Yazgülü Aldoğan Bakabildiğin kadar mı, yapabildiğin kadar mı?
HABERİ PAYLAŞ

Bakabildiğin kadar mı, yapabildiğin kadar mı?

Haberin Devamı

Hava öyle soğuk ki, sokaktakiler paltolarının yakasını kaldırmış, koşa koşa kapalı bir yere sığınmaya gidiyor. Metro girişinin hemen yanındaki caddede, kaldırımın üstünde perişan bir kadın yere yatırdığı birkaç aylık bebeğinin altını değiştiriyor, çocuk soğuktan ve ağlamaktan morarmış, çığlıkları yeri göğü inletiyor.

50 metre arayla yerleştirilmiş göçmen kadınlar kucaklarında bebeleriyle dilendiriliyor. Bu kadınlar Suriye’den yeni gelmedi, çocukları belli ki bu topraklarda döllendi, bu topraklarda doğdu. Hangi umutla, hangi geleceğe güvenle? Sokakta yaşıyorsan, çocuk yapmak neyin aklı?

Mantık yok!

Siirt’te göçen maden ocağında toprak altında kalan ve hâlâ cesedine bile ulaşılamayan işçilerden birinin yakını anlatıyor: “İki çocuğu vardı. Karısı hamile, bugün yarın doğuracak. İmkansızlıktan tekrar madene inmişti, asgari çalışıyordu.” Zaten paran yok, asgari ücrete razı olup ölmekten korktuğun madene iniyorsun, çünkü üçüncü çocuğu bekliyorsun. Karın Bakire Meryem değil, bu çocuk da gökten inmedi. Sen yaptın, yapmasaydın belki madene inmek zorunda kalmayacak, hâlâ hayatta olacaktın!

Nüfus politikası

Türkiye, büyük bir ülke. İstese de istemese de nüfusu zaten artıyor. Uzun yıllar devlet, aile planlamasını teşvik etti. Hem kadın ve çocuk sağlığı açısından, hem de devlete aşırı yük binmemesi için. Sonra nüfus yaşlanıyor vaveylasıyla bu politika hainlik ilan edilip üç çocuk teşvik edildi, hatta yetmez yapabildiğin kadar yap denildi.

Yine de eğitim ve gelir düzeyi yüksek grup ikiden fazla çocuk yapmıyor, toplumun gelir düzeyi düşük, eğitimsiz kesimlerinde nüfus artışı ise toplumun dengesini bozuyor. Sonunda da madende ölmeye hazır, ucuz işçi, oğlu askere gidip öldüğünde tevekkül gösterecek aile, popülist politikalara oy verecek bir kitle oluşuyor. Olan çocuğa, kadına ve tabii ülkeye oluyor!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder