Siyaset Bahçeli: İstifaların sorumlusu Başbakan
Paylaş
Bahçeli: İstifaların sorumlusu Başbakan

Bahçeli: İstifaların sorumlusu Başbakan

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelerinin istifasından, "adaleti, siyasi hırslarına feda eden Başbakan Erdoğan’ın ve ilgili bakanın sorumlu olduğunu" ileri sürdü.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ülkenin, "AKP hükümetinin neden olduğu yeni bir krizle karşıya kaldığını" savundu.
Bu krizin merkezinde bir adalet kurumunun yer alıyor olmasının kaygılarını daha da arttırdığını belirten Bahçeli, "Hükümetin kendi yandaş yargısını oluşturma girişimleri ve niyetleri sonunda meyvelerini vermiş ve engeller teker teker bertaraf edilmeye başlanmıştır" dedi.

"Adaleti, siyasi hırslarına feda eden Başbakan Erdoğan ve ilgili bakanın bu istifaların yegane sorumlusu olduğunu" ileri süren Bahçeli, "Bundan sonra sıra, AKP yargısının en üst düzeyde tanzimine gelmiştir ve bu süreç adım adım ilerletilmektedir" diye konuştu. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Başbakan Erdoğan’ın, ’hukukun üstünlüğü’ derken kendi partisinin üstülüğünü kast ettiği şimdi daha iyi anlaşılmıştır.

Amacın, referandum süresince AKP hükümetinin propagandasını yaptığı ’kişilerin üstünlüğü’ne son vermek değil, Recep Tayyip Erdoğan hukukunu başlatmak olduğu bugün daha da netleşmiştir. Mesele ciddidir. İhmale gelmeyecek kadar önemli bir boyut kazanmıştır. Unutulmamalıdır ki devlet ve millet olarak bizi ayakta tutan en temel unsurların başında gelen adalet duygusunun tahribi ve hukukun siyasallaşması hiç kimsenin hayrına olmayacaktır.

Allah korusun, herkesin kendi hukukunu tesis etmesi ve bunu savunması bu coğrafyadaki varlığımıza beka düzeyinde darbe vuracaktır. AKP açılım denen yıkımla milletimizi ufalamaya, adaleti tarumar ederek de devleti çökertmeye hızla devam etmektedir. Özellikle 12 Eylül referandumundan itibaren, yeni atama ve seçimlerden dolayı yargı sürekli gündeme gelmiş ve bu alandaki çekişmeler herkesin gözü önünde cereyan etmiştir.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na ve Anayasa Mahkemesi’ne kimlerin atanacağı; hukukun iyi çalışıp çalışmadığından, adaletin tarafsız bir şekilde uygulanıp uygulanmadığından daha önemli hale gelmiştir.

AKP kendi yargısını kurmaktadır. Tehlike had safhaya ulaşmıştır.
Mahkemeler bekleyen dosyalardan geçilmezken, yıllarca süren davalardan dolayı vatandaşlarımız adliye koridorlarında ömür tüketirken, AKP için önemli olan yüksek yargıya kimlerin seçilip seçilmediği noktasında düğümlenmiştir. AKP iktidarıyla birlikte hukuk devleti anlayışı, darbe üstüne darbe almıştır. Rüşvet ve kayırmacılıkla ilgili pis kokular her tarafa yayılmıştır. Adalet vicdanlarda karşılık bulamamakta, verilen kararlar sürekli olarak sorgulanmaktadır. Buna neden elbette AKP hükümetidir. Başbakan Erdoğan’ın kural ve hukuk tanımaz tavrıdır.

Bu son olaydan sonra, Sayın Cumhurbaşkanı mutlaka ve bir an önce devreye girmeli ve konunun muhteviyatı devlet krizine dönüşmeden kurumların ahenkli çalışmasını sağlayıcı girişimlerde bulunmalıdır.

Aksi takdirde, yargıdaki başka istifalar, çekilmeler ve öfkeyle karışık atılacak bazı yanlış adımlar çok ciddi sonuçlara yol açabilecektir. Doğal olarak bunun bedeli de herkes için ağır olacaktır."

"BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNUN GİDERİLMESİNE BİZ VARIZ"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "(Türbandı, başörtüsüydü) ayrışmasına takılmadan, üniversitelerde başörtüsü sorununun giderilmesine biz varız ve buradayız" dedi.

Bahçeli konuşmasında, "yıllardan beridir siyasetini kamplaştırma ve cepheleştirme üzerine bina eden AKP iktidarının, neredeyse bunun için kullanmadığı yöntem, başvurmadığı yol, içini boşaltmadığı değer kalmadığını" savundu.

Son zamanlarda bu sürece CHP’nin de katıldığını, "renksiz, temelsiz ve istismarcı bir anlayışla AKP’nin yanında konum almaya başladığını" ifade eden Bahçeli, "Bu iki partinin, başörtüsü meselesiyle ilgili yaklaşımları ibretlik bir hal almıştır. ’Çözerdim, çözemezdin’ sözlerinin kalıcı bir sonuç doğurmadığı gün gibi ortadadır. Başörtüsü konusuyla ilgili dile gelen her sözün, önümüzdeki yıl yapılacak olan genel seçimlere yönelik siyasi bir yığınaktan ibaret olduğuna yönelik kuşkularımız gün geçtikçe çoğalmaktadır" dedi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başka alanlarda lokomotif olma iddiası taşıyan Başbakan’ın, şimdi vagon olmaya talip olması, bu konuda tedirgin ve çelişkilerle dolu bir ruh haline sahip olduğunun göstergesi olmuştur. Anamuhalefet partisi ise hamle yapmak yerine ’başörtüsü sorununu ancak biz çözeriz’ sözleriyle, umutlu bekleyiş içinde olanları devamlı oyalamaktadır.

Mademki, halihazırda hem iktidar partisi hem de anamuhalefet partisi başörtüsü sorununun çözümüyle ilgili görüş açıklıyor ve kararlılık mesajları veriyor, o zaman gelirsiniz, bu kangren haline gelen meseleyi Meclis zemininde hep birlikte kökünden çözeriz. ’Türbandı, başörtüsüydü’ ayrışmasına takılmadan, başka bahanelere aldırmadan ve kamu hizmetlerinin sunumunda eşitlik ilkesine sadık kalarak, üniversitelerde başörtüsü sorununun giderilmesine biz varız ve buradayız.

Elbette başörtüsü en başta inanç özgürlüğüyle ilgilidir ve bundan dolayı meseleyi başka yerlere çekmeye gerek yoktur. Konu özünde ve önceliğinde üniversite eğitimi alan kızlarımızı ilgilendirmektedir."

-"ÇÖZÜM SÜRECİNE DESTEK VERMEYE HAZIRIZ"-

Başörtüsü takmak bir inanç özgürlüğü ise takmamanın da bir insanın en tabii ve herkesin saygı duyması gereken bir tercihi olduğunu belirten Bahçeli,
buna hiç kimsenin karışması ve müdahale etmesinin mümkün olmadığını söyledi.

Bahçeli, başörtüsünün kullanılıp kullanılmamasının laikliğin teminatı altında olduğunu dile getirerek, "Başörtüsünün serbest kalması da ne laikliği
zedeleyecektir ne de bu alandan ödün verilmesi anlamına gelecektir" dedi.

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı tarafından bir üniversiteye gönderilen yazıyla, öğrencilerin kılık kıyafetlerinin gerekçe gösterilerek dersten çıkarılamayacağının bildirildiğini, bu yazının fiili bir durum yarattığını ve meselenin uygulamadaki çözümüne yeni bir ivme kazandırdığını ifade eden Bahçeli, "Düzenleme yalnızca üniversitelerle sınırlı olmalıdır ve bu konuda asgari mutabakat özenle ortaya konulmalıdır. Başörtüsünün nasıl kullanılacağı hususunda da moda tasarımcılarına ya da Diyanet İşleri Başkanlığına sormaya ve görüş istemeye mahal olmadığı açıktır" diye konuştu.
Başörtüsü sorununun bir an önce çözülmesi için Mecliste bulunan partileri bir an önce harekete geçmeye ve uzlaşma zemininde buluşmaya çağıran Bahçeli, "Oluşturulacak uzlaşma ve çözüm sürecine destek vermeye hazır ve kararlıyız" dedi.

-EKONOMİ-

Konuşmasında ekonomi konusuna da değinen Bahçeli, vatandaşların, yoksulluğun, ihmal edilmişliğin ve ekonomik çaresizliğin içine adeta hapsolduğunu ileri sürdü.

Özgürlük ve demokratikleşme eksenli propaganda yapan AK Parti’nin, "yoksulluğun, özgürlüğü yıkıma uğratan başlıca açmaz olduğunu fark edemeyecek kadar gerçeklerle bağ ve bağlantısını kopardığını" savunan Devlet Bahçeli, son günlerde ciddi meblağlara ulaşan sıcak para operasyonlarına maruz kalan Türkiye’de, milli paranın sırf bu yüzden değerlenmesine de dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Sıcak para tacirlerinin, getirdikleri dövizleri Türk lirasına çevirerek borsaya, mevduata, hazine bonosuna ve devlet tahviline yatırarak aşırı kar elde
ettikleri anlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz yaz ortasında gelen sıcak para miktarının yüzde 61,4’ü borsaya, yüzde 27,3’ü devlet iç borçlanma senetlerine ve yüzde 10,4’ü de mevduata
yönlendiği düşünüldüğünde, nasıl bir açmazla yüz yüze olduğumuz net olarak anlaşılabilecektir. Bu ayın başlarında borsaya giren yaklaşık 75 milyar dolara ulaşan sıcak para stoku, elbette Türk lirasının değerlenmesine de yol açmış ve ekonomide sahte bir bahar havasının esmesine neden olmuştur. Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki bugünkü şartlarda Türk lirasının değeri ekonomik temellerden mahrum bir şekilde artmaktadır.

Bizim için öncelikle, gelen sermaye Tokatlı kardeşimize iş sağlıyorsa, Elazığlı vatandaşımıza refah getiriyorsa, fabrika açıyor, yeni iş sahaları
oluşturuyorsa elbette bundan mutlu oluruz ve teşvik ederiz. Ancak, yalnızca faize bakarak ve odaklanarak, geldiğinden daha fazlasını götüren para sahiplerine hoş gözle bakmamızı da kimse beklememelidir. Sermayelerini üretime değil de faize yatıran ve bu yolla karlarına kar katan sıcak para lobilerinin insafına ülkemizin terk edilmesini doğru bulmayız."

Bahçeli, borsa endeksi artarken, sanayi üretiminin "ağır yaralı" olduğunu savunarak, "Sıcak para seli her tarafa yayılmışken, insanımız, hakkında
birçok şaibenin bulunduğu pahalı eti yemeye devam etmektedir. Türk lirası değerlenirken ihracatçı kan ağlamakta, mutfaklardaki temel gıdaların fiyatı
sürekli artmaktadır. Bunun neresi istikrardır? Bu karanlık bilançonun neresinde umutlanacak bir taraf vardır?" sorularını yöneltti.

Dünyanın birçok ülkesinin, sıcak para girişini kontrol etmek ve kendi parasının değerini sınırlamak için tedbir aldığını kaydeden Bahçeli, "AKP
hükümeti ise mali disiplin altında seçim ekonomisi uygulayamayacağını fark ettiğinden dolayı, sıcak paraya ülkemizin kapılarını ardına kadar açmıştır. Bunun sonu felakettir, ağır bir kriz halidir. Sermayenin sıcağı, ekonomik çöküşün soğuk yüzünü ortaya çıkarabilecektir" diye konuştu.

"Başbakan Erdoğan ve sıcak paradan üreyen zihniyetinin, Türk milletinin kaynaklarını heba etmenin, ulufe gibi dağıtmanın hesabını iki cihanda da sonuna kadar vereceğine inandığını" dile getiren Bahçeli, "Bu dünyayı ilgilendiren kısmını inşallah biz yapacağız. Gerisi de Yüce Allah’ın takdirindedir ve şaşmaz ilahi adaletine emanet olacaktır" dedi.

Bir önceki Orta Vadeli Programda uygulanacağı vaat edilen Mali Kuralla ilgili geri adım atılmasının, bu programa olan inançlarını ve güvenlerini daha
yolun başından zedelediğini dile getiren Bahçeli, sözlerini, "İnanıyorum ki, Orta Vadeli Program ve Mali Plan, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetinin
hazırladığı ve açıkladığı en son program ve plan olacaktır" diyerek bitirdi.

Öte yandan, grup toplantısının basına kapalı bölümünde, Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Mehmet Alkan, ithal et ile ilgili
milletvekillerine bilgi verdi.

2

Haberin Devamı