Mehmet Coşkundeniz Tiplerine göre şehir kadınları
HABERİ PAYLAŞ

Tiplerine göre şehir kadınları

Haberin Devamı

Plaza kadınları

Genellikle Maslak, Levent gibi plaza semtlerinde çok görülürler. Etek-ceketince çorap ve laptop çantaları ayrılmaz parçalarıdır. Gün içindeki konuşmalarda cümlelerin arasına İngilizce kelimeler sıkıştırırlar. Az paralara çalışsalar da ‘Kurumsal şirkette çalışıyorum şekerim’ havasını atarlar, kazandıklarından daha fazla harcarlar. Bütün hafta boyu, hafta sonu nereye gideceklerini konuşurlar. Öğle yemeklerinde şirket çalışanlarının dedikodusunu yaparlar. Hep uzun ilişki arasalar da kısa ilişkilerin öznesi olurlar.

Sarı saçlı, aşırı makyajlı kulüp kadınları

Bir çeşit vampir gibidirler. Öğlen 2’ye kadar uyurlar, kalkıp önce telefon dedikodularını yaparlar. Daha sonra kuaför ve bakım zamanı gelir. Kentin uzak semtlerinde otursalar da, vakitlerini hep Nişantaşı, Bebek, Etiler gibi semtlerde geçirirler. Gece önce pahalı bir yerde yemek, ardından kulüp saati gelir. Yanlarında değişen erkek grupları olur. Hepsine ‘Kanka’ derler ama birkaç buluşmadan sonra görüşmezler. Sevgilileri yoktur. Çünkü hiçbir erkek o tempoya dayanamaz.

Hayatını alışverişe endekslemiş kadınlar

Akmerkez, Zorlu Center, İstinye Park gibi popüler alışveriş merkezlerinde ellerinde ünlü markaların poşetleri ile gezen kadınlardır. İndirim günlerini asla kaçırmazlar. Bazen toplanır, bir arabaya doluşur ve uzak semtlerdeki outlet’lere giderler. Daha da abartanları, indirim zamanı sezonluk alışveriş için İtalya’ya, Fransa’ya gider. Çoğu evlidir, eşlerinin iyi bir işi vardır. Bekarlar kendisine bu standardı sağlayacak eş aramaktadır.


Sosyal medya kadınları

Hayatlarını Twitter’a, Instagram’a, Facebook’a vakfetmişlerdir. Çiçeği, böceği, yemeği, bebeği, kısacası gördükleri her şeyi fotoğraflayıp, sosyal medyada paylaşırlar. Tabii kendi seksi fotoğraflarını da koymayı unutmazlar. Yarattıkları sanal dünyada mutludurlar. İnternette bu kadar vakit geçirdikleri için sevgiliyi de internetten bulurlar ama hep hayal kırıklığı yaşarlar.

‘Hayat bana güzel’ kadınları


Hiçbir şeyi takmayan, kimseyi umursamayan, gezen, eğlenen, hayatı üç pula satan bir havaları vardır. “Amaaan dünyaya bir kere daha mı geleceğim” şeklinde özetlenecek hayat felsefelerini dibine kadar yaşarlar. Her türlü konser, etkinlik ve partide bolca görülürler. Kendi kendilerine düşman yaratmayı sonra da bu düşmanlarla mücadele etmeyi çok severler. Aslında hayatlarındaki en büyük aksiyon budur. Sosyal medyadaki paylaşımlarında erkeklere yönelik sürekli ‘atar’lı yazılar vardır. Ama aslında birini bulsalar, kulu kölesi olacak kadar da yalnızlardır.

‘Beni hak etmiyor’ kadınları

Öylesine büyük kriterleri vardır ki, dünyada buna uygun hiç kimse yoktur. Zengin olsun, başarılı olsun, zeki olsun, yakışıklı olsun, eğitimli olsun vs. derken yıllar geçmiştir ama hala yalnızdırlar. Bu işin içinden de “Yok şekerim, kimse beni hak etmiyor. Şu dünyada beni taşıyacak erkek bulamadım” diyerek çıkarlar. Yanlarına yanaşan her erkeği bu kriterlerle ölçtüklerinden biriyle uzun soluklu ilişki yaşayamazlar. Bu tür kadınları, Nişantaşı kafelerinde kadın arkadaşlarıyla otururken görebilirsiniz.


Buğulu bakışlı duygu kadınları

Duygulara çok önem verirler, günü birlik ilişkiler onlara göre değildir. Genellikle kız arkadaşlarıyla, şehrin her semtindeki kafelerde görülebilirler. Bir erkekten hoşlansalar da asla gözlerini çevirip bakmazlar, ama kendilerine bakıldığının farkındadırlar. “Ciddi değilsen, uzun bir ilişki istemiyorsan sakın yaklaşma” sinyali gönderirler. Mehmet Coşkundeniz’i (öhöm), Kahraman Tazeoğlu’nu, Tuna Kiremitçi’yi okurlar. Geçmişlerine bağlıdırlar. Geceleri Beyoğlu 45’likte eğlenirler.

Tartışmacı siyaset kadınları

Beyoğlu’ndaki Yakup 2, Asmalı Cavit gibi mekanlarda kalabalık masalarda otururlar. Yanlarında her zaman erkekler vardır ama sevgili modunda değillerdir. Masada mutlaka siyaet konuşulur. Birkaç kadeh rakıdan sonra ya daha da ateşli bir şekilde tartışmaya devam ederler ya da içlerine kapanırlar. Sürekli aynı gruplarla dışarı çıkarlar. O grubun içinde beğendikleri bir erkek mutlaka vardır ama politik tavırları yüzünden bunu açık etmezler.

Sadece evlenmeyi amaç edinmiş kadınlar


Anneleri tarafından “Ne yap yap, 25’inde, bilemedin 26’nda evlen” mottosuyla yetiştirilmiş kadınlardır. Bir erkeğin evine tanıştıktan sadece birkaç gün sonra diş fırçası ve pijama götürmek gibi bir adetleri vardır. Zaten ilişkinin birinci haftasından itibaren gelecek planları yapmaya başlarlar ve sevgililerini kaçırırlar. Sergilerde, sanatsal etkinliklerde sıkça görülürler. Orada bulunmalarının
amacı da yeni eş adaylarıyla tanışmaktır.

Özgüveni sonsuz kadınlar
Dünyayla ilgili, eğitimli, kendini yetiştirmiş, ayakları üzerinde durabilen, bir erkeğe ihtiyacı olmadan da yaşayabileceğini kanıtlamış, güzelliğin dışta değil ruhta olduğunu özümsemiş kadınlardır. Klasik erkek oyunları onlara sökmez, bir erkeğe birden fazla şans vermez. Her yerde rastlanabilir ya da hiçbir yerde rastlanamaz. Bu tür kadınları bulmak biraz şans işidir. Çünkü çoğunun sevgilisi vardır.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder