Cumartesi Postası “Benim için her şey bitti”

“Benim için her şey bitti”

Paylaş
“Benim için her şey bitti”

'Eşcinsel hakem' olarak tanındıktan sonra işsiz kalan Halil İbrahim Dinçdağ isyan ediyor

İki yıl önce eşcinsel olduğu ortaya çıkınca maç yönetmesine izin verilmeyen hakem Halil İbrahim Dinçdağ ayakta kalma mücadelesinde. Dinçdağ, sahalara çıkamıyor. Radyoda yaptığı programa son verildi. İş bulamıyor. Yine de pes etmedi.

Türkiye Futbol Federasyonu’na açtığı davayı AİHM’e taşımanın hazırlıklarını yapıyor. Yedi ülkenin dışişleri bakanlarına, onların ülkesinde yaşamak ve maç yönetebilmek için mektup gönderen genç hakem, eşcinselliği deşifre olduğundan bu yana yaşadıklarını Tempo Dergisi’ne anlattı.

“Basına konuştuğum o gün, 32 yılımı mezara gömdüm. Hayatım, düzenim yok oldu. Dişimle, tırnağımla geldiğim yeri tek kalemde silmek zorunda kaldım. Hayata sıfırdan yeniden başlayacaktım ama iki yıldır hâlâ sıfır noktasındayım.”

Bu sözler, 2009 yılında eşcinsel olduğu ortaya çıkan ve o tarihten bu yana maç yönetmesine izin verilmeyen hakem Halil İbrahim Dinçdağ’a ait. Halil, iki yıl önce, Trabzon’da futbol hakemliği yapıyordu. Eşcinsel olduğunu kimse bilmiyordu. Askerlik zamanı geldi. 2009’da askerlikten muaf olduğuna dair belge aldı.

Bu belgeyi, askerlikle ilgili bir sorunu olmadığını göstermek için Trabzon İl Hakem Kurulu’na verdi. İki ay sonra İl Hakem Kurulu, askerliğe elverişli olmayanların hakemlik yapamayacağı gerekçesiyle maçlarda görev almasına izin vermedi. Profesyonel maçları yönetmesi için girmesi gereken klasman hakemliği (profesyonel hakemlik) sınavına da alınmadı.

Bu süreçte, klasman hakemliği için üst yaş sınırı olan 33 yaşını da doldurdu. Tek umudu Futbol Federasyonu’ydu. Ancak Federasyon’dan da “Hakemlik yapamaz” yanıtı aldı. Tam da o günlerde, Halil’in durumu basına sızdı.

Ezber bozmanın bedeli

Sonunda savaşmaya karar verdi Halil ve hem televizyonlara hem de gazetelere, H.İ.D. olarak değil, Halil İbrahim Dinçdağ olarak röportajlar verdi. Yani, cesur bir çıkış yaparak ezber bozdu. Halil’in hikayesi zamanla unutuldu. Ama o asla unutmuyor. Unutamıyor... “Hayatında ne değişti?” sorusuna verdiği yanıt şöyle; “Benim için artık her şey bitti. Etrafımda birçok insan vardı, şimdi yok.

Eski arkadaşlarımın yarısı kayıp. İş bulamıyorum ve hayatımı idame ettiremiyorum. Bana hâlâ ailem bakıyor. Kendimi çırılçıplak hissediyorum. Tek başına bir ağaç gibiyim. Bir ormanda olmam gerekirken, yapayalnızım. Özel hayatım kalmadı. İnsanlar benimle arkadaşlık yapmaya çekiniyor. ‘Yanında görünürsem, yanlış anlaşılır’ diye düşünüyorlar. Çaresizim” diyor.

“Oğlum olsun istiyorum”

Ama Halil bir yandan da mücadeleyi bırakmak niyetinde değil.. “Her şeyimi kaybettim ama yine de korkmuyorum. Sonuna kadar hakkımı arayacağım. Bana bunu yapanların yanına hiç bir şeyi bırakmamalıyım. Ölüm tehditleri alıyorum. Ülkemizde ucuz kahraman çok. Mail yoluyla bana ve avukatıma tehditler geliyor. Trabzon’un adını kirlettiğim için bazı insanlar hayatımı çekilmez hale getirecekmiş. Varsın olsun. Ben yanlış bir şey yapmadım ki! Hayata sımsıkı sarıldım. Biliyor musunuz bir oğlum olsun istiyorum. Çocukları çok seviyorum.

Bu hayalimi gerçekleştirebilmem için önce hayatımı idame ettirebilmem lazım. Bilmiyorum. Zaman gösterecek.” Halil’in, Trabzon’da yaptığı radyo programı, eşcinsel olduğunun ortaya çıkmasından hemen sonra yayından kaldırıldı. İki yıldır çalışamıyor. Trabzon’dan umudu kesmiş, İstanbul’da iş arıyor. Tezgahtarlık, bulaşıkçılık, garsonluk...

Çalmadığı kapı kalmamış. Hiç bir başvurudan olumlu yanıt alamamış. Medyada bolca yer aldığı günlerde iş vaatlerinde bulunan, “Biz senin arkandayız” diyen anlı şanlı isimlerden ise hiç ses yok. Tek dayanağı ailesi. İki kardeşi de ilahiyat fakültesi mezunu. Ağabeyi imam. Kız kardeşi ise yüksek lisansını bitirmiş, doktora telaşında. Muhafazakar bir aile olmasına rağmen, alışılmadık bir şekilde sahip çıkmışlar Halil’e. “Öğrenince nasıl davrandılar sana?” diye soruyor, ummadığımız bir yanıt alıyoruz; “

Çok üzüldüler. ‘Başına böyle bir şey gelmiş olabilir. Biz seni tanıyoruz. Sen bizim evladımızsın’ dediler. İnanır mısınız, benim eşcinsel olmam, aile içinde konuşulmadı bile. Bu kadar anlayışlı davrandılar.”

Isınmak için yürüyor

Ancak o, maddi açıdan ailesine yük olmaktan çok rahatsız. Olabildiğince az para harcamaya çalışıyor. Yakın mesafeleri yürüyor. Otobüs dahil, mecbur kalmadıkça ulaşım araçlarına binmiyor. Günlerini ağırlıklı olarak simit ve çayla geçiştiriyor. Eskiden haftada bir sinemaya, tiyatroya gidermiş. Artık hiç gidemiyor. Kitap okumayı seviyor ama yeni kitap alamıyor. Soğuk havalarda elektrikli sobasını açıyor, biraz ısındıktan sonra hemen kapatıyor. Kalın giyiniyor. Isınmak için bolca yürüyor veya bir kafeye gidip oturuyor. Bir bardak çay içip saatlerce içerde otururken “Kalk git kardeşim, masa işgal ediyorsun” diyecekler diye huzursuz oluyor. Ve tabii para harcamamak için sık sık misafirliğe gidiyor. Ama bundan da rahatsız. Peki ya arkadaşları? Küçük bir kısmı Halil’in eşcinsel olmasını hiç umursamamış. Ama çoğu uzaklaşmış.

Halil, hayatına dair bir noktanın altını önemle çiziyor: “Eşcinsel olduğumu açıklayarak reklam peşinde koşmakla eleştiriyorlar beni. Oysa ben, eşcinsel olduğu deşifre edilen bir hakemim. Şu anda da hayatımı idame ettirmek için mücadele ediyorum. ‘Reklam yapmaya çalışıyor’ gibi yorumlar, beni yaralıyor. 1999’da, İzmit depreminde ölen bir ablam vardı.

Bazen, keşke onun yerine ben ölseydim ve aileme bunları yaşatmasaydım diye düşünüyorum.” Halil, hiç tanımadığı ve karşılaşmadığı birine daha kırgın. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, 2010 yılında verdiği bir röportajda “Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence” demişti. Halil’in, Kavaf’a bir mesajı var: “Buyursun, Sayın bakan beni tedavi ettirsin. Benim gelirim yok, yardımcı olsun. Bu bir hastalıksa bulaşıcı mıdır? Öyleyse kimseyle tokalaşmayacağım. Hastalıksa bulaşabilir.”

“Gaylerin aklı fikri sekste mi?”

İnsanların eşcinsellere bakışını çarpık bulan Halil’in bir uyarısı da hepimize: “İnsanlar, eşcinselleri, gay barlardan çıkmayan, sürekli fuhuş yapan, aklı fikri sekste olan tipler sanıyor. Mesela ben gay kulüplere hiç gitmedim. Heteroseksüel bir insan, her gördüğü karşı cinsle yatmak mı ister? Tabii ki hayır. Bir eşcinselin kafasında da sürekli seks yoktur. Biz de heteroseksüeller gibi sıradan insanlarız.”

Ve geliyoruz hakemliğe... Yani Halil’in en büyük hayaline. Aslına bakarsanız, maç yönetmek Halil’in ilk hayali değilmiş. Futbolcu ya da maç spikeri olmak istermiş çocukluğunda. Bir dönem aktif olarak futbol da oynamış ama geçirdiği sakatlığın ardından futbolla oyuncu olarak vedalaşmak zorunda kalmış. Hakemlik sınavlarına girip yeni yolunu belirlemiş. İkinci hayali olan maç spikerliğini ise hiç yapamamış.

Bu hayalini, Trabzon’da yerel bir radyoda programlar yaparak bir nebze de olsa gerçekleştirmiş. Şu anda aşık olduğu iki mesleği de yapamıyor. O, yine de hayallerinin peşinden koşuyor. “Bir gün Süper Lig hakemi olacağım ve FIFA maçlarını bile yöneteceğim” diyor.

Yurt dışına yerleşecek

Halil İbrahim hakemliğe dönebilmek için Futbol Federasyonu’na 100 bin TL manevi, 10 bin TL maddi tazminat davası açmış. Şimdilerde davayı AİHM’ye taşımaya hazırlanıyor.

“Türkiye’de umudum tükendi” diyor. Dinçdağ bir girişimde daha bulunmuş. Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç, Hollanda, İtalya ve Avustralya dışişleri bakanlarına mektup yazan Halil İbrahim, olumlu yanıt alırsa bu ülkelerden birinde yaşayıp hakemlik yapacak. Merkez Hakem Kurulu Başkanı Oğuz Sarvan’ın, 2009’da “Amatör küme maçlarını yönetebilir” dediğini hatırlatıyoruz Halil’e.

Ancak Halil, o açıklamanın basını susturmak için yapıldığını, bir şeyin değişmediğini belirterek “Amatör maçları için mayıs ayında vize yenileme sınavı var. Başvuracağım, sınava alıp almayacaklarını göreceğiz. Alsalar bile, sahaya çıkmama izin vereceklerini sanmıyorum. Benim Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu’ndan isteğim, hem amatör maçları yeniden yönetebilmek hem de başta eşcinsel olduğum için alınmadığım klasman hakemliği sınavına, yaş haddi engeli gözetilmeden alınmam. Çünkü yaş haddini, onlar beni daha önceki sınava almadığı için doldurdum” diyor.

“Anlatacağım çok şey var”

Radyoculukla ilgili planları da var Halil’in. “Bu mesleğe 16 yılımı verdim. Severek yapıyordum. Bu alanda iş bulabileceğime ve başarılı olacağıma inanıyorum. Bugüne kadar hep eşcinsel hakem olarak gündeme geldim ama benim hayatım eşcinsellikten ibaret değil. Bir radyo programım olsa, insanlara anlatabileceğim çok şeyim var. Her şeyden önce sevgiyi anlatırım. Çünkü biz bunu başaramıyoruz. Daha önce de her programıma birden fazla konuk alırdım. Sağlık, siyaset, spor, sanat... Aklınıza gelen her konuyu konuşurduk. Yani anlatacak daha çok şeyim var. Yeter ki bir mikrofonum olsun.”

(09.04.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

5

Haberin Devamı