Pazar Postası 'Aşkından kapıma dayanan milletvekili bile oldu'
Paylaş
'Aşkından kapıma dayanan milletvekili bile oldu'

Adı Ümit. Sahne adı ise Afet. Pavyon şarkıcısı.. 50 yaşında tekrar 'pavyona' döndü. Afet Hanım'ın yıllar önce çalıştığı pavyonlardaki müşterileri de öyleyabana atılır cinsten değilmiş

Röportaj: Seral Cumalı
scumali@posta.com.tr

Takma ad pavyon geleneği midir?


Herkes takma isim kullanmıyor. Ben pavyonda şarkı söylemeye ilk Ümit adıyla çıktım. Ama iyi tepkiler almadım. Çünkü Ümit kadın ismini çağrıştırmıyor; daha çok erkek ismi. Günlük hayatta da bankadan arıyorlar, “Ümit Bey” diyorlar. “Bey’ denildiği zaman bozuluyorum, “Hanım” diye düzeltiyorum. Bu beni hep rahatsız etti. Sahnede de hoş durmuyordu.

Afet çok dişi bir isim tabii. Siz mi bu ismi kendinize yakıştırdınız?

‘Afet’ gibi iddialı bir isme ben cesaret edemezdim. Ama bana yakıştırdılar; “Afet olsun senin adın” dediler. Önce bir tepki verdim, “Bunu taşımak az iş değil” dedim. Ama sonra kabul ettim.

Neden bu ismi taşıyamamaktan korktunuz?

Ben sahne dışında mütevazı, kendi halinde, sessiz sakin bir insanım. Bu ismi nasıl taşıyacağımı bilemedim.

Sizi 14 yaşında sahnelere ne itti?

Aslında daha ufak yaşta başladım. Küçücük yaşta düğün salonlarında şarkı söylüyordum. Sanatçı doğuluyor zaten, sonradan sanatçı olunmuyor!

Ailede var mıydı?

Babam.

Babanız sizi teşvik etti mi?

Hayır, ben çok zorluklarla, duvarları yıkarak sanatçı oldum. Çok mütaassıp bir ailenin çocuğuydum. Aslında ailenin kökeni Molla Sait Paşa’ya dayanıyor. Büyük halamız Mısır prensesi. Çok soylu bir sülalem var.
Pavyon deyip geçmeyin, bakın oralardan kimler geçiyor! Babam balıkçı, annem ev hanımı. 6 tane çocuk. Ailemin “kız çocuğu böyle bir alemde harcanacak” korkusu vardı haklı olarak. Bir müddet annem peşimde düğün salonlarında dolaştık. Daha ileri gitmeme izin vermediler.

Sizin için daha ilerisi neydi?

Ben daha fazla para olduğu için pavyonda şarkı söylemek istiyordum. Cazip geliyor tabii. “Pavyonda tehlike var” diye izin vermediler.

Nasıl ikna ettiniz?

Ailemi kırmadan, türlü oyunlarla onları ikna ettim.

Nasıl oyunlar?

Yalandan intihar ettim. Annem tansiyon hastasıydı; onun ilaçlarını kot pantolonumun cebine doldurdum. Boş şişeyi elime aldım, baygın numarası yaptım. Çocukluğumdan beri çok iyi de numara yaparım.
Taksi çağrıldı; hastaneye götürülüyorum. Midem yıkanacak; yalancı çıkmayayım diye cebimdeki ilaçları hastaneye yaklaşırken yuttum. Baktılar kız elden gidiyor, pavyonda şarkı söylememi kabul ettiler. Yani beni zaptedemediler.

Kaç yaşındaydınız pavyonda şarkı söylemeye başladığınızda?

20.

Ailenizin karşı çıktığı pavyon hayatının ne kadar parçası oldunuz?

Bu alemi hiç sevmem. Benim kişiliğimle zıt bir yaşam vardı orada. Ben mütevazı, evinde küçük şeylerle mutlu olan bir insanım. Onun için oradaki yaşam hiç beni cezbetmedi.
Alkol de almadığım için sahneye çıkmadan 10 dakika önce kulise gelip giyinir, çıkıp sahnemi yapar, 10 dakika sonra orayı terk ederdim. O alemden evime giren çıkan arkadaşım hiç olmadı. Oraya gelen insanları da kaale almadım. Müşteriyle oturayım, konsomasyon yapayım, onlarla çıkayım, gezeyim olmadı.

Dışlanmadınız mı?

Hayır, çok daha güzel oldu. Daha erişilmez oldum! ‘Kapımda bayılanlar, intihara teşebbüs edenler oluyordu’

Belli çok güzel bir kızmışsınız, sesiniz de öyle. Size takılanlar, belalılar, her gün izlemeye gelenler olmuyor muydu?

Olmaz mı? Kapımda bayılanlar, intihar edenler.

Neler diyorsunuz?

Benim hayatım hep böyle hareketli olduğu için bana normal geliyor; size ilginç mi geldi?

İlginç tabii benim için kimse intihara teşebbüs etmedi!

(Kahkaha atıyor)

Ciddi mi?

Ciddi! Rahmetli Atilla Kaya’yı( Ünlü tavernalar kralı. İki yıl önce sirozdan öldü) çocukluğumdan tanırdım. İlk o intihara kalkıştı. Daha çocuktuk, 16 yaşında düğün salonunda arkamda keman çalıyordu. Konservatuvar öğrencisiydi.
Kısa bir dönem çocukça çok masum bir aşk yaşadık. Benimle evlenmek istedi. Ailesi “Sanatçı gelin istemeyiz” demiş. O da intihara teşebbüs etti; kurtarıldı.

Başka?

Normal arkadaş ilişkisi içinde olduğum birisi vardı. O bana aşıktı, ama beni hiç çekmiyordu. Benim hedeflerim, isteklerim vardı. Aşkla meşkle pek işim yoktu. Ben kabul etmeyince intihara teşebbüs etti.

Neydi hedefleriniz?

Sanatçı olmak, daha da yükseğe çıkmak. Bu işin en üstü neyse oraya gelmek.

Neden gerçekleşemedi? Hatta sizi Cenk Eren’den yıllar önce Fahrettin Aslan gibi ünlü gazino patronları da keşfetmiş diye duydum...

Zamanında çok güzel teklifler geldi. Önüme açık çekler uzatıldı. Ama ben özveride bulunmadan oraya gelmek istedim. “Oraya çıkayım da ne olursa olsun” demedim.
Özveride bulunmayınca da pavyon şarkıcısı olarak kaldım. Şimdi hayatta olmadığı için çok açık konuşamıyorum. Çünkü savunması gerekir kendini. Çoluğu çocuğu var, hoş bir durum değil. Ama maalesef öyle oldu.

Ne özverisi? Birileriyle birlikte olmanız mı isteniyordu?

Anlaşmadaki maddeler çok ağırdı, daha doğrusu beni aşıyordu. Hiçbir şey için değmezdi. Çünkü insan yaşlandığı zaman geçmişi için yaşar. Bu istenileni yapmaya değmez. Şöhret nedir ki; gelip geçici bir şey. Peki sonra? Hayatınız geçmişinizden utanarak geçecek. Benim şöhret olan arkadaşlarım şimdi geçmişlerinden utanarak yaşıyorlar. Bir takım şeyleri örtbas ederek yaşıyorlar.

Kim onlar?

İsim vermeyeceğim. İnsanın ömründe başı dik gezmesi kadar keyifli bir şey yok. Şimdi burada (My Pavyon by Cenk Eren) güzel oldu. Artık bu yaştan sonra herkes uslu uslu sesimi dinliyor. Hiç kimse benimle ‘kadındır’ diye ilgilenmiyor. Ben de çok mutluyum.

Pavyonlarda şarkı söylerken çok rahatsız edilir miydiniz?

Sahnede elbisemden çekenler, kuliste kapıma dayananlar oldu. Ama onları apar topar dışarı atarlardı. Milletvekillerini pek atamazlardı, çünkü hemen ağırlıklarını koyarlardı.

Rahatsız eden milletvekilleri de mi olurdu?

Tabii, kapıma dayanana kadar, mahkemelik olana kadar. ‘Şarkı söylediğim pavyondan kadın kurtardım...’

Kimdi onlar?

İsim vermem ama mahkemelik oldum, aracılar girdi davayı geri çektim.

O eğlence hayatının arkasında yaşanan dramları merak ediyorum?

Pavyondan kadın kurtardım. İzmir’de bir genç kız çıktığı çocukla birlikte olmuş. Hamile kalmış, zaman geçmiş aldıramıyor. Aile laz, genç kız annesine açılmış. Annesi, “Baban seni öldürür” demiş. Kızı Ankara’ya tanıdıklarına göndermiş,
“Orada doğum yap, ama sakın geri dönme” diye kızı yolcu etmiş. O tanıdıkları da konsomatrismiş. Kız doğum yapar yapmaz daha lohusayken, “Hadi çalışmaya başla” demiş. Kız bana, “Abla 10 günlük bebeğim var, beni çalıştırıyorlar” dedi.
Borçlandırmışlar, senet imzalatmışlar. Kızı korkutması için de bir belalı takmışlar. Benim gözüm karadır, hemen duruma el koydum.

Kızın hikayesi nasıl bitti?

Kıza; “Tamam seni kurtaracağım” dedim. Ama pavyondan hele borçlu kadın çıkartmak o kadar zor ki! Düzgün çalıştığım için Ankara emniyeti beni çok severdi. Pavyona ani baskınlar olur, beni atlarlardı.
Emniyet de, oranın mafyası da beni biliyordu. O zaman rahmetli İnci Baba vardı Ankara’da. “Sen benim kardeşimsin; emrin olur” diyordu bana. Defterimde telefonu vardı. Bütün bunlara güveniyorum.
Patrona “Bu kızı götürüyorum pavyondan” dedim. Önüme geçtiler. “Neyse borcu getir kardeşim ödeyeceğim. Emniyetse emniyet, mafyaysa mafya gelsin” dedim. Kimse önümde duramadı aldım kızı götürdüm. Bir süre çocuğunu büyüttü, sonra kendini toparladı, gitti. Pavyonda çalışmaya zorlananlara da yardım ettim.

İlk pavyona girdiğinizde siz kendinizi nasıl korudunuz?

Evlenerek. Bu alemi bilen bir eşiniz olursa kimseyle muhatap olmazsınız. Ben bunun için yaptım ilk evliliğimi. Çok yukarılarda biri değildi, bağlamacıydı. En azından hep arkamdaydı, sahnede bile arkamda bağlama çalıyordu! Bu şekilde 4 yıl sürdü evliliğim.

Çocuklarınızın babası olan ikinci eşinizle de pavyonda mı tanıştınız?

Hayır. İş için Mersin’e gitmiştim, orada kaldığım otelin lobisinde tanıştım. Dışarıdan biriydi. Beni Ümit olarak tanıdı.

Pavyon şarkıcısı olduğunuzu söylemediniz mi?

Sakladım. Zaten kimseye söylemezdim.

Neden sizi istemez diye mi?

Beni ben olduğum için sevsin diye. Beni sahnedeki halimle değil, kendi kişiliğimle sevsin istedim. Zaten sahnede beni görüp aşık olanlara hiç prim vermedim.

Sonra söylediniz mi?

E tabii.

Ne dedi?

Onu şarkı söylediğim yere götürdüm. Beni dinledi, bir de öyle aşık oldu bana. Sonra evlendik.

Ne iş yapıyordu?

İtalyan bir şirkette pazarlama müdürüydü. Çok zeki, çok özel bir insandı.

Hep o aşık oldu diyorsunuz? Ya siz?

Zekası beni etkiledi. Benim aşkla işim pek olmadı.

Niye?

Ben aşkı bilmesem de en azından aşık olanları biliyorum. Bana aşık olup kapılarda yatanları, intihara teşebbüs edenleri biliyorum. Aşk öyle bir şey ise ben aşık olmadım demekki. Beni ağlarken kimse görmemiştir. O derece kontrollüyüm. Belki onun için aşık olmamışımdır. Ama beğendim, sevdim.

Mantık evliliği miydi?

Hayır, zekasına hayran oldum. Aşktan çok büyük bir beğeniydi benimki.

Pavyondan nasıl çıktınız; evlenip mi?

O dönem sahneye veda kararı almıştım. İstanbul’da sahne alıyordum, pavyon ortamı çok kötülemişti. Mafyaların kol gezdiği, sahnelerde silahların patladığı dönem. Cebine iki silah takan çoluk çocuk “Mafyayım” diye ön masalardaydı. Öyle evimi kurşunladılar zaten.

Niye kurşunladılar?

İstedikleri eseri okumadım diye.

Hangi eser?

Silemezler Gönlümden. ‘Sahnede şarkımızı söylemedim diye çocukluk aşkım evimi kurşunladı’

Neden okumadınız?

Çocukluk aşkım Atilla Kaya ile bizim şarkımızdı Silemezler Gönlümden. Yıllar sonra Şişli’de Astoria’da sahne alıyorum. Silahlı iki çocukla ön masada oturuyor.
Zilzurna sarhoşlar. Ben evlenmiş ayrılmışım, o evlenmiş ayrılmış, uzun yıllar birbirimizi görmemişiz. Atilla, ‘Silemezler Gönlümde’yi söylememi istedi. Programın sonu, Şişli Emniyet Müdürü’nün de istek şarkısı var. Onu kırmayayım, Atilla’ya nazım geçer dedim. Son şarkıya girdim, anladı söylemeyeceğimi, bana bir çiçek uzattı, “Eğer söylemezsen sıkacağım” dedi. “Hadi o zaman sık; söylemeyeceğim” dedim. Gece uyuyorum, silah sesiyle uyandım. Atilla evi kurşunlamış. 8 yıl hapisle yargılandı. Sağmalcılar Cezaevi’nde Enis Karaduman’la (ünlü kabadayı) ahbap olmuş. Enis Karaduman bana iki adamını gönderdi, “Davayı çek” diye.

Çektiniz mi?


İstersen çekme!

Nasıl bir hayatınız oldu sonra?

Rahmetli eşimle evlendikten sonra çok mütevazı yaşadım. Halen de öyle, evimde 14 yaşında kızım ve 8 yaşındaki oğlumla çok mütevazı yaşıyorum. Sahnenin dışında abartılı bir hayatım zaten olmadı.

Eşiniz neden vefat etti?

Çok genç yaşta kalp krizinden vefat etti. 5 sene oldu onu kaybedeli.

Sonra ne yaptınız?

Annem Gölcük’te ve çok yaşlandı. Tek başına kalamıyor. 1.5 sene önce çocuklarla birlikte yanına taşındım. Ankara’da gelinlik, abiye üzerine bir moda evi açmıştım, Gölcük’te de aynı işi yapayım diye düşünürken, Cenk (Eren) beni buldu.

Nasıl buldu sizi?

Zor değil bizi bulmak. “Ben pavyon açıyorum” dedi. “Ay Cenk şaşırdın mı, ne pavyonu bu saatten sonra. Ben bu işi bıraktım, artık yapmayacağım” dedim. Kilo da almışım, iyice kendimi bırakmıştım.
Beni ikna etti. Çok şükür iki ay sonraya bile rezervasyonlar var.

Şöhret sizi yine pavyonda yakaladı!

Benim kaderim bu! Kurtulamadım hiç pavyondan.

Şimdi sahnede en çok hangi şarkıyı söylerken geçmişe gidiyorsunuz?

Silemezler Gönlümden. Atilla Kaya ile çocukluk aşkımın şarkısı...

8

Haberin Devamı