Yaşam 'Anneciğim sen beni bırakma' dedi ve...

'Anneciğim sen beni bırakma' dedi ve...

Paylaş
'Anneciğim sen beni bırakma' dedi ve...

Konya'da ailesinin izni olmadan kasksız kullandığı motosikletin devrilmesi sonucu başından ağır yaralanan Özkan Keleş, yoğun bakım ünitesindeyken annesinin, bir hastanın ölümüyle 'Anneciğim sen beni bırakma' diyerek ağlaması üzerine kaşlarını hareket ettirdi

Ümitlerin tükendiği anda yaşama beş ay sonra tekrar dönen gencin durumu, her geçen gün iyiye gidiyor.

Çevresinde motosiklet ve hız tutkusuyla bilinen Özkan Keleş (13), babası Mehmet Keleş’in (34) emanet aldığı motosiklete izin almadan binerek yola çıktı.
Aşırı hızlı olduğu belirtilen Keleş, dengesini kaybedince motosiklet devrildi. Kask takmayan genç, başını çarpması sonucu ağır yaralandı.

'HER AN KAYBEDEBİLİRİZ' DEMİŞLERDİ

Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan Keleş, yoğun bakıma alındı. Doktorlar, aileye "Herşeye hazırlıklı olun, her an kaybedebiliriz" dese de anne Dilek Keleş (34), oğlundan ümidini hiç kesmedi.

Tedavinin beşinci ayına kadar hiç tepki vermeyen oğluyla, sanki kendisini duyuyormuşçasına yanı başında her gün konuşan Dilek Keleş, hastanedeki bir hastanın hayatını kaybetmesi üzerine, "Anneciğim sen beni bırakma" diyerek ağladı.

DAHA DA İYİYE GİDİYOR

Annnesinin ağladığı sırada kaşlarını hareket ettiren Özkan’ın sağlık durumu o günden sonra daha iyiye gitmeye başladı. Karnına açılan deliğe yerleştirilen tüp yardımıyla beslenen Özkan, aylardır bağlı olduğu solunum cihazından kurtuldu.

Konuşamayan ve yatağa bağımlı olan Özkan, gözleriyle de olsa annesiyle anlaşıyor, söylenenlere tepki verebiliyor, çok zor da olsa parmaklarını oynatabiliyor...

'BU BENİM OĞLUM MU?'

Oğlunu sevgisiyle ve sesiyle adeta yeniden hayata bağlayan anne Dilek Keleş, hastane odasında, yaşadığı duygu dolu günleri anlattı.

Kaza sonrası hayatlarının değiştiğini dile getiren Keleş, elleri ve ayakları bükülmüş haldeki oğlunu ilk gördüğünde tanıyamadığını, "Bu benim oğlum mu, benim oğlumu getirin" diyerek ağladığını aktardı.

Bir süre psikolojik destek almak zorunda kaldığını ve oğlu için hemen toparlandığını ifade eden Keleş, "Bu durumu kabullenmekten başka çarem yoktu. İlk günden bu yana yaşama şansı neredeyse hiç olmadığı belirtilen ve herkesin ümidini yitirdiği Özkan’ın yaşayacağına hep inandım. Enfeksiyon kapma riski olduğunda oğlumu camların, duvarların arkasından sevip, okşadım" dedi.

Oğlunun yanına girmesine her izin verildiğinde dünyaların kendisinin olduğunu vurgulayan Keleş, sözlerine şöyle devam etti:

'ANNEYLE BİRLİKTE BEN DE AĞLADIM'

"Özkan ile ilk günden bu yana hep konuştum. Onu ne kadar sevdiğimizi, yaşam savaşını kazanacağını, güzel günlerimizin olacağını anlattım. Hastanede Özkan’ın tedavi gördüğü ünitede bir annenin, çocuğunu kaybedişine şahit oldum. Anneyle birlikte ben de ağladım. Dayanılmaz bir acı yaşıyordu. Oğlumun kulağına eğilerek, ’Anneciğim sen beni bırakma’ diyerek ağladım. Bunu birkaç kez tekrarladım.

Özkan, tam beş ay sonra, sanki ’Ağlama anneciğim, ben seni bırakmam’ dercesine kaşlarını oynattı. Ne yapacağımı bilemedim. Koşmaya başladım. Doktor ve hemşirelere ağlayarak durumu anlattım. Oğlum ondan sonra yavaş yavaş kendisini toparlamaya başladı."

Oğluyla, konuşamasa da gözleriyle anlaştığını belirten Keleş, başlarına gelen bu acı olayı başkalarının da yaşamaması için kasksız motosiklet kullanılmaması tavsiyesinde bulundu.

'EN ÖNEMLİ TEDAVİ, AİLENİN GÖSTERDİĞİ İLGİYDİ'

Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sevgi Pekcan, trafik kazası sonrası ağır yaralanan hastalarının durumu iyi olmadığı için tedaviye kritik yoğun bakımda başlandığını kaydetti.

Sonrasında yoğun bakım ünitesinde solunum cihazına bağlanan Özkan’ın, beyin hasarına bağlı havaleler ve kullandığı ilaçlar nedeniyle bağışıklık sisteminde de değişiklikler yaşadığını dile getiren Pekcan, şunları söyledi:

"Beyin hasarına bağlı olarak, solunum ve yutma fonksiyonları etkilenmişti. Karnından beslenen hastaya, ayda bir bağışıklığını güçlendirici ilaçlar veriyoruz. En önemli tedavi, ailenin gösterdiği ilgiydi. Aile de bunu çok iyi yaptığı için hastamız bir yıllık tedavi sürecinde solunum cihazından kurtuldu. Gözleri ve parmaklarıyla tepki verebiliyor."

AA

2

Haberin Devamı