Yazgülü Aldoğan Biat etmeyene ne adalet, ne hak, ne sevgi!
HABERİ PAYLAŞ

Biat etmeyene ne adalet, ne hak, ne sevgi!

Haberin Devamı

Üç tahliye kamu vicdanını yaraladı, kıyaslamalara yol açtı: İkisi damat. Biri küçük çocukların yandığı yurdun yöneticisi; sondan başlarsak, 70 yaşında, adresi belli, kaçma şüphesi yok.

Şu anda tutuklu olan Şahin Alpay’dan Nazlı Ilıcak’a, yaşı 70, adresi belli olan o kadar çok kişi var ki! Ama onlar gazeteci, usülsüz bir yurdun yöneticisi değil. Damatlara gelince; neyle suçlandıkları önemli değil, tiplerinden belli. Ama damat oldukları için 4 gün içinde, yeri yurdu belli diye salıverildiler!

Kadri Gürsel, Oğuz Güven, Musa Kart gibi pek çok gazetecinin de yeri yurdu belli. Bir tek suçları belli değil. Daha vahimi, neyle suçlandıkları belli olmadan KHK ile işleri ellerinden alınan ve açlığa mahkum edilmelerini protesto için açlık grevi yapan iki insan, ki açlık grevi dünyanın en barışçıl protestosudur, defalarca gözaltına alındıktan sonra tutuklandı! Doktor kontrolü de olmadığı için yakında ölebilirler. Ölümleri bu haksızlığın sembolü olur! İktidar açısından bunlar yanlış değil mi?

Benden olanla benden olmayana aynı hukuk kurallarının işlemediği bir ülke! Ne yazık ki cumhurbaşkanı artık tarafsız değil. Bir partinin genel başkanı olarak sadece kendi partisinin yandaşlarını düşünüyor. Katıldığı bir toplantıda, İstanbul’da partisine yüzde ellinin altında oy çıkmasına nasıl da üzüldüğünü anlatıyor. Öbürleri onun cumhuru değil mi? Değil. Onlara ne adalet, ne empati, ne hak, ne hukuk, ne hoşgörü, ne sevgi. Böyle bir demokrasi daha icat edilmedi!

Erleri ve öğrencileri bırakın artık!

411 er, 15 Temmuz gecesinden beri tutuklu. Bu çocukların hemen tümü yoksul ailelerden geliyor. Çoğunun avukat tutacak parası yok. Çoğunun ailesi köylü. Başlarına gelenin ne olduğunu anlamadılar bile! Vatani görevini yapsın diye “En büyük asker bizim asker” haykırışlarıyla uğurladıkları oğlu, şehit düşmedi, daha beteri oldu: vatan haini!

Kars’ta var, Sincan’da var. Haklarında iddianame bile yok kiminin. Önce korkup sustular, zaman geçtikçe baktılar ki unutulup gidiyor, çocukları ruhen ve fiziken çöküyor, feryat ediyorlar. Bu gençler ne darbeden anlar, ne FETÖ’den. Onlar emir kulu, silah kullanmış olan varsa ayırın, gerisini bir an önce serbest bırakın.

Hakimler korkudan tahliye kararı veremiyor, görmezden geliyor. Ve en acıklısı, TSK, ne askerine, ne öğrencisine, ne çavuşuna sahip çıkmıyor! Komuta kademesinde daha çoook FETÖ’cü olduğu iddiaları da böylece haklılık kazanıyor!

Umreye gidip imaj yenilemek!

Arda konusuna hiç girmemiştim. Şöhreti taşıyamayan, kendini geliştirmeyen, para kazanmayı adam olmak sanan bir futbolcu. Maço. Uçakta önce kokpite girmeye kalkmış.

Pilotlar kabul etmeyince cepten THY Genel Müdürü’nü aramış, kimsin ya sen? Kokpit, her isteyenin girip şaklabanlık yaptığı yer mi? Karizması çizilince uçağa girip de sevmediği bir gazeteciyi görünce boğazını sıkıp küfür etmeler. Eleştirilince Milli Takım’dan çıkıyorum diye efelenmeler. Orası bir görev, bir onur, bir şeref!

Orayı şereflendiren sen değilsin, seni şereflendirir orada olmak. Herkes üstüne gelince de, umreye gitmiş! Düşünmeye, arınmaya, doğru yolu bulmaya olduğunu düşünsem, Allah kabul etsin diyeceğim de!

Şu mübarek ramazanda, bak Arda ne mümin, ne alnı secdeye değen çocuk, umreye gitti, diye kalpleri yumuşatacak tilkiliği sezdiğim için, taraftarını kandırabilirsin ama iman ettiğini kandıramazsın ki diyorum.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder