Erkut Can Bayrağa saygı
HABERİ PAYLAŞ

Bayrağa saygı

Demirel de ebedi aleme uğurlandı. Ankara ve İslamköy’deki törenleri televizyonlardan seyrettim. Ankara’da ondan sonraki Cumhurbaşkanı Sezer’in olmamasına şaşırdım.

Köyünde ise halkın sevgi seli organizasyonu aksatsa da, defin işlemi sırasında gerçekleşen olay “yok artık” dedirtti. Neydi bu olay? Tabut gömüleceği yere getirilince aniden kocaman bir Türk Bayrağı çıktı ortaya.

Defin işlemi gözükmesin diye düşünmüş işgüzarın biri. Mezarın çevresindeki siyah gözlüklüler ve erat, bayrağımızı kamuflaj aracı yani örtü yaptı. Çukurdaki damat Kesici’nin riyasetindeki işlem bitti ve bayrak kalktı.

Haberin Devamı

Peki niye büyük başka bir örtü kullanılmadı bilinmez.

Demirel o an uyansa buna katiyen izin vermezdi. Toprak atma yarışında herkes birbirini ezdi ve sonra da mitinglerde kırmızı karanfil atma devrine yetişemeyen Demirel’in mezarı pembe ve kırmızı güllerle kaplandı. Rahat uyu 9. Cumhurbaşkanım...

BU GÖZLER NE DİYOR?

Erdoğan Suriyeli sığınmacılara dedi ki: ”Bizim kültürümüzde misafir berekettir. Sizler bize bereket getirdiniz. Varlığınızla şeref kattınız.” Bu şeref ne pahalı bir şeyse, katarken 6 milyar dolarımızı da götürdünüz, götürüyorsunuz.

Ülkemizdeki aç ve yoksulların rızkını diye de ben ilave edeyim. Bu arada Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie de gelip gidip sırtımızı sıvazlıyor. Aslanım, koçum diyerek.

Gördükleri de konteynır kamplar. Gelecek diye pırıl pırıl yapılan, bir de Erdoğan geleceği için üstüne cila çekilen kamplar. Götürseler ya, kamplara giremeyen, parası, akrabası olmayanların istila ettikleri şehirlere.

Parklardaki, sokaklardaki hallerini, ailece dilenmelerini gösterseler ya. Mardin Midyat’ta Angelina, Erdoğan ile de tanıştı.

Ancak benim gözüm tokalaşma anında Jolie’nin yüzünün, gözlerinin ifadesine takıldı. “Bu derdi başımıza siz açtınız. Yanlış Suriye politikanızın sonucudur bu sefalet.

‘Kimse yardım etmiyor’ diye ağlamayın. Siz yanlış seçiminiz, yanlış ata oynamanızla milyonları ağlatıyorsunuz. Çölde vaha görme hayali ile bu kuyuya düştünüz. Çabaladıkça da batıyorsunuz” diyordu sanki.

Haberin Devamı

Bu arada yakalananların dışında yüzlerce IŞİD’linin sakallarını kesip Akçakale furyasında Türkiye’ye girdiği konuşuluyor. Dinlenmek için gelmediler herhalde.

Tepemizdekinin yorumunun aksine PYD mi, yoksa kendileri mi tehlikeliyi göstermek içinse eğer, yandık ki yandık. Kobani’de gösterdiler zaten ne olduklarını. Suriye cehennemine çekilmeden Allah bizi korusun.

Yüzde 60’ın ikramı

7 Haziran’da Türkiye’nin yüzde 60’ı, tüm Türkiye’ye bir ikramda bulundu. Gerisi size ait diyerek. Liderler bu ikramdan birer lokum alarak ağız tatlandırdılar ilk günlerde ama sonraki her lokmalarına acı pul biber döktüler.

20 gün geçti hala aynı nakarat devam ediyor. Bu kırmızı biberle öyle kalın çizgiler çizdiler ki, bu da yüzde 40’ın ekmeğine sürülen yağ gibi oldu. AK Saray’daki zat-ı muhterem bu fırsatı kaçırır mı?

Muhtarlara verdiği iftarı bahane edip yine kükredi. Sopa yemeyi özleyenlere, “Ya en kısa zamanda koalisyonu kurun,(En son isteyeceği seçenek ama olsun) ya da ben, Anayasal haklarımı kullanır, erken mi dersiniz, yeniden mi dersiniz fark etmez ülkeyi seçime götürürüm” diyerek, “tekrar seçim” kurdelesini kesti.

Haberin Devamı

Şimdi Salı günü yağlı güreş başlıyor. İlk iki tur peşrev. Üçüncü tur el-enselerle yoklama, dördüncüsü ise kurt kapanı ile yere yapıştırma turu.

Geçen dönemin başpehlivanı ise bu turda çok şanslı. Onu da belirtelim. İsterseniz gelin yüzde 60’ın gümüş ikram tepsisinde neler var bir de ona bakalım.

Yolsuzluklar örtülemeyecek.

Gece yarısı torba yasalarına son.

Yasamaya müdahale edilemeyecek.

AYM ve Sayıştay’da keyfi seçim yok.

RTÜK, TRT ve AA hakimiyetine son.

Fezlekelerde son söz hakkı bitti.

Meclis soruşturmalarının önü açıldı.

Her türlü ödenek artık kontrol altında.

Sayıştay raporları gizlenemeyecek.

Yandaş medyanın suyu kesilecek.

Ve daha neler neler. İstenen, özlenen de bu değil miydi? Peki nedir bu kırıtma? Seçmen sizlere köçeklik yapasınız diye mi oy verdi?

Aklınızı başınıza alın. Tepedekinin sabrını(!) daha fazla zorlamayın. Ha gayret bulun bir yolunu.

Seçimtrak seçim

Türkiye Futbol Federasyonu’nda başkan seçimi vardı. Ama genel kurulda, Divan Başkanı Mehmet Bayhan sayesinde, bir aile apartmanındaki yönetim seçiminde dahi olmayacak şeyler yaşandı.

Mükerrer oy hikayesi Haluk Ulusoy’u saf dışı bırakırken, Ulusoy da özellikle Karadenizliliğini vurgulayarak mahkemeye gideceğini açıkladı. Ve tek aday Yıldırım Demirören dört yıl için yeniden başkan seçildi.

Konuşmasında, dördüncü torbaya düştüğümüz, dünya sıralamasında 50’nin altına indiğimiz için olsa gerek tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür eden Demirören, tabii siyasi otoriteye teşekkürü de ihmal etmedi.

Genel kurulun alkışlanması gereken tek olayı ise Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı Hakan Ünsal’ın yaptıkları ve yapacaklarını anlattığı konuşmasıydı.

Onun dışında her şey vardı ama Türk futbolu adına, geleceği adına hiçbir şey yoktu. Aaa, pardon vardı. Listeye vaadlerle alınanlar için başkan vekili sayısı ikiden, dörde çıkarıldı.

Nedeni de hazırdı. UEFA gibi. Ama ben Demirören’in yönetim kuruluna aldığı, büyük futbol delikanlısı, daha da önemlisi Melih Gökçek’in oğlu Ahmet’ten çok ümitliyim.

Kurtarırsa Türk futbolunu o kurtarır. Hayırlısı olsun!

Nezaketin eli tökezledi

Meclis’teki yemin töreninde, Divanda en genç üye olarak yerini alan Dilek Öcalan’a kimse bakmadı bile. Bırakın onu, geçici başkan Deniz Baykal’ı bile milletvekillerinin yarısı selamlamadı.

CHP’liler de dahil. Sadece Bakan Faruk Çelik, büyük bir nezaket gösterip, Öcalan’ın elini sıktı. Sonrası ise tam bir nezaketsizlik oldu. Yüzüne dahi bakmadan, daha tuttuğu eli bırakmadan sırtını dönüp gitti.

En genç milletvekilinin tebessümü bile havada kaldı. Keşke bu nezaketi (!) hiç göstermeseydin be sayın bakan.

Yapmacık gösteriş

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve muhterem eşleri, Ankara Altındağ’da bir aileye zannedersiniz ki aniden iftara gittiler. Yer sofrasına bağdaş kurup iftar açtılar, Allah ne verdiyse...

Ne güzel düşünce demeyeceğim. O zaten cumhurun başı değil mi? Ya görüntüye ne demeli. Yahu Altındağ gibi bir ilçede artık yer sofrası mı kaldı.

Kimin evinde masası sandalyesi yok. Bir gece önceki din adamlarının sosyal medyada TT olan devasa iftar masasını unutturmak için bu yapmacık hareket niye. Unutuldu mu şimdi?

AK Parti doğurur mu?

Hükümet oluşumunun halipürmelalini yazarken sonradan aklıma geldi. AKP içinde, hükümet olunamadığında yok olacak ‘çıkarlar’ manzumesini kaybetmek istemeyenler, ya da erken seçimde, hem kendileri hem de partileri için istikbal görmeyenler, ülkenin hükümetsiz kalmasına ‘tamamen duygusal’ olarak(!) vicdanları elvermediği için ‘başkan’ ve ‘enbaşkan’a rağmen partiyi doğurturlar mı, diye düşünüverdim. Mesela

Hakiki Ak Parti

Öz AK Parti

En AK

Parti neden olmasın? Devamında yeni villasında zorunlu emekli olarak oturan Gül de hazır kıta olarak beklediğine göre...

Ben sadece fikir jimnastiği yaptım. Ama bir de baktım yanımda eski AKP’li, yeni HDP’li, hem de Meclis başkan adayı Mir Mehmet Fırat var. O başka jimnastik yapıyor. Doğum senaryosunu durdurma için o, Erdoğan’ın bu işe el attığını ve Davutoğlu’nun giderek, Gül’ün eski 3 dönemliklerle geri döneceğini söylüyor.

“Abdullah Gül kardeşimdir demeye az kaldı” diyor. Vardır bir bildiği.

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ HAVADA

Mezuniyet törenleri birbiri ardına yapılıyor. Talebeler büyük bir coşkuyla keplerini havaya fırlatırken, aileleri de gururla zıplıyorlar.

Ancak bu sevince ortak olmayan zıplama özürlü biri var. Pendik Milli Eğitim Müdürü. Hani kep ve cübbeyi ilçesindeki tüm resmi ve özel okullarda yasaklayan adam. Bu fotoğraf da ona kapak olsun.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder