Yaşam Bilinmeyen Atatürk bilinmeyen Türkler...

Bilinmeyen Atatürk bilinmeyen Türkler...

Paylaş
Bilinmeyen Atatürk bilinmeyen Türkler...

Milli mücadele sırasında Türkiye'ye gelen ilk ve tek yabancı gazeteci Streit'in izlenimleri 90 yıl sonra yayınlandı

Philadelphia’da çıkan ‘Public Ledger’ gazetesinde çalışan genç Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit, 1920 kışında İstanbul’dan Samsun’a giden bir gemiye biner. Aynı Atatürk’ün milli mücadeleyi başlattığı gibi... İç Anadolu’da süren milli mücadelenin Ankara’daki karargahına yapacağı yolculuğu başlatır o da. Amacı barbar Türkler’i dünyaya tanıtmaktır. 25’inci doğumgünüdür Streit’in o gün. Genç gazeteci tam iki ay Anadolu’yu karış karış gezer. Fotoğraflar çeker, notlar tutar. 26 gün kaldığı Ankara’da da milli mücadelenin başı Mustafa Kemal’le röportaj yapar.

Haberin Devamı

Sonra da müthiş izlenimlerle Paris’e döner. Batı’nın deyişiyle ‘barbar Türkler’ diye başladığı bu seyahati hayranlıkla bitirmiştir Streit. Üstelik o yıllarda Anadolu’ya gelen ilk yabancı gazetecidir... Amerikalı gazetecinin izlenimlerini, milli mücadeleyi ve Atatürk’ü methettiği için Paris’te basmazlar. Streit bu izlenimleri ve fotoğrafları 1921’de kitap olarak hazırlar, adını da ‘Bilinmeyen Türkler’ koyar.

O yıllarda Türkler hakkındaki önyargıdan dolayı bu ismi koymuştur. Sanki bu önyargıya bir cevap niteliğindedir kitabı. Kitabını da “Türkler’e karşı önyargıyla gelmiştim, Türkiye’yi onların bir dostu ve hayranı olarak terk ediyorum” diye bitirir. Türkler’e dair negatif imaj o kadar yaygındır ki, İngiltere ve ABD’deki yayınevleri de kitabı bu nedenle basmayı reddeder...

Haberin Devamı

90 yıl sonra yayınlanan kitap

Clarence K. Streit, bugün Bahçeşehir Üniversitesi’nde, 1983’te Amerika- Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Osmanlı ve Çağdaş Türkiye Etütleri Atatürk Profesörü olan Heath W. Lowry ile tanışır. Türkiye’nin Washington Büyükelçiği’nde profesöre, Türkiye’deki izlenimlerini aktaran bir sunum yapar. Ancak üç yıl sonra, 1986’da vefat eder. 8 Eylül 2007’de Streit’in belgelerinin ve fotoğraflarının telif hakkının zaman aşımından dolayı kamuya mal olduğunu öğrenen Prof. Lowry harekete geçer.

100’den fazla fotoğraf ve orijinal el yazmasının metniyle kitabı hazırlar. Kitap geçtiğimiz günlerde ‘Bilinmeyen Türkler’ adıyla Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları’ndan çıkarıldı. Çekildiğinden 90 yıl sonra ilk kez yayınlanan fotoğraflar ve anlatımlar gerçekten bir döneme ışık tutar nitelikte. İşte 90 yıl sonra gün ışığına çıkan izlenimlerden bazıları:

“Düşlerini gerçekleştiren bir idealist ifadesi vardı”

Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit, Atatürk’le röportajı 3 Mart 1921’de Ankara Garı’ndaki konutunda yaptığını belirtiyor ve büyük önderle ilgili izlenimlerini şöyle anlatıyor: “Beni Türk konukseverliğiyle karşıladı. Benimle 2 saat boyunca rahatça Fransızca konuştu. Yakışıklı ve güzel görünümlü bir adam. Çok düzgün giyimli, düzgün konuşuyordu. 40 yaşındaydı ama daha genç gösteriyordu. Geniş alnı, ağız ve çene yapısıyla bir savaşçının hatlarına sahipti ama onu gözlüklü ve kalpaksız gördüğünüzde bir profesör izlenimi veriyordu. Gözlerinde düşlerini gerçekleştiren bir idealist ifadesi vardı. Bende güçlü bir karakter izlenimi yarattı. Yaşam biçimi ve liderliğinde gösterişten, kendini beğenmişlikten eser yoktu. Makam arabası ve konutunu koruyan korumalardan başka, diğer devlet başkanlarının sahip oldukları onda yoktu...

Haberin Devamı

Mustafa Kemal Paşa ile mülakat yaparken ellerinin bilinçsizce kehribar bir tespihle oynadığını fark ettim...” Streit, Atatürk’le ilgili izlenimlerine şöyle devam ediyor: “Çok az insan beni bu ‘Türk George Washington’ın etkilediği gibi etkilemiştir. Hangi ülkede olursa olsun iz bırakırdı. Kendine çabucak güven aşılama yeteneği olan nadir insanlardan biri. İnsanların uğruna ölmek isteyeceği bir adam. Fiziksel açıdan yakışıklı, yapılı bir adam. Bir entellektüelin sahip olabileceği yükseklikte alnı var, eylem adamlarının ağız ve çenesine sahip, yani bir savaşçı. Yüzünde, gözlerinde, idealistçe bir şey var; bir hayalpereste has ama hayallerini gerçekleştiren bir hayalpereste...

Haberin Devamı

Batı basınında, ‘asi, diktatör, demagog’ olarak yer alıyor. Asi olduğu şüphe götürmez. Fakat diğer iki yakıştırmaya gelince... Bu adamla karşılaşmak ve onu Ankara’daki gündelik hayatının içinde görmek, bunun saçmalık olduğunu fark etmek için yeterlidir.” O sırada Ankara’nın başkent yapılmasına henüz karar verilmemişti. Clarence K. Streit, Mustafa Kemal’e bunu sorar. Atatürk, İstanbul’un geleneksel başkent olduğunu, ancak 1. Dünya Savaşı’ndan ders aldıklarını belirtir ve meclisin korunabilmesi açısından Anadolu’nun merkezinde bir yere kurulmasını tercih ettiğini anlatır...

Kadınların eğitimine önem veriyordu

“Diğer Müslüman ülkelerle hükümetinizin ilişkisi ne durumdadır?” diye sorusuna ise Atatürk’ün yanıtı şu olur: “Biz tabiatıyla bütün Müslüman devletlerle son derece dostane ilişkiler içindeyiz. Önceden de belirttiğim gibi, kendi kaderini kendi tayin etme hakkının bütün Müslüman milletlere tanınmasını görmek benim en büyük arzumdur.” Clarence K. Streit Atatürk’e, Türkiye’nin gelecekteki yönetim şeklini de sorar. Atatürk şu yanıtı verir: “Türkiye’nin gelecekteki rejimi ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ esasına dayanmaktadır ve böyle devam edecektir... Biz eğitim sistemimizin geliştirilmesi için şimdiden çaba göstermeliyiz. Sulha kavuşur kavuşmaz bu konuya yeni bir hız vereceğiz. Aynı şekilde kadınların eğitimine de büyük önem atfediyoruz. Bizi zincire vuran kapitülasyonları bertaraf ettikten sonra ekonomik kalkınmamız için harekete geçeceğiz.” Clarence K. Streit, meclis oturumlarına da katılmış. Bu konudaki izlenimlerini şöyle aktarmış: “Atatürk içeri yalnız girdi, boş bir koltuğa oturdu, çevresindekilerle sohbet etti, milletvekilleri seçim bölgelerine göre çağrılırken diğer milletvekilleriyle aynı tonda Atatürk’ün ismi de okundu, o da oyunu kullanıp yerine oturdu. Eğer Atatürk’ü görmeseydim onu orada tanımazdım...”

Haberin Devamı

Anadolu’daki günlük yaşamı belgeledi

Milli mücadele ve liderine karşı Anadolu köylülerinin tavrı, 1921 kışında Anadolu köylerinde savaş koşulları, çocuk askerlerin savaşta oynadıkları önceden bilinmeyen rol, Samsun, Çorum, Ankara, Eskişehir ve Antalya’da savaş döneminde gündelik hayat, Ankara hükümeti tarafından eğitime verilen önemin Clarence K. Streit’ın Eskişehir’deki okulları ziyareti sırasında gördükleriyle bir döneme ışık tutuyor:

Sokaktaki Atatürk

“Atatürk Ankara’da yürürken görülebiliyordu, insanlarla şakalaşırken, konuşurken sıcaktı. Batı’daki diktatör suçlamalarının gerçeği yansıtmadığını gözlemledim. Türkiye’de o dönem hiçbir yerde Atatürk fotoğrafı yoktu...”

Eskişehir’de vals yapan çocuklar

“Ziyaret ettiğim okullar arasında en ilginçleri ilkokullardı. Burada küçük Türk erkek ve kız çocukları güneşli odalarda resimler ve kum tepecikleri arasında yan yana oturuyordu. Okulların birinde öğretmen, bir kız ve bir erkek çocuğunun bize konuşma yapmasını istedi. Bitirdiklerinde tüm arkadaşları onları alkışladı. Diğerinde beş erkek ve kız oldukça zor bir dans sergilediler ve hep birden şarkı söylediler. Hem adımlar hem de müzik Avrupalı’ydı ve dans erkeklerle kızların çift olup vals yapmasıyla sona erdi. Ve yaptıkları valsin iyi olduğunu ekleyebilirim. O kadar hayran kalmıştım ki; resim çekmek için valsi baştan almalarını rica ettim. Toplandılar ama küçük bir kız partnerini bulamadı ve sızlanarak, ‘Ama kavalyem nerde?’ diye sordu. Tam o anda küçük bir çocuk ortaya çıktı, kolunu şık bir edayla uzattı: Buradayım, hanımım!”

Halide Edip fotoğrafını imzaladı

Amerikalı gazeteci Streit, milli mücadelenin önemli isimlerinden, yazar, hatip Halide Edip Adıvar’la da tanışmış, sohbet etmiş. Halide Edip, bir köy evinin önünde at üstünde poz vererek çektirdiği bir fotoğrafı imzalayarak Clarence K. Streit’e hediye etmiş.

Bir çocuk asker

Streit, Anadolu bir çocuk askerle de karşılaşır. Çocuk asker Cemal’i şöyle anlatır: “Cemal kalpağını çıkardı ve bana kafatasının kenarında içini bir kurşunun boşalttığı oyuğu gösterdi. Bir cerrah kurşunu çıkarmış. Yaraları artık ona sorun çıkarmıyor gibi görünüyordu. Belinde 38’lik otomatik bir Belçika tabanca taşıyordu. Bu kadar çocuk suratlı birinin silahlardan böylesine anlaması çok şaşırtıcıydı...”

Özgür Türk kadını Müfide Ferid

Amerikalı gazeteciyi en çok şaşırtanlar arasında Avrupai Türk kadınları da var: “Müfide Ferid’inki gibi Ankara’da bazı Türk ailelerine misafir oldum, sanki hiç kadınları ayrı tutma geleneği olmamış gibi. İki kadın Avrupalı kıyafetler giymişti, peçe takmadıkları gibi başları da örtülü değildi. Başka bir Türk gururla bana kendi eşinin fotoğrafını gösterdi. O da Avrupai görünüyordu...Ankara’da kadınların günlük gazete yazılarına katkıda bulunduğunu gördüm... Bir Türk’ün bir kadına, Müslüman ya da Hıristiyan diye saygısız davrandığını görmedim.”

Ankara sokaklarında misket oynayan çocuklar

“Tüm dünyada çocuklar üç aşağı beş yukarı aynı. Sıcak günlerde küçük Türk kız ve oğlanlarının Ankara sokaklarında birlikte ip atladığını gördüm. Misket oynayan erkek çocuklar gördüm. Camdan bilyeleri yoktu, hatta kilden yapılma bilyeleri yoktu. Onun yerini tutan koyunun aşık kemikleriydi.”

Anadolu’da Hamlet

Amerikalı gazeteci, Shakespeare’in ünlü eseri Hamlet’i ilk kez Anadolu’da seyretmiş. Bu izlenimini ise şöyle dile getiriyor? “Onca sürprizle karşılaştım ama o gece Anadolu Tiyatro Grubu’nun ‘abidevi sanat eseri’, ‘dünyanın en meşhur trajedisi’ Hamlet’i sergileyeceğini bildiren afişlerle karşılaştığım 1 Mart’taki kadar büyük sürpriz yaşamadım.”

(25.12.2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)