Elif Yılmaz Bir devletin fotoğrafı
HABERİ PAYLAŞ

Bir devletin fotoğrafı

Fıtrat meselesi

Devletin bireyle ilişki şekli, toplumun yapısını, yönetim şeklini belirler. Kader, fıtrat falan diyoruz ya hani... İşte o işler... Baştan söyleyeyim; benim için devlet kavramı, adı totaliter, otoriter, cumhuriyet, üniter her ne olursa olsun kendine tapınan, kölelerinden kurulu bir dünya ve ölümsüzlük için ruhunu şeytana satan bir Dorian Gray karakteridir. Dorian Gray’in kendiyle yüzleşmesi sonu olmuştur gerçi. Devlet bu yüzleşmeyi bi gün yapar mı? Sanmam. Ama bu da benim ütopyam işte. Kendime kalsın. Neyse; sonuçta adına Dünya denilen gezegenin hikayesi insanlıktan uzun, benim de köşe 3 sütun. Haddimizi bilelim di mi!

Haberin Devamı

Yönetim endüstrisi

Diller, dinler, ırklarla sınırlar çekilmiş dünyaya zamanla. O sınırları çekmek uğruna insanlık ölmüş tarih boyunca. Hâlâ da ölüyor. Gücü yeten erkini ilan etmiş. Ülke olmuş, bi yönetim şekli bulmuş. Günümüze kadar, o yönetme hallerinin şekli şemali insan gücüyle evrim geçirip değişmiş dönüşmüş. Modern çağa gelindiğinde de artık bi yönetim endüstrisi oluşmuş. Yönetilecek kitlenin yapısına göre yönetim şekilleri pazarı... Seç ‘savaş’ yaşa...

Aşkın sahtekar hali

Modern çağda, bir de devlet bireyi sevmeyi öğrenmek zorunda kalmış. Pek gönüllü bi ‘aşk’ değil tabi bu. Kendi varlığı için sevgi tesis etmek uğruna yaptığı piar çalışmasının kabul görmüş haliyle köleliği de çağa göre yeniden tariflendirmiş. Ortaçağ köleliğinin görsel ürkütücülüğünü düşünsenize bi. Beyaz yakalı olduğu için övündüğümüz oğlumuz ve kızımızın boynunda zincire bağlı halka GÖRDÜĞÜMÜZÜ! Offff aman tanrım!! O cicili bicili tarzlarının üzerinde hem de, kıyafette bırakacağı pas lekesine ise hiç değinmiyorum bile.

Dev aynası

Bu yönetim endüstrisinde yapılan seçimi şöyle de tarif edebiliriz aslında: ‘At sahibine göre kişner’... Cillop gibi tespit işte. Frankfurt Okulu vardı da gitmedi mi atalarımız. Kimi zaman Adorno, Horkheimer’dan daha net tespitleri var adamların. Ataerkil toplumlarda mesela; devlet efendilik konumunu ‘baba’ ambalajıyla sarıp sarmalayarak şefkatli bir imajla çıkar halkının karşısına. Koruyup, kollayan, zor anında yardımına koşan. Ama hep ‘kaf dağı’ mesafesini korur. Yakınlık sadece bir ilizyondan ibarettir. Ama bireyin ezikliği öyle adanmıştır ki bu büyüklüğe, çoğunluğun hayatının baş köşesinde dev aynası kuruludur. Devletin büyüklüğünde, kendi büyüklüğünü görür o aynada.

Haberin Devamı

‘FOTOMONTAJDIR’

Yine ‘Sahibine göre kişneyen at’ tözünden yola çıkarak bi de bunun daha estetize edilmiş hali vardır. Ki biz buna çağdaş demokrasi diyoruz. Birey, devletin karşısında daha kuvvetlidir. Adil bi ilişkiden bahsetmiyorum tabi ki. Ama bireyin edilgenlik ve ezikliği diğerine göre daha tercih edilesidir. Temel hak ve özgürlükler, inanç ve vicdan özgürlüğü değerleri daha baskındır. ‘Birey devlet içindir’ olayı biraz daha ‘devlet birey için’eye evrilir. Sonuçta, “Bu kadın pazar pazar ne saçmalıyo” diyo olabilirsiniz. Cuma öğlen saatlerinde her gün yaklaşık 3 bin fotoğraf baktığımız ekranımıza Zonguldak’tan bi kare düştü. Yardımcım Cem Kerpiççiler de fotoğraf çıkışını almış yanıma geldi. Cem’in ilk sözü ‘Bu foto montaj’ oldu. Ben de fotoğrafa bakıyorum ve içimden ‘Dilerim öyledir’ diye geçiriyorum. Fotoğrafın montaj olup olmadığı konusunda aşağı yukarı 5-6 dakika (ki bizim yazıişlerinde bu kadar vaktimiz yok) debelendik. Sonuçta anladık ki GERÇEK! Aslında ikimiz de onun foto montaj olmadığını biliyorduk. Beynimizin donkişotluğu tuttu yine. Neyse sonra zaten kendimize geldik. Ve POSTA Cumartesi günü o fotoğrafı manşet yaparak çıktı. (Altta)

Haberin Devamı

Devlet-millet


Kısaca ‘Gazi’ tanımı, devlet için çarpışıp yaralanandır. Devlette ‘onurlandırmak’ üzere her senenin 19 Eylül’ünü onlara ithaf etmiş. Fotoğrafa dikkatli bakın. Devletin vücut bulmuş hali önde. Yağmur yağıyor. Hepsinin arkasında şemsiyesini tutan bi görevli var. Arkada da ‘gazi’ler, yani ‘bireyler’... Hepsi ıslanıyor. Devlet Baba’nın, vatandaşını onurlandırırken ki aldığı pozisyon nasıl ama! Görmek derken de bakmanızı kast ediyorum aslında. John Berger’a göre ‘Düşündüğümüz ve inandığımız şeyler, görme biçimimizi etkiler. Bakmak bi seçimdir”! Buna, ben de inanıyorum. Zaten o farkın farkında olabilseydik şayet, o gün bu fotoğraf asla ÇEKİLEMEZDİ! Ve eski Türkiye ile yenisi arasında 13 yıldır övünülen ‘Millete hizmet’i görmek için de bakın bu fotoğrafta. Ha bi de hanginizin babasının vicdanı, yağmurda şemsiyeyi kendi kafasına tutup sizin ıslanmanıza razı oldu? Bi de bunu sorun bence bu pazar kendinize...

Büyük bi not:

Geçen hafta bu köşede bi şiir kullanmıştım. Ad benzerliğinden bi zihin hadsizliği yapmışım, tamamen kendi şapşallığımdan, tanımazlığımdan, cahilliğimden vs... Sandığım kişiden özür, ama şiiri yazan kimse (ki bilmiyorum) o na da sevgiler...

İYİ PAZARLAR

Sıradaki haber yükleniyor...
holder