Aziz Nesin kitabı okumamış kalmamalı!

Aziz Nesin’in ilk kitabı 1946’da yayınlanmış. O günden bu yana basılan kitapların sayısını çıkarmışlar, toplam 10 milyon 780 bin kitap! İşlerin başına geçen oğlu Ali Nesin, matematikçidir, böyle meraklara girmesi normal. Ama sonuç da çarpıcı. Ülkemizde her on bin kişiden biri kitap okuyormuş. Ve bu ülkede 10 milyon kitap basılmış.

Oğlu diyor ki “Gazete ve bankaların hediye olarak dağıttıklarını, ince fasikülleri saymayalım; asıl ünlendiği 1955’den sonrasına bakalım: yıllık ortalama 100 bin kitap! Nüfusa ortalaması 2,37 oluyormuş, dedim ya adam matematikçi. her bin kişiye yılda 2.3 Aziz Nesin kitabı düşüyor. En çok 1975’de basılmış kitapları 300 bine yakın. Nesin Yayınevi’nin kurulduğu 2005 yılından bu yana ortalama yıllık satış, sıkı durun; 130 bin dolayında! Üstelik her yıl da artıyormuş.

Kitap hediye edin!

Son beş yılda ortalama 166 bin olmuş. Ama Ali Nesin tatmin olmamış. Çünkü nüfus artmakta, oran düşmekte. Genel ortalama bin kişiye 2.37 iken 2.14’e, yüzde onluk bir oranda düşmüş. Aziz Nesin Vakfı’nın bel kemiği kitaplar olduğuna göre okutulacak çocuklar, yapılacak işler varken hoşlanmaması doğal.

Gençler mi okumuyor, daha fazla okumalı diyor ve ekliyor: Yılbaşına eşinize, dostunuza, özellikle de gençlere Aziz Nesin kitabı hediye edebilirsiniz. Türkiye’nin en çok okunan ve güldüren yazarı fikirleriyle, mizahıyla hâlâ yaşıyor ve okumakta yarar var!

Açlığa ve ölüme terkedilen canlar

Kütahya Barınağı’ndan gelen haberler bütün hayvanseverleri isyan ettirdi! Barınaklar, yani Rehabilitasyon Merkezleri, belediyelerin zorunlu olarak yapmaları gereken bir hizmet ama aslında TOPLAMA KAMPI’ndan farkı yok! Burada sokaklardan topladıkları hayvanları, demir parmaklıklar arkasında hapsedip, aç bırakıp, tedavi etmeyip, soğuk taş üzerinde tir tir titreyerek açlıktan birbirlerini parçalayıp yemelerine seyirci kalınıyor, güçlüler özellikle yavruları parçalıyor! O hayvanlar sokakta bir biçimde, kendileri yiyecek buluyor, yaşıyor


37 köpek tedavi edilecek

Bakamıyorsanız niye topluyorsunuz, topluyorsanız niye bakmıyorsunuz? HayKonfed Başkanı Nesrin Çıtırık, önce sorumlu veterinerle, sonra da Kütahya Belediye Başkanı, Başkan Yardımcısı ve Sağlık Müdürü ile görüşmüş. Bir hayvan aktivisti olan Işkın Moğalalcı da devreye girdi. Buradan 37 köpek nakledildi.

Tedavileri yapılacak, mümkünse yuvalandırılacaklar. Ya diğerleri? Kütahya Belediyesi niye bu hayvanlara bakmıyordu? Herkes çok üzgünmüş, gereken yapılacakmış, her türlü imkanları varmış ama veterinerler ilgilenmiyormuş! İnanamıyorum. İlgilenmiyorsanız o görevde işiniz ne?

Sorun zihniyet

Burayı hiç mi biri denetlemez? Ya da denetleyip Orman Bakanlığı’nın yaptığı gibi “Hiç bir sorun görülmemiştir” diye mi rapor verir? Bu tek örnek değil, kaçıncı; Sakarya’dan, Elazığ’dan her yerden satın alınıp sonra sokağa terkedilen cins köpeklerin acıklı hikayeleri geliyor.

Ormanlar açlık ve soğukla mücadele eden, yardımseverlerin hayatta tutmaya çalıştığı hayvanlarla dolu. Hele hava da bu kadar soğumuşken hayvanların daha çok ve sık yemesi lazım ki yaşama tutunabilsinler. Tabii nerede o yemek? Sorun iki veterinerin üzerine yıkılarak geçiştirilemeyecek kadar büyük.

Sorun zihniyet. Onlara canlı değil, çöp gözüyle bakıyorlar, veterineri de, belediyecisi de, satın alıp bakamayan ailesi de. Kurtulunması gereken çöp! At, kimse görmezse ölürler, biter. Bu arada hayvanseverlerin, derneklerin birbirleriyle anlaşamamaları da ayrı bir sorun, oraya hiç girmiyorum!