Duygu Belbek Beni vur, beni onlara verme...
HABERİ PAYLAŞ

Beni vur, beni onlara verme...

Haberin Devamı

Ne kolay kalp kırmak, ne zahmetsiz, ne hızlı, ne düşüncesizce… Ne kolay, insanın ruhunu yaralamak, zedelemek, mutsuz etmek… Hiç ummadığın anda, daha gardını alamadan, ruhunu ekşitmek, huzurunu bozmak bir insanın ne kolay, ne umarsızca, ne duyarsızca, ne insafsızca…

Oysa en değerli organımız değil miydi kalp? En sevilen, en dinlenen? Ruhla bedenin arasındaki tampon değil mi kalp, bu kadara hunharca saldırmak niye? Her insanda varken, hiç kimsede yokmuş gibi davranmak niye? Yok etmeye çalışmak niye, başımıza ne gelirse kalpsizlikten gelmez mi? Kalpsiz insanlar en kötüsü değil mi? Kalpsizleştirme çalışmaları niye?

Her yerde, her alanda öyle kolay ve acımasızca ki artık bu işlem. Artık herkesin elinde bir balta, birbirlerinin ruhlarına doğru sallıyorlar, ellerine geçmiş bir kere bu lanet balta, vurmadan deşmeden yapamıyorlar. Huzurun içerisinden savaş çıkarmak için, kan dökmek için, kan için, yaraları artırmak için, yok etmek için, var olmak için… O baltalar hiç durmuyor!

‘Ben varım’, ‘ben en iyiyim’ ‘ben buyum’, ‘ben başkanım’, ‘ben yukarıdayım’, ‘ben hepinizin yukarısındayım’, ‘ben’, ‘ben var ya…’, ‘ben olmasam’… ‘ben’liklerinin içerisinde, ‘ben’liklerini doyurmak için, ‘beni’ yok etmeye çalışıyorlar, acımasızca, kendileri dışında her şeyi katlederek… ‘ben’likleri kana doysun diye…

Okulda, sokakta, iş yerinde, yer yer aile içerisinde, siyasette bu baltalı ‘ben’liler, acımadan, düşünmeden kalp kırmaya devam ediyor. Hızlıca artarak, hızlıca yok ederek, aralarına yeni dostlar katarak yol alıyorlar. Ruhlarını çamura bulamaktan kaçınmadan, kalpsizliğinden yakınmadan, korkmadan, hiç ama hiç acımadan…

Ben hala gayret ediyorum kelimelerime. Ben cümlelerimi dizginliyorum her ağzımı açışımda, öyle dikkatliyim ki incitmemek için, ağırlık vermemek için, çamur sıçratmamak için, yok etmemek için, bir kalbi mahvetmemek için… Ben dikkat ettikçe onlar tükürükler saçarak baltalarını sallamaya devam ediyor, ben özendikçe, onlar beni bu girdaba çekmeye devam ediyor. Onlar kim mi? ‘ben’ler…

Ne kolay bir kalbi kırmak, zedelemek, incitmek… Ne zor o kalbi yeniden onarmak, eski haline getirmek. Ne zor kibar olmak, iyi niyetli olmak, anlayışlı ve anlaşılır olmak. Ne kolay kocaman nefret söylemlerinde bulunmak…

Şimdi baltaları sakince bırakın yere. Çok sakince. Bir dokunun kalbinize orada bir kıpırtı var mı diye. Bir nefes alın kocaman, ‘ben’liğinizden sıyrılıp, ‘öteki’ne bir göz atın, bir göz atın ki başkalarını görün. Bir bakın renklere, çamurlardan uzak durun, atmayın ki izi kalmasın. Bir durun, o kalpler yerinde kalsın.

Yazım hiç kimseye aslında herkese. Kalbimin kırılmasından kimse sorumlu değilken aslında herkes sorumlu. ‘Ben’de dahil olmak üzere ‘biz’ biraz ‘özen’ göstermeliyiz ‘bize’, ‘ben’den uzaklaşıp, ‘bize’ yanaşıp… Birde anne, ‘n’olur ‘ben’i vur, bizi onlara verme’…

Sıradaki haber yükleniyor...
holder