Mehmet Coşkundeniz Aşk insanın kendine yatırımıdır
HABERİ PAYLAŞ

Aşk insanın kendine yatırımıdır

AŞK DOKTORU MEHMET COŞKUNDENİZ YAZDI...

https://twitter.com/askdoktoru

Aşka dair yaşadıklarımız bizim hayattaki en önemli tecrübelerimizi oluşturur. Bizi biz yapan özelliklerimiz haline gelir. Çünkü aşk, aslında hayatta yaşayabileceğiniz her şeyi deneyimleyeceğiniz bir sahnedir

Aslına bakarsanız aşk, kişinin kendisini sevmesiyle ilintilidir. Kendisini sevmeyen ya da kendisiyle barışık olmayanların aşık olma kapasitesi ya hiç yoktur ya da çok düşüktür. Kişi kendini, dünyayı sevemiyorsa, bütün sevgi gereksinimini tek kişiye aktarması bağımlılığa dönüşebilir. Aşk bizi, kesintisiz, sonsuz sevgiye hazırlar.

Haberin Devamı

Önce aşk başlar. Aşık olduğumuzda karşımızdaki insanı henüz tanımıyoruzdur. Sonra tanımaya başlarız, aşkımız boyut değiştirir. Artık sevgilimizle ilgili fikir sahibiyizdir. Onun iyi yanlarını da, bize aykırı gelen yanlarını da görmüş ve karar vermişizdir. İşte bu karar aşamasından itibaren aşkımız sevgiye dönmüştür. Ne muhteşem bir dönüşüm.

SEVİLME İHTİYACI

Biz severek, sevilme ihtiyacımızı da karşılarız. Sevilme ihtiyacımız doğduğumuz an başlar ve ölene dek sürer. İşte aşk da sevme-sevilme olgusunun zirve noktasıdır. Düşünsenize aşık olduğunuz anları... Yaşam sevincinizin nasıl arttığını, dünyadaki her şeyin size nasıl güzel geldiğini, önünüze çıkan her engeli yenebilme gücünü nasıl hissettiğinizi...

BEYNE ETKİSİ

Bilim insanları aşık beynin daha üretken ve daha sağlıklı olduğunu kanıtlamış. Aşık olan kişi öğrenmeye daha açıktır. Çalışmaktan keyif alır, daha coşkuludur. Aşk agresifliği azaltır, kişi daha hoşgörülüdür. Aşık olan kişi çevresine baskı ve öfke saçmaz, tam tersi pozitif ve uyumludur. Mutlu olan kişi, çevresindekilere karşı yıkıcı olmaz. Aşk beyindeki kimyasal işleyişi canlandıran, hızlandıran, aktive eden en temel duygudur. Beyin ne kadar donanımlı ise aşk hayatı da, o kadar iyidir.

VÜCUDA ETKİSİ

Aşkın ayrıca bağışıklık sistemi üzerinde de olumlu etkileri olduğu, direnci artırdığı bir gerçek. Aşkını kaybedenler bir anda yasa girer, psikolojik açıdan iflas eder. Bağışıklık sistemleri düşer. Vücudun, hastalıklara yakalanma riski artar. Daha sık hasta olurlar. Burada kadın erkek ayırımını belirtmek gerek. Ayrıldıktan sonra erkeklerin hayatlarına daha kolay devam ettikleri, kadınların daha çok üzüldükleri sanılır ama öyle değildir. Terk edilen erkeklerde depresyon çok sık ortaya çıkar. Kalp hastalıkları, nefes darlığı gibi problemlerle karşılaşırlar. Sevdikleri kadını unutmak için ortalama 5 seneye ihtiyaç duyuyorlar.

Haberin Devamı

ERKEKLERİN DURUMU

İlişkinin kötü gittiğine dair belirtileri anlayamayan erkekler, bir anda terk edilince sudan çıkmış balığa döner. Her gün kavga bile etseler, ayrılık akıllarının ucundan geçmediği için karşı taraftan böyle bir talep gelince dengeleri alt üst olur. Kadınlardan farklı olarak acılarını rahatça yaşayamayan erkekler, arkadaşlarıyla bu konuları konuşmaktan kaçınır ve tüm üzüntülerini tek başına yaşamak zorunda kalır. Bu da onları iyice yalnızlığa ve psikolojik bozukluklara iter. Terk edilen erkeklerde alkole başlama, iş hayatında problemler yaşama ya da suç işleme gibi durumlarla sıklıkla karşılaşılır.

Haberin Devamı

KADINLARIN DURUMU

Kadınlarsa ayrılık acısını erkeğe oranla daha kolay atlatabiliyor. Kolay dertleşebilmeleri ve dirençlerinin erkeklerden daha yüksek olması onların bu problemi aşmalarında yardımcı oluyor. Ama sonuçta tabii ki kadınların da psikolojisi bozuluyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, kadınların ilişkileri bittikten sonra yaşadıkları duygusal çöküntü, beyin işlevlerinin değişmesine yol açıyor. Ayrılıkla birlikte büyük üzüntü duyan kadınların beyinlerinin duygu, motivasyon ve dikkat bölümündeki beyin hücrelerinin hareketinin azaldığı gözlenmiş.

SAĞLIKLI AŞK TANIMI

Sağlıklı bir aşk ilişkisinin insanın kendisine yaptığı psikolojik bir yatırım olduğunu unutmamak gerek. Yazıyı, Dr. Erol Göka-Dr. Sema Göka çiftinin birlikte yazdığı ‘Kadınlar Erkekler Aşıklar’ kitabından alıntıyla bitirelim: “Aşkını sağlıklı bir biçimde yaşayan aşık, sağlıklı her insanın yaptığı gibi kendi sınırlarının farkındadır.

Neyi arzu ettiğini, bu arzusuna ulaşmak için karşısındakini nereye kadar zorlayacağını bilir. Haddi aşmaz, beki zaman zaman aşktan başı dönmüştür, aklı karışmıştır, hiçbir şeyi tam manasıyla bilemeyecek durumdadır ama haddini bilir. Durulacak yerde durur, diretmez, kimseyi rahatsız etmez, özellikle sevdiği insana zarar gelecek diye ödü patlar, arzusunu baskılayabilir.

Bir ayağı hep gerçekliktedir, hep gerçeğe uygun davranmaya, iletişimi sağlıklı biçimde sürdürmeye gayret eder. Zaman zaman işlerin yolunda gitmeyeceğini, karşısındakinin de bir insan olduğunun, frekansların arada bir tutmayabileceğinin farkındadır. Aşkta esas olanın karşılık beklemeden vermek ve adanmak olduğunun bilincindedir, hayal kırıklıklarında yaşadıklarını içine gömebilir.

Kendi onuru da sevdiğinin onuru da onun için çok önemlidir, gerekirse kavuşamamayı göze alır ama onurları ayaklar altında çiğnetmez. Zorla güzellik olmayacağını, insanın birisini sevip sevmemesinin, duygularının tamamen iradi bir denetim altında tutulamayacağını çoktan anlamıştır.

Sevgi dilenmez ama karşılık alması halinde dünyaların kendisinin olacağını da bildirmekten geri kalmaz. Ortalığı velveleye vermez, tehditten rüşvet, üçüncü kişilerden medet ummaz. Aşkın kendisinin bir bağış olduğunu bilir, aşkı aşık olmasa bile ona yeter.”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder