Pazar Postası 'Bizimki hem aşk hem mantık evliliği'
Paylaş
'Bizimki hem aşk hem mantık evliliği'

Sosyetik zenginlerden Serter Ailesi'nin oğlu Sinan Serter'le evlenip evinin kadını olan Özlem Yıldız yeniden program yapıyor

Röportaj: Oya Germen

Benim için her zaman Özlem’in farkl' bir yeri olmuştur... Nezaketi ile etkileyen, do(all'(' ile hemen gönlünüze alabileceğiniz bir insand'r... Program yapmakta olduğu kanalda buluştuk...

Sevdiğimdostlar'ım; Serter Ailesi’nin, gelini olarak devameden hayat'ndaki her şeyi konuştuk onunla. Dualar'n'n kabul oldu(unu biliyorum... Sinan harika bir eş ve baba. Güzel bir resim veriyorlar...

Sizler de benim gibi; gördüğünüz resimlerin arkasında yaşanan hayatları merak eder misiniz bilemiyorum. Özlem en rahatsız edici sorularıma bile çok samimi cevaplar verdi...

Güzellik yarışmasında dereceye girememek üzdü mü seni? Pişman oldun mu?

Pişman değilim çünkü katıldığım güzellik yarışması bana televizyonun kapılarını açtı. İnandığım bir şey var; yarışmada dereceye girmek fark edilmene tabii ki sebep oluyor ama dereceye girmen şart değil. Önemli olan aralarından sıyrılabilmek, dikkat çekmek. Ben de bunu başararak televizyona geçtim.

Estetik ameliyat olman şart mıydı? Bana göre ihtiyacın yoktu...

Burun estetiğini soruyorsun değil mi? O, aslında doktorun biraz yanlış yönlendirmesiyle olan bir ameliyattı. Küçükken kız kardeşim bana parfüm şişesi fırlatmıştı. Küçük bir kemik fırlamıştı, doktorum da bunun çok büyütülecek bir ameliyat olmadığını söyledi. Küçük bir operasyonla ben orayı yok ederim dedi. Ama gözümü açtığımda tamamen burnumun şeklinin değiştiğini görünce, saçlarım dikildi ama iş işten geçmişti. Neye pişmansın dersen güzellik yarışmasına katıldığım için değil ama estetik ameliyatımdan dolayı çok pişmanım.

Yaptığın işlerde niçin kendini ifade edemiyorsun?

Bugüne kadar aslında böyle rahat kendimi anlatabileceğim bir program sunma imkânım olamadı... Partnerli programlarım oldu, formatlı programlarım oldu. Aydın’la program sunduğum dönem; Okan’a çok malzeme verdim çünkü Aydın çok fazla konuşmayı seven, yanındakini asla konuşturmayan bir insandı. Doğal olarak ben hep içimdekileri bastırdım. Kendimle ilgili ifade etmek istediğim şeyleri yapamadım.

Şimdi, bu programda kendini istediğin gibi ifade edebiliyor musun?

Tam anlamıyla olmasa da, evet.

Şöhretle beraber kişiliğinde, hayatında neler değişti?

Kişiliğimde değişen şeyler çocuktan sonra oldu. Ondan önce şöhretle hayatım hiç değişmedi. Hatta ‘hala bu kuaföre mi, bu restorana mı geliyorsun’ diye çevremden çok fazla eleştiri almıştım. Ben alışkanlıklarımdan çok zor vazgeçen bir insanım. Genç kızlık dönemimde daha şöhret bile olmadan önce gittiğim manikürcüye hala gidiyorum. Boyamı hala aynı kuaföre yaptırıyorum. Ama çocuktan sonra bazı şeyler değişti. Bunu bekliyordum çünkü çok fazla çocuk seven bir insanım. Küçük çocuklarını anneler bana emanet ederdi. Tek hayalim, anne olmak, iyi bir yuva kurmaktı. Çocuk sahibi olmak sivri, ani çıkışlarımı çok törpüledi. Çok daha farklı şeylerin benim için önemli olduğunu gösterdi...

Zengin bir erkekle evlendikten sonra, senin için yapılan ‘Sindrella gibi’ benzetmesine sinirlendin mi?

Çok kaba bir tabir olacak ama varoşlardan gelen bir insan olmadım... Çok zengin bir ailenin kızı da değilim. 18 yaşında kendi paramı kazanmaya başlamış bir insanım ve evlenene kadar da bu böyle devam etti. Kendi pırlantalı yüzüğümü kendim aldım.

Tek taşımı kendim aldım diyorsun yani?

Marka çantalarımı da kendim aldım. Aslanlar gibi göğsümü gere gere arabamı da, evimi de aldım! Evlendikten sonra bunlara sahip olan bir insan olmadım ben. Evlendikten sonra çalışmadım, eşim giderlerimi karşılıyordu. Ama bu da bana sıkıcı gelmeye başladı, şu an kendi paramı kazanmaya gene devam ediyorum.

Televizyon izleyicisinde ‘Özlem’i korumalıyız hissi’ bırakıyorsun. Kendini en çok hangi zamanlarda güçsüz hissediyorsun?

Parayla ilgili konularda hakkımı arayamıyorum. İşle ilgili bir anlaşma yapılacağında ben hep anneme paslardım çünkü utanır, para konuşamam. Bu konuda da çok hakkım yenmiştir. O konularda sessiz olmanın tamamen dezavantajlarını yaşıyorum yani.

Hayatını şöyle bir düşündüğünde; en çok inişli çıkışlı olduğun devreler hangileriydi?

Televizyona ilk başladığım dönemlerde yaşadığım bir takım özel hayatımla ilgili hadiseler tabii ki. Bunlar hep çocukça yaşanmış şeyler, yani şimdiki düşünce yapımla o zamanki çok farklı. O zaman zaten içine kapanık, sessizdim, çabuk inanıyordum, çabuk güveniyordum ama bunların hepsi ilerisi için tecrübe oldu.

Mehmet Ali Erbil’le evlenmediğine şükrediyor musun bugün?

O dönemde yaşamış olduğum kırgınlık ve tecrübelerin hayatımı olumlu yönde etkilediğini düşünüyorum. Allah doğru insanı ve gönlüme göre gerçekten beni mutlu edebilecek insanı karşıma çıkarsın diye, dua ettim. O insan kimse çıksın ve onunla evleneyim dedim.

Soruma samimi ve net bir yanıt almadım...

Herkes kendi çizdiği yolda ilerler. Yani, ne ekersen onu biçersin hayatta!

Mesajı aldık... Aşk sana neler yapıyor ya da neler yaptırıyor?

Aslında zaten pek yemek yemem, aşık olunca hiç yemek yemiyorum.

Aşk evliliği mi yaptın?

Hem aşk hem mantık evliliği, ikisi birlikte.

Mantık derken?

Mantık işte! Demin söyledim ya, geçmişte yaşadığın şeylerden dolayı bir tecrübe sahibi oluyorsun. O zaman ‘ileride çocuğumun babası olacaksa ve yuva kuracaksam başka kriterler aramalıyım karşımdaki insanda’ diyorsun ve başka bir olgunluğa geçiyorsun.

Sinan’ın hangi özellikleri diğerlerinden farklıydı?

Çok iyi huylu bir insandır. Sinan melek gibi, kanadı eksik. Çevresi çok geniştir ve bir kişi de Sinan’ın şu huyunu sevmiyorum demedi daha bugüne kadar. Hiç kimseyi kırmaz, istese bile kıramaz, yüksek sesle konuşamaz, hiç kavgacı değildir, merhametlidir, çok iyi bir baba. O yüzden doğru bir insan bence, iyi huylu bir insan.

Ezberleri bozan bir adam mı?

Günümüzde görülmemiş iyilikte bir insan.

Güzel bir resim veriyorsunuz... Arkasında yalnız yaşanan hayatlar olabilir mi?

Hiçbir evlilikte ben çok mutluyum, hiçbir problem yok hayatımda gibi bir şey yok... Evlilikte tabii ki problemler olacak, inişler çıkışlar illa ki olacak ama önemli olan o inişli dönemlerde de eşlerin birbirine olan desteği. Eşim bana çok destektir, bir de zaten çok içine kapanık bir insan olduğum için, işle ilgili ya da özel hayatımla ilgili şeyleri hep içime atarım. O konuda da arkadaştır, yanımdadır, hep benimle paylaşır. Kimseye anlatamadıklarımı ona anlatırım. Önemli bir avantaj, gerçekten şanslıyım.

Sınırlarının daraltılması seni sıkar mı?

Sıkar ama eğer fedakarlık yapmam gerekiyorsa da yaparım.

Her şeyi paylaşan bir yapın var mı? Mesela eşinle yaşadığın sorunları, ailenle ya da arkadaşlarınla paylaşır mısın?

Hayır, kimseyle paylaşmam içime atarım.

İçine atman doğru mu? Eşinle de mi paylaşmazsın?

Yani bazı şeyleri eşimle de paylaşmam, kırgınlıkları içime atarım.

Kırgınlıkların biriktiği zaman, taşmaz mı?

Hem de nasıl taşar! Öyle bir ağlarım ki; susturamazlar beni. Sonra da geçip gider işte.

Evlendikten sonra kız arkadaş seçiminde daha dikkatli oldun mu?

Evet. Arkadaş çevrem ister istemez değişti, ama tabii ki dostluklarım her zaman bakidir.

Evine sokacağın insanlara dikkat eder misin? Evlendikten sonra, elimine ettiğin kız arkadaşların oldu mu?

Evet elediğim kız arkadaşlarım oldu. Çünkü iyi niyetli gibi gözüküp ne yazık ki sizin mutluluğunuzu bir şekilde kıskanan insanlar da oluyor ve bunun beni etkileyeceğini düşünüyorum.

Romantik bir çift misiniz?

Çok romantik değiliz. Sadece Sinan akşamları çok yorgun geldiğinde ayaklarımızı uzatıp film seyretmeyi severiz. Onun dışında hafta sonlarını hep oğlumuza ayırırız. O nereyi isterse patron odur, oraya gideriz. Üçümüzün birlikte geçirdiği dakikalar benim için önemli. Öyle gel baş başa yemek yiyelim olmaz bizde yani.

Romantizm ölüyor mu evlendikten sonra?

Biraz da Sinan o yapıda değil. O da duygularını içine atan bir insan, çok sevse bile dile getiremeyen bir insan. Sinan bana evlilik teklif edemedi bu yüzden. Aslında çok konuşkandır ama iş duygusallığa girdi mi tamamen kapalı bir kutu olur. Ben onun beni çok sevdiğini bilirim hareketlerinden ama dile getirmez. Biz öyle özel bir günü kutlamıyorsak baş başa gitmeyiz, arkadaşlarımızla gideriz yemeklere.

Çok konuşkandır dedin, şaşırdım çünkü erkeklerin çoğu konuşmaz. İyi bir dinleyici midir aynı zamanda?

Evet, her şeyi sorar bana. Akşam eve gittiğimde paylaşırım günün yaşanan olaylarını.

Madonna kadınların sıradan erkeklerden hoşlandıklarını söylüyor, sence de öyle mi?

Sıradan olsun, ünlü olsun, ünsüz olsun diye bir ayırım yapmam. Karşımdaki insanla yaşadıklarım önemli.

Erkekler kendilerini çok fazla mı önemsiyorlar?

Evet öyle olabilir ama o düşünce yapısında olan kadınlar da var. Kendini dünyanın merkezi haline getiren erkekler de var.

Aldatma daha çok sosyal statü yükseldikçe mi ortaya çıkıyor?

Sebep olabilir, bir rahatlıktır çünkü. Cebinde yiyecek ekmek parası olmayan adam, aldatmayı düşünemez. Sadece karnını doyurup hayatını devam ettirmeyi düşünür. Ama öbür türlü ohoo... Gözün yükseklerde yani.

Siz de bu statüde yaşıyorsunuz. Bu gruptaki erkeklerin içlerinden bazıları çapkınlık yaptığı için, diğerleri de dışlanmak istemiyorlar ve ayak uyduruyorlar...

Evet, öyle şeyler oluyor o yüzden ben Sinan’ın erkek arkadaşlarının hepsini tanırım, görüştüklerini bilirim, buna dikkat ederim. Yoldan çıkartmasınlar diye!

Peki, eşinin ailesiyle ilişkilerin nasıl?

İyi yani çok severler. Dünya tatlısı insanlar.

Eşinin işleri, durumu bozulduğu için sen televizyon programı yapmaya başlamışsın, doğru mu?

Böyle bir dönem yaşandı ama bu benim işime dönmemle alakalı olan bir durum değil. Evde oturdukça kafanda bu sefer olumsuzlukları büyütmeye başlıyorsun ve biz Sinan’la birbirimizi kırmaya başladığımızı gördük. O yüzden benim işime dönmem gerekiyordu, Sinan da onayladı ve bu bana çok iyi geldi.

Ne zaman Sinan’la birbirinizi kırmaya başladınız, zor dönemlerde mi?

Öyle bir dönem yaşadık, yaşıyoruz da yani yalan söylemeyeyim. Ayşe benimle ilgili bir yazı yazmıştı: Ben Özlem’in yerinde olsaydım asla işimi bırakmazdım, kadının ayaklarının yere basması lazım, işini bırakmaması lazım. Ama aslında benim tercihimle alakalı bir durum değildi, bırakmam gerekiyordu. Şartlar öyle gerektirdi. Şu anda diyorum ki; kendi paramı kazanıyor olmak, kafamdaki işimle ilgili şeylerin beni meşgul ediyor olması, evliliğime çok olumlu yansıdı.

Demek ki tekrar işine dönmeseydin geçtiğiniz zor dönemde yaşanan sorunlar büyüyebilirdi.

İçine atan bir insan olduğum için de çok yıpranacaktım. Bir şekilde onu kamufle ederdim, ama kendim çok darbe alırdım ve benim için, ilerisi için çok iyi olmazdı.

Kendinle barışık gibi görünüyorsun, seviyor musun kendini?

Seviyorum evet. Kendimi çirkin bulduğum da oluyor, güzel bulduğum da. Ama öyle her gün bir yerimde bir şey bulup da, ay şuramı değiştireyim diyen bir insan değilim yani...

Eleştirir misin kendini?

Evet, eleştiririm, güzel yerlerimi çirkin yerlerimi bilirim.

Daha güzel olmak için çaba sarf eder misin?

Evet, mesela sağdan bakarsam daha iyi, askılı değil de straplez, yakışan renkler, yakışan makyaj, artık bir şekilde tecrübe sahibi oldum tabii.

Senin de kilo takıntın var, niye?

Evet, şişmanlarsam kendimi çok çirkin hissederim diye bir düşüncem var ama bunun için de ölümüne rejim yapan bir insan değilim. Sevdiğim bir şey kilo aldırıcı bile olsa yerim ama 2-3 gün mutlaka düzenli beslenerek onu kontrol ederim.

Ebru Şallı 6 aylık hamile ve 1,5 kg almış ne diyorsun buna sen, nasıl oluyor bu?

O bir mucize, benim aklım almıyor. Ben 5 aylıkken karnım burnuma değerek yürüyordum, kapılardan zor giriyordum. O da ayrı bir mucize Tanrı’nın bir lütfudur kendisine herhalde.

Bu kadar çok kiloya takmak doğru mudur?

Ama o kiloya taktığı için mi yoksa vücut yapısı mı öyle bilmiyorum. Hayatımın odak noktası zayıf olmak değil. Ama vücudumu seviyorum, vücudumu korumak için de elimden geleni yapıyorum, kendimi salıvermiyorum yani. Öyle limitsiz yemeklerim ya da kilo aldırıcı alışkanlıklarım yok.

Bir erkek için önce eşi mi kariyeri mi gelmeli?

Bence ikisi de. Kendimi düşünecek olursam, önce ben olmak isterim; ama işi de çok önemli.

Önceliğini sordum.

Öncelikle eşi olsun o zaman!

İşi, kariyeri olmayan bir adamı ister mi kadın?

Tabii ki öyle ama ben kendimden düşünüyorum, beni ihmal edip de işine tamamen adapte olan bir insan olsa ne derece evlilik yürür o da ayrı bir durum işte.

Alışveriş canavarı mısın

Yok, alışveriş canavarı değilim. Meraklı, modayı takip eden, kendine yakışan şeyleri bulduğu zaman kaçırmayan bir Özlem var.

İhtiyacın olmayan şeyleri aldığın oluyor mu?

Evet, ama bunları yirmili yaşlarda çok yapıyordum. Bir t-shirt’ü beğeniyorsam beş rengini birden alıyordum,şimdi böyle bir şeyi asla yapmıyorum. Bekliyorum modası asla geçmeyecek, gerçekten uzun yıllar severek giyebileceğim parçaları alıyorum.

Peki eşin sana belirli bir bütçe ayırır mı?

Yok, öyle bütçe diye bir şey yoktur bizde. Bir de öyle çok fazla para harcayan, bir giydiğini bir daha giymeyen yapıda bir insan değilim. Döndürür döndürür giyerim, hiç umurumda değil yani.

Peki kıyafetlerine karışır mı?

O konuda çok şanslıyım, öyle kıskançlıkları hiç yoktur. Kıyafet konusunda, ya da başka birtakım haberlerle ilgili konularda bana güvenir, bilir. Bir de yurt dışında okuduğu için kıyafetlerle ilgili çok fazla takıntıları yoktur, ileri bir görüşe sahiptir. Bizim ailede de, Sinan’ın ailesinde de öyledir.

Yıllardır dikkatimi çeken bir şey var, nihayet sorabiliyorum. Neden bu kadar fazla makyaj yapıyorsun?

Televizyonda böyle. Gündelik hayatta beni hiç makyajlı göremezsin.

Televizyonda da böyle olmasına gerek yok.

Aslında öyle ama sanki televizyonda kaldırıyor gibime geliyor, seviyorum böyle kirpik falan. Televizyonda değişik Özlem var ama gündelik hayatta ayağında düz sandaletleri, bir tek rimel sürmüş bir Özlem var.

Kimlerin giyimini beğeniyorsun?

Ece Sükan’ın kıyafetlerini çok beğenirim, Ebru Akel’in kıyafetlerini kendine çok yakıştırdığını düşünüyorum.

Beğenmediklerin?

Birkaç şey söyleyeyim onların da kim oldukları anlaşılır zaten. Mesela plajlarda böyle davete gider gibi küpelerle, kıyafetlerle, makyajlarla gezinen kişiler, tamamen benim doğrularımın dışındadır. Moda diye aykırı kıyafetler giyiliyor son zamanlarda, böyle erkeksi şeyler, üstte yırtık şeyler.

Programına gelenler içinde rüküş buldukların var mı?

Yok ama mesela ödül törenlerinde görüyorum aşırı transparan giyen modeller oluyor. Giyinmek için değil, dikkat çekmek için giyinilen kıyafetler olduğunu düşünüyorum. Güzel olsun diye değil, daha çok gazetede, dergide çıksın diye.

10

Haberin Devamı