Mesut Yar Beyaz istediği saati aldı!
HABERİ PAYLAŞ

Beyaz istediği saati aldı!

Haberin Devamı

Kanallarda başlayan nakliyat çalışmalarına son bilgileri de ekleyelim. Kanal D’de “Kayıp Şehir” Perşembe gecesine geçti. Saat 20.00’de yayına girecek. Daha önce o saatte yayınlanan “Umutsuz Ev Kadınları” da 22.00’ye kayacak... Cuma gecesi uzun bir maratonu andıran bölümüyle “Arka Sokaklar” (toplam üç buçuk saat boyunca) ekranda olacak. Hemen ardından “Beyaz Show” geçtiğimiz sene yayına girdiği saate yani 23.30 civarına taşınmış olacak... Bu arada pazartesi gecesine geçen “Yalan Dünya” kanalının AB müşterisini topladı. Cuma gecesine geçen “Arka Sokaklar” da muhtemelen toplam izleyicide aynı skora ulaşacak!

[[HAFTAYA]]

YAŞAMADAN YAZILMAMALI...

“Bir Zamanlar Osmanlı” (TRT 1) setinde bir gün geçirdim. 10 saat boyunca kostümlerin birini giyip öbürünü çıkardım. Küçük bir belgesel denemesiydi ama müthiş bir deneyimdi... İstanbul’un yanı başında 15 milyon liraya minyatür bir imparatorluk kurulmuş. Galata Kulesi’nden Topkapı Sarayı’na, Beyazıt Meydanı’ndan yalılara kadar hiçbir ayrıntı gözden kaçırılmadan... Dizinin bu sezonki performansı geçtiğimiz sezonun neredeyse birkaç misli üstünde. Teknik, hazırlık, içerik ve Abdullah Oğuz’un devraldığı yönetmenlik açısından... Sadece kılıç ve savaş oyunları için bile uzman akademisyenler setin içinde üs kurmuş. Muazzam bir dekor atölyesinde tarihin mekanları neredeyse bir günde hazırlanıp çekilir hale getiriliyor. Bir alay yeniçeriyi giydirecek kıyafetler birkaç saatte, hünkar tayfasının giydiği kostümler birkaç dakikada dikiliyor. Bunları sadece gezip görerek yazmanın bir manası yok, hakikaten yaşamak da gerekiyor. “Bir Zamanlar Osmanlı” platosu bir endüstriyel yatırım olarak memlekete müthiş bir gelir kapısı açmak üzere. Her şeyi rakamlara bağlayan eleştirmenlerin gözden kaçırdığı sıkı bir gerçekten bahsediyorum. İsimler tarih içinde unutulur gider. Rakamlar da öyle. Ama eserler kalır ve onları yaratacak cesareti olanlar da!

İstanbul’un iskeleleri...

Yakın tarihi anlatan diziler çekim alanı konusunda uzak tarihi anlatanlardan çok daha şanslı. Ama bir dönem Bizans’a kılıç sallarken, gökyüzünden geçen tayyarenin görüntüye girmesine engel olamayacak kadar da çaresiz çoğu zaman... Mesela bir vapur iskelesindeyiz. Daha on yıl öncesine kadar hemen hepsi dökülüyordu. Sonra elden geçti ve küçük tablocuklar gibi şirinleşti İstanbul iskeleleri... İşte diziler çoğunlukla bu sahnelerde kendini ister istemez ele veriyor. Günümüzün panoramasından yararlanmaktan başka şansları yok ama mesela bir vapurdaki “sigara içilmez” ilanına mozaik atabilirler bana göre. (Karadayı/atv)

Fermana gerek yok ki...

“Muhteşem Yüzyıl” konusu biraz daha tartışılıp rafa kalkacaktır, bu net. Kaldı ki gelecek okuyanlar gibi “dizi artık ölüdür” demenin sektörü baltalamaktan başka bir açı yaratacağını düşünmüyorum... Türk Tarih Kurumu’ndan yapılan açıklama gibi, “Gelin tarihi de biz verelim, finansı da biz sağlayalım Amerika’daki gibi düzgün işler çıkaralım” tarzında beyanatların da gerçeklikle yakın bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum... Kurum bir diziye yapacağı en az 10 milyon liralık katkıyı (o da varsa) araştırmalarını finanse etmekte kullanabilir. Böylece eldeki verilerin fantastik tarafı azalarak oyunun dışına çıkar. Bu daha hayırlı bir şey... İstatistiklere göre düzenli olarak 150 milyon izleyiciye ulaşan tarihi dizilere yapılacak en büyük iyilik hepsini kendi haline bırakmaktır... Sonuçta her dizi her ölümlü gibi fanidir; biter gider. “Fermana gerek yok” derim ben...

MONTAJ SIRASI KARIŞINCA...

“O Ses Türkiye”de (Star TV) okurumuz Derya Daneoğlu’nun gözünden kaçmayan karışık bir ayrıntı var... Virgülüne bile dokunmadan aktarıyorum; “Jüri kıyafetlerinin hemen hemen her iki yarışmacıda bir değiştiğini görüyoruz. Bu da farklı zamanlarda yapılan çekimlerin çok güzel bir montajla karşımıza çıktığını gösteriyor... Yalnız pazartesi gecesi bir montaj hatasına tanık oldum. Programın sonlarına doğru aynı yarışmacıya dönen üç jüriye Hülya Avşar ‘İlk defa bensiz bir yarışmacıya üçünüz birden dönüyorsunuz“ dedi... Oysaki sadece bu programın başında bile bu üç jüri Hülya Avşar olmadan iki yarışmacıya dönmüştü zaten... Yani programın başına konması gereken o bölümü programın sonuna koyup Avşar’ın o sözünü askıda bıraktılar. Çok incelenip dikkat edilen programda bu ayrıntı gözden kaçmış olmalı”...

İSYANLAR ALEMİ GELİYOR...

“Beşer Beşer” ismiyle başladı. Atv’de iyi izlendi ama kalıcı olmadı. İsim değiştirdi; Star TV’ye geçti. “İnsanlar Alemi” olarak ilgi topladı ama ekibi bir araya toplayamadı. Kimi film, kimi dizi filan derken mesele havada kaldı... “Program kalktı” diye bir açıklama yapılmadı ama iki aydır gösterilmediğine göre sanırım farklı bir şey söylenemezdi. Öyle de oldu... Projenin yaratıcılarından Alper Kul iki kere isim değiştiren ekran/sahne performansının “İsyanlar Alemi” ismini alarak kanal değiştireceğini önceki akşam açıkladı... Kesin atılmış bir imza yok ama teoride anlaşma var. “Hangi kanal?”derseniz; çok şaşıracağınız bir kanal. Onu da bu haftanın sonuna kadar açıklarız!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder