Beden Sağlığı Ağrınızı hafife almayın

Ağrınızı hafife almayın

Paylaş
Ağrınızı hafife almayın

Kronik hale gelen, yanma, batma, karıncalama şeklinde kendine gösteren ağrının, basit ağrı kesicilerle tedavi şansı bulunmuyor

Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği (TRASD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan, sinir sistemindeki sinirlerin hastalanması ya da hasar görmesinde ortaya çıkan ve mevcut hastalık tedavi edildikten sonra geçmeyerek kronikleşen ağrının ilk defa 1994 yılında "nöropatik ağrı" olarak tanımlandığını söyledi.

Çevresel veya merkezi sinir sistemindeki sinirlerin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan nöropatik ağrının süreğen olduğuna dikkati çeken Tan, ağrının batıcı, yakıcı, delici, saplanıcı, yakıcı, karıncalanma ve elektrik çarpması gibi his yarattığını belirtti.

Tan, "Örneğin, bel fıtığı olan hastada bacağına yayılan ağrının, tedavi sonrasında da yanma, batma şeklinde devam etmesi nöropatik ağrının göstergesidir. Mevcut hastalık tedavi edildiğinde, ağrıya neden olan uyarı ortadan kalkmaktadır ama sinir sistemi kendiliğinden beyin ya da omurilikten birtakım ağrılar üretmekte ve nöropatik ağrıya yol açmaktadır" diye konuştu.

Ağrının şiddetinin kişiden kişiye göre değişiklik gösterebildiğini ifade eden Tan, "Bazı hastalar, vücutlarına sürülen pamukla bile çok şiddetli ağrı hissedebiliyor. Hastaların bir kısmı ağrı nedeniyle çalışamaz, yürüyemez, uyuyamaz hatta giysilerin yarattığı yanma hissiyle giyinemez hale gelebiliyor" dedi.

"HER 100 ŞEKER HASTASINDAN 15’İ NÖROPATİK AĞRI ÇEKİYOR"

Nöropatik ağrıya birçok şeyin neden olabildiğini anlatan Tan’ın verdiği bilgiye göre, bu ağrı alkolizm, kanser, bazı nörolojik hastalıklar, damar hastalıkları, sinir sıkışması, bazı enfeksiyon hastalıkları (zona gibi), böbrek yetmezliği ve şeker hastalığında sıkça görülüyor.

Özellikle diyabetlilerin yüzde 51’inde sinir hasarı oluşuyor ve her 100 şeker hastasından 15’i nöropatik ağrı çekiyor. Nöropatik ağrı, bunların dışında kafa travması geçirenlerde, trafik kazası sonrasında omurilik kesisi olan ve belden aşağısı felçli kişilerde, inme geçirenlerde ya da kolu bacağı kesilen kişilerde kesik bölgede ağrı hissi şeklinde olabiliyor.

Bu tip şikayetleri olan kişilerin mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon, nöroloji, nöroşirürji, onkoloji, romatoloji ve algoloji uzmanlarına başvurmaları gerekiyor.

"BASİT AĞRI KESİCİLERİN FAYDASI YOK"

Basit ağrı kesicilerin veya antiinflamatuvar ilaçların nöropatik ağrıya bir etkisinin olmadığını vurgulayan Tan’ın verdiği bilgiye göre, "nöropatik ağrısı olan bir hastaya, basit bir ağrı kesici verildiğinde, boşu boşuna hastaya ilaç yüklemesi yapılmış oluyor.

Bu da hastaya hem maddi zarar veriyor hem de ilaca bağlı yan etkilerin görülme riskini doğruyor. Nöropatik ağrı tedavisinin temelini ağız yolundan alınan ilaçlar oluşturuyor. Tedavide birçok analjezik ilaç ağrıları dindirmekte yetersiz kalıyor.

Doğru tedavi ve tanı için hastanın mutlaka ağrısını iyi ifade etmesi ve hastanın iyi muayenesi gerekiyor.

"NÖROPATİK AĞRISI OLANLAR AYDA 5.5 GÜN ÇALIŞAMIYOR"

Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan, tanı ve tedaviye geç kalındığında ağrının şiddetine bağlı olarak kişinin yaşam kalitesinin önemli ölçüde düştüğüne, özellikle geceleri artan ağrıların uyku bozukluğuna, sosyal yaşamın aksamasına, depresyon ve gerginliğe yol açtığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bu durum, hastalarda iş gücü kaybına neden oluyor.

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre nöropatik ağrısı olanların ayda 5.5 gün çalışamadıkları saptanmış. Nöropatik ağrının yarattığı fiziksel, psikolojik, duygusal ve sosyal etkiler nedeniyle hastaların yüzde 40’ı depresyona girebiliyor. Tüm bunlar da hastada mutsuzluk, iş gücü kaybı, stres ve sinir yapabiliyor."

2

Haberin Devamı