CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin İstanbul İl Merkezi'nde parti yöneticileri, ilçe ve belediye başkanlarıyla biraraya gelerek değerlendirme toplantısı yaptı.

Toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, ‘İrtica eylem planı belgesiyle’ ilgili sorular üzerine şunları söyledi: “Belgeyi gönderen kişinin ifadesine göre, belge şahsen kendisinin eline geçmiştir. ‘Ben aldım’ diyor. Aldığı belgeyi 4,5 ay tutarken, tek başına mı bu kararı aldı? Tek başına mı ortaya çıkarma kararı aldı?

Bu zamanlamanın altında ne yatıyor? 4,5 ayda bildiğiniz gibi bir gece yarısı baskınıyla bir kanun çıktı. Gece yarısı kanununu çıkaranlar ayrı, bu belgeyi elinde bulundurduğunu söyleyen kişi ayrı. Biri Genelkurmay'da çalışan bir subay ya da görevli. Olağanüstü bir telaşla, ani bir baskınla gece yarısı o kanunu çıkaranlar ayrı. Ya da biz öyle görüyoruz. Bu arada ne oldu, diye düşündüğümüz an kanun çıktı.

Peki bu mektubu elde eden kişi 4,5 ay sonra sadece o mektubu savcılığa göndermekle yetinmedi. Ayrı bir ihbar mektubu da yazdı. Halbuki tartışma o belge etrafında bir tartışmaydı.

BELGEYLE YETİNMİYOR, BELGEYİ YORUMLUYOR

O belge bir avukatın ofisinde yapılan baskında fotokopisi ele geçirilmişti. Bunun ardından derhal belgenin aslı ortaya çıkarılmalıydı. Ama öyle olmamıştır. O belge durmuştur, parlamento kanun çıkarmıştır. O belgeyi ortaya çıkaran kişi belgenin orjinalini vermekle yetinmemiş bir de ihbar mektubu hazırlamıştır.

İhbar mektubunda ne görüyoruz? İhbar mektubunda, farklı ve kapsamlı eldeki belgeyle doğrudan kanıtlanması mümkün olmayan ithamlar yapıyor. Diyor ki bundan Genelkurmay başkanı'nın, birinci ordu komutanı'nın haberi var. Belgeyi elinde bulunduran belgesi kadar konuşacak. O vermekle yetinmiyor, belgeyi yorumluyor. Elbette bilgisi olan insan, aslı ortadan çıktıktan sonra, başlayacak olan yargılama süreci içinde elbette düşündüklerini yetkili mercilere gelip anlatacaktır.

HEDEF CHP

Bu mektupta CHP'nin nasıl hedef olduğunu görebiliyorum. Biz Silahlı Kuvvetler'e daima değer vermişizdir. Siyasi hayatın şekillenmesi için de ciddi tartışmalara da girmişizdir. Belge bir albay konusuyken, şimdi Genelkurmay Başkanı konusu olmuştur. Sadece o kadar değil bir büyük ithamın hedefi olarak bu mektupta ifade edilmiştir.

İDEOLOJİK NİTELİK TAŞIYOR
Açılım politikası ortaya atıldıktan sonra CHP çok net bir tavır takındı. Tarihi sorumluluklara dikkat çektik. Böyle bir partiyi böyle bir belgeyle suçlamak ancak siyasi bir projenin gereği olabilir. Elbette ki siyasetçiler gündemi değiştirmek için gerekeni yaparlar. Bunu yapan bir siyasi gündeme hizmet ediyorsa o siyasi gündemi değiştirme AKP’nin, Başbakanın ihtiyacı.

Bu gün Sayın Ertuğrul Özkök’ün de ‘İdeolojik bir nitelik taşıyor’ diye gözlem yapmış olması da işte bu tarafıyla ilgilidir. Ciddi, sorumlu bir ihbar ancak elinde bulundurduğun belgeyi derhal ihbar ederek yapılır. Sadece gündemi çarpıtmak değil, yeni tartışma kazandırmak için yapılıyor. Bunu yapan kişinin hemen ortaya çıkması lazım. İthamların kanıtlanması ve belgelerin görünmesi gerekir.

'AÇILIM PKK VE İMRALI'YA YAPILMIŞTIR'

Şehit ailelerinin madalyalarını atmamasını da isteyen Baykal, şunları söyledi: “Madalyalara birileri saygısızlık yaptı diye, o madalyayı yerlere atmayın. Onun öncesinde çok farklı gelişmeler de var. O açılım politikasının temeline özüne karşıyız. Açılım Kürt kökenli vatandaşlara yönelik değil. Açılım, Güneydoğu halkının sorunlarıyla ilgili değil. Açılım direk olarak PKK’ya yöneliktir.

Açılım PKK’yı muhatab alıyor. İlk olarak DTP, PKK ve İmralı arasında siyasi bir ayrımın olmadığını söylediğimde, herkes beni yadırgamıştı. Ama şimdi hepimiz gördük ki PKK da İmralı da DTP de aynı siyasetin kabzasıdır. Bu birleşmeyi otobüsün üzerinde hepimiz gördük. Biz açılımı PKK ya değil, Güneydoğu daki vatandaşlara yönelik yapılmasını istedik. Açılım diyerek bir milli ayrışmanın dayanağı haline getirilmeye çalışılıyor.

Hasan ÖRNEKOĞLU/DHA