Erkut Can Doğru bildiğimiz yolda devam...
HABERİ PAYLAŞ

Doğru bildiğimiz yolda devam...

“İstesek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hala hayattasın” diyen, kaleminden irin ve tehdit akan Cem Küçük adlı kişi hayaline kavuştu herhalde.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, valilik ve emniyet 17 gündür yakın koruma vermediği için gazetesinin görevlendirdiği koruması ile evinin önünde saldırıya uğradı. 4 kişi ikisini de darp etti. Sonra da arabalarına binip gitti.

Neyse ki ucuz atlatıldı. Seviniyoruz ama, bu saldırı, sesi muhalif çıkan gazetecilerin seçim öncesi karanlık bir döneme girdiğinin habercisi. Ahmet kötü gidişin sembolü oldu.

Haberin Devamı

Bildiğiniz gibi, Boynukalın bir AKP milletvekili de, Hürriyet baskınlarında “Bunlar dayak yememişler hiç.

Zamanında dayak atmamış olmak bizim hatamız. Ahmet Hakan’ın evine gideceğim” demişti. Demek ki, bu hatadan döndüler. O gitmedi ama 4 saldırgan gitti.

Ahmet Hakan sevenleri, gazeteciler, sağduyu sahibi halk olayı kınayıp lanetlerken, AKP’liler dahil siyasiler de olayı kınayarak, şiddetin hiçbir şekilde meşru gösterilemeyeceğini açıkladılar. Ve polis çok kısa zamanda 4 saldırganı yakaladı.

Böylece, Onursal Başkanımız Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanı’nın hayal mahsulü görüşme içeriğine verdiği cevaplarda belirttiği “Şahsım ve grubumu hedef gösterme” endişesi, Ahmet Hakan’la somutlaştı.

Şimdi en azından ben merak ediyorum.

İki kışkırtıcıdan birinin yeni Meclis yemin edene kadar dokunulmazlığı var.

Onu şimdilik ayıralım. Ya öteki. Bakalım ona “Bi gel de ifadeni alalım” diyecekler mi?

Baksanıza ikisi de twit atmış. Dokunulmaz olan diyor ki: “4 kişiyle evinin önünde adam dövecek kadar kalleş değiliz.”

Öteki ise, bu olaydan dolayı tırsmayacak, istediğini yazmaya devam edecekmiş. Ve hiç sıkılmadan ikisi de ‘geçmiş olsun’ diyorlar.

Dedim ya, gerçekten merak ediyorum. Demenin ötesinde, açılacak davaya yayın yasağı koyarlarsa da hiç şaşırmam. Çünkü ucu birilerine dokunan, ya da dokunacak hangi davaya konmadı ki. Yaşayıp göreceğiz.

Son sözüm de Ahmet’e. Belki biraz tebessüm ettiririm. Kasımpaşalı, Yedikuleli, Tophaneli, Balatlı, Karagümrüklü, Kadırgalı kabadayıların yanında, Nişantaşılı kabadayıların karizmasını çizdirdin be Ahmet. Ünlü bir Nişantaşı kabadayısı olarak Aksaray’daki İrlandalı gibi bir nefs-i müdafaa beklerdim senden ama olmadı. Sen de haklısın.

Haberin Devamı

Gündüz Hürriyet’te çalış, yaz, gece CNN Türk’te Tarafsız Bölge’yi sun, yönet, bu yorgunluktan sonra da dövüş. Kabadayılığı aşıyor bu iş. Sen yine de doğru bildiklerini yazmaya devam et. Çok değil, 1 Kasım’da karanlık tünelin ucundaki ışığı hep birlikte göreceğiz.

Geçmiş olsun kardeşim.

Bu böyle biline...

Bir tarafta Doğan Grubu yazarları, bir tarafta, iftira atan, hakaret ve küfür eden, yalanı şiar edinmiş bir medya silsilesi. Türk halkı artık uyandı. Bu paçavraları okumuyor. Bu da tirajlarından belli. TV’lerini seyretmiyor. Reytinglerde apaçık ortada.

Bakın Cumhurbaşkanı, Başbakan hemen her gün bir vesile ile konuşuyor.

Her konuşma da bilmem kaç kanalda canlı yayınla veriliyor. Medyatava’yı tıklayın bakın reytinglerine. Çünkü millet sıkıldı artık. Hele ki, diziler de sezon açınca, iflah olmaz biatçıları bile seyretmiyor onları.

Haberin Devamı

Ama hem devletin tepesindekiler, hem de maşaları, tetikçileri, tehditlerine, yalanlarına devam ediyorlar.

Etsinler. Gün ola harman ola.

Bakana soruyorum

Sanayi Bakanı Fikri Işık, gururla açıklama yaptı ve Göktürk-2 uydusunun 2,5 günde bir Kandil’in üzerinden geçtiğini ve fiziki değişime göre nokta atışı yapıldığını söyledi. 35 yıllık PKK ile mücadelede son 75 günde hiç olmadığı kadar sonuç alınmış.

Peki bu açıklamadan sonra Bakan Işık’ı alkışlamamız mı lazım.

Hayır. Çünkü; Tübitak Uzay ve TAİ işbirliği ile geliştirilen keşif uydusu Göktürk-2, 18 Aralık 2012 tarihinde Çin’den uzaya fırlatıldı. Yaklaşık 90 dakika sonra da ilk sinyalini verdi. Yıl 2012. Şimdi Ekim 2015’deyiz. Bakan ‘75 gündür’ diyor. Sormak lazım; 21 aydır nerdeydiniz, ne yapıyordunuz?

Bu süreyi, PKK’nın ne yaptığını sadece izlemekle mi geçirdiniz. Neden? Neden bu verilerden faydalanmak, 7 Haziran seçiminde istediğiniz sonucu alamayınca aklınıza geldi? Bunun hesabı mutlaka bir gün sorulacaktır ama, yazık. Çok yazık.

Bilmem şart mı?

“Bir Müslüman ölü yıkamayı bilmeli” dedi RTE. Ne o savaş mı çıkıyor da herkes öğrenmeli. Ben ölü yıkamayı bilmem. Öğrenmeyeceğim de. Bu işi yapanlar var. Ama bu işi iyi bilenler, o ölülerin hesabını vermeyi bir gün öğrenecekler. Er ya da geç.

Ben geldiiim

PKK’nın belini kırmışız. Öyle diyor Davutoğlu. Beli kırılan o PKK, her gün 2, 3, 4 can almaya devam ediyor. Analar da ağlamaya. Ekranda dikkat ediyorsanız şehit cenazelerindeki tepkiler de artık çoğalıyor. Ve bu arada Başbakan, gizli bir operasyon icra ediyor. En yakınlarından bile saklayarak.

Konya’ya gidiyor diye binilen uçak Diyarbakır’a iniyor. Orada gittikleri yerler de sır. Son dakika belli oluyor. Hele hele Yüksekova. Diyarbakır’dan Ankara’ya diye hareket ediliyor, Van’a iniliyor.

Siz hiç bugüne kadar Türkiye’yi, daha doğrusu Doğu’yu gizli gezen bir başbakan gördünüz mü, duydunuz mu? Duyun işte. Davutoğlu. Hani PKK’nın belini kıran başbakan.

MERAK BU YA

Terörist dediğin kişilere başmüttefikin silah verecek ve senin topraklarından uçak uçuracak. Ne biçim ağabeylik bu?

AKP, Besmeleli şarkı yasağını dinlemeyecekmiş. Peki YSK ne işe yarar?

Terörist tabii ki yerli ve milli değil. Peki Meclis’e 80 vekil ile girenler nasıl yerli ve milli olacaklar, bir bilen var mı?

Filistin bayrağı Birleşmiş Milletler’e çekildi ya, onlar kadar biz de bayram ettik. Sahi, KKTC’nin bayrağı nereye çekilmişti?

Cumhurbaşkanı, Meclis’in dönem açılışında konuştu ve başbakanlık günlerini hatırlattı. Muhalefetle diyaloğa girip, laf yetiştirerek. Onu halk seçti ya, halkın hakkını korudu herhalde

Biz suçluyu biliyoruz...

Biz küçükken, “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derlerdi. Ama artık o mum hiç sönmüyor. Yerine ampul takmışlar.

Cumhurun başı, Hakkari, Şırnak ve Tunceli’de askerin 290 operasyon isteğine valilerin sadece 8 izin verdiğini söyledi. Böyle talimat vermiş çünkü. Nedeni de, belki kendilerine çekidüzen verirler ümidiymiş. Ama onlar bir hazırlık safhasına girmişler. Silahlar sokup, bombalar yerleştirmişler. Böyle diyor...

Peki sonra. Kamu görevlilerini suçluyor. Eksik ve yanlış değerlendirme yapmışlar ve bu zafiyete yol açmışlar. Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala bunun duyunca durur mu? Hemen, “Jandarma ve emniyetin validen izin alma zorunluluğu yok” deyiverdi. Ve suçlu bulundu.

Güvenlik güçleri. Peki hükümet kurtuldu mu? Yook.

Öyle kolay değil bu zafiyetten sıyrılmak. Hangi güvenlik görevlisi için hatasından dolayı tahkikat açıldı? Yok. Çünkü suçları yok. Validen izin almadan kendi inisiyatifleri ile operasyon yapsalardı eğer, şimdi yanmışlardı.

Her gün gelen şehit cenazelerinin sorumlusu onlar olacaktı. Sizin yüzünüzden denilecekti. Kimin, kimlerin yüzünden bu duruma düştüğümüzü artık 78 milyon gördü. Suçluyu, suçluları çok iyi biliyor. Anaların kimin yüzünden ağladığını da

Gülün gülün

İzmir’de AKP’nin aday tanıtım toplantısı. Atatürk’ün resmi ampul bayrağı ile kapatılmış. Kapatılınca ne değişecek diye sormak lazım Binali Bey’e. Sıkıyorsa yanındaki resmi bayrakla kapatsana. Sonra da bu Binali Bey Atatürkçü İzmirlilerden oy isteyecek ha.

O zaman da İzmirliler gülecektir hiç şüpheniz olmasın.

CIZZZ

Sandık taşımak, terörün amacına ulaştığının itirafıdır. Orada güvenliği sağlayamıyorum demenin neticesidir. Aman dikkat!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder