Pazar Postası 'Aşkta eli açık olmak lazım...'
Paylaş
'Aşkta eli açık olmak lazım...'

'Aşkta eli açık olmak lazım...'

Ünlü tiyatrocu Can Gürzap, bu sezon ‘Kim Bu Adam?’ adlı oyunla tiyatroseverlerin karşısında. Bir yandan da Ayda Aksel ile anne-baba rolünde izleyeceğimiz ‘Bir Avuç Deniz’ adlı filmin çekimleri sürüyor. ‘Kurtlar Vadisi Pusu’da Davut Tataroğlu rolü ise kendi deyimiyle şöhretini artırdı. Ayaspaşa’da kurduğu Dialog Anlatım İletişim Okulu’nda yıllardır etkili konuşma öğreten Can Gürzap’la buluştuk, tiyatrodan aşka, her şeyi konuştuk...

Seral Cumalı

scumali@posta.com.tr

¦ Eski tiyatro seyircisi artık yok deniliyor; yeni tiyatro seyircisi nasıl?

Eskiden bayramlarda tiyatrolar dolardı, şimdi kurban bayramında koymayı düşündüğümüz oyunu kaldırdık korkudan. Çünkü bayramda İstanbul boşalıyor. Maçlar ve diziler de çok etkiliyor. ‘Aşk-ı Memnu’nun son bölümü var diye İzmir’de seyirci o gün oyun koymamızı istemedi. Bu şartlar altında tiyatro yapıyoruz. Maalesef seyirci azaldı. 30-35 lira pahalı geliyor insanlara. Ben kendi tiyatromda fiyatı indirmeyi düşünüyorum.

¦ Bu sezon sahnelediğiniz ‘Kim Bu Adam?’ nasıl bir oyun?

İnsanın toplum içindeki bunalımlarını ve kendi kendine fazla gelmesini anlatıyor. Herkes kendinden bir şey bulacak.

¦ Sizin de oyundaki gibi yanlış bir evde olduğunuzu düşündüğünüz, çıkmaya çalıştığınız, kapıların kilitli olduğu zamanlar oldu mu?

Kabus! Ben yaşamadım, çünkü istediğim işi yapma olanağına sahip oldum. Sırf tiyatroya değil; her şeye kafa taktım, öğrenmek için çok çaba gösteriyorum. O bakımdan mesleğimin her alanında, hocalık, çevirmenlik, oyunculuk, rejisörlük, hepsinde de başarılı oldum.

¦ Babanız ünlü tiyatro oyuncusu Reşit Gürzap, isim babanız Muhsin Ertuğrul. Zaten kader ağlarını siz doğarken örmüş!

16 yaşındaydım; Robert Kolej’de okurken sınıfta kalınca babam beni oradan aldı; Kadıköy Maarif Koleji’ne verdi. Muhsin Bey beni çağırdı, “Pitır Pen’i (Peter Pan) çevireceksin, oynanacak” dedi. Çevirdim, hakikaten de oynandı. Devlet Tiyatrosu’nun en genç çevirmeni benim. Sonra 4 oyun verdi, onları da çevirdim. Böylece Devlet Tiyatrosu’na çevirmen olarak girmiş oldum.

¦ Tiyatro oyunculuğu nasıl başladı?

Sinemacı olmak istiyordum; babam, “Eğitim olmadan olmaz” dedi. Yine tiyatrocu olmazdım ama 1962 yazında Karaca Tiyatrosu’nda Ankara’dan gelen ‘Bernarda Alba’nın Evi’ oyununu seyrettim. O kış Ankara’ya gidip 4 oyun izledim; her oyunda yer yerinden oynuyordu. O zaman tiyatrocu olmaya karar verdim ve konservatuvara girdim. Dördüncü sınıftan itibaren Devlet Tiyatrosu’nda hep başrol verdiler; “Öğrenciye niye rol veriyorsunuz” diye eleştiriler oldu. Sonra Mahir Canova, “Seni Londra’ya gönderiyoruz; sen iyi hoca olursun” dedi. 1.5 sene Londra’da kaldım, çok iyi eğitim aldım. Kapılar bana hep açıldı ama herhalde bende de bir şey vardı ki açtılar...

¦ Sinemacı olmak istiyordunuz; tiyatrocu oldunuz... Başka ne olmak isterdiniz?

İyi bir şarkıcı olmak çok isterdim. Babam operet sanatçısı, çok güzel sesi vardı. Annem ev kadını ama sesi fena değildi. Kulağım iyi, belki biraz uğraşsaydım olurdu.

¦ Sinema da yaptınız. Bunda galiba yakışıklı olmanızın payı vardı?

Televizyonun ilk yıllarında dramalarda çok oynadım. Fiziğimin de etkisi olabilir ama sinemacılar ve tiyatrocular daima yeni yüz ister.

¦ En son ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ dizisinde seyrediyoruz sizi. Oynama nedeniniz para mı?

Ben sevdim, Kurtlar Vadis Pusu’da hala da severek oynuyorum.

¦ Neyini sevdiniz?

Rolü sevdim, oturdu bana. Ben dizi seyretmem, başı sonu belli olan şeyleri, sinemayı tercih ederim. Kurtlar Vadisi’ni de seyretmezdim. Herkes bu dizinin vurdusuna kırdısına laf ediyor; seyrettirme çocuğuna, zaten çocuğun ne işi var o saatte televizyon karşısında. Ama bu dizi enteresan şeyler söylüyor. Güncel ve önemli noktalara parmak basıyor. Anlatımı ve senaryosu iyi. Maddi olarak da beni tatmin ediyor. Ben çok dizi yaptım, ama bunun getirdiği şöhret inanılmaz oldu.

¦ Nasıl?

Evvelden sokakta 10 kişiden biri tanıyorsa, şimdi 10 kişiden 7’si tanıyor.

¦ Sadece sizi seyretmek için tiyatroya gelen kadınlar oldu mu?

(Gülüyor) Nereden bileyim? Olmuş olabilir...

¦ Kadın-erkek ilişkilerini konu alan oyunlar sahnelediniz... O ilişkilerde siz nasılsınız?

Benim bir özelliğim yok; genelde erkekler nasılsa ben de öyleyim. Bundan önceki üç oyun kadın-erkek ilişkileri üzerineydi: Gönül Hırsızı, Bana Bunu Yapma, Evliliğe Gelince. İlk oyunda, eski karısı, şimdiki karısı, bir de çıtırı var; hepsini idare ediyor. Çok zor bir şey kolay değil, hem maddi hem manevi. Fransızlar ‘Cinque- Sept’ derler, yani 5-7. 5-7 arasında zamparalık yapar erkekler Fransa’da. 5’te işten çıkar, 7’de evde olur.

¦ Sizin böyle durumlarınız oldu mu?

Yok... Saate bağlandırmadım tabii!

¦ Evliliğe gelince?

Zor bir iş tek eşlilik. Kadın için de erkek için de zor.

¦ Arsen Gürzap’la 30 yıl sürdürdünüz ama...

Millet neler yaptı! 30 sene içinde üç dört defa evlenenler oldu.

¦ Boşandınız ama okuldaki iş ortaklığınız devam ediyor. Eğer iş ortaklığı olmasaydı dostluğunuz devam eder miydi?

Eder tabii, iki kızımın annesi.

¦ Ayrıldıktan çok sonra; “O kadar yoğundum ki boşanmaya gerek görmedim” diye bir açıklamanız olmuştu. Neydi o açıklama?

Vaktimiz yoktu değil, gerek duymadık anlamında bir şeyler söylemiştim; yanlış anlaşıldı.

¦ Evliliğinizi çapkınlık mı yıktı?

Hayır.

¦ Kim Bu Adam’ı çeviren Ayşegül Bilgen’le birliktesiniz.

Gazetelerde bir kutlamada ona şarkı söylediğiniz yazılmıştı. Romantik misiniz? Ben şarkı söylemeye kalksam millet kaçar gider. Bir arkadaşımızın doğum günüydü, herkes söylerken şarkıya eşlik etmişimdir.

¦ Peki aşk?

Aşk bir hastalıktır. Ama gerekli olan bir hastalıktır. Onsuz da olmaz, onunla da... Başınıza gelince içiniz acır. Bir şey sizi acıtıyorsa bu pek konforlu bir yaşam tarzı değildir. Ama acıyı çekmeden onu sürdürebiliyorsanız o insanla birliktelik dünyanın en güzel şeyi.

¦ Siz verici bir erkek misiniz?

Birlikteliklerde eli açık olmak gerekir. Eli açık olmak derken; paradan söz etmiyorum. Duygularınızda olsun, vereceğiniz tavizlerde olsun eli açık davranmak gerekir. İki kişi aynı düşünmeyebilir; onu problem haline getirmemek lazım. Bizim gençliğimizde evlenilirdi, şimdi öyle bir şey de şart değil üstelik...

3

Haberin Devamı