Almanlar mezelere bayıldı...
UĞUR ALKAPAR
ugur.alkapar@posta.com.tr
Malum artık alkollü içkilerin reklam yapmaları, sponsor olmaları yasak. Birçok markayı içinde barındıran Mey İçki, pazarlama bütçesini bu nedenle yurt dışı etkinliklerinde kullanıyor. 3 yıldır da Almanya’nın başkenti Berlin’de ‘Spirit of İstanbul’ yani ‘İstanbul’un Ruhu’ adıyla bir rakı festivali düzenliyor.
İngilizce ‘spirit’in aynı zamanda ‘damıtılmış alkollü içki’ anlamına gelmesi de tesadüf değil! Bu yıl Station Berlin adında bir etkinlik alanında yapılan festivalde mezeler hazırlandı, sofralar kuruldu ve sahnenin ışıkları yandı. Büyük düğün yemeklerini andıran o upuzun masalarda konuklar rakı içip meze yedi.
8 bin kişinin geldiği organizasyona yüzde 75 oranında Almanlar ilgi gösterdi. Ellerinde rakı bardaklarıyla Baba Zula’nın kıvrak şarkıları eşliğinde oynamaya çalışmaları görmeye değerdi. 2 euro’ya satılan bir duble rakıya eşlik eden 4 ve 6 euro’luk meze tabakları vardı.
Karnı doyan bira içer gibi rakı bardaklarıyla geziyordu. Özel bir alanda ise bugüne kadar Michelin yıldızı almaya hak kazanmış tek Türk aşçı Ali Güngörmüş’ün yemekleri servis edildi. Sigara böreğiyle süslenmiş kuzu bonfile, baklava yapraklı dondurma gece için özel olarak hazırlanmıştı. Alman konuklar bu yemekleri en az biz Türkler kadar iştahla yiyordu. Türkiye’den Almanya’ya giden ilk nesil çocuklarının Almanlaştığından şikayet ederdi. Kültürlerini unutmalarından yakınırdı.
Türkler her yerde
Michelin yıldızlı tek Türk şef Ali Güngörmüş
Bu konuda sadece kısa bir gözlem yapma imkanım oldu ama sanki artık Almanlarla Türkler bir orta yol bulmuş. Mesela Berlin’deki lokantaların çoğunda rakı bulmak mümkün. Birçok yerde karşınıza çıkan Türk garsonlar ya da taksi şoförleri sizi şaşırtmıyor. Almanca bilmediğinizi fark edince kırık da olsa bir Türkçe’yle karşılık veren tezgahtar görünce gülümsemeden edemiyorsunuz.
Memleket kurtarma
Benim gördüğüm kadarıyla Türklerle Almanlar çoktan birbirlerine alışıp entegre olmuşlar. Baksanıza artık birlikte rakı sofralarına bile oturuyorlar. Bir arkadaşım dedi ki “Aman bu Almanlar bizim gibi 2 kadeh rakıdan sonra memleketi kurtarmaya kalkmasın!!!” İşte o zaman onları da Türkleştirmiş oluruz, değil mi?
GELiN VE GELiNE MUTLULUKLAR!
Muhteşem bir düğüne gittim. ‘Kendisi gibi olmayana yaşam hakkı tanımama’nın tavan yaptığı bu ortamda benim için çok anlamlı bir düğündü. Çünkü iki kadın evleniyordu. Yasal bir karşılığı yoktu ama onlar her şeye ve herkese inat sevdikleriyle bir düğün yapmak istemişlerdi. Zaten yıllardır beraber, evli gibi yaşıyorlardı.
Güzel günlere inandık
Aşklarını kutlamak, mutluluklarını paylaşmak için oradaydık. Takı ve altın takılması hepimizi gülümsetti. Gelin ve gelin her zaman güzellerdi ama o gece sanki daha bir ışıl ışıllardı. Kadehler aşkı anlamamakta direnen, nefret dolu kafalara karşı kalktı. Bu güzel kalabalık her şeye rağmen bizleri güzel günlerin mümkün olduğuna inandırdı.
- Avuç avuç yiyoruz ama egzamanın en büyük sebebiymiş! Saç diplerini yara yapıp kaşım kaşım kaşındırıyor!
- Kilosu çeyrek altınla yarışıyor! C vitamininde limonu solluyor, pazardan tane tane alınıyor! Kalbi koruyup kabızlığı bitiriyor!
- Kahvaltıların vazgeçilmezi ama ömrü 10 yıl kısaltıyor! Ayıla bayıla yiyoruz ama tansiyona tavan yaptırıp organları çürütüyor! Damarları da tıkıyormuş
- Kahvaltıda herkes ayıla bayıla yiyor ama organları çürütüyor! Bu besinler tütün gibi zararlı
- Baharın müjdecisi marteniçkanın hikayesi nedir? Marteniçka ne zaman çıkartılır? Leylek ve kırlangıç ne zaman ve nerelerde görülür?