Erkut Can Alo Şili anlaşılamadı
HABERİ PAYLAŞ

Alo Şili anlaşılamadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de hemen hemen her gün oluşturulan bir veya iki toplantıda konuşmasına artık alıştık. Ondan kalan zamanı Davutoğlu’nun doldurmasına da...

Ama Erdoğan bu kez taa Şili’den konuştu. ‘Yamalı bohça’ya benzettiği Anayasa için. “Pırıl pırıl hale getirmemiz lazım” dedi. Parlamentodan geçtikten sonra, 81 vilayette halkın kanaati alınacakmış. Sonra da 330’un sağlanmasıyla referanduma gidilip, halktan olur çıkacağına inanıyormuş.

Anayasanın içinde başkanlık sistemi de varmış tabii. Referandumdan ise hiç korkusu yokmuş. Çünkü halk iki kere arkalarında durmuş. Şu anda yüzde 55-60 olan destek, halk bilinçlenince çok daha yukarılara çıkmış. Ne güzel değil mi?

Haberin Devamı

Her aşama programlanmış. Peki, Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarının başarıyla sonuçlanacağına inanıyor mu acaba. Diyelim daha önce yazılan 60 madde geçerli sayıldı.

102 sorunlu madde ne olacak? AKP başkanlık sistemi diyecek, CHP ve MHP parlamenter sistemde ısrar edecek. Kısaca bu işin sonu yok. Komisyon 3 ayda ikinci kez kepenk indirir hepsi bu.

AKP bir partiyi yanına çekemez ya da yeterli yanar-döner milletvekili bulamazsa referandum da hayal. Ama bu işin bir başka yolu, yolları varsa, onu da biz bilmiyoruz.

Şimdilik ancak ‘Türk tipi başkanlık’ adını duyuyoruz. Bu da olsa olsa tek adam otoriterliğidir. Nasıl kuvvetler ayrılığına değil, kuvvetler uyumuna dayanacaksa orası da meçhul. Klasik laf; “Yaşayıp göreceğiz” demeyelim de, yaşayıp görmemeye dua edelim. Ülkece.

Zıtlık ve ‘zat’lık

Boşluğa düşürülen Arınç, durdu durdu çaresiz yüreklere su serpti. Demek ki; vicdanı bu yükü kaldıramadı. Ayrıca baktı ki; memlekette muhalefet kalmamış, “Bari ben konuşayım da, gaza gelsinler” dedi.

Dedi ama Atatürk resmi skandalıyla çalkalanan CHP dünyayı unuttu. Evet Arınç, her vicdan sahibinin düşüncelerini dile getirdi getirmesine de, hiç şüpheniz olmasın mutlaka ikna edilecek, fabrika ayarlarına döndürülecektir.

Annemin beşinci oğluydunuz

Bunun son işareti de yazılı açıklamasında var. “Rahmetli annemin beşinci oğluydunuz. Evlatlarımın Tayyip amcasıydınız.

Haberin Devamı

Lütfen bu sevgi ve dava arkadaşlığı adına, geçmiş günlerin hatırına, samimiyetsiz kişilerin tahriki ile hareket etmeyin.” İşin aslına bakarsanız, Arınç konuşmaya devam ederse bir çok taş yerinden oynayabilir.

Çünkü onun bildiklerini bu partide başka bilen yok. Ama dikkat etmesi lazım. Erdoğan, dün ‘ağabey’ dediği Arınç’a bugün ‘o zat’ diyorsa zaten ‘hasım’ listesine almış demektir.

Benim bildiğim Erdoğan da o listeye koyduğunu bir daha silmez.

CIZZZ

Müjdeler olsun. Türkiye, ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde, ifade özgürlüğünü ihlalde yine birinci olmuş.

İn misin, cin misin be Banksy?

Kış baharı turumun ikinci durağı 35 liralık Banksy sergisi oldu. Global Karaköy’deki serginin Global Yatırım’ın desteği ile açıldığı söylendi ama bu parasal desteğin bir kamu kuruluşundan geldiği de konuşuluyor.Yani tam bir kamu-özel sektör işbirliği.

Sergi, tam bir sır olan sanatçının üniversiteden arkadaşı olduğunu söyleyen açıkgöz Steve Lazarides’in küratörlüğünde gerçekleşmiş. Kendisine ait olanların yanısıra başka özel koleksiyonlardan topladığı 85 eser yeralıyor. Ve işin garibi Banksy’nin bu sergiden haberi yokmuş.

Haberin Devamı

Ama dünya prömiyeri gibi cafcaflı bir reklamla lanse edildi. Sanki sunulan eserler bu sergi için üretilmiş gibi. Hele bir de Sümeyye Erdoğan ziyaret edince iş tamamlandı.

Lazarides’in yaptığı en güzel iş ise seçtiği mekan. Galeri havasından çok sokak havası verilerek düzenlenen sergiyi Banksy görse belki de dolaşmadan çıkar giderdi.

Ya da gelirin bir derneğe bağışlanacağına inanırsa dönerdi. Yine de Banksy imzası taşıyan eserler, toplumsal çarpıklığı güzel yansıtıyor. Ancak gitseniz de olur, gitmeseniz de. Peki kimdir bu Banksy. Yoksa bir hayal mahsulü mü?

Kimse tanımaz, kimse görmemiş. Ama bir arkadaşı bu bilinmez sayesinde para kazanıyor. Yatırım şirketinin, yatırımcı pazarlamacısı gibi.

El insaf yahu

Sur ve Cizre’de sokağa çıkma yasağı neredeyse 70 gün oldu ama, görüp de görmemezlikten gelinen 2 yılda şu PKK, nasıl bir depolama yapmış ki; ne cephanesi bitiyor, ne de yiyeceği, içeceği.

Operasyon sonucu sadece 2 evde bulunanları Genelkurmay açıkladı. Vay anam vay. Ele geçirilen ve 60 gün sonra kalan yiyecekleri bir mahalle bakkalı bir yılda satamaz.

Yine ele geçirilen silah ve cephane de emniyet tarafından dizilip sergileniyor. Kalanlarla ateş hala devam ediyor. Bu silah, mühimmat ve yiyecek, içecek, hatta kalın giyecek stoklaması yapılırken Sur’un bir kaymakamı, bağlı olduğu Diyarbakır’ın da bir valisi vardı.

İşte bu göz yummanın acısını, her gün şehitler ve yaralılar vererek çekiyoruz. Koca ilçe harabeye döndü. Binlerce sivil göçe mecbur kaldı. Suriyeli sığınmacılara 9.5 milyar dolar harcamışız.

Kendi ülkesinde göç ettirilen vatandaşlarımıza ise bırakın milyar dolarları belirli kira yardımları ile kaç milyon lira harcadık acaba. Bilen var mı

Fetvakolik oldular

Şu Diyanet, hükümet kamudan ters sesler duymaya başlayınca, hemen devreye girip, bir fetva attırıp gündem yaratmayı, kim ne derse desin çok iyi biliyor.

AK Parti kanadından bazı kişiler, bazı gerçekleri dile getirip, millete “vaay” dedirtince, bu arada şehit sayısı da artınca, görevleri yine bir fetva patlatmak oldu.

Okudunuz mutlaka. “Kaşını, bıyığını, tüylerini aldırmak günahtır” deyiverdiler. Hani “babanın öz kızına şehvet duyması haram değil” diyen o Diyanet dedi gene.

Ama bu defa günaha girmemek için bir de olur yol belirtmiş ve “Ancak psikolojik rahatsızlık yaratacak şekilde bir anormallik varsa sakınca yoktur” demişler.

Bunu kim belirleyecek peki? Kadınlar bir vesikalık fotoğraflarını Diyanet’teki ilgili-yetkiliye gönderip cevaz alacaklar herhalde.

O bilmiş “alabilirsin” derse tamam da, “hayır gerek yok” derse ne olacak. Dert etmeyin canım. Gizlice halledersiniz artık. Diyanet Görmez.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder