'Bir gün herkes ben çalarken dans edecek'

RÖPORTAJ: ÖZGÜR KÖYLÜ

ozgur.koylu@posta.com.tr

‘2010’un En İyi Uluslararası DJ’i seçilen Tarkan, dünyanın en iyi 100 DJ’i arasında da 78. sırada yer aldı. Bir başka deyişle, yurt dışında ülkemizde olduğundan çok daha fazla tanınıyor. 38 yaşındaki DJ’in en büyük hayali, bir gün herkesin, çaldığı parçalarla dans ettiğini görmek...

Neden DJ’lik?

Marmara Üniversitesi Almanca Öğretmenliği mezunuyum. Ama annemin beni öğretmen olarak görme hayali suya düştü. Hayalimin, müziğin peşinden koştum. Müziğe o kadar aşıktım ki, müziksiz bir iş bana verilecek en ağır ceza olurdu.

2010 En İyi Uluslararası DJ’i seçildiniz.

Öncelikle Bulgaristan’ı anlatmalıyım size: Ne Ibiza, ne Amsterdam, ne de New York ya da Miami!.. A’dan Z’ye tüm isimler koşa koşa Bulgaristan’a çalmaya gidiyor. Nasıl bir kitle, nasıl bir eğlence, gece hayatı var, bilemezsiniz. İşte böyle bir ülkede yapılan ankette, dünyanın en önemli isimleri olan Armin van Buuren, Tiesto, Carl Cox ve Mark Knight’ı geride bırakarak ‘2010 Yılının En İyi Uluslararası DJ’i seçildim. Ülkem ve kendi adıma harika bir şey.

Dünya sıralamasında da ilk 100’e giren tek Türk isimsiniz.

Elektronik müzik dünyasının en önemli oylaması olan DJ MAG Dergisi’nin anketinde 50 bin DJ’in arasında 78. sırada yer aldım. İlk 100’e giren ilk ve tek Türk DJ-prodüktör olarak ülkem adına bir ilki gerçekleştirdim. Ödüller bir yana, dünyanın en iyileri olarak kabul edilen Tiesto, Paul Oakenfold, Sasha, Paul van Dyk, Markus Schulz gibi DJ’lerle yurtiçi ve yurtdışındaki organizasyonlarda aynı kabini paylaştım. Bunlar, DJ Tarkan isminin dünyada ne kadar ciddiye alındığının göstergesi sanırım.

DJ’lik iş gibi değil; CD’leri arka arkaya çalıp birilerini eğlendirmekten ibaret.

Doğru; DJ’lik, parçaları art arda çalmak. Ama işin en önemli kısmı “hangi” parçaları art arda sıralayacağınız. Zaten burada iyi ve kötü DJ ayrımı oluşuyor. Gözlem ve hisler bu noktada çok büyük bir rol oynuyor.

“İyi bir DJ olmak için zeka gerek”

Nasıl iyi bir DJ olunur?

Yetenekli ve tecrübeli olmanın yanında gözlem, his ve yaratıcılık çok iyi olmalı. Neyi ne zaman yapacağınızı çok iyi bilmelisiniz, yeri geldiğinde hızlı düşünüp karar vermelisiniz. Bir parçadan diğerine geçmeyi herkes öğrenir, ancak doğru parçayı doğru şekilde, doğru yerlerde geçmek, herkesin yapabildiği bir şey değil. Ayrıca müzik kulağı ve kültürü çok iyi olmalı, eğlenmeye gelenleri iyi etüd edebilmeli. Başarılı bir DJ olmak için zeka da gerekiyor.

Elektronik müziği seviyorsunuz...

Benim için elektronik müzik her derde deva. Sevinç, mutluluk, hüzün, aşk, sevgi gibi tüm duyguları yaptığım müzikte bulabiliyorum. Yüzlerce ya da binlerce kişilik mekânlarda insanların benim çaldığım müzikle kendinden geçmesinin sebebi de bunun sonucu.

Kiminle aynı kabini paylaşmaktan mutluluk duyuyorsunuz?

Dünyada birçok önemli isimle aynı kabinde bulundum. Ancak bunu tercih etmiyorum. Uzun bir set çalmayı ve kompozisyonumdaki hikayeyi tek başıma yazmayı seviyorum. Geceyi yükseltip gelişmeyi hissettirmek ve finali yapmak kadar keyifli bir şey yok.

En çılgın hayaliniz?..

Kendi ülkemde müzik çalarken herkesi dans ederken görmek. Maalesef ülkemizde çok büyük bir özgüven sorunu var. Özellikle şık mekanlarda neredeyse herkes kendini kasıyor. Duruyor, sohbet ediyor, etrafı gözlemliyorlar. Oysa ses de müzik de almış başını gidiyor...

Bu yılın hit parçaları ne?

Şimdiden bu yaz, tüm dünyadaki hit müziğin olduğu mekanlarda hangi parçaların çalacağı aşağı yukarı belli. Ancak bunlara DJ Tarkan imzalı bir yenisi eklenebilir, bilginiz olsun.

‘Elektronik müzik, zehirli madde anlamına gelmez’

Prodüktörsünüz de. Plak şirketiniz ‘No Smoking’, zehirli maddelere karşı. Bu konuda bir başarı hikayeniz mi var?

Başarımız, bunu dünyadaki bir çok ülkeye duyurmuş olmamız ve sayemizde birçok insanın sigara başta olmak üzere zehirli maddeleri kullanmayı bırakması. Yunanistan’ın en saygın DJ’i V-Sag ile birlikte 2005’de ‘No Smoking’ adlı plak şirketini kurduk. Tüm zehirli maddelere karşı olduğumuzu, elektronik müzikten keyif alabilmek için sadece müziğe konsantre olmanın yeteceğini tüm dünyaya anlatmak istedik. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

(04.06.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)