Yazgülü Aldoğan Annesini camın arkasından sevmek
HABERİ PAYLAŞ

Annesini camın arkasından sevmek

Haberin Devamı

Geçen yıl, annemi kaybettiğimde artık büyüdüm dedim. Geçen yıllar içinde artık o sizin çocuğunuz haline gelmiş olsa da, yaşınız kaç olursa olsun, sarılıp öptüğünüz anneniz varsa daha çocuk sayılırsınız.

Bu yıl onsuz geçecek anneler günü. Annesini kaybetmiş bütün çocukların yürek acısını paylaşıyorum, en çok da annesi varken yanında olamayanlara üzülüyorum. Kimler mi onlar?

Annesini camın arkasından sevmek
Hava Harp Okulu öğrencilerinin anneleri bir protesto gösterisinde


Annesini ceza evinde, görüş gününde, sarılamadan, dokunamadan, bir camın arkasından görmek zorunda kalanlar! Hele suçu sabit değilken, suçu bile yokken, cezaevine atılmış, hakimin kesmediği cezayı peşin ödemek zorunda bırakılmış, masum tutuklular. Anneleri dışarıda ağlar, onlar içeride ağlar. Harp Okulu öğrencileri, erler, gazeteciler, KHK mağdurları.

Hediye nasıl olmalı?

Anneler Günü, perakendeci için can simidi. Yılın en çok hediye alınan günüymüş. Annenizi düşünüp de hediye almak çok güzel. Ama ne almalı? Siz siz olun, perakendecinin gazına gelmeyin. “Annenize beş taşlı yüzük!” diyenlere gülüyorum.

Evlenme teklif ettiği nişanlısı mı ki beş taşlı alyans alınıyor? Ya da eve lazım bir eşyayı alıp anneye hediye aldım ayağına getirmek yalanın büyüğü.

“Bak sana ütü aldım, eskidi deyip duruyordun!” Yeni ütü al ki gömleklerin güzel ütülensin, oh ne güzel. Annenize bir demet çiçek, telefonunuza bakmadan ona ayıracağınız bir kaç saat, en güzel hediye.

Saçını okşayın, yanağını öpün. Sevdiği gibi davranın. Zaten siz onun için en büyük hediyesiniz. Bunu unutmayın!

Annesini camın arkasından sevmek
Nuriye ve Semih'in direnişini ve sona yaklaştıklarını sağır sultan duydu ama Ankara'daki yöneticiler hâlâ duymadı Onların sakat kalmaları ya da ölmeleri hiç mi umurlarında değil?

Üç maymunu oynuyorlar cevap vermemek için

Numan Kurtulmuş, Nuriye ve Semih’i hiç duymamış! Başbakan ve Cumhurbaşkanından tık yok. Ankara’nın göbeğinde, her gün polisin bastığı, gözaltına alıp alıp bıraktığı, aylardır eylem yapan, 66 gündür de açlık grevinde olup artık geri dönülmez yola giren iki eğitimci insan, KHK ile sorgusuz sualsiz işlerinden atıldıkları, açlığa mahkum edildikleri için, kendi kendilerini açlığa mahkum ettiler ve ölüme gidiyorlar.

Bu durumda olan yüz bin kişi adına yapıyorlar bunu. Kimi bir bildiriye imza atmış, kimi bir bankaya para yatırmış, kimi bir sendikaya üye olmuş, hop, işinden atılıyorsun, başka da iş bulamıyorsun, damgalısın!

Hükümet de bu haksızlığa tepkinin yayılmasından korktuğu için görmezlikten, duymazlıktan, sessizlikten yana! Mesele iki insanın ölmesinde değil, 300 kişi öldü Soma’da, her gün birileri ölüyor Güneydoğu’da. Bu umursamazlık, insana değer verilmemezlik kahrediyor hepimizi, bu haksızlık! Ve hakkını arayamama!

Annesini camın arkasından sevmek
Gaziantep'teki o sahnede telefon videolarında ortaya çıktı, 15 kişi silah sıkıyor ve küçük çocuk önlerinde boğazından vurulup ölüyor.

Eğlenirken ölmek şart mı?

Düğün mevsimi başladı. Anadolu’da sokaklar şenlenir. Nişan, düğün sokakta yapılır ve silahlar sıkılır! Geçen yaz, böyle bir kasaba düğününde, silahlar sıkılmaya başlandığında, kimsenin itiraz etmemesine şaşakalmıştım! Bizde adettir, bişeycik olmaz diyorlardı. Kimse durun demiyor, jandarma uzaktan seyrediyordu.

Böyle gelenek olmaz olsun. Yerin dibine batsın. İşte Gaziantep’te 10 yaşında bir çocuk, boğazından vurularak öldü. Sokakta yapılan nişanda, 15 maganda, tabanca tüfek ne varsa sıkıyor ve o patırtı arasında davetliler halay çekiyor. İlkellik. Tam önlerinde oynayan küçük çocuk, boğazından vurulup yere düşüyor, iki adım daha atıp ölüyor.

Yazık günah değil mi? Kolluk kuvvetleri izin vermeyecek. Silah sıkanı alırsın içeri, bir gece yatar, sonra da sıkmadan önce düşünür!

Zaten ülke Teksas’a döndü, bari eğlenirken sıkmayın! Bugün o çocuğun annesi, anneler gününü oğlunun yeni kazılmış mezarının başında geçirecek. Ve bir başka anne, düğünde silah sıkılırken yine itiraz etmeyecek!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder