Beklenen ödüllerden biraz farklı...

Çürük Domates Ödülleri’ni gelenekselleştirmiştik. Ancak içinden geçtiğimiz iklim ayrıştırmadan çok birleştirme ekseninde yaşanmalı. O yüzden bu yıl domatesin çürüğünü vermek yerine bir iki telkinde bulunmak daha doğru olacak...

İZDİVAÇ MESELESİNDEN BAŞLAYARAK...

Mesela ilk telkinimiz en çok izlenen izdivaç programlarına gelsin. Hakkında onbinlerce şikayet gelen bu programlara ismini veren dostlarım; içeriğinize değil, içerdiklerinize bir parça daha dikkat edin lütfen... Mesela hemen her gün aynı konukları alıp aynı şeyleri söyleten haber programcı arkadaşlar; farklı, renkli ve heyecanını yitirmemiş beyinlere de fırsat verin... Mesela magazin tartışma programı yapan dostlarım; bir günlüğüne olsun kendinizi ekrandan salladığınız insanların yerine koyun. Onlar da bir günlüğüne sizin yerinizi alsınlar. Durumlar değişebilir mi, görelim...

90 DAKİKA SAHADA KALALIM!

Mesela spor programlarında yorum yapan güzel insanlar; seçeceğiniz herhangi bir maçta forma giyin, düdük çalın, sahada 90 dakika koşun. O vakit nefesinizin sağlamlığını görüp takdir edelim... Mesela yarışmalarda yetenek avcılığı yapan saygıdeğer jüri üyeleri; finale kalan arkadaşla ringe çıkıp bir rauntluk ses kapışması yapın. Hanginizin o rüya ses olduğuna bu kez biz izleyiciler karar verelim... Mesela 7/24 ve çift mesai yaparak evine ekmek götüren set işçilerine “artistlik” yapan kimi oyuncu arkadaşlar, bir gün olsun siz sete çay taşıyın, aksiyona ses tutun, kameranın başına geçin; dört dörtlük “sanat insanı” nasıl olurmuş biz de keşfedelim...

SEN YAP BİZ TADALIM!

Mesela her ekranda en az iki tane bulunan yemek programcısı dostlar; Kütahya’da yapılan tirit ile Erzurum’da sarılan kadayıf dolmasını sizin elinizden bizler tadalım. Acaba gönlümüzde “lezzet virtüözü” olarak kalabilecek misiniz? Mesela bilgi yarışmalarında ince bir gülümseme atan ağabeylerim ve ablalarım; final sorusunda yarışmacıyla bir kez olsun koltuk değiştirin. Joker kullanmadan büyük ödülü alırsanız, söz 2000 ciltlik kitaplığımı kargoyla evinize taşıtacağım... Mesela haber bültenlerinde masaya oturup; “olay yerindeki arkadaşımız falancaya bağlanıyoruz diye meraklı bakışlar atan kimi spiker meslektaşlar, sizi de bir kez olay mahallinde soğuktan titrer, sıcaktan pişer, nefes nefeseyken görelim. Haberin hayat olduğuna hepimizi ikna edin...

BAŞLADIĞIN GİBİ BİTİREBİLİR MİSİN?

Mesela romantik dizileri gerilime, gerilimi fiyaskoya çevirebilen yüksek yetenekli senarist ustalar; bir kez olsun başladığınız işi yayıp, uzatmadan aynı lezzette bırakın. Her dizisi başyapıt diyecek bir senaristimiz var mı, yoklama alalım... Mesela TV ekranıyla ilgili bilgisi ve birikimi fındık kabuğunu doldurmayacak kadar olan TV kritikçisi sosyal medya bikbikçileri; kurguda renk hangi safhada basılır bir yanıtlayın. Bilgeliğinizin önünde şapkamızı çıkarıp yerlere kadar eğilelim... Mesela hayatında bir kez olsun canlı yayına çıkmamış, risk almamış, bırakın hepsini ilkokul müsamerelerinde tirat atmamış olan sözde dil heveslileri, yayına son üç saniye kala kalbinizin atışını ekrana verelim. Kalp diliniz ne telaffuz ediyor bir de gaf ebesi diye eleştirdikleriniz dinlesin...

GELİN BİR DE VİCDANIMIZI TARTALIM!

Mesela şifa uzmanı, astrolog ve medyumluk gibi yeteneklerini bir sepette toplayıp ekranlarda ahkam kesenler, “İzafiyet teorisinin açıklamasını tek cümleyle yapabilirseniz” alayınıza fahri doktora dağıtalım... Ve mesela biz TV eleştirmenleri, izlediğimiz her programın ardında ter döken binlerce çalışanın yerine sadece bir günlüğüne mesai yapalım. Vicdanımızın ne kadar rahmani çalışabildiğine fizik gücümüzle sağlama yaparak yanıt verelim. Bakalım her işi bir duvardan diğerine hunharca savurabilecek miyiz! Bunları yapalım. Gerçekten yapalım. Sonrasına yine hep birlikte bakarız!