'Altın Palmiye'nin hikayesi

Memleket olarak her gün öyle çok olumsuz hikayeye ve habere uyanıyoruz ki… Biraz nefes almak, pozitif olanı görmek, “hayatta güzel şeyler de oluyor” diyeceğimiz hikayelerin peşine düşmek hepimize iyi gelir diye düşündük. İşte bu köşe bunun için var...

Cannes Film Festivali’nin efsanevi ödülü ‘Altın Palmiye’nin belgeselini izledim. Soho House’taki gösterim, yeni yıl partisiyle birleştirilmişti ve cemiyet hayatı biraraya toplanmıştı. Hem parti, hem gösterim çok etkileyiciydi. Festivalin de sponsoru olan ünlü mücevher markası Chopard imzalı belgesel, Türkiye’de ilk kez gösterildi. Filmi izledikçe de, “Antalya Film Festivali’nin de böyle belgeseli olsaydı keşke” diye düşündüm. ‘Altın Palmiye Efsanesi’ isimli belgeselde Martin Scorsese’den Jane Campion’a, Emir Kusturica’dan Quentin Tarantino’ya ‘Altın Palmiye’ kazanmış büyük yönetmenler, ödülü aldıkları an ne hissettiler, ödül onlar için ne ifade ediyor samimiyetle anlatıyorlar.

Belgeselde, 18 ayar altın palmiyenin yapılış öyküsü de anlatılıyor.

Tarantino, ödülü almak için sahneye çıktığında rakip film için tezahürat yapan seyirciye orta parmağını nasıl gösterdiğini anlatıyor, Nanni Moretti ise evine dönerken ödülünü havalimanında unuttuğunu itiraf ediyor. Çok keyifli, matrak ve samimi bir belgesel. Özetle... Beğenelim ya da beğenmeyelim, istediğimiz kadar da tartışalım; ülkenin en güçlü festivali Antalya Film Festivali. 50 yıllık tarihinde ne anılar, ne olaylar barındırıyor, tanıkları eşliğinde izlemek çok keyifli olmaz mıydı?

Uzak mesafe aşklara müjde

Teknoloji her derdin devası... Diyelim, uzak mesafe bir ilişki yaşıyorsunuz ve sevgilinizi çok özleyip “en azından kalp atışlarını duysaydım” diyorsunuz. Artık bu mümkün! Evet bunu da yaptılar sonunda. Adı, Pillow Talk. Çiftlerden ikisinin de koluna takacağı birer bileklik ve yastıklarının altında duracak bir hoparlör sayesinde çalışan bu alet; sevgililerin birbirlerinin kalp atışlarını dinlemelerini sağlıyor.

Yani bu bileklik, kalp atışlarını bir akıllı telefon vasıtasıyla eşleştiriyor ve gerçek zamanlı olarak karşı tarafa duyuruyor. Üstelik sadece yatarken değil, hareket halinde de bu mümkün. Kendisi de uzak mesafe ilişki mağduru olan Jaonna Montgomery, bu soruna çözüm bulmak isterken olaya böyle bir yaklaşım getirmiş. Daha iyisi bulunana kadar bununla idare edin.

Centilmen Ağaçkakan

Her sektörde olduğu gibi, yayın dünyasında da kıyasıya bir mücadele var. Herkes kendi kitabının tanıtımını yapıyor, herkes kendi kitabını ‘en iyi kitap’, ‘en çok okunan kitap’ diye pazarlıyor. Tam da böyle ölümüne rekabetin tavan yaptığı bir ortamda, Ağaçkakan Yayınları büyük bir centilmenlik örneği sergileyerek facebook sayfasında “Keşke biz yayımlasaydık” sloganıyla başka yayınevlerine ait kitap duyuruları yapıyor. Tebrikler Ağaçkakan Yayınevi, çok güzel hareketler bunlar!

Ek Biç Ye iç

Herkes doğal, organik ve sağlıklı beslenmeye merak sardı, malum. Bu işi merkezine alan başarılı mekanlar yok değil ama bunlardan en orijinaliyle geçtiğimiz günlerde tanıştım…

Ek Biç Ye İç, Taksim Meydanı’nın köşesinde kentsel tarım yöntemleriyle ekip biçilen ve üretilenin yenilip içildiği bir mekan... Bu mekanda yediğiniz salataların içindeki malzemelerin; mesela nanenin, marulun, maydanozun yüzde 30’u yemek yediğiniz masanın hemen yanı başındaki mini tarlada yetişiyor. Son derece keyifli ve sağlıklı bir deneyim. Ayrıca, kişi başına düşen yeşil alanın yüzde 1.5 olduğu bilinen İstanbul’da evinizi, bahçenizi, hatta balkonunuzu bostana çevirmenin yollarını da burdan öğrenebilirsiniz.

İki kuşağı buluşturuyor

Yaşlıların sosyal hayattan tecrit edilmiş hissetmeleri, bakımevlerindeki en yaygın sorunlardan biri. Amerika’da bir huzurevi, bu soruna çare olabilecek çok güzel bir projeye imza atmış. 400’den fazla kişinin yaşadığı tesisin içinde bir anaokulu açarak, 1-5 yaş arasındaki çocukların yaşlılarla zaman geçirmesi sağlanmış ve bu işin, çocuklara ve yaşlılara müthiş yararı olmuş.

Tam “ne kadar faydalı bir proje” derken, benzer bir oluşumun Türkiye’de de hayata geçirildiğini öğrendim: www.yedi70.com isimli bir site bu! Dedesinin ölümünün ardından çok üzülen ve yaşlıların bir kenara itildiğini düşünerek kolları sıvayan genç bir girişimci kurmuş siteyi. Yaşlılarla gençleri partner yapıp, iki kuşağın iletişim kurmasını ve birlikte zaman geçirmeleri için etkinlikler yapıyorlar. Müthiş bir fikir bence! Hepimizin buna ne kadar ihtiyacı var aslında...

Kahve kitap çikolata

Kahve, kitap ve çikolata... Bu üçlüye bayılmayan var mı? Eminim yoktur. O zaman bu üç tutkuyu buluşturan bir festivale de hayır demezsiniz... ‘Üç Tutku: Kitap Kahve Çikolata Festivali’ Harbiye Askeri Müze’de 27 Aralık’a kadar sürecek. Yayınevleri, kahveciler ve çikolatacıların buluştuğu fuarda, yazarlarla imza günleri de var. Dün sabah kitap ve kahve kokusu almak için uğradım. Sizin de tutkularınız ağır basarsa, gidin görün.

Sokak hayvanları için

Soğuk havalarda sokakta kalan hayvanlar için çizgili harikalar diyarı Leman Kültür de devreye girdi. Pek çok sosyal sorumluluk projesi için çalışan restoran ve kafe zinciri Leman Kültür, hayvan hakları savunucusu Haytap’a çizgileriyle destek veriyor. Leman Kültür’ün yarattığı ‘Kumru Teyze’ karikatürü, herkesin biraz daha farkındalık kazanması için uyarıyor.

ŞİRİN BİR LAF

Şimdi hayatımı bir film yapsalar, sen ancak araya giren reklam olursun!