Cumartesi Postası "Beni yanıltan tek kişi Deniz Akkaya'dır"

"Beni yanıltan tek kişi Deniz Akkaya'dır"

Paylaş
"Beni yanıltan tek kişi Deniz Akkaya'dır"

56 yaşında olan ve 26 yıldır bu mesleği sürdüren Uğurkan Erez yetiştirdiği ünlü mankenleri, dünya modasının dev tasarımcısı olan kankasını, iki yıl önce yakalandığı akciğer kanserini yenmesini Q'en Magazin'e anlattı

Hastalığınız sizi nasıl etkiledi?

Öğrendiğim zaman dünyam yıkıldı. Bir anda düşünüyorsun; Kanser bu, ölüm... Değilmiş tabii, bilmiyordum yaşamadığım için. Babamı akciğer kanserinden kaybettim. “Ah” dedim, “gidiyorum”. “Daha yapacak çok şeyim vardı” diye düşünüyorsun. İki yıl önce ameliyata karar verildi. Ailece Kıbrıs’a gittik. Ağzım gülüyormuş ama gözlerim ağlıyormuş. Ameliyata girerken düşünüyordum, ‘sağ çıkamayabilirim’ diye. Ameliyattan sonra gözlerimi açtığımda karşımda Faruk Saraç, Cemil İpekçi ve ailem vardı. Yırtmıştım.

Bir dost kitapçığı tutmuş muydunuz?

Yatırımımı insana yapmışım, bir kez daha gördüm. Bütün sevdiğim, değer verdiğim insanlar geldi, telefonla aradı.

‘Adam olur’ sanırken sizi yanıltanlar oldu mu?

Tam tersi oldu. Deniz Akkaya’dır bunun örneği. Deniz, Elite Model Look’daydı, koreografisini yapıyordum. “Uğurkan Ağabey, ben manken olmak istiyorum” dedi. “Senden bir şey olmaz, git başımdan” dedim. Bir gün Neşe Erberk Ajans’da bir manken için “Ne hoş kız, kim bu?” diye sordum. Kız cevap verdi; “Uğurkan Ağabey, bana seneler önce ‘Senden hiç bir şey olmaz’ demiştiniz. Hırs yaptım, ben Deniz’im”. Ben de “Sözümü geri alıyorum, bütün defilelerimde varsın, harikasın kızım” dedim.

Yasaklı mankenleriniz var mı?

Geçmişte vardı ama son zamanlarda yok. Şimdi diyorum ki “Ne saçmaymış”, ne gerek varmış ki? Şimdi mankenliği manken gibi yapan herkese kapım açık. “Jean Paul Gaultier yakın arkadaşımdır”

Hangi dünyaca ünlü tasarımcıyla çalışmak isterdiniz?

Jean Paul Gaultier iyi arkadaşımdır. Türkiye’ye geldiğinde bana uğrar, kimseye çaktırmaz, gezeriz. Ama bir türlü defilesini yapamamışımdır.

Uçuk bir defile koreografisi düşünüp uygulayamadığınız oldu mu?

Var ama bütçe meselesi. Bana hep “Victoria’s Secret, Victoria’s Secret” diyorlar. Onlar 5 milyon dolar harcıyor. Bana da 5 milyon dolar versinler, bakın ne secret’lar yaratıyorum. Kısıtlı paralarla en iyisini yapmaya çalışıyoruz.

Takıntılarınız var mı?

Karanlıktan ürkerim. Hayatım hep beyaz olsun, gündüz olsun. Yalnız kalmayı da sevmem. Geceleri yalnız kalamıyordum ama iş başa düştü, beyin gücüyle onu da yendim.

Sizi ölüm dışında ne üzer?

Sevdiklerimin başarısızlığı, mutsuzlukları...

“Veliahtım yok”

Uğurkan Erez ne yer, ne sever?

Kitap okumaktan çok hoşlanıyorum. Kütüphanemdeki kitap sayısı 4 bini geçiyor. Sinemaya gitmeyi sevmem. Evimde seyrederim. Her şeyi yerim.

Veliahtınız kim?

Yok öyle bir şey. Kimseyi ne rakip ne veliaht görüyorum. Farklı boyuttayım. Yetiştirdiğim çoğu kişi piyasada bir takım işler yapmaya başladı. Bu iftihar vesilesi. Ama veliaht başka bir şey ve bu meslekte bunu kabul etmiyorum.

Çağla Şıkel kızınız gibi. Yeni kızınız Özge Ulusoy mu?

Özge de Serenay Sarıkaya da bana “Baba” der, sözümden çıkmazlar. İkisi de çok iyi gidiyor şu anda. Benimle çalışan tüm kızların ‘Uğurkan Babası’yım ben.

‘Kanserden sonra mülayim oldum’

Sinirli misiniz? Sizi ne sinirlendirir?

Çok sinirliyim. Disiplinsizlik en büyük problemim. Prova saati 08.00 ise çeyrek kala gelip bekleyeceksin. Provada telefonla konuşmayacaksın, benim işimde konuşulmaz. O telefon kapatılır ya da arada çıkıp dışarıda konuşulur. Karşımda yayılarak oturmayacak, bacak bacak üstüne atmayacaksın. İş zamanı dinleyeceksin, notunu alacaksın, konsantre olacaksın, koreografini yapacaksın...

Provalarda kovduğunuz oldu mu?

Geçmişte olmuştu. Bu kanser olayından sonra çok mülayim oldum. Yeni mankenler rahat dönemime rastladılar. Eskiler, “Onlara bağırmıyorsun, biz böyle davransaydık bize neler yapmıştın” diyorlar. Çünkü bağırsam da sinirlensem de olmayacak. Hem onu üzüyorum, hem kendimi. Belki biraz daha büyüdüm, olgunluğa eriştim.

Niye mankenlere ‘aptal’ yakıştırması yapılır, bu anlayış hâlâ geçerli mi?

Manken ne demek? Fizik, disiplin, karizma, zeka... Zekan yoksa koreografiyi nasıl aklında tutarsın? Koreografi matematiktir. Şu anda çoğu iki lisan biliyor, üniversitede okuyorlar, neresi aptal bunların?

‘Kitap yazıyorum’

Bir televizyon projeniz var. Bu dönem sizi ekranda ne yaparken göreceğiz?

Sit-talk gibi bir proje var. Sit com’la talk show’un birleştirilmiş hali. Ayşe Erbulak, Özge Ulusoy ve ben. Çok komik bir program. Konuklarımız da olacak. Bir de dans yarışması ve şarkı yarışması var. Jüri üyesi olarak birinde karar kılmak durumundayım. Televizyonda olmayı seviyorum, tanınmak da hoşuma gidiyor. Ama saygı ve sevgiyle tanınmak.

Zengin bir anı birikiminiz olmalı. Kitap yazmayı düşünmediniz mi?

Yazılıyor. 35 yıllık dostum Ayşe Erbulak ile çalışıyoruz. Füsun Erbulak’ın yardımıyla başladık. Ama derler ya “Ben kimin nelerini açığa çıkaracağım” diye... Benim kitabımda dedikodu yok. Böyle şeyler saçma. Kitabı sattırmak için sansasyon yapmak ters geliyor bana. Buna ihtiyacım yok. “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz” derler, ben kötü reklamı sevmiyorum. Kötü reklam ne benim aile soyadıma, ne aile şerefime ne de kızıma yakışır. Benimki komik, başarılı bir kitap olacak. Sıfırdan bir insan isteyerek nerelere, nasıl geliyor, onu anlatacağım.

(23.10.2010 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

3

Haberin Devamı