Gündem 'Ara sıra hafıza kaybı yaşıyor'

'Ara sıra hafıza kaybı yaşıyor'

Paylaş
'Ara sıra hafıza kaybı yaşıyor'

'Ara sıra hafıza kaybı yaşıyor'

Tiyatrocu Behzat Uygur, babası Nejat Uygur’un sağlık durumunda bir gerileme ya da ilerleme olmadığını bildirdi.
Uygur, yaklaşık 2 yıl önce felç geçiren babası Nejat Uygur’un 1 yıl kadar Ankara’da tedavi gördükten sonra şu anda evinde bakımına devam edildiğini söyledi. Uygur, babasının felç sonrasında ortaya çıkan "demans" nedeniyle ara sıra hafıza kaybı yaşadığını, konuşabildiğini fakat yürüyemediğini belirtti.

Nejat Uygur’un gördüğü fizik tedavi sonucunda yürüyebileceğini de kaydeden Uygur, yürüyememesinin "demans" nedeniyle babasının tedaviyi kabul etmemesinden kaynaklandığını ifade etti.

Kamuoyunda, Nejat Uygur’un sağlık durumunun kötüye gittiği ve "Artık çocuklarını tanımıyor" şeklinde haberler çıktığını hatırlatan Uygur, bunların doğru olmadığını belirterek, "Şöyle ki bu hastalıkla ilgili babamda bir gerileme yok ama ilerleme de yok" dedi. Babasının ailesini tanıdığını ve hatırladığını kaydeden Behzat Uygur, rahatsızlığının geçmişle ilgili olayları hatırlamasını engellemediğini bildirdi.
Uygur, babasının hasta yatağındayken bile mizaha devam ettiğini, oynadıkları karşılıklı oyunlarda replikleri dahi hatırladığını ifade ederek, "Şimdi biz, babam gibi düşünüp, babamın istekleri doğrultusunda hareket ettiğimiz için, Nejat Uygur’un asla hasta yatağında görüntülenmek istemediğini biliyoruz. O, hiçbir zaman sahneye sağlıksız görünümüyle, neşesiz yüzüyle çıkmadı. Seyircisi onu her zaman gülen ve güldüren yüzüyle hatırlıyor" dedi.

-"GELENEKSEL TİYATRONUN BAYRAĞINI TAŞIDI"-

Behzat Uygur, babasının "Türk Tiyatrosu"na katkılarının büyük olduğunu ifade ederek, "Türkiye’de tiyatro, bütün kitleler tarafından Türkiye’nin her yerinde seviliyorsa bunun birinci nedeni Nejat Uygur’dur. Çünkü babam, hiçbir şehir ayırt etmeden Türkiye’nin her yerine tiyatro götürmüş, oralarda bir tiyatro seyircisi oluşturmuş, geleneksel tiyatronun bayrağını hastalandığı ana kadar taşıyan bir isim olmuş ve her şeyin yabancılaştığı Türkiye’de bu geleneğe sahip çıkmıştır" şeklinde konuştu.

Nejat Uygur’un sinema ve tiyatroda her zaman ilkleri gerçekleştirdiğini, şu anda "ilk" denilen bazı şeylerin babası tarafından yıllar önce yapıldığını savunan Uygur, şimdilerde birleştirilen barkovizyon ve tiyatroyu Nejat Uygur’un 1973 yılında, "Hey Amigo Ver Salata" adlı oyununda, günümüzde çok popüler olan "stand-up"ı ise "Ümit mi Simit mi?" adlı oyunu ile yaptığını söyledi.

Uygur, babasının tiyatro hayatı boyunca siyasetçiyi de profesörü de manavı da taksi şoförünü de güldürdüğünü ifade ederek, tiyatrolarda gülmekten oyunu terk eden insanlara, bütün ciddiyetlerini kaybeden siyasetçilere şahit olduğunu ve babasının bunları hiçbir zaman sanatından taviz vermeden gerçekleştirdiğini belirtti.

-"BİRLİKTE OYNAMAYI ÇOK ÖZLEDİK"-

Kendileri için babalarının yanında çıraklık yapmanın 5 konservatuvar bitirmeye bedel olduğunu anlatan Uygur, babasının 40 derece ateşi varken bile sahneye çıktığını, "çok özel bir oyuncu" olduğunu ve babalarıyla birlikte oynamayı çok özlediklerini dile getirdi.

Uygur, babalarının tiyatro geleneğini Süheyl-Behzat Uygur Tiyatrosu olarak devam ettireceklerini ve Türkiye’nin her yerinde tiyatro yapacaklarını belirterek, amaçlarının tiyatronun girmediği yerlere tiyatroyu götürüp sevdirmek olduğunu ifade etti. Kendisi için "evdeki", "sahnedeki" ve "ustası" üç ayrı Nejat Uygur olduğunu belirten Behzat Uygur, şunları söyledi:
"Çocukken sahnede izlediğim Nejat Uygur’la bir süre sonra usta-çırak ilişkisine girdik, aynı sahneyi paylaştık uzun yıllar. Üç Nejat Uygur da farklı özelliklere sahiptir ama özünde şu vardır, Nejat Uygur, tiyatroda asla oğlunu, eşini, diğer tiyatroculardan ayırt etmez. Asla sahne üzerinde torpil yapmaz. Hak edene kadar rol vermez. Tiyatrodan içeri girdiğimizde kendisine ’baba’ demeyiz, ’Nejat Bey’ deriz. Oyun bitene kadar bu, böyledir.

Biz her zaman babamla her şeyi konuşabildik ama ’sizli-bizli’ konuştuk. Ben babamın yanında hiçbir zaman bacak bacak üstüne atmadım. Hala, hasta yatağındayken dahi atmıyorum. Babam, bunu yaparken de bize her şeyi konuşabilme özgürlüğünü vermiştir. Babam tiyatroda da evde de bize öğütlerde bulunmaz, bulunmadı. Hep yaşayarak gösterdi. Biz bir hayatı paylaştık ama bunu sadece baba-oğul olarak paylaşmadık."

Behzat Uygur, bütün kardeşlerinin tiyatro sahnesinde bir kere oynadığını ama bunu profesyonel olarak sadece Süheyl Uygur ile kendisinin devam ettirdiğini söyledi. Uygur, "Bu iş, padişahlık gibi babadan oğula geçecek bir iş değil. Bu yetenek ve gönül işidir" dedi.

-"BÜSTÜNÜN KALDIRILMASI ONU ÇOK ÜZDÜ"-

Behzat Uygur, babasını en çok üzen şeyin, İzmir Fuarı’nda bulunan Çamlık Senar Tiyatrosu’nun geçtiğimiz yıllarda yıkılması olduğunu belirterek, babasının bu tiyatroda 40 yılı aşkın bir süre oyun oynadığını anlattı. 1980’li yıllarda o dönemin belediye başkanının tiyatronun ismini "Çamlık Senar Nejat Uygur Tiyatrosu" olarak değiştirdiğini ve tiyatronun önüne babasının bir büstünü yaptırdığını kaydeden Behzat Uygur, "Nejat Uygur yaşarken büstü dikilen ilk sanatçı oldu. Bu, babamın en çok mutlu olduğu şeylerden biridir. Geçtiğimiz yıllarda ise bu tiyatronun yıkılması ve büstün kaldırılması Nejat Uygur’u çok üzdü. Bu büyük bir ayıptır. Oradaki yetkililer kimlerse artık bu kararı alan kimlerse bu ayıp onların. Ama İzmirliler değil. Çünkü İzmirliler buna tepki gösterdi" şeklinde konuştu.

"Nejat Uygur’u hatırlayan son kişi ölünceye kadar Nejat Uygur unutulmaz" diyen Behzat Uygur, babası için yapılacak en güzel şeyin ise bıraktıklarının, yaptıklarının hatırlanması amacıyla bir müze kurulması olduğunu söyledi. Behzat Uygur, Nejat Uygur geleneğinin konservatuvarlarda devam etmesi gerektiğini belirterek, 7’den 70’e kadar herkes tarafından sevilen bir sanatçı için mutlaka bir şeyler yapılacağına inandığını kaydetti.

-"TİYATROLARA DEVLET DESTEĞİ"-

Devletin özel tiyatrolara para yardımı yapmasını doğru bulmadıklarını da ifade eden Uygur, "Adı üstünde özel tiyatro. Devlet, kafeteryalara, manava, bakkala yardım ediyor mu? Yardımcı olacaksa bunu tiyatro salonları yaparak, dekor ve kostüm sağlayarak yardım etmeli. Hatta devlet tiyatrosunda çalışan, fakat oynamayan oyuncuları kadromuza alıp oynatalım. Çünkü devlet tiyatrolarında maaş alan ve oynamayan oyuncular var. Devlet mümkünse bizim tanıtımımız için destekte bulunsun ama para vermesin. Çünkü ben biliyorum ki o paralar gerçek hedefe ulaşmıyor" diye konuştu.

Aybala Arpacı / AA

2