerleştirirken, diğer elini havada tutar.

AŞIK ERKEK NELER YAPAR

Bakışlarınızı yakalamaya çalışır.

Göz kontağı kurar, ardından gözlerini kaçırır ve sonra tekrar sizin tarafınıza bakar.

Konuşurken kolunuza ya da omzunuza dokunur, ancak bunu arkadaşlık samimiyeti içinde yaptığını göstermeye çalışır.

Sık sık saçlarını düzeltir.

Biraz daha kasılarak yürür ve kaslarını gerer.

Sizin sesinizi duyacak kadar alçak sesle konuşur, bu sizi kendi alanına davet etmesi ve sohbeti ikinize özel, size ait bir faaliyet haline getirir.

Konuşurken size doğru eğilir.

Eli sık sık çenesine gider.

Başparmağını kemerine geçirir.

Avuç içleri arasında bardağı ya da kalemi gezdirir.

Size bakarak konuşurken gözlerini kısar.

En büyük paranoya: ALDATILMAK

Haberin Devamı

Hepimizin bir ilişki yaşarken duyduğu kaygılar, hissettiği korkular vardır. Kimi zaman erkekler ve kadınlar ortak kaygıda birleşir, kimi zaman değişir.

Kadın ve erkeklerin hayata dair merak edilen her konuda fikir alışverişine olanak sağlayan 500 bin kayıtlı üyenin olduğu sosyal paylaşım platformu olan kizlarsoruyor.com sitesi bu konuda bir araştırma yapmış.

Üyelerine “İlişkilerle ilgili, geçmiş tecrübelerinizden, çevrenizdeki ilişkilerle ilgili gözlemlerinizden ya da kendinizden kaynaklanan en büyük kaygınız nedir?” diye sormuş.

Hem kadınlarda hem erkeklerde ortak olarak en büyük korku yüzde 34 ile ‘Aldatılmak’ çıkmış.

Aslında aldatılma korkusunun ilk sırada çıkması şaşırtıcı değil. Çünkü bir başka araştırmanın sonucuna göre Türkiye’de her 3 ilişkiden biri aldatma nedeniyle sona eriyor.

Üstelik yaygın görüşün aksine sadece erkekler değil kadınlar da yüksek oranda aldatıyor artık. Nitekim kizlarsoruyor.com’un araştırmasında erkekler az farkla da olsa aldatılmaktan daha fazla korkuyor.

Haberin Devamı

Kadınların, aldatılmaktan sonra en büyük korkuları cinsel obje olarak görülmek. Bir başka deyişle partnerinin kendisiyle sadece cinsel amaçlı ilişki yaşaması.

Bu kaygının çok yaygın olduğunu söyleyebilirim.

Kadın ve erkeğin yine ortak kaygılarından biri de nedensiz terk edilmek. Ankete katılanların yüzde 21’i bu seçeneği işaretlemiş. Aslında nedensiz terk edilmek diye bir şey yoktur.

Terk eden tarafın mutlaka kendine göre gerekçeleri vardır. En basiti, artık o eski heyecanı duymuyordur, aşkı bitmiştir, sevgisi tükenmiştir.

Ama tabii günümüzde kimse ayrılırken gerçek sebebi söylemeyip bahaneler bulduğu için ankete katılanlar bunu “Nedensiz” olarak nitelemiş. İlginçtir, “Sorun sende değil bende” bahanesi bile hala geçerli.

Olayın bir de şu yönü var: Biz ilişki yaşadığımız insanın artık bizi sevmediği gerçeğini kabullenmek istemiyoruz. Bunun yerine ‘Nedensiz’ gitmesini tercih ediyoruz.

Çünkü sevilmiyor olmak, beğenilmiyor olmak özgüvenimizi zedeliyor.

Anketteki kaygılardan biri de yüzde 21 ile özgürlüğün sınırlanması. Üstelik bunu hem erkekler hem de kadınlar neredeyse eşit bir şekilde belirtmiş.

Evet böyle bir kaygıları var ama maalesef ilişkide herkes birbirinin özgürlüğünü kısıtlıyor ve yine maalesef bunu bir sevgi ölçütü olarak görüyor. Yani “Ne kadar çok kıskanıyorsa o kadar çok seviyordur” yanılgısına düşüyor.

Halbuki bin kez yazdım, bir kez daha yazayım. Aşırı kıskanç insan bunu sizi sevdiği için değil, kendisini sevdiği için yapar. Senin giydiğin bir kıyafetten dolayı kendisinin kulağına bir söz gelmesinden endişe duyar.

Yani bencilce bir davranıştır, egoist bir kişiliğin ürünüdür. İlişkide herkes kendi kişiliğini korumalıdır. Korumadığı sürece, bir başkasının kurallarıyla yaşadığı sürece o ilişkinin geleceği parlak değildir.

Sonuç olarak, ilişkilerde kaygılar her zaman olacaktır. Yeter ki bu kaygıları giderecek bağ kurulsun. İlişkiler ‘paranoya’ içinde yaşanamaz.

Elbette güven zaman içinde oluşan bir olgu. Ama “Ya beni aldatırsa?”, “Ya beni terk ederse?” gibi kaygılar bir süre sonra sizi ilişkinin heyecanından uzaklaştırır.

İyisi mi kendinizi akışa bırakın. Yaşadığınız şeyin tadını çıkarın.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder