Erkut Can Aziz Hoca'ya devlet ayıbı
HABERİ PAYLAŞ

Aziz Hoca'ya devlet ayıbı

Haberin Devamı



Nobel Ödüllü Aziz Sancar Türkiye’deki 2 gününde yine Atatürk ve Cumhuriyet söylemleriyle gündem yarattı. Cumhurbaşkanı ve eşi ile yemek yediler, Başbakan ve eşi ile kahvaltı ettiler. Ve tabii Atasını ziyaret etti. Toplu geçişlerde halk tabii ki dua ediyordu ama, böylesine bir protokol ziyaretinde ilk defa mozolenin önünde Fatiha okuyan hocamızı gördüm, etkilendim.

Ve bir soru: Cumhurbaşkanı ile Sancar’ın görüşmesi neden basına kapalı yapıldı acaba? Sanki iki devlet başkanı konuşuyor. Ya da ülke için bir karar alınacak. Üstelik Amerikalı eşi ve manevi kızı da varken. Neyse bunu geçtik. Peki Aziz Hoca bir Devlet Üstün Hizmet Madalyası’nı da mı hak etmedi? Neden esirgendi acaba... Ayıp oldu ayıp. Belki 19 Mayıs’ta geldiğinde bu ayıbımızı kapatırız.

NEREDE BU BUZDOLABI


Geçen hafta Güneydoğu’da çatışmaların yaşandığı ilçelerden, mahallelerden sivilleri kurtarın demiştim. İşte bu sivillerden gidecek yeri olan 200 bin kişi kaçıp kurtuldu. Bu imkanı olmayanlar ise adeta evinde ölümü bekler oldu. Kaçanlar döndüklerinde evlerini bulabilecekler mi o da meçhul. Çünkü sokaklara kurulan barikatlar tank atışı ile yok edilmeye çalışılıyor. Harp gibi. Gibi değil, savaş bu! Tankın attığı bu top mermisi barikatı dağıtıyor tamam da, etrafı da dağıtıyor. Sokağa çıkma yasağı yine bir süreliğine kaldırılırsa göreceğiz nelerin dağıldığını. Mahallelerin ne hale geldiğini. 90’ları geçtik. Beterin beteri oldu. Hep iyi niyetin eseri bu. Göz yummanın neticesi. Yazık. Diyarbakır güneyin Paris’i olacaktı, Halep’i oldu. Ve artık nereye saklandıysa o buzdolabından barış sürecinin çıkarılıp, barışın bir yolunun bulunması zamanı geldi. Bu süreç bir terör örgütünün ihtirasına kurban edilmemeli. Kürt vatandaşlarımızın gelecek ümitleri yok edilmemeli. Güvenlik güçlerimizin ve ailelerinin umutları da unutulmadan. Ve millete ‘İstikrar ve huzur demek ki buymuş’ dedirtmeden...

Yorulmayın...




Tunus’ta 140 milyon yıl öncesine dayanan dinozorlara ait 100 ayak izi bulunmuş. İlahi. Gelselerdi Türkiye’ye siyasette, sporda bu dinozorların canlısını bulurlardı. Hem de dağda, bayırda, çölde dolaşacaklarına, makam odalarında ağırlanırlardı. Yine de gelsinler. Belki bu izler bizimkilerin Tunus seyahatlerinden kalmadır, onu tespit ederler hiç olmazsa.

MERAK SADECE

Global Holding’in 50 milyon dolarlık bir yatırımla gerçekleştirdiği Van Alışveriş Merkezi yani VAN AVM açıldı. 90 markayı, yemek ve eğlenceyi bir araya getiren merkezin sadece Vanlıları değil, çevre illeri, hatta sınır komşularını bile sevindirdiği muhakkak. Açılışa Van Valisi katılmadı. Ben de merkezin logosu için seçilen renklere katılamadım. Logodaki 4 renkten olmasa da olur mavi dışındakiler neden, nasıl seçildi ve Global Holding tarafından da onaylandı anlayamadım. Mutlaka bir nedeni vardır. Karışımla elde edilecek binlerce renk varken seçilen bu 3 renk, merkezin bahçesinde buzağı aramaya gerek kalmadan tesisin duvarına çakılmıştı. Neyi anlattığını açıklarlarsa ben de size naklederim.

Soyadı uyumu



Yılların hariciyecisi, hatta seçim hükümetinin Dış İşleri Bakanı, bugünün ise Dış İşleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu. Hem işinin, hem de soyadının hakkını veren devlet adamı. Bir zamanlar Demirel’in dışişleri başdanışmanıydı. Herhalde ondan çok şeyler kapmıştır ama bir şeyi kapamamış. Hiç lafı uzatmaya gerek yok. Fotoğraflara bakın ne demek istediğimi ve sayın müsteşarın hiç hata yapmadığını siz de göreceksiniz. Bu yaştan sonra da yapmaz artık.

Görülen lüzum üzerine...

Musul’a asker, Katar’a (Ne gereği varsa) üs derken, şimdi de Beşika olayı çıktı başımıza. En sonunda IŞİD’e füze attırdılar. Dış politika yanlışlarımıza karşılık Irak’la birlikte ABD de “Tüm askeri varlığınızı çekin” diyor. Uyarı bunlar. Zırvalarına 7/24 devam eden Putin’e de “Hadi bakalım Suriye üzerinde uçsunlar görelim. Anında imha edilirler” bile dedirttik. İnşallah ‘görülen lüzum üzerine’ askerlerimizi bölük börçük değil, toptan çekeriz. Mehmetçik, içeride zaten şehit oluyor bir de orada olmasın. 4 yaralı ile bırakalım bu işi. Eğitim vereceksek, şartsa Türkiye’de verelim. Şimdi, batının yıllardan beri ‘çek’ dediği Kıbrıs’taki askerlerimize geliyor sıra. Türk ve Rum tarafının görüşmeleri iyi yolda giderken, AB ile başlayan görüşmelerin şartlarından biri de mutlaka bu askerler olacak. Görünen o ki, bu çekilmeye de ‘tanzim, güç kaydırma’ gibi bir kılıf bulup onu da yapacağız. Yazın bir kenara.

İLAHi DOKTOR


Akıl hastanesinde doktor
koğuşları gezerken hastalardan
birinin bir şeyler yazdığını görür:
- Kolay gelsin ne yazıyorsun?
* Mektup yazıyorum...
- Yaaa kime peki?
* Kendime.
- Ne yazdın peki?
* İlahi doktor bey siz deli misiniz? Mektubu daha almadım ki nerden bileyim ne yazdığını.

Buzdan Türkiye




Güzel bir haber. Hollanda’nın Zwolle kentinde 6’ncı kez düzenlenen Buz Heykel Festivali’nde bu yıl Türkiye de var. Kapadokya, Pamukkale, Ayasofya’nın buzdan heykelleri önünde Peri Bacaları ve Semazenler harika bir görsel şölen yaratıyor. 16 ülkeden 42 buz heykel sanatçısının eseri olan festival sayesinde, turizmdeki negatif durumu pozitife çevirmeyi amaçladıklarını söyleyen Türk yetkililer, ayrıca Türk el sanatları ile de nihai tüketiciye ulaştıklarını belirtiyorlar. Hollanda’ya giderseniz, 2 ay sürecek bu buz festivaline mutlaka uğrayın. Türkiye görüntüleri ile siz de gururlanın.

Vesayet mi?

Başbakan olduğu ilk günden beri, ‘Vesayet altında bir başbakan’ yaftası ile dolaştırıyoruz Davutoğlu’nu. Yoksa yanılıyor muyuz? Baksanıza, Rus uçağını düşürme emrini o vermiş. Irak’a tanklarla giren askerlerimizin giriş ve bir kısmının çıkış emri de ondan çıkmış. Öyle diyor. Peki hani nerede vesayet? Bu ülkenin bir güvenlik kurulu, bir de başkomutanı varken, yoksa ‘Gibi yapma’ siyaseti mi bu?



Haydaaa!!!


4 yıl sandığa gitmeyeceğiz diye seviniyorduk, Cumhurbaşkanımız bu sevincimizi kursağımızda bıraktı. Orada da kalacak galiba. Baksanıza, iki referandum planlamış Cumhurbaşkanı. Yeni anayasa da millete sorulacakmış, başkanlık sistemi de. Ayrı ayrı da olabilirmiş, aynı zamanda da olabilirmiş. İtiraz etmezmiş. Çünkü milletin kahir ekseriyetle ‘evet’ diyeceğinden eminmiş. O planladığına göre iş bitmiş demektir. 330’u bulmak için gereken girişimler de tabii.

İNADINA...

Hürriyet Gazetesi’ne saldırı olayındaki konuşmaları ile gündeme gelen kısa dönem AK Parti milletvekili Abdürrahim Boynukalın’a yeni bir aferin ödülü verildi. Bugün yapılacak AK Parti Gençlik Kolları toplantısında başkanlığı bırakacak olan Boynukalın, Gençlik ve Spor Bakanı’nın yardımcısı oldu. Söylemleri ve düşünceleri ile gençliğe yön verecek, örnek olacak. Yani engin birikimi heba olmayacak. Dokunulmazlığı olmayacak ama ne fark eder. Zaten ağabeyleri dokundurtmuyorlar ki.

- Bir insan saçının 3 kg ağırlığı kaldırabileceğini,
- Uyluk kemiğinin betondan daha sert olduğunu,
- Bir penisin insanın başparmağının 3 katı olduğunu,
- Bir yiyeceğin mideye 7 saniyede indiğini,
- Kadın kalbinin erkek kalbinden daha hızlı attığını,
- Bir insanın dengede durabilmesi için 300’den fazla kasının çalıştığını,
- Kadınların bu yazının tamamını okuduğunu,
- Erkeklerin ise hala başparmağına bakmakta olduğunu.
Biliyor muydunuz?

CIZZZ...


Espri yapmak zeka işidir. Espriden anlamakta zeka işidir. Espriyi ciddiye almak ise GERiZEKALILARIN işidir...

Kürdistan kurulursa

Araştırmacı Altay Metehan’dan kısa bir not. Diyor ki: “Irak şu an 3 parça. Kürtler, Şiiler ve IŞİD. Ama bunu resmileştiremiyorlar. Sebebi ise Atatürk’ün 1926 Ankara Antlaşması. Bu antlaşmaya göre, Irak toprak bütünlüğünü kaybettiği an, Türkiye, Musul ve Kerkük üzerinde hak sahibi oluyor. Mustafa Kemal öylesine bir dahiydi ki, 90 yıl önce yaptırdığı tek bir antlaşma sayesinde Kürdistan kurulamıyor. Çünkü, Kürdistan resmi olarak kurulduğu an, Türk ordusu (Bugünkü gibi gizlice ve eğitim gerekçesi ile değil) Musul ve Kerkük’e girecek. Antlaşma böyle diyor.” Bu Metehan’ın tezi. Antitezlere ise sayfamda yer var. Bilesiniz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder