Şirin Sever Başlarım böyle espri anlayışına!
HABERİ PAYLAŞ

Başlarım böyle espri anlayışına!

Canlı yayında oyuncu Müjde Uzman’a ‘O…” dediği için yargılanan Ceyhun Yılmaz, “Boş bulundum, güldürmek istemiştim” diye ifade vermiş. Bu yüzden işlerini kaybettiğini, imzaladığı reklam anlaşmalarının iptal edildiğini de eklemiş. Çok pişmanmış. İyi de... güldürmek, kadına en seksist dille hakaret etmek midir ya? Hadi oradan! Allah’tan Müjde Uzman vazgeçmemiş şikayetinden; rencide edildiğini ve küçük düşürüldüğünü belirterek uzlaşmayı reddetmiş. Çok da iyi etmiş. Demek ki neymiş? Boş bulunmayacaksın, canlı yayında ağzından çıkanı kulağın duyacak!

Haberin Devamı

Sizi bu çirkin dilden, bu saçma eğlence anlayışından affedilmemek, rezil olmak ve yargılanmak vazgeçirecek ancak. Kötü niyet olmayabilir... Ama böyle böyle, cezası neyse çekerek, kadınlara bu tür espriler yapmamayı öğrenin. Ders olsun size. Taciz edilen her kadın hakkını arasa keşke.

MAKARA

Timsahı çanta yapan kadın, erkeği kimbilir ne yapar! İyi geçinmek lazım.

En depresif gün geliyor

Pazartesi günlerini seven var mı? Hiç duymadım! Nedenler belli; hafta sonu rehavetinden çıkılır, haftanın ilk iş günü işler birikmiştir, iş arkadaşlarını ve iş ortamını sevmiyorsan tekrar aralarına karışmak gözünde büyür vs… Böyle uzar liste. Ama durun, en tehlikeli pazartesi geliyor. Ocak ayının üçüncü pazartesisi. Yani yılın en depresif günü! ‘Blue Monday’ yani ‘Depresif Pazartesi’ olarak bilinen bu günün, yılın en depresif günü olduğunu ilk kez Cliff Arnall isimli bir psikolog ortaya attı. Bu depresyonun sebeplerini ise şöyle sıralıyorlar: Yeni yıl döneminde alınan kararların hayata geçirilmemesi...

Noel’den sonra oluşan duygusal boşluk... Kışın en soğuk ve zorlu günlerinin yaşanması, yaz aylarının çok uzakta olması... Aşırı borçlanma... Düşük motivasyon... Bu yüzden büyük gerginlikler çıkıyor, kavgalar artıyor, tahammül sınırları zorlanıyor. Hatta intihar vakaları artıyor. İngiltere’de depresyonda olan insanlara yardım eden ‘Samaritans’ adlı kuruluşun en yoğun çalıştığı gün de yılın üçüncü pazartesi günüymüş. Psikologlara göre; bugünkü rahatsızlık belirtilerini, gerçek depresyonla karıştırmamak gerekiyor... Amman dikkat diyeyim!

Haberin Devamı

Ne yapalım?

‘Blue Monday’de çalışmama lüksümüz yoksa, o günü zevk alacağımız hale getirelim…

*Kendimizi iyi hissedeceğimiz, en sevdiğimiz kıyafetleri giysek, kokular sıksak,

*Mis gibi kokan bir kahveyle güne başlasak,

*En sevdiğimiz arkadaşlarımızdan destek alsak,

*Alttan alsak, can sıkan mevzuları o gün duymazdan gelsek,

*Ögle yemeğinde kendimize güzel bir tatlı ısmarlasak,

*Akşama güzel bir sinema ya da yemek programı yapsak… Ve o günü kazasız belasız atlatsak!

Çin’de bu kadar pirinç yenmiyordur!

*Günay’da çıkan Ebru Gündeş, karaborsada! Sahne önündeki masada kişi başı fiyat 1.500 TL, en arkada 500 TL. Ama yerler bitmiş. İnsanlar hatırlı kişileri araya sokuyormuş ama nafile!

*İstanbul’da yeni mekan açıldı mı, hücum başlıyor. Yoğunluğa henüz alışık olmayan müessese de şaşırıyor haliyle.. Cumartesi, Nişantaşı’nın ‘en iddialı’ denilen, en yeni mekanı Central’a gittim. Garsonlar suratsız, “içerde yer yok” diyor. E dışarda da yeterli ısıtıcı yok. Saçma bir gürültü ve kaos hali. “Bu mudur yani?” dedim, çıktım.

Haberin Devamı

*Nişantaşı’nda lüks, kaliteli kebapçı azdır; yıllardır Köşebaşı vardı. Şimdi Abdi İpekçi’ye yani komşu sokağına Develi açıldı. Dekorasyon çok şık, etler on numara ve müthiş kalabalık. Millet meğer kebaba hasret kalmış! Bakalım yakın zamanda Develi, Köşebaşı’nın tahtını sallayacak mı?

*Akasya Alışveriş Merkezi’ndeki Ülker’in ‘Bizim Mutfak’ isimli lokantasına gittim geçenlerde. Ev yemekleri yapıyorlar. İnsanların ellerindeki tepsilere baktım; istisnasız hepsinde pilav var! Bulgur pilavı daha az tercih ediliyor ama pirinç pilavı olmadan masaya oturan yok. Çin’de bile bu kadar pirinç tüketilmiyordur!

*Yolum düştükçe Bebek’teki meşhur Bebek Kahve’ye uğrar, çay-kahve içerim. Buluşma noktasıdır. Belli saatlerde, her sektörden insanlar aynı ortamda denk gelir, sohbet eder, tavla oynar. Son zamanlarda işsiz gazeteciler de orada. Yani otur, sit com yaz. Adı da belli: İşsizler Kahvesi.

Bravo bize!

Biz ne öngörüsüz, ne vizyonsuz milletiz ya… TÜBİTAK’ın beğenmediği buluşuyla dünyanın en prestijli yarışmasında birinci olan İlayda Şamilgil yetmedi… Şimdi de Türkiye’nin reddettiği ‘Mustang’ filmi, Oscar adayı oldu! Türk yönetmen Deniz Gamze Ergüven’in Fransa adına Oscar yarışına katıldığı filmi ‘Mustang’, Oscar Ödülleri’nde ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ dalında adaylığa seçildi. Yönetmen, Türk oyuncuların yer aldığı filminin Türkiye adına Oscar’a katılmasını istedi. Ancak seçici kurul ‘Sivas’ filminden yana oy kullandı. Hem seyretmedik, hem istemedik yani. Bravo bize!

Merkür akıllı ol biraz!

Olumsuz ne olsa, etrafımdaki insanlardan “Merkür geri gidiyor ya, ondan” diye bir ses yükseliyor. Zannedersin herkes astrolog! Açıklıyorlar: Merkür, Güneş’e en yakın gezegen olduğu için; yörüngesi Dünya’dan çok daha kısadır. Senede 3-4 kez Merkür, Dünya’yı geçer. İşte o zaman Merkür’ün gerileme dönemini yaşarız. Bu da yaşamdaki olayları değiştirir. Yani önemli kararlar, yeni başlangıçlar, imza atmak için yanlış dönem. Bu aralar da ‘gerileme’ dönemi. 28 Ocak’a kadar da sürecekmiş bu olay. Hatta bir astroloğa göre; barış bildirisine imza atan akademisyenlerin başına gelenlerin müsebbibi de Merkür! Hay Allahım ya… Bu fenomen gezegeni ciddiye alsak mı, almasak mı bilemedim. Fakat twitter’da Merkür geyikleri almış başını gitmiş:

*Bu Merkür’ün de işi gücü yok, hep geri hep geri. Hayır bir ileri gideyim yok!

*Merkür’ün bu kadar gerilemeye uzaydan defolup gitmesi lazımdı. Yeter Merkür yeter..

*Merkür değil, biz geri geri gidiyoruz...

*Kanka şu Merkür’ü biraz geri alsana ya, mal gelecek de…

*Tamam bir Merkür değil belki ama, lodos da gayet fena.

DUVAR YAZISI

Eskiden kızlar anneleri gibi yemek yaparlardı, şimdi babaları gibi içiyorlar!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder