Siyaset Bahçeli: Anayasa için uzlaşma komisyonu oluşturulmalı
Paylaş
Bahçeli: Anayasa için uzlaşma komisyonu oluşturulmalı

Bahçeli: Anayasa için uzlaşma komisyonu oluşturulmalı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "İhtiyaç duyulacak değişikliklerin, Anayasanın, gerçek bir ’Toplum Sözleşmesi Belgesi’ olması için mümkün olabildiğince geniş bir uzlaşmayla gözden geçirilmesi ve gerekli değişikliklerin iç dinamikler hesaba katılarak yapılması şarttır" dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türk milliyetçiliğine düşünce ve eserleriyle katkılarda bulunmuş merhum Alparslan Türkeş’in yol arkadaşlığını yapmış Prof. Dr. Reha Oğuz Türkan ile MHP Sivas Şarkışla eski ilçe Başkanı Tevfik Çiçek’in vefatından dolayı taziyelerini iletti.

Haiti’de yaşanan depremden dolayı üzüntülerini dile getiren Bahçeli, Marmara Depremini anımsatarak hükümetin ve yerel yönetimlerin olası depremlerde kayıpları en aza indirmesi amacıyla bütün tedbirlerin alınmış olması dileğinde bulundu.

Bahçeli, her siyasal partinin ülkesi için düşündüğü projeleri gerçekleştirme yolunda elde edebileceği en büyük imkanın "tek başına iktidar" olduğunu belirterek, sorunları çözmek ve projelerini hayata geçirmek isteyen bir hükümet için 7 yıl 2 aylık sürenin yeterli olduğunu savundu.
Türkiye’nin yıllardır yaşadığı kronikleşmiş siyasal istikrarsızlıkları ve ağır sorunlarını aşabilmek için AK Parti’ye 2002 yılında büyük bir fırsat verildiğini ifade eden Bahçeli, "AKP hükümetleriyle geçen 7 yılı aşan süre israf olmuş, bu zihniyetle geçecek gelecek günlerin de acil çözüm bekleyen temel meseleler açısından bir sonuç vermeyeceğini hepimize göstermiştir. Bugüne kadar yaşadıklarımızın tecrübesi, önümüzdeki dönemlerde de AKP’nin yapacaklarını değilse bile yapamayacaklarının neler olabileceğini tereddüte mahal vermeyecek şekilde ortaya koymuştur" diye konuştu.

AK Parti hükümetiyle yaşanmaya devam edilecek bir gelecekte, "daha mutlu bir toplum, daha müreffeh bir hayat, daha huzurlu bir aile, daha onurlu ilişkiler, daha fazla kardeşlik, daha fazla kucaklaşma" olmayacağını savunan Bahçeli, toplumun bu gerçeği gördüğünü, hükümeti ve kadrolarını sorgulamaya başladığını söyledi.

"OYNANMAK İSTENEN OYUN BUDUR"

Devlet Bahçeli, Başbakan ve ekibinin son aylarda hakim olan duygularının, sürekli geçmişin konuşulduğu, başarısızlıklara mazeretlerin ve bahanelerin üretildiği, muhalefetin, iktidar yıllarının eleştirildiği, sıkışıldığı yerde de hakarete başvurulduğu ucuz demagoji olarak öne çıktığını ileri sürdü.

Bu emarelerin başarısız siyaset anlayışının ve yönetemeyen iktidar zihniyetinin işaretleri olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu gelişmelerle beraber hükümetin ömrünü tamamlamış olduğu ve uzatmaları oynamaya çalıştığı da ortaya çıkmıştır. Bu itibarla AKP’nin artık daha yüksek sesle dile getirdiği anayasa değişiklikleri konusuna bu açıdan da bakılmasının yararlı olacağı düşüncesindeyim. Hükümet, yıllardır sağlayamadığı huzurun, refahın, kalkınmanın ve adaletin sorumlusunu 7 yılın sonunda bulmuş ve Anayasayı işaret etmiştir. Başbakanın ve hükümetinin çizdiği tabloda, yoksulluğun, yolsuzluğun, terörün, gerginliğin, kutuplaşmanın, işsizliğin ve çaresizliğin nedeni yıllardır ülkeyi açmaza sürükleyen AKP zihniyeti değil, Anayasanın maddeleridir.

Zannedersiniz ki, Anayasa değişince bolluk bereket yağacak, yolsuzluklar önlenecek, yandaşlar kayrılmayacak, terör ve bölücülük son bulacak, AKP zihniyetinin isteyip de bir türlü yapamadığı iyi şeylerin önündeki tek engel de ortadan kalkacaktır. Oynanmak istenen oyun budur. Bugüne kadar başarısızlıklarına maddi ve manevi bahaneler ve istismar alanları bulabilen hükümetin denemediği son istismar alanı Anayasa kalmıştır ve şimdi de bu şansını denemeye çalışmaktadır."

Anayasalara "iktidarların sıkıştığı yerde, çözümlerin tıkandığı anda demokrasiyi ve hatta Türkiye’yi kurtarma" misyonu yüklemenin abartılı bir talep olduğunu söyleyen Bahçeli, Anayasa değişikliğiyle ilgili 2002’de yaptığı grup toplantısındaki görüşlerini anımsattı.

TOPLUM SÖZLEŞMESİ BELGESİ

Bir ülkenin işleyiş ve ilerleyişinin, toplumun bir arada yaşama iradesinin yazılı bir beyanı olan anayasaların, kutsal metinler olmadığını vurgulayan Bahçeli, anayasaların değiştirilebileceğini söyledi.

İlk yazılı Anayasa tecrübesinin 1876 Kanun-u Esasi olduğunu, geçen 5 çeyrek asırlık dönemde, 5 defa Anayasa yapıldığını ve birçok kez de ciddi kapsamlarda Anayasa değişiklikleri gerçekleştirildiğini kaydeden Bahçeli, Anayasa ve Anayasa değişikliği konusunda uzlaşma alanlarına dikkati çekti.

"Sosyal uzlaşma", "siyasi uzlaşma", "ekonomik uzlaşma", "hedeflerde uzlaşma" tanımları yapan Bahçeli, "Adına ’millet’ dediğimiz böylesi bir karmaşık ve her bireyi kapsamasını esas aldığımız uzlaşma alanlarının yazılı metinleri olan anayasaların da ancak toplumsal bir mutabakatla hazırlanması kaçınılmazdır. İhtiyaç duyulacak değişikliklerin, Anayasanın, gerçek bir ’Toplum Sözleşmesi Belgesi’ olması için mümkün olabildiğince geniş bir uzlaşmayla gözden geçirilmesi ve gerekli değikliklerin iç dinamikler hesaba katılarak yapılması da şarttır" diye konuştu.
Partisinin, anayasaların değişmez kurallar bütünü olarak görmediğini, Anayasayı değiştirme konusunda milli hassasiyetler haricinde menfi düşüncelere sahip olduklarını bildiren Bahçeli, Anayasa değişikliklerine münferit bir girişim olarak değil, milletin hizmetine odaklanmış bir idari yapılanma ve toplumsal gelişim projesinin bir unsuru olarak yaklaştıklarını söyledi.

"DEĞİŞİKLİĞE GÜVEN DUYMAMIZ MÜMKÜN GÖRÜLMÜYOR"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Anayasa değişikliklerini demokrasinin gelişmesi ve kurumsallaşması çerçevesinde ele aldıklarını da belirterek,"Ancak, bütün bu iyi niyetli yaklaşımlarımıza karşın, Anayasal ve yasal zeminini iyileştirip zenginleştirmenin yanında, ona hayat verecek seviyeli ve ilkeli siyaset kültürünü geliştirmek için de samimi ve kararlı olmak gerekmektedir ve bu konuda siyaset aktörlerinin mesafe aldıklarını söylemek zordur"dedi.

Siyasetin gerçek ve doğru bir süreç haline gelmesi, demokrasinin gelişmesi ve yerleşmesinin, uygun bir zihni iklim ve aktörlerin varlığına bağlı olduğunu söyleyen Bahçeli, hem siyaset hem de fikir dünyasında zihniyet dönüşümü yapmadan verilecek kararların bir anlamı olmadığını ifade etti.

Bahçeli, "Ne kadar mükemmel anayasalar çıkarırsanız çıkarınız, siyaset, eğer ince rekabetten uzaklaşır, bölünme ve kavga üzerine kurgulanırsa, bunun toplumda kaos olarak yansıması kaçınılmazdır. Bu yönüyle siyaset kendi kuyusunu kazan bir siyasi organizmaya dönüşür. Bugün karşımızdaki tehlikenin adı budur ve AKP de bu açmaza sürüklenmiştir. Bir Anayasanın neler getirip neler götüreceğinin, neleri önleyip neleri kazandıracağının sonuçları, bizzat Anayasa metninin kendi meselesi değildir. Bu öncelikle onu uygulayacak siyasi ve sosyal aktörlerin bir meselesi, tecrübesi ve yeteneğidir" diye konuştu.

AK Parti’nin önceki yıllarda "uzlaşmaz ve itici tavırlarına, başına buyruk siyaset anlayışlarına, dayatmacı ve tehditkar üslubuna, milli kimliği tahribat arayışlarına, özürlü demokrasi algısına, bölücü terörle girdiği sıcak ilişkilere, etnik ayrımcı fikirleri temsil eden yıkıcı projelere, farklı düşüncelere yönelik aşağılayıcı tutumlarına, uluslararası dayatmalara karşı teslimiyetine" yönelik uygulamalarına baktıklarını ifade eden Bahçeli, "Hükümetin hazırlığını yaptığı Anayasa değişiklikleri teklifine güven duymamız mümkün görülmemektedir. Bu konuda peşin hükümlü olmaktan uzak durarak, yapılması önerilen değişikler ortaya çıktığında ve kamuoyuyla paylaşıldığında, partimiz konuya ilişkin ayrıntılı değerlendirmeleri yapacak ve sonucunu açıklayacaktır" dedi.

MHP BU SORULARIN KARŞILIĞINI ARIYOR?

Bahçeli, Anayasa değişiklik tekliflerinde, karşılığını arayacakları soruları şöyle sıraladı:
"Türkiye, 21. asrın ikinci 10 yıllarında, terör, yoksulluk, yolsuzluk, hayat pahalılığı ve işsizlik belalarını yenmiş bir ülke olacak mıdır?
Ülkemiz, siyasal yapısındaki antidemokratik unsurları tasfiye ederek, modern demokrasilerde olduğu gibi düşünce, inanç, teşebbüs, örgütlenme ve benzeri alanlarda temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan demokratik devlet yapısına kavuşacak mıdır?
Vatandaşlarımız, herkesin aynı milletin evladı olmaktan gurur duyacağı, ayrışmayı değil birleşmeyi, farklılaşmayı değil kucaklaşmayı, kutuplaşmayı değil buluşmayı sağlayacak toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirecek midir?

Türkiye, birbirinden uzaklaşmamış, birbirine yabancılaşmamış bir millet yapısıyla etnik köken, inanç, mezhep gibi doğallıkların milli kimliğin ve bin yıllık kardeşliğin zenginliği olarak görüldüğü bir toplum hayatına ulaşacak mıdır?
Devletimiz, taviz ve teslimiyet döngüsünden kurtulup, bağımsız karar verebilen, yeryüzünde sözü geçen ve dünyaya başkent Ankara vizyonu ile bakabilen kudret haline gelecek midir?

Ve bütün bunlar olurken, bizi bir millet olarak tanımlayan ve milli ve üniter varlığımızı güvenceye alan Anayasamızın başlangıç maddesinde ifadesini bulan kabulle ve Cumhuriyetin kurucu değerlerine saygı ve riayet gerçekleşecek midir?"


"TEMKİNLE KARŞILANMALI"

Anayasa değişikliği tartışmalarına değinen Bahçeli, demokrasinin ve demokratik kültürün vazgeçilmez göstergesi ve zemini olan uzlaşma arayışları, işbirliği arzusu, farklı görüşlere saygı gibi temel erdemlerin olmadığı bir siyaset ekolünün, anayasa gibi çok önemli bir konudaki yaklaşımlarını temkinle karşılamak gerektiğini söyledi.

Bahçeli, temiz bir yönetim için dokunulmazlıkların kaldırılması, Alevilerin taleplerinin karşılanması, terör ve şiddet dışındaki hallerde parti kapatmak yerine bireysel sorumluluk getirilmesi, siyasi ahlak yasasının çıkartılması, YÖK kanununun değişmesi gibi geçmişte yaptıkları tekliflere AK Parti’nin bugüne kadar kayıtsız kaldığını ve kaçtığını iddia etti.

Bahçeli, şunları kaydetti:
"Etnik ve mezhep temelli ayrışmayı kaşıyan, demokratik gösterileri zorbalıkla önlemeye çalışan, özel hayatın gizliliğine yönelik ihlali meşru sayan, kapalı kapılar ardında siyaset belirleyen bir zihniyetin sözde demokrasi aradığını ve anayasayı demokratikleştirmek istediğini söylemek, tam bir garabettir. Buna aldanacak kimse de yoktur.

Açılım adı verilen yıkım süreci ile birlikte başlatılanlarla, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcı olan bütün ilke ve değerler tartışmaya açılmış, milli devlet niteliğini ve üniter yapısını tasfiye etmeye yönelik bir kampanya, şimdi Anayasa değişiklikleri aşamasına geçmiştir. Türkiye’de etnik ayrımcılığa zemin oluşturacak ve Türk milletini bölerek ayrı bir millet şuuru yaratılması amacına hizmet edecek dayatmalara yasal kılıf arama ve Başbakanın tabiriyle ’hazmettirme’ süreci başlatılmıştır. Bizden hiç kimse adına ne denilirse denilsin, milli kimliğin parçalanarak yeni azınlıklar yaratılmasına izin vermemizi, bin yıllık kardeşliğin Meclis eliyle bozulmasını, ayrışma ve parçalanmaya götürecek bir çıkmaz yola göz yummamızı beklememelidir. Böylesi bir alçaklık hiç kimsenin haddi ve hakkı değildir."

MHP’NİN ÖNERİLERİ

Devlet Bahçeli, Anayasa değişikliğinin gelecek dönemde en çok tartışılacak konuların başında yer alacağını ifade ederek, yeni bir Anayasa hazırlanması veya mevcut Anayasada köklü değişiklikler yapılmasının, ancak siyasi istikrarın olduğu ve uzlaşmanın zemin bulduğu bir ortamda düşünülebilecek bir konu olduğunu vurguladı.

"Hükümetin neden olduğu toplumsal gerilim ve Başbakanın ruh hali bugünkü şartlarda böyle bir istikrardan söz etmeyi mümkün kılmamaktadır" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu bakımdan siyasi normalleşme süreci başlatılmadan ve Türkiye’yi yönetme kabiliyetini kaybetmiş bugünkü Hükümete dayalı siyasi tablo değişmeden, yeni Anayasa hazırlanması hem doğru ve hem de mümkün değildir. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi, Anayasa değişikliğiyle ilgili ısrarını sürdürecekse MHP’nin önerileri şunlar olacaktır: Öncelikle TBMM’de temsil edilen siyasi partilerden teşekkül etmiş bir ’Anayasa Değişikliği Uzlaşma Komisyonu’ oluşturulmalıdır. Bu komisyonun değişiklik talepleri üzerinde mutabakata varacağı maddelerle ilgili ’Demokratik Sözleşme’ yapılmalıdır. Değişikliği öngörülen Anayasa maddelerinin kararı, erken ya da zamanında yapılacak milletvekilliği genel seçimlerinden sonra oluşacak 24.Dönem TBMM’nin iradesine bırakılmalıdır."

"YENİ KİMLİK BULMASI İÇİN ANAYASA DEĞİŞECEK"

Bahçeli, bu tekliflerine rağmen, iktidar partisinin düzenleme yapmasının önünde sayısal bir engel bulunmadığına dikkati çekerek, bu yolun tercih edilmesi durumunda, zorlamaların yaratacağı ağır sorunların vebali, sorumluluğu ve faturasının da iktidara ait olacağını ve kestirilemeyecek sonuçların bedelini de mutlaka iktidarın ödeyeceğini kaydetti.

"Türk milli kimliğini adeta utanılacak sakıncalı bir kimlik olarak gören Başbakan’ın, utandığı Türk kimliğinden uzaklaşması ve kendisine yeni kimlik bulması için anlaşıldığı kadarıyla Anayasa değişikliği gerekmektedir" ifadesini kullanan Bahçeli, şunları söyledi:

"Böylesi bir yola tevessül edenler bilmelidir ki laikliğe karşı eylemlerin odağı olma suçunun yanında, milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik eylemlerin de odağı haline geleceklerini buradan hatırlatmak istiyorum. Bugüne kadar partimiz, ülkemizin hayrına olacak yasalaşma süreçlerinin yanında olmuş, zarar göreceğine hükmettiği girişimlerin karşısında yer almıştır. Şimdi de aynı prensiplerle meselelere bakacaktır. Anayasa değişikliklerinde vazgeçilmez ölçümüz, Anayasamızın başlangıç ilkelerinde anlamını bulan temel değerler ve her değişiklik teklifinin bu değerlere nasıl yansıyacağının kapsamlı analizinden geçecektir. Bizim uzlaşma ve diyalog zeminimiz ancak bu esaslara saygı ve riayetle mümkündür. Milliyetçi hareketin ayrılıkta, bölünmede, çatışmada ve bunların ihtimalinde bile mutabakat araması, yıkım ortağı olması veya böyle görünmesi asla ve asla mümkün değildir.

Demokrasi ile kumar oynamanın, referandumu bir demokratik imkan gibi görmeden tehdit vasıtası olarak sunmanın kimseye faydası olmayacaktır. Kimden ve nereden gelirse gelsin, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini ve yapısını tartışmaya açmak, etnik köken farklılıklarına dayanarak bunları yıkmaya çalışmak, ayrışmanın dinamitlerini demokratikleşme kılıfı ile ateşlemek, bölücülüğü meşru ve yasal hale getirmek veya bunlara seyirci kalmak devletin ve milletin varlığına kastetmekle eş değerdir ve kim ne derse desin bizim için ihanet demektir. Milliyetçi hareket bu emelleri besleyenlere hiçbir şart altında asla geçit vermeyecektir."

RUSYA İLE YAPILAN NÜKLEER ANLAŞMA

Konuşmasında enerji konusuna da değinen Bahçeli, nükleer santral yapım işinin ihalesiz ve doğrudan doğruya yabancı bir ülkeye verilmesini de eleştirdi. Kamuoyuna yansıyan bilgilerden, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, hukukun genel kurallarını ihlal edip yeni bir usulsüzlük alanı oluşturmaya çalıştığının görüldüğünü iddia eden Bahçeli, Erdoğan’ın, şeffaf ve rekabet şartlarını içinde barındıran bir ihale süreci yerine, tahsisle nükleer santral inşa etme yolunu seçmesinin, kendileri açısından son derece şaibeli bir durumu ortaya çıkardığını söyledi.

Başbakan Erdoğan’ın, nükleer santral yapımı işinin Rusya’ya verilmesi halinde, Samsun-Ceyhan Boru Hattından petrol akması için söz aldığının, kamuoyuna yansıdığını belirten Bahçeli, "Başbakan Erdoğan’ın bu ilişki ağını, tamamen yandaşları kayırma üzerine temellendirdiği şüphesi belirmiştir. Taşıdığı unvanlarla kartvizitinde yer kalmayan Başbakan, şimdi de uluslararası iş takipçisi olarak yeni bir sıfata haiz olmuştur. Ortadoğu ülkeleriyle iç içe olduğundan beri kendisini şeyh, sultan ya da emir gibi görmeye başlayan Başbakan Erdoğan, bilmelidir ki bu ülke ve kaynakları kendi malı ve hanedanının dilediği gibi kullanacağı mirasyedi hazinesi değildir" diye konuştu.

MHP’nin, nükleer enerjiye olumlu baktığını, nükleer santraller kurulmasının gerekliliğine inandıklarını vurgulayan Bahçeli, "Enerjide koridor olmaya talip olan, köprü olmakla övünen, terminal haline gelen AKP hükümeti, milletimizin gelirlerine bağladığı nakil hatlarıyla yolsuzluk santralleri kurarak yağmaya son sürat devam etmektedir" dedi.

TEKEL İŞÇİLERİNİN EYLEMİ

TEKEL işçilerinin eylemine de değinen Bahçeli, konuşmasını şöyle bitirdi:
"TEKEL işçilerimizin yaşadığı bunalım, toplumun tamamını ilgilendiren kanayan bir yara haline gelmiştir. Ben, Hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ı TEKEL işçileriyle girdikleri inatlaşmadan bir an önce vazgeçmeye ve talep ettikleri masumane istekleri yerine getirmeye davet ediyorum. TEKEL işçilerimizin sahip oldukları özlük hakları korunarak, değişik kamu kurumlarına nakilleri bir an önce yapılmalıdır. İnanıyorum ki Türk devletinin kudreti, Türk milletinin şefkati ve Hükümetin de iradesi binlerce TEKEL işçimizin sorunlarını çözmeye ve onları kucaklamaya yetecektir."
Bu arada grup toplantısını izleyen TEKEL işçilerinden bazılarının, Bahçeli’nin konuşması sırasında ağladıkları görüldü.

PARTİYE KATILIM

Grup toplantısının sonunda, Bahçeli, MHP’ye katılan Konya’nın Cihanbeyli İlçesi Karabağ Belediye Başkanı Kadir Ulutaş ve Belediye Meclis üyelerine rozet taktı. Bahçeli, rozetleri taktıktan sonra, "İktidar partisi, Antalya’nın bir beldesinde, belediye başkanımızı çalmışlardı. Biz, MHP ise gönülleri birleştiriyoruz, bugün yapılan odur" diye konuştu.

Bahçeli, gazetecilerin, Ermenistan ile imzalanan protokollere ilişkin bir soru üzerine, partisinin görüşlerinin her gün haklı çıkan bir mahiyet kazandığını söyledi. Bahçeli, "Bugün yapılan da odur" dedi.

Bahçeli, gazeteci Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nın tahliyesine ilişkin soruyu ise yanıtsız bıraktı.
Bu arada grup toplantısında, sağlık sorunu olduğunu belirten ve yüksek sesle konuşmak isteyen bir kadın, polisler tarafından dışarı çıkartıldı.

4

Haberin Devamı