Mehmet Coşkundeniz yazdı... Geçen hafta sonu Vodafone Famous Cup 2016 Yelken Yarışları için Bodrum’daydım. Ve evet, her şeyi merak ettiğimden yarışa ben de katıldım. Yo yo, famous kontenjanından değil, gazeteci kontenjanından. Demek henüz tam anlamıyla bir famous olamamışım. Zaten yarışa katılmayı seçen iki gazeteci vardı: Bir ben bir de Vatan’dan Ercan İnan. Tabii o eski yelkenci, teknesi bile var. Benimse yelkenle tek deneyimim windsurf. “Eh bu da bir deneyimdir” dedim ve kendimi maceranın ortasına attım. Cumartesi sabahı Vodafone’dan Aynur Hanım hangi teknede yarışacağımı bildirdi bana: Sky Marine Aquavit... O sırada yanımda eskiden meslektaşım olan, hemşerim Behzat Şahin vardı. Kendisi artık yelkenci. Teknenin adını duyar duymaz, “Ooo, siz denize açıldıktan 15 dakika sonra açarsınız bir büyük” dedi... Nasıl yani? O rüzgarda o yelkenlerle deli gibi ilgilenirken büyük açmak?.. Olay benim için iyice ilginçleşmişti... Ve ekiple tanıştık... Görünce anladım ki; büyük kesmez, bize damacana lazım. Zaten ekipten Nail bana aynen şöyle dedi: “Bu tekneyi aldığımızdan beri harcadığımız mazot, içtiğimiz rakıdan daha az...” Tekneye bindim, mürettebat geldi, herkesle tanıştım. Tabii bana bakışları önce “Bu adam da nereden çıktı” şeklindeydi. E haklılar da. Yıllardır birlikte yarışan bir ekibe sonradan dahil olmak pek hoş karşılanmaz. Ama sonuçta ben misafirim, öyle değil mi? Zaten bir süre sonra kaynaştık. Denize açılıp “Yelkenler fora” dedikten sonra da herkes eşitti artık. Çünkü teknenin de sahiplerinden biri olan Mithat Kaptan aynen şöyle söyledi: “Yarışta teknenin sahibi diye bir şey yoktur. Herkes görevini yapar...” Tam da öyleydi, herkesin bir görevi vardı. Teknede o kadar çok ip vardı ki hangisinin hangi yelkene ait olduğunu öğrenmem zaten imkansızdı. Benim görevim teknenin ve rüzgarın durumuna göre rüzgar altına ya da rüzgar üstüne oturmaktı. Öyle küçümsemeyin, önemli bir görev. En azından ben öyle hissettim. Yarış boyunca, ana yelken, cenova, balon yelken, kavança gibi çok sayıda tabir öğrendim. Rüzgarla ve denizle mücadele etmenin göründüğü gibi kolay bir şey olmadığını anladım. Ekip ruhunun, leb demeden leblebiyi anlamanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak kavradım. Birbirine benzer teknelerin, o yarışta diğerini geride bırakmasının yolunun ancak ustalıkla mümkün olduğunu gördüm. Ama çok daha önemli bir şey yaşadım ben: Denize aşık (benim gibi), hayattan keyif alan (benim gibi), egolarından sıyrılmış (benim gibi), işini mükemmel düzeyde yapmaya çalışan (benim gibi) bir ekiple beraberdim. Bana göre, tüm yarışmanın en iyi ekibiyle birlikteydim. Bu da benim şansımdı elbette... Ama çok daha önemli bir şey yaşadım ben: Denize aşık (benim gibi), hayattan keyif alan (benim gibi), egolarından sıyrılmış (benim gibi), işini mükemmel düzeyde yapmaya çalışan (benim gibi) bir ekiple beraberdim. Bana göre, tüm yarışmanın en iyi ekibiyle birlikteydim. Bu da benim şansımdı elbette... Ama çok daha önemli bir şey yaşadım ben: Denize aşık (benim gibi), hayattan keyif alan (benim gibi), egolarından sıyrılmış (benim gibi), işini mükemmel düzeyde yapmaya çalışan (benim gibi) bir ekiple beraberdim. Bana göre, tüm yarışmanın en iyi ekibiyle birlikteydim. Bu da benim şansımdı elbette... Vodafone, kadına yönelik şiddeti engelleme konusunda atılan adımları desteklemek amacıyla mobil teknolojinin gücünü kullanarak ‘Vodafone Kırmızı Işık’ uygulamasını hayata geçirdi. Bu uygulama kadınların şiddete maruz kaldıkları anlarda, kolluk kuvvetlerine ya da yakınlarına kolaylıkla haber verebilmelerini sağlıyor. Ücretsiz olarak indirilen uygulama, her kesimden kadının kolayca anlayabileceği basitlikte geliştirildi. Ana uygulama ekranında, Alo 183 Kadın ve Sosyal Hizmetler, 155 Polis İmdat, Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı ve 156 Jandarma İmdat acil numaraları tek tuşla aranabiliyor. Şiddete uğrayan kişi, o anda yardım isteyebileceği 3 kişiyi kaydederek tek tuşla arayabiliyor. Uygulamanın en önemli özelliklerinden biri, kaydedilen kişilere tek tuş ile önceden tanımlı metin ve konum bilgisini içeren acil SMS atılabilmesi. Mart 2014’ten beri Vodafone Kırmızı Işık uygulamasından 300 binin üzerinde kadın yararlandı. Düşünebiliyor musunuz? Demek ki 300 bin kadın “Belki bir gün şiddet görürüm” diyerek bu uygulamayı indirdi. Uygulamanın ne kadar gerekli olduğu ortada. Kadınlarımızın durumu da...