Cumartesi Postası Bizde köy yolları kapanıyor Kanada'da turizm patlıyor

Bizde köy yolları kapanıyor Kanada'da turizm patlıyor

Paylaş
Bizde köy yolları kapanıyor Kanada'da turizm patlıyor

Söylemesi ayıp, Uluslararası Kayan Gazeteciler Kulübü üyesiyimdir. Kulübün 58. buluşması şubat ayı başında Kanada'nın Calgary şehrinde yapıldı. Doğa harikası yerleri, insanların kışın neler yaptığını yazmazsam olmaz diye düşündüm.

Yazı ve fotoğraflar: Yazgülü ALDOĞAN
Söylemesi ayıp, Uluslararası Kayan Gazeteciler Kulübü üyesiyimdir. Kulübün 58. buluşması şubat ayı başında Kanada’nın Calgary şehrinde yapıldı. Şehrin Banff adlı doğal parkındaki mükemmel otelde kaldık. 33 ülkeden 205 gazetecinin katıldığı organizasyonu, doğa harikası yerleri, insanların kışın neler yaptığını yazmazsam olmaz diye düşündüm. Hele eksi 30’daki şifalı su keyfini anlatmazsam, içimde ukde kalır.

“Kar; Van, Hakkari ve Ağrı’da yüzlerce köy yolunu kapadı.” Kışın alışılmış haberlerinden biridir bu. Doğu’da köy yolları kapanır, okullar tatil edilir. İnsanlar evlerine girer, aylarca baharın gelmesini, hayatın normale dönmesini bekler. Geçen hafta Kanada’nın kuzeybatısına, Calgary’e gittim. Burası, geçen yıl Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmış, Kanada’nın bize göre en uzak köşesi. Calgary’den 135 kilometre uzaktaki Banff Doğal Parkı’nda, Banff Spring Hotel’de kaldık.

Banff’ta her isteyen yaşayamıyor, ev yapmak, yerleşmek, çalışmak izne bağlı. Ama Banff’da yol hiç kapanmıyor! Bırakın en önemli otoyolun kapanmasını, 100 küsur kilometre uzaklıktaki çeşitli kış sporları merkezlerine ve göl kenarındaki otellere giden yollar da sürekli yağan kara rağmen açık. Üstelik araçlarda zincir, yollarda çekici yok. Sadece yola sürekli organik bir madde döken ve kar küreyen makineler var. İnsanlar bizde ‘doğal afet’ sayılabilecek bu durumun sona ermesini beklemiyor.

Tam tersine sabahın köründe atıyorlar kendilerini dışarı, kimi eksi 35 derecede jogging yapıyor, kimi kaymaya gidiyor, kimi buzda yürüyüşe, kimi dağa tırmanmaya, kimi lokantaya, bara, alışverişe koşuyor!
Kanada’nın bu uzak köşesinde, ayılar gibi altı ay kış uykusuna yatacaklarına, “Bakın, bizim ülkemiz ne kadar da güzel, dağ, orman, göl ve nehirlerimiz buz tutmuş olsa da burada spor yapılır, gezilir, eğlenilir” diyorlar. Ülke birbirinden güzel oteller ve lokantalar dolu. Haliyle, Kanada, kış turizminden aslan payını alıp ciddi para kazanıyor!

25 saatlik yolculuk

Tabii ki kayağa Kanada’ya gitmek Türk tatilcisi için lüks. Biz de bir grup gazeteci arkadaşımla Uluslararası Kayan Gazeteciler Kulübü’nün 58. Buluşması’na katılmak için bu maceraya girişiyoruz. British Airways’in Londra bağlantılı uçuşu, saatleri ve bilet fiyatı açısından en makulu gözüküyor (tek valiz, 23 kilo kısıtlaması hariç).

Aylar öncesinden aldığımız ekonomi biletine İstanbul ofisinin yardımıyla yer rezervasyonu da yapınca, nispeten rahat bir uçuşla, 25 saatlik seyahat sonucu gideceğimiz yere varıyoruz! Calgary’de bizi karşılayıp bir saat süren yolculuk sonrası şatomuza götürüyorlar.
Banff’da kaldığımız otel, 5 yıldızlı bir şato! Bu yıl 33 ülkeden 205 gazeteci katılıyor buluşmaya. 2012’de Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı buluşmaya çok büyük katılım olacağı şimdiden belli. Türkiye’ye ulaşım kolay ve bütün üyeler dağlarımızı çok merak ediyor.

Hızlı çekilmiş film

Kanadalıların programı yorucu. Gezi değil, esir kampı programı yapmışlar. Program her gün 7’de toplantıyla başlıyor. Kahvaltı 7.30’da, her gün farklı kayak merkezine gitmek için 8.15’de otelden çıkılıyor. “Yoruldum, otele döneyim” yok. Akşam üstünü beklemelisiniz. Duşa vakit bulamadan konferansları izlemek gerek. Smokinle katılmanız istenilen galaya gitmek için kayak dönüşü süre, 45 dakika! Artık duş mu alırsın, giyinir misin, sen karar ver.

En büyük sıkıntı, hava ile iç mekan ısısı arasında en az 40 derece fark olması! Dışarıda hava eksi 20’lerde diyelim, içerde artı 20’lerde. ‘Sürekli giyin, soyun’ faaliyeti bayıltıyor. Otobüste herkes yorgun, uyukluyor... Ama gidilecek yere varılınca hepsi enerji küpü kesiliyor: Hemen kayaklarını yüklenip kayıyor, yiyor, içiyor, dansediyorlar. 70’lik meslekdaşlarım bile, gece vakti dağın zirvesindeki kafede küp gibi içtikten sonra aşağıya sadece meşalelerle aydınlatılmış yoldan kayarak inebiliyor!

Bense kar motosikletinin üzerinde korku ve soğuktan tir tir titriyor, “Şu işkence, yüz felci olmadan bir an önce bitse” diye dua ediyorum! Bir yandan da bu işe beni sokan ABD’li gazeteci arkadaşım Dennis Redmont’un ailesinin kulaklarını çınlatıyorum! Niye mi kaymıyorum? O istasyondan bu istasyona omzumda kayak taşımaktan hoşlanmıyorum. Üstelik hiç tanımadığım pistlerde ‘pat’ diye kayacak kadar usta değilim.

İlk gün iki kez düşüp kolumu ve başımı vurunca adamakıllı tırstım. “Bana ne, ben de yürürüm” deyip kendime bir “snowshoes-kar ayakkabısı” alıyorum. Yani karda yürüyüş. Ayağınızda karda batmayan, kaymayan, raket türü özel aletler, özgür takılıyorsunuz ormanda. Tavşan, geyik ve bilumum hayvanların ayak izlerini görerek, biraz ürküp biraz eğlenerek geziyorsunuz.

Dans dans dans!

Meslektaşlarımız dansı da çok seviyor. Akşamları canlı müzik de varsa eğer, biralar birbiri ardına bitiyor ve madem Amerika’dayız, rock müziğin her türüyle dansediliyor. Kayak kulübü buluşmalarının en güzel bölümü, herkesin kendi ülkesinden yemekler ikram ettiği Milletler Gecesi. Kanada yasaları gereği, ancak orada satın alınmış içkiler ikram edilebildiği için devreye Turizm Bakanlığı sokulmuş, New York’taki ofisimizden içki ve yiyecekler gelmiş.

Masamız, rakı ve baklava sevenlerin uğrak yeri oluyor. Bu etkinliğe ilk kez katılan Koreliler uyanık. Şehirdeki Kore lokantasından yemekleri sipariş etmişler, sıcak sıcak servis yapıyorlar! Yine de arkadaşlarımızın aklı, seneye yiyecekleri Türk yemeklerinde. Methini duydukları yemeklerimiz, şimdiden ağızlarının suyunu akıtıyor.

Türk mutfağı, biz farkında olmadan dünyada marka olmuş bile! Zaten Banff’ın Louis Gölü kıyısındaki en güzel otelinde yaptığımız tanıtım ve davet de büyük ilgi gördü. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Aygün Atalay’ın Kapadokya, Efes, Konya ve Rize’yle ilgili yaptığı sunumlar, herkesin Türkiye’ye seyahat etme arzusunu körüklüyor.

Buz gibi havada şifalı su keyfi
Kanadalılar soğukta yaşamaya öylesine alışık ki eksi 30’da açık havadaki termal havuzlara girmekten vazgeçmiyorlar. Vakit bulamadığımız için deneyemiyoruz ama deneyen arkadaşımızdan duyduğumuza göre çok keyifli oluyor, vücudunuz artı 30’un, kafanız eksi 30’un içinde olunca!

Yalnız kafanızın buz tutmaması için arada bir hareket etmeniz ve başınızı suya sokmanız öneriliyor. Yalova’da kar yağarken açıktaki sıcak su havuzuna girmişliğim vardır. Şeytan diyor “Git, bir daha yaşa o keyfi, sadece Kanada’da yok ya...” İyi de bizde kar yok buralarda olduğu gibi, ne çare!

26.02.2011 tarihli Posta Gazetesi'nden alınmıştır...

Haberin Devamı