Pazar Postası “Ben elitim! Sadece akıllı ve zeki olanlar beni tanıyor”
Paylaş
“Ben elitim! Sadece akıllı ve zeki olanlar beni tanıyor”

'Nihayet' albümüyle dönüş yapan Coşkun Sabah, 90'lı yıllardaki performansından hiçbir şey kaybetmemiş. İstanbul'daki evini Karnaval'a açan ünlü müzisyen ile evliliğinden sahne hayatına; egosundan kıskançlığa kadar her şeyi konuştuk

Röportaj: Canan Danyıldız
canan.danyildiz@posta.com.tr

Epeydir ortalarda görünmüyordunuz?

Yoo, performans konserlerim hep devam ediyor ama magazinde bunlar gösterilmiyor. Bir de sonunda ‘Nihayet’ albümüyle yeniden sevenlerimle buluştum, çok güzel, özel şarkılarımla...

Size bir tepki mi vardı, yayın anlamında?

Ya, Beyoğlu’nda bir kulüpten akollü çıkıp ‘merhaba’ diyorsan seni çekiyorlar, ya da yanında kadınlar varsa.

Gençlerle bir bağ sorunu mu oldu aranızda, tanınma mevzuunda?

Hayır efendim, ne münasebet? Bak bugün Kayserili gençler beni çok iyi tanıyor; 9 yaşındaki çocuk konserden önce gelip ‘bu saz sizin mi, kaç teli var?’ diye soruyor.

Kayserili deyince...

E Allah o zaman! Kayserililer genetik olarak çok başka Canan, çok zekiler!

Ya öteki gençlik? O niye sizi tanımıyor pardon?

Magazin seyreden biriysen nereden tanıyacaksın beni? Araştırmacı isen tanırsın. Salaksan (estağfurullah) Coşkun Sabah’ı nereden tanıyacaksın, ama zeka seviyen yüksekse, akıllıysan, araştırır bulursun beni.

Bütün suç bu mu yani?

Hayır, bak bizi gösteren müzik kanallarının da sayısı azaldı, pop müziği her yer çalarken sanat müziği ortada kaldı. E ben arabeskçi de değilim, ne olacak peki?

Sizin gibi mağdur olan başka kim var?

Selami Şahin, bak onun da müziğini bir yere oturtamadılar. Biz ikimiz pop da arabesk de yapmıyoruz. Neresi çalacak bizi? E bir albüm yapınca klibini yayınlayan yer olmazsa, nasıl tanıyacak millet?

“Babamın iflası beni müzisyen yaptı"

Babanızın iflası...

Çok yazılıp çizildi, beni piyasaya kazandıran olay aslında. Ayakkabıcıydık, babam iflas edince ben de para kazanmak için amatörce yaptığım müzik işini sahneye taşıdım. Abim de müzisyendi, herhalde bir gen bu.

Olmasaydı iflas yani, gene sahneye atlar mıydınız?

Bilmiyorum ki! Sanki olurdu... Ferhat Göçer’e baksana, doktor ama dayanamadı ve müziğine devam ediyor. Belki öyle bir durum olabilirdi.

Parasız kalınca ne hissettiniz?

Parasızlığı, yalnız parasız kalan anlar... Çok acayip bir şey. Parasız kalınca hayaller kurdum, para derdi olmayan birinin nasıl yaşadığını hep hayal ettim.

Sahneye çıkıp ilk kazandığınız parayla ne aldınız?

Anneme verdim o zaman, kira ve mutfak masrafında çok zorlanıyordu, ona yardım ettim. Yetiştiremediği için çok üzülüyordu.

Ya çok büyük para sahibi olunca?

Kendime son model (o zaman için) turuncu bir Renault aldım, plakası da 34 UD 24’tü. Çok araba merakım yok, ama mahallemizin gülüydü. Yıl 1976’ydı.

Sahnenizi hep konuşurlar...

Vallahi ben söylersem ayıp olur, ama üzerime ‘sahne performansı çok iyi’ diye bir şey yapıştı.

Egosantrik misinizdir?

Hayır, asla! Öyle bir şey olsa ne bileyim bugün aileme ait en külüstür otomobille sokağa çıkmam. Eşim bazen, ‘Sen Coşkun Sabah’sın, ötekini al’ diyor, ama hiç dinlemiyorum. En lüks arabamızı hanım kullanır.

Sahnede sizden daha yetenekli başka biri olsa ekibinizden?

O zaman başka, istemem benden rol çalıp parlayacak diye! (Kahkaha atıyor)

E bu egosantriklik, ego değil de ne?

(Gülüyoruz) Kimse istemez ki ama, eğer bu egoysa tamam, egoluyum. Ama sanatçı benim, ben alkışlanmak isterim, yanımdaki alkışı kaparsa olmaz ki. Bunu istemem. Sahne iddialı bir yerdir, değilsen çıkma.

Aha!

E tabii düşünsene, ben şimdi bir piyanistle çıkıyorum, onun yaptığı bir bestede alkış kopuyorsa, kıskanırım! Doğal ama! Sahnede ekibimden biri benim havamı söndürüyorsa, çıkarmam, kimse de çıkarmasın! Rol çalıyorsa istemem.

Peki neden hiç öğrenciniz olmadı? El verdiğiniz bir isim?

Bana kimse yardım etmedi ki Canan. Ben Allah vergisi bir yeteneğe sahibim, kendim bir yerlere geldim. O yüzden ben de birini yetiştirmedim.

Bakın bu tuhaf oldu!

Bilmem, yani kimse beni yetiştirmedi ki Canan, ben de...

“Kariyerli eş istemem”

Hiç sevmediğiniz tarafınız var mı?

Epey inatçıyımdır, bir tek o huyumu sevmem.

Kolay anlaşılır, eğlenilir biri misinizdir?

Evet, kolay uyum sağlarım, sorun yaşamam çoğunlukla. Kendimi seviyorum yahu!

En yakın arkadaşınız kim?

Selami Şahin’le çok yakın arkadaşımdır. Emel Sayın’la nadiren görüşürüm. Vefat etmeden önce Adnan Şenses’ti. Hasan Şaş da yakın arkadaşım ama mesafeler çok uzun. Ondan da görüşmek çok zor İstanbul’da.

Evliliğiniz uzun soluklu oldu...

Evet, böyle planlamıştım zaten. Zamanında evlendiğim için ilerletebildim.

Hep uzun ilişkileriniz mi oldu hayatınızda?

Evet, zaten bizim zamanımızda hiç yoktu öyle kısa süreli. Kültür seviyesi yüksek insanlarla, düzeyli ilişkilerim oldu.

Peki, ünlü biri olunca sizin paranızla evlenmediğini insan nasıl anlar?

Onu hiçbir zaman anlayamazsın, seninle neden birlikte olduğunu, bunu düşünürsen hiç kimse kimseyle çıkamaz. Ayrıca da benimle param, şöhretim için de birlikte olabilir hayatımdaki kadın.

Yanıldığınız oldu mu hiç aşk yaşadığınız kadınlardan?

Elbette, adım çapkına çıkmıştı ama tam olarak öyle değil. Bazen yanıldığım kadınlar oldu tabii, ‘bu bana göre değilmiş’ dediğim oldu; o zaman da 3- 4 ayda bitenler oldu.

Eşiniz olacak kadın, kariyerli mi olmalıydı?

Hayır, hiçbir zaman kariyerli bir eşim olsun istemedim. Bir evde iki egoya ne ihtiyaç var? Bir tane yeter. Eşim benden bir tık geride durmalı, denge ancak böyle sağlanır. İki ego çarpışıp ne yapacak? Bak Emre Altuğ ve Çağla Şıkel ayrıldı bile!

Ama bu kadınları kızdırır...

Bana göre olması gereken o, mantığım bu. Denge için, bir tarafın pasif olması şart Canan.

“KISKANÇ DEĞİLİM”

Kıskanç mısınızdır?

Kıskançlığın tanımı ne? Ben bilmiyorum. Karıma mini etek giydirince kıskanmam ama biri dedikodusunu yapacak diye önceden kadını uyarmak, kıskançlık mıdır?

Eşiniz sizi kıskanır mı?

İlk zamanlarda olmuştur, ama sonra düzeldi.

Kızlarınızla aranız nasıl?

Çok iyiyiz, çok vakit geçirmeye çalışıyoruz. İyi bir babayım.

Neye kızarsınız evlilikte? Neye dikkat edersiniz?

Üslub... Yüksek sese hiç tahammülüm yok, bir şey söyleyeceksek birbirimize mutlaka alçak seste söylenmeli. Evlilik hafife alınacak bir şey değil; önemseyeceksin. Yalap şalap evlenilmez.

Neyden korkarsınız?

Ölümden, ama kendim için değil; çocuklarım için çekiniyorum, iki tane çocuğum var. Hani onlar babasız kalırlarsa diye... Bir de kuru iftiradan acayip korkarım.

“DEMODE DEĞiLiM, ŞARKILARIMI ÇALAN KANAL YOK”

Arabeske karşı mısınız?

Hayır, karşı olup olmama meselesi değil bu; arabesk dinleyenler beni zaten sevmez o ayrı; ama arabeski de pop müziğini de çalan kanalların arasında yer bulamadım, mesele o.

E yeni sanatçılarla bir araya gelmeyi deneseydiniz...

Hiç öyle bir talep olmadı. Ama ne acayiptir ki bak, ‘Seninle başım dertte’ parçasını Selami Şahin söylüyorsa Kral Pop yayınlamıyor, ama Işın Karaca söylerse pop sayıyor; böyle bir şey nasıl olur? Bana yeni popçulardan hiç düet teklifi gelmedi.

Ayrımcılık mı var Türkçesi?

E tabii, Serdar Ortaç, Hande Yener, Ajda Pekkan bir albüm yapsa, kanallara dağıtsa promosyon aşamasında çok şanslı, herkes onları yayınlıyor. Ben yarım kanalla idare ediyorum, TRT Müzik ve Kral. E kimseye şarkıyı dinlettiremiyorum da ezberlettiremiyorum da.

Zaman değişti, demode olmuş da olamaz mısınız?

Hayır! Hiç ilgisi yok! Bugün, bütün kadın kuaförlerine git bak, pop kanalları açık; halka ne verirsen onu alır Canan.

Tamam kabul edip susuyorum! Peki işleriniz etkilendi mi?

Asla! Ben her zaman çok çalışıyorum; bayii toplantıları, özel geceler ya da benim yaşıtlarımın evlenen çocuklarının düğünleri... Beni seven ve sayan adamın o tip magazin ya da pop kanallarıyla işi yok ki. Onlar beni, oralardan tanımadılar çünkü.

90’lardan kalma ahbaplar...

E tabii, benim en parladığım yıllar 90’lar... Oradan hala devam eden bir kitle var.

“HİÇ DOSTUM YOK”

Hiç dostunuz yokmuş sanat camiasında, öyle duymuştum!

Evet, yani isim vermek istemiyorum, engellendim mi engellenmedim mi diye. Ama şu an herkes, birilerinin dıdısı, dayısı, kollanıyorlar. Müzik piyasası, 4-5 kişinin tekelinde.

Siz de onlarla iyi geçinin madem?

Benim kimseye müdanam olmadığı için istenmeyen bir sanatçıyım. Kimseye boyun eğmem ki ben. O yüzden engelleniyorum.

Kadın olsanız, sizden yararlanmak istiyorlar diyeceğim, dilim varmadı!

Hayır, bu işlerde onlar şöyle olsun istiyor; sen söyleyeceksin, besteleyeceksin, albümü kendi parandan yapacaksın; onlar bütün satış gelirini alacak. Sana da yalnızca ekstralar kalsın... Ben buna izin vermiyorum. Bütün emek benim; o yüzden de istenmiyorum

Siz de az değilsiniz!

Boykot ediyorum, evet! Sabah Müzik’ten çıktı son albümüm. Dağıtım için yardım aldım o kadar. Ekstra kapmak için ben bu sisteme uymam! Hiçbir zaman ekstradan kaybetmedim, ihtiyacım yok onlara.

Eski yılları, tekel olmayan zamanları özlüyor musunuz?

Yoo, her zaman çok iyiydim ben, hala haber kanallarının bayram ya da yeni yıl programlarında Coşkun Sabah var. Bana hala değer veren bir kesim var.

Kendinizi bu dünya içinde nasıl tanımlarsınız?

Hani sağlık piramidi var ya, onu düşün; en alt geneldir, Sezen Aksu oradadır; ben orta seviyedeyim, daha elite yakın.

Kıskanıyor musunuz Sezen Aksu’yu?

Kıskançlık değil de, bazen neden genele yayılmadım diye düşünüyorum. Bir tek orayı düşünüyorum. Ama daha elit orta yerdeyim ben.

“Yakışıklılığım şöhretimi artırdı”

Ud ile ünlenmeniz de garip zaten!

Benim enstrümanım uddu Canan, onu iyi çalabiliyorum. Önce bestelerim çıktı sahneye Bülent Ersoy’a vs.

Sizi öyle kabullenmiş ama dönemin zat-ı muhteremleri...

Aslında Ferdi Özbeğen’den devraldığım bir şey, o piyanosuyla sahnede bir bütündü; hatta onun çalıştığı yerden o ayrılınca ben, udumla çıktım sahneye. Yani çok iyi çaldığım enstrümanımla.

Yakışıklı olmanız da avantaj mıydı?

Elbette yakışıklılığım şöhretimi artırdı. Şimdi yine bakarsan etrafa yakışıklı sanatçılar daha şanslı oluyor.

Çok kadın aşık olur muydu?

(Gülüyoruz) Evet, şimdi evlendik barklandık, karıştırma!

Bu yüzden mi geç evlendiniz?

Kendimi hazır hissetmedim, evlilik bir kere yapılır bir şey. Erken evlenenlerin gözü arkada kalır, boşanıyorlardı.

Bülent Ersoy sizi kıskanırmış?

Böyle haberler yapıldı ama doğaldır. İşin doğasında var Canan, ‘alkış kıskançlığı’ diye bir şey var, ama tuhaf bir şey gelmiyor bana.

Hiç tozuttunuz mu paradan, puldan?

İflas ve hayat beni çok olgunlaştırmıştı Canan, o yüzden ben para sahibi olunca mütevazılığımdan bir şey kaybetmedim, kendimi de kaybetmedim hiç.

Haberin Devamı